Kardeşimle eşim zimmet yasasını biliyor, annem bilmediği için rahat
Halk Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, batık kredileri zimmet suçu kapsamına sokan ve ailelerini de suç kapsamı içine alan Bankacılık Kanunu için, 'Demokles'in kılıcı gibi tepemizde sallanan bu madde nedeniyle işimizi bıçak sırtında yapıyoruz' dedi.
İçinde bulunduğumuz yüzyıla damgasını vuracak olan ve dev finans kuruluşlarını birer birer girdabının içine çeken küresel bunalım Türk bankacılık sektörünü deviremedi. Türk bankalarının sağlıklı bir biçimde ayakta kalmasında her ne kadar türev ürünlere bulaşmamış olmaları etkili de olsa asıl neden 2001 Krizi'nden sonra sektörde yaşanan yeniden yapılanma. Ancak, sektörü ayakta tutan bu yeniden yapılandırma programı üst düzey bankacıların işlerini bıçak sırtında yürütmesine neden oluyor. Yüzyılın bunalımında nakit sıkıntısı değil ancak müşteri sıkıntısı çeken Türk bankalarının önü kredi kanallarını daha da fazla kullandırma konusunda, Bankacılık Kanunu nedeniyle tıkalı. Batık kredileri zimmet suçu kapsamına sokan ve sadece üst düzey yöneticileri değil onların ailelerini de suç kapsamı içine alan Bankacılık Kanunu başta genel müdürler olmak üzere tüm üst düzey bankacıların şu günlerde en çok dile getirdikleri sıkıntı. Aynı zamanda Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi de olan Halk Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın da "Bir daha hayata gelsem, bu kadar ağır müeyyideleri olmayan bir bankalar kanunuyla yine bu işi yapmak isterim" diyenlerden.
Bıçak sırtında çalışıyoruz
"Bir kamu bankasının başında olmam bir şey değiştirmiyor. Yaptığımız iş aynı. Bankalar Birliği ile birlikte bu sektörle ilgili talepleri ben de hükümete iletiyorum" diyen Aydın, kanunun batık kredileri zimmet suçu kapsamına alabilecek maddesinin ise kendisini korkutmadığını söyledi. "26 yıldır bu işi yapıyorum ve bizi korkutan şeyler var. Hayatın içinde her şey olur ama kast unsuru taşımayan işlemlerin zimmete dahil edilmesi doğru değil" diyen Aydın, demoklesin kılıcı gibi tepelerinde sallanan bu maddenin bankacıların işini bıçak sırtında yapmasına neden olduğunu ve tereddüte soktuğunu söyledi. "Oysa biz tereddüt etmemeliyiz. Artık daha disiplinli bir bankacılık var ayrıca. Bu yasayı batıdaki normlara uygun hale getirmek önemli" diyen Aydın, amaçlarının hesap vermemek olmadığını belirterek, "En çok hesap veren kesim bankacılık kesimi. Halka açığız hesap veriyoruz, kamuya hesap veriyoruz, mevduat sahibine hesap veriyoruz, bizden kredi kullananlara da sorumluyuz. 10 yıllık krediyi iki yıl sonunda çağırmayacağımı bilmeli. Aksi taktirde bana gelmez" dedi.
Varlığım kredileri karşılamaz
Bankacılık Kanunu'nun yaptırımları konusunda annesinin bir bilgisi olmadığını ama kardeşinin zaman zaman "Abi bize zararı olmaz değil mi" diye sorduğunu kaydeden Aydın, "Eşim yasanın ne getirdiğini biliyor. Ama benim de olabildiğince özenli olduğumu, çok yanlış bir şey yapmayacağımı bilir. Ama böyle bir şeyin benim elimde de olmayabileceğini de bilir. Bir bedel ödememiz gerekecekse bunu birlikte ödememiz gerektiğinin farkında. Çok uzun soluklu bu işi böyle devam ettirmek zor. Zaman zaman daha rahat koşullarda çalışmayı arzu ettiğim oldu. Çünkü iyi bir amaçla yola çıkıyorsunuz. Hayat kurtarmak gibi. Belki yaşatabilirim diye eline bıçağı alıyorsun ama ömrü vefa etmiyor. Bunda bir kasıt yok ki. Bu kasıt var diye yorumlanırsa sonuçları ağır" sözleriyle dile getirdi tepkisini. "Farzedelim ki başıma geldi. Bunun bir de para ile ilgili kısmı var. Öyle bir şey olmaz inşallah" diyen Aydın, maddi varlığının imza attığı kredileri karşılamayacağını söyledi. Aydın, "Kasta dayalı olup olmadığının net ayrışması lazım. Kanun yapıcılar da ümit ederim bu yöndeki talebimizi olumlu karşılar ve çok uzun sürmez. Demoklesin kılıcı gibi başımızda sallanmaz" diye konuştu.
Çalık'la görüştünüz mü
Hem mevduatta hem de kredi alanında belli büyüklükteki işlerde pazarlama sürecine bizzat katıldığını belirten Aydın, "Bizden önce kredi tahsis ve pazarlamadan giden arkadaşlarımız olsa da ciddi anlamda yüke gireceğimiz işleri kendi gözümle bir daha görmek isterim. Yani sadece rakamsal verilere bakmam. Belli büyüklükteki firmaları bizatihi görmeyi arzu ederim. Sahipleriyle de birebir görüşüyoruz" açıklamasında bulundu. Aydın, bu noktada, "Sabah-atv'nin alınması için kredi verirken Çalık'la da görüştünüz mü" sorumuzu ise şöyle yanıtladı: "Mevduat sahibinin haklarını korumakla yükümlüyüz. Çünkü onlar belli vade sonunda paralarını geri alacaklar. Sadece para satarken değil, parayı temin ettiğimiz müşterilere de gideriz. Yani sadece bilançonun aktifindekilere gidiyoruz, pasifindekileri gitmiyoruz diye düşünülmemeli. Her iki tarafa da gidiyoruz. Pasifte birebir görüştüklerim daha kurumsal firmalardır ya da normların üzerinde birikime sahip olan müşterilerdir. Belli bir büyüklüğün üzerinde, görüşmem gereken tüm firmalarla görüşürüm. Belli büyüklükteki kredi ilişkisinde bulunduğumuz bütün firma ya da kişileri mutlaka çok iyi tanırım. Yani bu kişiyle oturmamış olabilirim ama kurumsal anlamda mutlaka tanırım. Çünkü çok büyük kredileri, teminat koşullarıyla kullandırırız. Burada sektör ne yapıyorsa biz de onu yapıyoruz."
Beşiktaş üzdü, voleybol oynuyorum
Koyu bir Beşiktaş taraftarı olan Hüseyin Aydın, takımının maçlarını artık izleyemediğini söyledi. Aydın, "Futbol maçlarını seyretmeyi çok severim. Ama sağolsun Beşiktaş bu zevki elimden aldı. Bu kadar stresli işin üzerine bir de Beşiktaş stresi almak istemiyorum. Sonuçlar iyiyse geriye dönük seyrediyorum" dedi. Sabah gazeteyi eline alınca önce ekonomi sayfalarını değil, spor sayfalarını açtığını belirten Aydın, ayrıca haftada bir kez de voleybol oynadığını söyledi.