TASARRUF Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından el konulan Sabah ve atv’nin eski sahipleri arasında karşılıklı suçlamalar sürüyor. Son olarak Turgay Ciner’in 6’ncı İdare Mahkeme’ye sunduğu ve aralarındaki "inanç sözleşmesinin" hükümsüz olduğunu gösteren belge üzerine bir açıklama yapan Dinç Bilgin, bu belgenin sahte olduğunu savundu.
Ciner’in mahkemeye verdiği belgenin gerçeği yansıtmadığını söyleyen ve "Ne ben ne de oğlum Önay Bilgin, böyle bir belgeyi imzaladık" diyen Dinç Bilgin, bir açıklama yaparak şöyle dedi: "Turgay Ciner veya avukatları tarafından mahkemeye verilen belge ve belgeyi düzenleyenlerle ilgili olarak sahte belge düzenlemek, söz konusu belgeyi mahkemeyi aleyhime olumsuz etkilemek amaçlı yayınlayan medya kuruluşları için de yargıyı etkilemeye çalıştıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuyoruz."
ADIMIZ BİRLİKTE ANILIYORDU:
Bu arada Bilgin, Turgay Ciner ile ilişkilerini ve gelişen olayları şöyle aktardı: "2000 yılının son çeyreğinde pek çok banka gibi Etibank da büyük bir kriz yaşadı. Bu olağanüstü sıkıntılı dönemde Turgay Ciner kendisine Etibank’tan kredi verilmesi durumunda, medya grubuna ortak olabileceğini ve ayırca kendi ekonomik kaynaklarından yapacağı katkıyla hem medya grubunun hem de bankanın sıkıntılarını atlatabileceği önerisinde bulunmuştu. Bu da tarafımızdan benimsenince Turgay Ciner adı benimle ve grubumuzla birlikte anılır olmuştu."
42 MİLYON DOLAR KREDİ ALDI:
Turgay Ciner’in Etibank’tan 42 milyon dolar kredi kullanarak, gruba başkan vekili sıfatıyla eşit oranda hissedar olduğunu, ancak kısa bir süre sonra Etibank’a el konulduğunu, Ciner’in de Bankalar Yasası uyarınca kendisiyle birlikte "Etibank’a borçlu şirketlerin hakim ortağı" sıfatıyla aynı sorumluluk altına girdiğini hatırlatan Bilgin, açıklamasına şöyle devam etti: "Her ne hikmetse Etibank’la ilgili soruşturmada benim için dava açılırken, bankaya en borçlu durumdaki medya şirketinin diğer ortağı olan Turgay Ciner hakkında dava açılmamıştır. İki önemli konudan ilki medya şirketimizin faaliyetini sürdürülebilmesi, ikincisi Etibank nedeniyle muhatap olduğum ceza ve hukuk davalarında savunmaların yapılabilmesi."
AVUKAT KENAN TEKDAĞ ÖNERDİ:
"Bütün bunlar yaşanırken medya gurubunun hukuken korunması yönünden Turgay Ciner’in ve benim avukatlığımı-danışmanlığımı üstlenmiş olan Avukat Kenan Tekdağ’ın tavsiyeleri doğrultusunda Turgay Ciner’in adının Bilgin Ailesi ve Grubu’yla anılmasına karar verildi" diyen Dinç Bilgin, bunun üzerine "inanç sözleşmesi" imzaladıklarını açıkladı. Böylece şirketlerin Merkez adıyla faaliyetlerini sürdeceğini, kamuya, TMSF’ye ve üçüncü şahıslara olan borcunun ödeneceğini, hukuk giderlerinin karşılanacağını ve Ciner’in de Etibank’tan aldığı krediden kaynaklanan, kendisinin de dolaylı borcu haline gelen Park Grubu kredisinin kapanacağını belirtti.
MAL VARLIĞIM İÇ EDİLMEK İSTENDİ:
Bilgin açıklamasında Ciner ile arasındaki inanç sözleşmesini TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’e teslim etme nedenine de yer verdi. Bilgin, bu nedeni şöyle açıkladı: "Geçen zaman içerisinde değişen tavır ve davranışlar, aramızdaki mutabakatın aksine, tarafımıza ait kamu ve sair borçların ödenmemesi ve açıkça şahsımın, ailemin ve kurduğum şirketlerin bir yok olma sürecine sokulmuş olduğu tehlikesi ile karşı karşıya olduğumu, mevcut borçları rahatlıkla ödeyebilecek durumda olan mal varlığımın, duyduğum inancın kötüye kullanılarak iç edilmek istendiğini görmem."
