18
Mayıs
2024
Cumartesi
EKONOMİ

Denizli'de neler oluyor?

Yaklaşık 10 yıl öncesine kadar tekstil üretimi ile dünya çapında ün yapan Denizli'den önce "imdat" sesleri geldi, sonra da birbiri ardına kötü haberler. Geçen günlerde borçları yüzünden kapısına kilit vuran 37 yıllık Denizli Basma ve Boya Sanayi'nin (DEBA) ardından, Funika Holding Yönetim Kurulu Başkanı Osman Nuri Sözkesen'in intiharı gözleri bu ile çevirdi.

Peş peşe yaşanan bu hazin sonlar "Denizli'de neler oluyor? Bir zamanların ihracat yıldızı nasıl bu noktaya geldi" sorularına neden oldu.

Tekstilden mermere, tarımdan kabloya kadar geniş bir yelpazede Denizli 'yi sanayi kentine dönüţtüren baţarý hikâyelerinin yerine batýţ hikayelerine býrakmasýnýn hazin hikayesini rakamlar çok net ortaya koyuyor. Ağırlıklı olarak yurtdışına çalışan Denizli'nin ihracatında global kriz nedeniyle yüzde 33'lük bir kayıp söz konusu.
2008 'de 2.3 milyar dolar ihracat yapan ţehirde 2009 'da bu rakamın en fazla 1.5 milyar dolar olması öngörülüyor. 2003 yılı başında 155 bin olan SSK'lı çalışan sayısı 129 bine gerilemiş durumda. Son dönemdeki 3 bin kişilik bir istihdam artışı ise mevsimsel görünüyor.

Kent ikiye bölünmüş durumda
Neler olduğunu görmek için Denizli'nin yolunu tuttuk. Yaşanan ekonomik krizin ardından ihracatının üçte birini kaybeden, fabrikaların kapandığı kentten edindiğimiz izlenimler ise şaşırtıcı. Bir yanda şehirdeki ekonominin nabzını tutan sivil toplum kuruluşlarından gelen "Tüm bu yaşananlar abartılıyor, Denizli toparlanıyor" açıklamaları, diğer yanda ise ismini vermekten kaçınan işadamlarının "Açıklama yapmaya korkuyoruz, maliye ve bankalar kapımıza dayanıyor. Bankalarla hükümet arasında sıkışmış durumdayız. 2010'u bile göremiyoruz" itirafları. Ancak görünen köy kılavuz istemiyor. Denizli Organize Sanayi Bölgesi'ndeki bacalardan tüten duman geçen yıllara oranla giderek azalmış durumda.

Denizli'de ilk durağımız Denizli Sanayi Odası Başkanı Müjdat Keçeci yaşananların bugünün sorunu değil uzun süredir devam ettiğini, ancak artık bir toparlanma sürecinin başladığını anlatıyor.

Keçeci'ye göre Funika Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Sözkesen'in intiharının ardından basın ordusunun akınına uğrayan şehirde yaşananların abartılıyor. Keçeci, "Buradaki kriz, Türkiye'deki krizle aynı paraleldedir. Bizim krizimiz dün değil, 2000'li yıllarında başında başladı. 3 milyar dolara yakın ihracatımız var, 1.3 milyar doları tekstil. Düşük kur yüksek faiz politikaları, bir türlü işlevselleşmeyen kredi garanti fonu, enerji maliyetleri ve yaşanan krizin ardından bankaların tutumları ile bugünlere geldik. Bu süreçte biz kan kaybettik, ihracatımız biraz düştü, kârlılığımızda geçmiş yıllara oranla düştü" dedi. Ancak geriye gidişin durduğunu anlatan Keçeci, "DEBA üç ay üç yıllık olay değil. Çok geniş tarihte oluşmuş bir şirkettir. DEBA'yı kaybetmemizi sadece krize bağlamak hata olur. Geçmişte bir sürü şirket kapandı. Ama bugün istediğimiz kapıyı açın, yıl sonuna kadar burada fason bir iş yaptıramazsınız. Bütün işletmeler dolu ve çalışıyor. Fason işlerin bile rakamları arttı. İstihdam 129 bine düşmüştü ama şimdi yine 134 bine çıkmış durumda . Ocak ayı seviyesine geldik" diye konuşuyor.

