20
Mayıs
2024
Pazertesi
EKONOMİ

Bankalar Türkiye'ye veda edebilir

Dünya piyasalarının kalbi olarak bilinen ve uluslararası yatırımcılar tarafından 'Düşler Bulvarı' olarak tanımlanan Wall Street'teki deprem hız kesmeden sürüyor.

Şimdilerde 'Yıkılan Düşler Bulvarı' adını alan bu cadde yaklaşık 15 aydır süregelen kredi krizinin yaralarını sarmaya çalışırken, Tv ekranları ve ajanslardan her gün yeni bir kötü haber geliyor. Son olarak geçen perşembe günü ülkenin önde gelen simge bankalarından birisi olan Washington Mutual Bank'ın devlet kontrolüne alınması krizin artçı sarsıntılarının hâlâ devam ettiğini gözler önüne serdi. 119 yıllık bir geçmişe sahip olan bu bankanın da devlet gözetimine alınmasıyla birlikte Amerika'da kamu tarafından kontrol edilen bankaların sayısı 21'e yükseldi. Kamu gözetimine alınan bankaların Amerikan Hazine'sine getirdiği malî külfet hakkında ise kimse net bir rakam telaffuz edemiyor. Zaman'ın sorularını cevaplandıran Amerika'da çalışan bir Türk bankacı, IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn'ın, "Toplam maliyet 1,3 trilyon doları bulur." tahminini oldukça iyimser buluyor. Bankacıya göre, sadece Freddie Mac ve Fannie Mae, AIG ve Lehman Brothers'dan kaynaklanan riskler 7 trilyon doları aşıyor ve bunların önemli bir bölümünün tahsili mümkün görünmüyor. Toplam zararın en az birkaç trilyon olacağı öngörüsünde bulunan bankacıya göre, bu büyük çöküş sadece gelişmiş ülkeleri değil, aynı zamanda gelişmekte olan ülkeleri de zor duruma düşürecek kadar büyük bir sarsıntı meydana getirdi. "Dalgalanma küresel resesyon ve hatta para krizi ihtimalini güçlendiriyor." diyen bankacı, krizin Avrupa ülkelerine ciddi anlamda sirayet etmesinin ise Türkiye açısından ciddi anlamda sorun doğuracağı uyarısında bulunuyor.

Bankacının uyarısı şu sıralar Türkiye'deki bankacılık otoriteleri tarafından da tartışılıyor. Hazine, Merkez Bankası, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) yetkilileri sık sık bir araya gelip, durum değerlendirmesi yapıyor. Yurtdışındaki gelişmeleri dakika dakika izlediklerini aktaran bir Hazine yetkilisi, "Her baharın bir kışı olacağını tahmin etmiştik. Ama ne yalan söyleyeyim kışın da bu kadar uzun süreceğini beklemiyorduk." diyerek kredi krizinin tahmin edilenden daha uzun sürdüğünden yakınıyordu. Hazine yetkilisinin moralinin bu derece bozulması son derece normaldi. Zira Morgan Stanley Stratejisti Stephen Jen ve Spyros Andreopoulos tarafından hazırlanan ve cuma günü yayımlanan bir rapora göre, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye girişi, öngörülen 730 milyar dolardan 550 milyar dolara düşecekti. Bu haber cari açığını önemli oranda dış kaynak yoluyla finanse eden Türkiye açısından hiç de iyi olmayan bir haberdi. Ama perşembe günü Belçika'nın önde gelen gazetelerinden De Tijd'de yayımlanan bir haber, durumu daha da kaygı verici hale getirdi. Gazete, Fortis'in elindeki 'mücevher' değerindeki varlıklarını doğru fiyatı bulduğu zaman satmayı düşünebileceği ve bunların arasında Türkiye'deki bankacılık operasyonlarının da yer aldığı bilgisine yer verdi.

İlk uyaran BDDK Başkanı Tevfik Bilgin oldu

Küresel buhran rüzgarının esmeye başladığı bir dönemde Hollandalı ABN Ambro'yu satın alan bankanın, ortaya çıkan sermaye açığını varlık yoluyla aşacağını açıklaması elbette önemli bir haberdi. Ama bundan daha önemlisi, gözden çıkartılacak ilk 'mücevherler' arasında Türkiye'nin de bulunmasıydı. Uluslararası piyasaların daraldığı bir dönemde 'küresel sermayenin güvenli limanı' haline gelen ve herkesin takdirini kazanan bir ülkenin bu kadar çabuk gözden çıkarılabileceğine kimse inanmak istemedi. Ancak, 'küresel finans oyunun kurallarının yerle bir olduğu' bir dönemde dev bankaların can havliyle hareket etmesinin son derece doğal olduğu yorumları yapılıyor. Aslında yaklaşan bu tehlikeyi fark eden ilk isim BDDK Başkanı Tevifk Bilgin olmuştu. İki sene önce Ankara'da bir grup gazeteci ile bir araya gelen Bilgin, Türk bankalarının hep aynı coğrafyadan gelen bankalar tarafından satın alınmasının jeo-politik ve jeo-ekonomik riskleri de beraberinde getirdiği uyarısında bulunmuştu. Bu noktada Türkiye'nin bir 'ekonomik güvenlik' stratejisi inşa etmesi gerektiğini vurgulayan Bilgin, ekonomi ile güvenlik arasındaki yakın ilişkiye dikkat çeken ilk bankacı olmuştu. Bilgin'in açıklamalarını o dönemde bazı yetkililer ve bankacılar 'paranoyakça' bulurken, uzmanlar yaşanmakta olan süreci, casus filmlerinin o meşhur sözüyle özetliyor: "Paranoyak olmanız, takip edilmediğiniz anlamına gelmez."

AMERİKA'DA BATAN FİNANSAL KURULUŞLARIN SAYISI ARTIYOR

Banka adı - Toplam aktifler (milyon dolar)

Freddie Mac ve Fannie Mae 1.200.000

AIG 1.000.000

Lehman Brothers 659.000

Washington Mutual 307.000

IndyMac Bank 32.100

First National Bank 3.400

ANB Financials 2.100

Silver State Bank 2.000

İntegrity Bank 1.100

The Colombian Bank 752

First Prionity 259

First Heritage Bank 254

Miami Valley Bank 87

Douglass National Bank 59

First İntegrity Bank 55

Hume Bank 19

Metropolitian Savings Bank 15.8

Net Bank 2.8

Ufuk Şanlı / Zaman
Yayın Tarihi : 28 Eylül 2008 Pazar 18:53:09
Güncelleme :28 Eylül 2008 Pazar 18:56:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?