Sahte belge düzenleyecek biriyle ortaklık yaptığım için üzgünüm
GELİŞMELERİ üzüntü ve tebessümle izlediğini belirten Dinç Bilgin, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Ciner ve avukatları tarafından da inkar edilmeyen, hatta tümüyle varlığı kabul edilen bu ortaklık sözleşmelerinin şimdi bir takım sahte belgelerle geçersiz kılındığı gibi hiçbir hukuki sonucu olmayan garip yollara başvurulmasını tebessüm ve üzüntüyle izliyorum. Üzüntüm, sahte belge bile düzenleyecek birisiyle ortaklık yapmış olduğum gerçeğini öğrenmemden kaynaklanıyor. Tebessümüm ise mart ayı ortalarında ortaya koyduğum belgeyi çürüttüğü öne sürülen belgenin 2 ayda hazırlanabilmiş olması."
Turgay Ciner, adli tıp belgeli evrak sahtekarı
PARK Holding’in sahibi Turgay Ciner’in Tufanbeyli Elektrik’e sahip olduğu dönemde, küçük ortağı Osman Yumru’nun yüzde 3’lük hissesinin sahte belgelerle binde 3’e düşürüldüğü iddiasıyla açılan davanın duruşmasında ilginç bir gelişme yaşanmıştı. Duruşmaya sunulan adli tıp raporunda, Yumru’nun şikáyetine yol açan işlemin ’sahte imza’yla yapıldığı tespiti yer almıştı. Turgay Ciner tarafından 10.8 milyon dolar kayba uğratıldığını iddia eden Osman Yumru’nun, Ceyhan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, ’usulsüz pay artırımı ve genel kurulların iptali’ istemiyle açtığı davanın dünkü duruşmasında, ’sahte vekáletname’ konusundaki Adli Tıp raporu açıklandı.
HİSSELER BUHARLAŞTI:
Adli Tıp Daire Başkan Vekili Dr. Çetin Seçkin ve iki uzmanın imzasını taşıyan raporda, Ciner’in eniştesi Ali Coşkun Duyak’ın, Osman Yumru’ya ait hisselerin sermaye artırımı yoluyla buharlaştırıldığı ileri sürülen genel kurulda kullandığı Adana 9. Noterliği’nde düzenlenmiş vekáletnamedeki imzanın ’Osman Yumru’nun el ürünü olmadığı sonucuna varıldığı’ belirtildi.
OLAY NASIL GELİŞTİ:
Zafer İnşaat’ın sahibi Osman Yumru, 10 yıl önce Enerji Bakanlığı’ndan Tufanbeyli’ye bağlı Yamanlı köyünde maden kömürü işletme ruhsatı aldı. O dönemde Turgay Ciner de Tufanbeyli’deki zengin maden kömürüyle ilgilenmeye başladı ve bu amaçla Tufanbeyli Elektrik’i kurdu. Ciner ve ortağı Erhan Aygün, işletme ruhsatını kendilerine devretmesi için müteahhit Osman Yumru’yla irtibata geçti. Müteahhit Yumru, Tufanbeyli Elektrik’te yüzde 3 pay karşılığında ruhsatını bedelsiz olarak Ciner’e devretti. Taraflar 24 Ekim 2002’de sözleşme imzaladı. 300 milyon ton kapasiteli sahayı alan Ciner ve ortağı Erhan Aygün, şirketin ana sözleşmesinde, EPDK’nın istediği değişiklikler gerektiğini ileri sürerek yurtdışında bulunan Yumru’dan olağanüstü genel kurul için vekáletname istediler. Bunun olağan olduğunu düşünen Yumru vekáletname gönderdi. 25 Aralık 2003’de yapılan ilk olağanüstü genel kurulda şirketin sermayesi 1 milyon YTL’den 89 milyon YTL’ye çıkarıldı. 21 gün sonra yapılan ikinci olağanüstü genel kurulda, davaya konu olan ’sahte vekáletname’ kullanıldığı için Yumru’nun sermaye aktarımından ve yeni pay alma hakkı olduğundan haberi olmadı. Sermaye artırımına katılamadığı için Yumru’nun payı yüzde 3’ten binde 3’e düştü. Bu gelişmeleri öğrenen Yumru, pay senetlerinin önce Park Teknik’e, ardından Park Enerji’ye, daha sonra da Park Elektrik’e devredildiğini, tüm haklarının bilinçli ve sahtecilik yoluyla elinden alındığını iddia ederek dava açtı.
Hürriyet
Yayın Tarihi :
25 Mayıs 2007 Cuma 08:55:48