OSB'de bacalar artık tütmüyor
Şehrin 20 kilometre dışındaki Denizli Organize Sanayi Sitesi bugün eski günlerini arıyor. Kanarya adalarından Amerika'ya geniş bölgede ihracat yapan İpekyolu Tekstil Genel Müdürü Salih Katrancı'nın üretim tesisini gezerken anlattıkları ise artan rakamların sebebini açıklıyor: "Şu anda mevsimsel bir artış var. Herkes yılbaşı siparişleri yapıyor. Bu nedenle de yoğunluk varmış gibi görünüyor. Ancak bu geçici bir artış." Krizin doğru analiz edilmekten uzak olduğunu anlatan Katrancı, "Otomotiv, beyaz eşya gibi lobisi güçlü sektörlere verilen teşviklerin, bu kadar istihdam yaratan bir sektör olan tekstile verilmemesi acı" diye konuşuyor.


İNTİHAR OLAYI KREDİDEN ETTİ
Denizli sanayicisine göre yaşanan krizden sonra bankacı ve sanayici ilişkisi ciddi bir darbe almış durumda. Eskiden bankacıların kendileriyle makine fuarlarına geldiklerini, her türlü makineyi kendilerinin almayı teklif ettiğini anlatan sanayiciler bu yaklaşımın değişmesinden son derece rahatsız. Bankaların kafasında "Artık tekstil sektörü Hindistan, Pakistan'a kayacak. Türkiye'de tekstil bitti" gibi bir fikrin yerleşmiţ durumda olduđunu anlatan sanayiciler "Halbuki bizler Prada'dan Dolce Gabana'ya üretim yapan firmalarız. Bir yandan müşteriler vadeleri uzatıyor, diğer yandan mevcut yatırımlara finans desteği bulamıyoruz " diyor.

Sanayi bölgesinde bir araya geldiğimiz işadamları ses kaydedicisinin ışığının sönmesinin ardından anlatmaya başlıyorlar. İsminin yazılmasını istemeyen bir sanayici eskiden çok fazla konuştuğunu ancak daha sonra maliye uzmanlarının "kasa şişmesi"ni araştırmak için kapısına dayandığını söylüyor. Bir diğer sanayici ise "Benim bu işletmemin bugünlere gelmesini sağlayan bankam bugün artık 5'te biri oranında bile kredi vermiyor" diyor. Geçen cuma günü yaşanan intiharın ardından faktoring firmasından alacağı kredinin son anda iptal edildiğini anlatan bir işadamı ise açıklama olarak bölgede işlerin iyi gitmemesinin faktoring firmasını endişelendirmesi olarak almış.


Tekstili kurbanlık koyun
gibi yere yatırmayın

Tekstilde Türkiye'nin en büyük gruplarından Zorlu Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu'ya göre sektörde sıkıntı sadece Denizli'de değil. "Kaldı ki sadece tekstil değil, kriz nedeniyle tüm sanayi dalları dünya genelinde olumsuz etkilendi" diyen Zorlu, sektörün her seferinde "kurbanlık koyun" gibi yere yatırılmasının yanlış olduğunu vurguluyor.

Tekstildeki sorunun kriz öncesinde TL'nin aşırı değerlenmesi ile başladığının altını çizen Zorlu, yine de bunun sektörün genelinin kötü günler geçirdiği anlamına gelmediğini savunuyor: "Sektörde şöyle bir gerçek var; işletmeler bazında yaşanan bazı sıkıntılar, tüm sektöre mal ediliyor. Finans çevresi, bu tür işletmelere gösterdiği tavrı tüm sektöre yansıtabiliyor. Oysa sıkıntıyı tüm sanayi kolları yaşıyor, sadece tekstil değil, Türkiye'nin toplam ihracatı bile düşüyor. Tekstilde işletmeler bazında gerek yönetim gerekse TL'nin değer kazanması gibi faktörler yüzünden yaşanan olumsuzluklar, sektörün geneline mal edilmemeli. Türkiye'nin alanındaki en büyük tekstil işletmesi olarak bizim işlerde de yüzde 10-15 gibi düşüş var ama bu demek değil benim işlerim kötü, herkeste durum bu. Tüm dünya ticareti olumsuz etkilenmiş durumda. Dolayısıyla her bir olumsuzlukta tekstilin kurbanlık koyun gibi masaya yatırılmasını haksızlık olarak görüyorum."
 

Sevda Yüzbaşıoğlu - Referans
Yayın Tarihi : 13 Ekim 2009 Salı 20:30:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?