13
Haziran
2025
Cuma
EKONOMİ

Ekonomide yeni yol haritası

Türkiye'nin 2012 yılına kadar olan dönemdeki ekonomik hedeflerini ve uygulanacak politikaları içeren orta vadeli program açıklandı.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Orta Vadeli Programın Türkiye ekonomisinin yeniden güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme dönemine girmesini hedeflediğini belirterek, "Yeni Orta Vadeli Program döneminde Türkiye ekonomisinin 2010 yılında tekrar büyüme sürecine girmesini, 2011 yılından itibaren ise büyümenin ivme kazanmasını öngördüklerini" bildirdi.

Babacan, yeni başbakanlık binasında düzenlediği basın toplantısında 2010-2012 Orta Vadeli Ekonomik Programı açıkladı. Orta Vadeli Program'ın çok geniş bir katılım ve katılımcı bir anlayışla hazırlandığını belirten Babacan, sivil toplum kuruluşlarının, iş dünyasının ve akademik çevrelerin yoğun katkısını, görüşlerini aldıklarını, bütün kamu kuruluşlarının bu çalışmanın içerisinde az ya da çok yer aldığını, söyledi.

2009 yılının 2. Dünya Savaşı'ndan sonra küresel ekonomik aktivitenin en hızlı daralma yaşadığı bir yıl olduğunu belirten Babacan, şöyle devam etti:
"2010-2012 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programımız dünyadaki belirsizliklerin yoğun bir şekilde yaşandığı bu zor süreçte Türkiye ekonomisinin yeniden güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme dönemine girmesini hedeflemektedir. Mevcut uluslararası konjonktür ülkemizin ihtiyaç duyduğu yapısal reform sürecinin hızlandırılmasını gerektirmektedir. Orta Vadeli Program kapsamındaki tedbirler ve yapısal reformlarla ekonomimizin temelleri daha da güçlenecek, bütüncül bir yaklaşımla hazırlanan program ekonomimizde öngörülebilirliği artıracak ve güveni pekiştirecektir. Yeni Orta Vadeli Program döneminde Türkiye ekonomisinin 2010 yılında tekrar büyüme sürecine girmesini, 2011 yılından itibaren ise büyümenin ivme kazanmasını öngörmekteyiz."

SON ÇEYREKTE BÜYÜME ‘GARANTİ' DEĞİL
2009'da GSYH'nin yıllık ortalamada, toplamda yüzde 6 civarında gerileyeceğini beklediklerini ifade eden Babacan, "Dönemler itibarıyla baktığımızda 2009 yılının ilk çeyreği biliyorsunuz açıklandı, daralma yüzde 14,3, ikinci çeyrek yüzde 7. Bu eğilimin devam etmesini ve yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde ekonomimizin önemli ölçüde toparlanmasını bekliyoruz" dedi.

Son çeyrekte pozitif büyüme rakamının olası görüldüğünü ancak buna "garanti" diyemediklerini dile getiren Babacan, gelecek yılın ilk çeyreğinden itibaren artık Türkiye ekonomisinin bu eksi dönemden büyümeye, artı döneme tekrar geçmesini beklediklerini, hedeflediklerini söyledi.

Daralmanın pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye'de istihdamın azalmasına ve işsizliğin artmasına yol açtığına dikkati çeken Babacan, "Bu yılın ortalamasına baktığımızda yüzde 14,8'lik bir işsizlik rakamı bekliyoruz" dedi.

Küresel ekonomik krizin enflasyon ve cari işlemler üzerinde de etkili olduğunu, ancak bu iki göstergeyi olumlu yönde etkilediğini belirten Babacan, şöyle konuştu: "Merkez Bankamızın enflasyon tahminlerine baktığımızda, önümüzdeki yıl için yüzde 5,3 gibi bir enflasyon bekliyoruz. Bu daha önce 2008'de, kriz henüz başlamamışken açıklanan hedeflerin bir miktar altında.
Cari işlemler dengesine baktığımızda geçen sene 41,5 milyar dolara çıkan cari işlemler dengesinin Temmuz sonu itibariyle 16,2 milyar dolara indiğini görüyoruz. Yılın tümü için şu an itibariyle öngördüğümüz rakam yaklaşık 11 milyar dolar civarında. Bu yılın tümü için öngördüğümüz cari açık."


63 MİLYAR LİRA BÜTÇE AÇIĞI BEKLENİYOR
Babacan, 2009 yılı başında yaklaşık 10 milyar lira olarak görünen 2009 yılı merkezi yönetim bütçe açığının yıl sonu itibariyle yaklaşık olarak 63 milyar liraya ulaşmasını beklediklerini bildirerek, "Ki bu GSYH'ye oran olarak baktığımızda 2008 için 1,8 olan bu oranın 2009 da yüzde 6,6'ya yükseleceğini görüyoruz" dedi.

Babacan, "yine faiz dışı denge açısından baktığımızda ise yılbaşında bütçemizde yaklaşık 30 milyar lira civarında fazla vermesi öngörülen program tanımlı faiz dışı dengenin yıl sonu itibariyle 21 milyar lira açık vermesini bekliyoruz. Bunun da GSYH'ye oranına baktığımızda yüzde 2,1'e tekabül ediyor. Yani yıl sonu itibariyle beklentimiz merkezi yönetimin bütçe açığı yüzde 6,6 oranında gelişmesi, toplam kamu faiz dışı dengesinin de eksi 2,1 oranında gerçekleşmesi..." diye konuştu.

