23
Mayıs
2024
Perşembe
EKONOMİ

ATO: Türk tarımı zor durumda

Milli gelirin yüzde 11.3’ünü üreten, istihdamın yüzde 33’ünü sağlayan Türk tarımı, uygulanan yanlış politikalar nedeniyle ecel terleri döküyor. 2003 yılında yüzde 2.5 küçülen sektör, 2005 yılının ilk çeyreğinde sıfır olan büyüme hızıyla yerinde saymak zorunda bırakıldı.

Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) Tarım Raporu’na göre tarımda üretim girdilerindeki maliyet artışlarının yüzde 100’ü bulduğu son 2.5 yıllık dönemde, ürün fiyatları yüzde 30’la yüzde 80 arasında geriledi. Tarım ürünlerinin girdilerinden olan mazotta 2002 yılından bu yana yüzde 61.8 artış yaşandı. 2002 yılı Kasım ayında 1 milyon 242 bin lira olan mazotun fiyatı 14 Temmuz 2005’de 2 milyon 10 bin liraya yükseldi. Söz konusu süre içerisinde mazotun dolar bazında fiyat artışı yüzde 100’ü buldu.

Gübre fiyatlarındaki artış ise 2002 yılına göre yüzde 100’leri aştı. Kasım 2002’de 250 bin lira olan üre gübresi, bu yılın temmuz ayında 530 bin liradan satıldı. Üredeki artış oranı yüzde 112 oldu. Aynı süre içerisinde amonyum sülfattaki fiyat artışı yüzde 94.7, DAP gübresinde de yüzde 74 olarak gerçekleşti.

2002 Kasım ayı ile 2005 Temmuz ayı arasındaki sürede, tohumluk tohumluk, tarım ilacı ve yem fiyatlarıyla sulama ücretleri yüzde 36 ile yüzde 233 arasındaki değişen oranlarda artış gösterdi. Sözkonusu dönemde, sulama fiyatlarındaki artış ise yüzde 100’ü aştı.

Son iki buçuk yıllık dönemde, girdi fiyatlarındaki yüksek artışlara rağmen, ürün fiyatlarındaki artışın düşük olması çiftçinin mağdur olmasına yol açtı.

PAMUK TARLADA KALDI

Dünyanın 6’ncı pamuk üreticisi olmasına rağmen, 2002- 2004 döneminde 648 bin tonla dünyanın en fazla pamuk ithal eden ülkesi olan Türkiye’de tekstil sektörünün ihtiyacı olan pamuğu yurtdışından ithal etmesi nedeniyle pamuk tarlada kalırken, üretici borçlarını ödeyemez hale geldi. Pamuk ithalatı, bu yılın ocak-mayıs döneminde 917 milyon dolara ulaşarak, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 9.5 arttı.

ATO’ya göre girdi fiyatlarındaki aşırı artış ve ürünlerin piyasa fiyatlarının üretici aleyhine işlemesi, üreticinin satın alma gücünde büyük düşüşlere yol açtı. Buğday üreten bir çiftçi 2002 yılında bir litre mazot alabilmek için 4.43 kilo buğday satarken, bugün bu oran 6.93 kiloya çıktı. Aynı şekilde, bir traktör alabilmek 2002 yılında 55 ton olan satılması gereken buğday miktarı bugün 92 tona çıktı.

SÜT ÜRETİCİLERİ

Süt konusunda da sıkıntılar yaşanıyor. 2002’den bu yana süt üretimi için kullanılan yem fiyatlarına yüzde 89.1 zam gelmiş olmasına karşın, süt fiyatları 2002 seviyesinde kaldı. Birkaç ay öncesine kadar 450 bin liraya satılabilen sütün fiyatı 300 bin liraya kadar geriledi. Süt fiyatlarının düşmesindeki en önemli etkenin Türkiye’ye kaçak yollardan sokulan süt tozu olduğu belirtiliyor.

"KAÇAK ET YİYORUZ"

ATO’nun raporuna göre, tarım sektörünün en önemli alt sektörü olan hayvancılık da kriz sinyalleri veriyor. Türkiye’de et fiyatlarındaki gerilemenin en önemli nedeni kaçak et girişi olarak gösterildi. Türkiye’nin 6-7 milyar dolar zarar ettiği kaçak et tüketiminde İstanbul’un yüzde 60’la ilk sırada yer aldığı belirtiliyor. Türkiye genelinde ise kaçak et tüketimi yaklaşık yüzde 50 seviyesinde olduğu kaydediliyor.

2005 yılının Ocak-Mayıs dönemini kapsayan 5 aylık sürede tarım ve hayvancılık sektöründe 17.6 milyon dolarlık dış ticaret açığı gerçekleşti. Tarım sektörünün önemsenmemesi ve döviz kuru politikası nedeniyle üretmek yerine dışardan satın almanın tercih edildiği savunuldu.

TARIMA VERİLEN DESTEK DÜŞTÜ

Türk çiftçisine verilen önem bütçe rakamlarıyla da kendini gösterdi. 2004 yılında bütçeden tarıma ayrılan 3 katrilyon 215 trilyon liranın 2005 yılında 3 katrilyon 462 trilyona çıktığı ancak, yüzde 7.6’lık bu artışın, yüzde 100’ü bulan tarım enflasyonunun gerisinde kaldığı belirtildi.

DGD YARAYA MERHEM OLMADI

2001 yılında destekleme alımlarından vazgeçilmesinin ardından başlatılan Doğrudan Gelir Desteği (DGD) uygulaması da çiftçinin yarasına merhem olamadı. 2004 yılında çiftçiye 2.8 katrilyon lira DGD verecek olan hükümet, bu paranın 900 trilyonunu da 2006 yılında ödeyeceğini açıkladı. 2005 yılı bütçesinde de 2.7 katrilyon lira olarak belirlenen DGD, 1.9 katrilyon olarak düşürüldü. Bu düşme, 2003-2004 yıllarında dönüme 16 milyon lira olarak ödenen DGD’nin 10 milyon lira olarak ödenmesine yol açıyor.

AYGÜN: "AB’NİN GÖZÜNDE ÇİFTÇİ ÖCÜ"

ATO Başkanı Sinan Aygün, AB’nin Türk tarımını "uyum" adı altında kıskaca aldığını belirterek, "AB, tarımı, Türkiye’nin sırtında kambur olarak gösteriyor. İstihdamda yüzde 33 payı olan bu kesim AB’nin gözünde öcü" dedi. Tarım sektöründe sağlıklı tarım politikaları uygulanmazsa, Türkiye’nin bundan sonra üreten değil sadece satın alıp tüketen bir ülke haline geleceğini ifade eden Aygün, tarım sektörünün Türkiye’de göç sorununun kriz haline gelmesini engellediğine işaret etti. Aygün, "Hükümet sadece üretmek için değil, toplumsal huzur için de tarıma sahip çıkmalıdır" dedi. Aygün, "Hükümet at gözlüğünü takmış, üstelik de miyop. İleriyi göremiyor. AB uğruna Türk tarımını feda ediyor. Türkiye’ye tarıma verdiğiniz desteği azaltın diyen AB, bütçesinin yüzde 40’ını tarımı desteklemek için harcıyor" diye konuştu.

ANKA
Yayın Tarihi : 23 Temmuz 2005 Cumartesi 14:02:02
Güncelleme :23 Temmuz 2005 Cumartesi 23:53:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?