22
Mayıs
2024
Çarşamba
EKONOMİ

Gözler şirket birleşmelerinde

Şirket birleşmeleri, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de teşvik ediliyor. Ancak PO ile İş - Doğan birleşmesi konusundaki tartışmalar, vergi teşvikleri rejimini gündeme getirdi.

Son günlerde POAŞ özelleştirmesi üzerinde odaklanan tartışmalar, iş dünyasında bütün dikkatlerin şirket birleştirmelerinin sağladığı vergi teşvikleri rejimine çevrilmesine yol açtı. Tartışmanın merkezinde kâr eden bir şirketle, zarar eden bir şirket birleştiğinde zararın vergiden düşülüp düşülmeyeceği sorusu yer alıyor. 

İş dünyasında bu soruya yanıt olarak verilen bütün örnekler, söz konusu uygulamanın yasal olduğunu ve birleşme sürecinden geçen şirketlerin tümünün bu imkândan yararlandığını gösteriyor. 

Şirket birleşmeleri yalnızca Türkiye'de değil, bütün dünyada hükümetler tarafından ekonomik büyümenin önünü açmak için özellikle teşvik edilen bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Bu uygulamanın ekonomik mantığı, birleşen şirketlerin bilançolarının daha güçlü hale gelmesi ve sonuçta ülke ekonomisinin de bu yolla güçlenmesi. 

Birleşmeleri özendirmek için getirilen teşviklerin başında, vergiye ilişkin düzenlemeler geliyor. Zararlı bir şirketle kârlı bir şirket birleştiği zaman, zararlı şirketin bilançosundaki zararı kârlı şirketin vergi matrahından düşülür, vergisi ona göre hesaplanır. Burada yasaya aykırı hiçbir husus yok. 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, bu konuda hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak kadar açık hükümler taşıyor.

Uzun vadede yararlı
Zaman zaman bu birleşmeler sonucunda kamunun kısa dönem için belli bir vergi kaybını göze alması teşvik uygulamasının özünü oluşturuyor. Ancak, uzun vadede şirketlerin güçlenmesiyle bu vergi kaybının fazlasıyla telafi edilecek olması, bu mali ve ekonomik politikanın temel kabullerinden birini oluşturuyor. 

Ekonomi çevrelerine göre, Türkiye'de yasanın getirdiği bu teşvikten birçok grup yararlandı ve sayısız şirket birleşmesi yasanın sağladığı bu imkânlardan istifade edilerek gerçekleştirildi. 

Aynı çevrelerde, son dönemde gerçekleştirilen büyük ölçekli şirket birleşmeleri içinde bu duruma uyan bir dizi örneğe işaret ediliyor. İlk akla gelen örneklerden biri, Osmanlı Bankası ve Körfez Bankası ile Garanti Bankası arasındaki üçlü birleşme. 

Verilen bir diğer örnek, Turcas-Türk Petrol birleşmesi. Keza, Denizbank ile Tarişbank, Yapı Kredi Bankası ile Koç Bank ve Migros-Tansaş örnekleri de benzer uygulamalar. 

Ekonomi çevrelerinde, "Zararlı şirketlerin zararlarının kârlı şirketlerin vergi matrahlarından düşülmesi, bu birleşme işlemlerindeki yaygın bir uygulamadır. Bu uygulamada hiçbir yasaya aykırılık yoktur. Ayrıca, bu şirketlerin teşvik uygulaması sonrasında bilançolarını güçlendirerek Türk ekonomisi için ne kadar önemli değerler yarattıkları ortadadır" değerlendirilmesi yapılıyor. 

Ayrıca, birleşmelerde, birleştirilen şirketlerin özelleştirme sürecinde edinilmiş olmasıyla, doğrudan özel sektörden alınmış olması kanun karşısında hiçbir fark yaratmıyor.

Petrol Ofisi: Yatırım yüzde 40 özkaynakla gerçekleşti
Petrol Ofisi yetkilileri, son günlerde İş-Doğan'ın Petrol Ofisi'ni satın alması ve ardından iki şirketin birleşmesi süreciyle ilgili olarak kamuoyuna yansıyan bazı haberlerin gerçekleri yansıtmadığına dikkat çekerek, şu noktaları vurguladılar: 

1) İş-Doğan'ın Petrol Ofisi'ni satın alırken bunu uzun vadeli yabancı kredi ile finanse ettiği doğru değil. İş-Doğan, başlangıçta 500 milyon dolar sermaye ile kuruldu; o tarihte Türkiye'de en yüksek özkaynaklı şirketti. Yüzde 51 hisse için Özelleştirme İdaresi'ne 1 milyar 260 milyon dolar ödendi.
Oranladığımızda alış bedelinin yüzde 40'ının özkaynaklarla karşılandığı açıkça görülür. Bu, şirket alımlarında Türkiye için en yüksek oranlardan biridir. Kullanılan 760 milyon dolarlık kredinin tümü de Türk bankalarından 18 ay vadeyle temin edildi. Kamu bankalarından kredi kullanılmadı.
2) 2002 yılında Özelleştirme İdaresi, elindeki hisselerin tamamını halka arzda başarısız olunca, yüzde 25.8'lik bakiye hisseyi halka arz fiyatına vade farkı da koyarak İş-Doğan'a satmıştır. Petrol Ofisi hisselerinin yüzde 76.8'ini elinde bulunduran ve aynı zamanda enerji sektöründe faaliyet gösteren İş-Doğan, Petrol Ofisi ile birleşmek üzere mahkemeye başvurmuştur. Mahkeme, yapılan inceleme sonucunda bu birleşmeye izin vermiştir. Şirket birleşmeleri bu şekilde yapılmaktadır. Ayrıca, Rekabet Kurumu ve SPK'dan gerekli izinler de alınmıştır. Bir başka deyişle, hukuki gereklerin tümü yerine getirilmiştir. Bu birleşmenin her adımı hukuka mutlak bir uygunluk içinde gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, bu birleşmeye katılmak istemeyen küçük yatırımcılar için de çağrı yapılmış ve 214 milyon dolar ödeme yapılarak yaklaşık yüzde 12 oranında hisse satın alınmıştır.
3) İddiaların tersine, Petrol Ofisi ile İş-Doğan birleşmesinde kamunun vergi kaybına yol açmak yerine, 2000 yılında 1 milyar 300 milyon dolar ödenerek, Hazine'ye o güne kadar Cumhuriyet tarihindeki en yüksek özelleştirme ödemesi nakit olarak yapılmıştır.
Milliyet
Yayın Tarihi : 11 Ocak 2007 Perşembe 06:59:14


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?