Bütçe dengesindeki bu gelişme ve ekonomik daralmanın son 7 yıl boyunca sürekli azalmakta olan AB tanımlı genel yönetim nominal borç stoğunun GSYH'nin oranının da artmasına da yol açtığını belirten Babacan, 2008 yılı sonunda yüzde 39,5'a düşmüş olan bu oranın 2009 da yüzde 47,3'e yükseleceğini öngördüklerini kaydetti. Piyasa iç borç çevirme oranının Ocak-Eylül döneminde yüzde 112'ye yükseldiğini, bu oranın 2006-2007-2008 döneminde yüzde 80 civarında seyrettiğini kaydeden Babacan, "Bu ve kamu kesiminin borçlanma ihtiyacının artması sonucunda da banka bilançolarındaki gelişmelere bakıldığında Kasım 2008'den bu yana Ağustos 2009 dönemine kadar ki rakamlara bakıldığında toplam kredi hacmi yaklaşık 370 milyar dolar civarında seyrederken bankaların portföyündeki menkul kıymetlerin 195 milyardan 236 milyar dolara yükseldiğini görüyoruz" dedi.


PROGRAMIN BİRİNCİ HEDEFİ, ÖZEL
SEKTÖRÜN KULLANABİLECEĞİ KAYNAKLAR
Orta Vadeli Programda en önemli hedeflerinin, özel sektörün kullanabileceği kaynaklar üzerindeki baskıyı azaltıp, geleceğe yönelik öngörülebilirliği artırarak özel sektör önceliğindeki büyümeyi desteklemek olduğunu anlatan Babacan, Türkiye'nin tekrar özel sektör öncülüğünde bir büyüme dönemine girmesini sağlamayı ve ekonominin rekabet gücünü, esnekliğini artıracak yapısal reformları hayata geçirmeyi hedeflediklerini söyledi.

Babacan, küresel krizin etkisiyle önemli ölçüde bozulan kamu dengelerini tedbirli şekilde düzeltmenin de programın önemli önceliklerinden olduğunu kaydetti.

Programın temel makro ekonomik önceliklerini "ekonominin yeniden sürdürülebilir bir büyüme dönemine geçişini sağlamak, istihdamı artırmak, enflasyondaki düşüş eğilimini devam ettirmek ve küresel krizin etkisiyle bozulan kamu dengelerini düzenlemek" olarak yeniden özetleyen Babacan, programın bu amaçla, kısa vadeli tedbirlerle orta vadeli yapısal reformları kapsadığını anlattı.


KALKINMANIN ÖNÜNÜ AÇMAK İÇİN
YARGI SİSTEMİ REFORME EDİLMELİ
Türkiye'nin ekonomik kalkınmasının önünün açılmasındaki en önemli olaylardan birinin yargı reformu olduğunu belirten Babacan, şöyle konuştu: "Öngörülebilir bir yargı sistemi, öngörülebilir sonuçlar ve evrensel hukuk uygulamaları ile daha dengeli hale getirilmesi. Adalet Bakanlığı'nın üzerinde çalıştığı yargı reformu süreci çok önemli. Eğer Türkiye ekonomisinin önünü açmak istiyorsak, yargı sistemimizi reforme etmemiz gerekiyor. Aksi halde ne yaparsak yapalım, hangi programı uygularsak uygulayalım, iş dünyası hukuki sorun yaşadığı sürece ya da anlaşmazlıklar mahkemeye gittiğinde mahkeme süreçleri, (Türkiye iyi bir yatırım yeri mi değil mi) sorusuna verilecek yanıt, çok önemli bir etken olacaktır."

OVP'nin temel amaçlarını, "borç yükü ve bütçe açığının sürdürülebilir bir yapıya kavuşması, mali disiplin anlayışını kalıcı hale getirmek, uzun vadeli mali disiplini yerleştirmek, maliye politikalarına olan güveni artırmak, artan güven ve kredibilite ile birlikte borçlanma maliyetlerini düşürmek" olarak sıralayan Bakan Babacan, bunun için mali plan taslağı üzerinde de çalışıldığını hatırlattı.


MALİ KURALIN ÖNEMİ
Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Yasası çıkarılana kadar Türkiye'de yıllık bütçe yapıldığını, halen 3 yıllık bütçe yapıldığını hatırlatan Bakan Ali Babacan, mali kuralın önemine işaret ederken, şunları söyledi:
"Ama mali kural, gelecek 10-15 yılda bütçe açığı, borç stoğu açısından nereye doğru gitmek istediğimizi ortaya koyacak. Gitmek istediğimiz yere nasıl, hangi mekanizmalarla, hangi hızda, değişen konjonktürün etkisiyle hangi uyarlamalarla gideceğimizi gösterecek.
Ekonomide sıkıntılı dönemlerin yaşandığı dönemlerde uzun vadeli bir mali kural olması, ekonomiye çok önemli bir öngörü getirir. 2008-2009 krizinde mali kural olan ülkelerin daha az etkilendiğini görüyoruz. Örneğin Meksika,Brezilya... Gelişmekte olan bir çok ülke mali kural uyguluyor. Almanya mali kuralı anayasasına yazdı. Bir çok ülke yasal düzenleme ile yapıyor. Biz de bunları değerlendiriyoruz. Üzerinde çalışma gerekiyor. 10-15 yıllık bir perspektif için mutlaka geniş bir mutabakat sağlanması önemli. Mali kural çalışması çok önemli."
 

Referans
Yayın Tarihi : 16 Eylül 2009 Çarşamba 20:59:15


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?