31
Mayıs
2024
Cuma
EKONOMİ

Halk yardımla ayakta duruyor

TÜSİAD ile Merkez Bankası'nın yaptığı hane halkı çalışmasına göre, işsizlik ve yoksulluğun etkisiyle düzenli yardım alan hane sayısında ciddi artış var. Yardımların temel kaynağı akraba, komşu olsa da belediye ile valilikler aracılığıyla yapılan yakacak, kira ve yiyecek yardımı belirgin ivme kazandı ..

Merkez Bankası ile Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nce (TÜSİAD) gerçekleştirilen araştırma, 2002-2006 döneminde işsizlik ve yoksulluğun etkisiyle düzenli (ayni ya da nakdi) yardım alan ve yardım yapan hane oranlarında belirgin artışlar yaşandığını ortaya koydu. Verilere göre, devletin yaptığı karşılıksız transferlerin oranı 2002'de yüzde 14.3 iken 2005'te yüzde 20'lere tırmandı. TÜSİAD ve Merkez Bankası'nca yürütülen "Küresel Ekonomiye Entegrasyon Sürecinde Büyüme Projesi" kapsamında "Türkiye'de Hane Halkı: İşgücü, Gelir, Harcama ve Yoksulluk Açısından Analizi" adlı çalışmanın sonuçları Ankara'da açıklandı. Çalışmada yer alan saptamalardan bazıları şöyle:

* Karadeniz, işgücüne katılım oranının en yüksek olduğu, işsizlik oranının en düşük olduğu bölge. Güneydoğu Anadolu, işgücü arzının en düşük, işsizlik oranının en yüksek olduğu bölge.

* Gelir dağılımı düzenli iyileşme eğilimi gösteriyor. Hangi gelir dilimi gruplandırmasına bakılırsa bakılsın (yüzde 20, yüzde 10 ve yüzde 5), en üst gelir dilimindeki hane halklarının gelir paylarındaki kayıplar, gelir dağılımındaki iyileşmede belirgin rol oynuyor.

RANTİYE KAYBETTİ
* Hane halkı gelirlerinde, ücret ve karşılıksız transfer (emekli maaşı, yaşlılık maaşı, işsizlik maaşı, burslar, yardımlar vb.) gelirlerinin ağırlığının arttığı, buna karşılık; girişimci, gayrimenkul ve menkul kıymet gelirlerinin payının gerilediği görülüyor. Anket sonuçlarına tam olarak yansıtılamadığı düşünülen faiz gelirlerinin, son yıllarda nominal faizlerdeki gerilemeyle, toplam gelir içindeki payının azaldığı, bunun da üst gelir dilimleri aleyhine sonuçlar verdiği anlaşılıyor.

* Yaşam memnuniyeti araştırma sonuçlarına göre, 2003-2006 arasında, hane halkının gelir seviyesinden ve gelirleri ile ihtiyaçlarını karşılama gücünden duyduğu memnuniyet seviyesinde sınırlı iyileşme oldu. Buna karşılık, işsizlik ve yoksulluğun etkisiyle, düzenli ayni-nakdi yardım alan ve yardım yapan hane oranlarında çok belirgin artış gözlendi. Hane halkının aldığı yardımların temel kaynağının akraba-komşu dayanışması olduğu görülmekle birlikte, belediyeler ve valilikler kanalıyla yapılan yakacak, kira ve yiyecek yardımları belirgin bir ivme kazandı.

* Fert gelirleri 2002'de 133.5 milyar YTL iken 2005'te 228.1 milyar YTL'ye yükseldi. Karşılıksız transferin payı 2002'deki seviyesi olan yüzde 17.5'ten yüzde 23'lere tırmandı. Fert gelirleri içinde devlet yardımlarının payı yüzde 14.3'ten yüzde 20'ye yükseldi.

* 2002-2006 döneminde, Türkiye'de gıda ve gıda+gıda dışı yoksulluk oranları düzenli olarak geriledi. 2006 itibarıyla, açlık sınırı (gıda yoksulu) kapsamında olan fert ve hane sayısı kısıtlı olmasına karşın, fertlerin yüzde 17.8'i, hanelerin yüzde 14'ü yoksulluk sınırında (gıda+gıda dışı) bulunuyor.

Nüfusun en fakir kesiminde tasarruf eksi

TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi Ali Kibar, 1987 fiyatlarıyla, 2001'de 2 bin 650 YTL dolayında olan kişi başı milli gelirin 2006'da 7 bin 900 YTL'ye ulaştığını belirtti. Kibar, yeni gelir ve nüfus verileriyle rakamın 10 bin 500 YTL'yi aştığını söyledi. Gelir artışına karşılık Türk halkının tasarruf eğilimi düşüşte. 2002-2004 döneminde ortalama tasarruf eğiliminin yüzde 16.8 olduğu görülmekte.

2005'te tüketim harcamalarındaki hızlı artışın etkisiyle, bu oran yüzde 10 seviyesine kadar geriledi. Raporda, gelir dilimleri itibarıyla bakıldığında, birinci ve ikinci yüzde 20'lik gelir dilimlerindeki hanelerde 'negatif tasarruf' eğiliminin olduğu ve bu eğilimin 2005'te güçlendiği görülüyor. Hanehalkı tasarruflarının belirleyicisi olan en üst gelir grubunda da ortalama tasarruf oranı yüzde 33'ten 2005 yılında yüzde 24 dolayına geriledi.

Borçla yaşıyoruz

TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi Kibar, gelir düzeyi arttıkça; gıda, giyim, konut gibi zorunlu harcamaların payının azaldığını söyledi. Düşük gelir gruplarındaki hanelerin tüketim harcamalarını giderek daha fazla borçlanma yoluyla finanse ettiklerini kaydeden Kibar, "Hane halkının tüketim kalıplarındaki değişim dikkate alınmadan Türkiye'nin cari açığını kalıcı kapatması zor olacak.

Düşük gelir gruplarında, özellikle son yıllarda, negatif tasarruf eğiliminin olması ve yüksek gelir gruplarında tasarruf eğiliminin düşmesi, Türkiye'nin cari açığının büyümesi anlamına geliyor" diye konuştu

Sabah
Yayın Tarihi : 22 Mart 2008 Cumartesi 04:38:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Yaşar Yılmaz IP: 85.99.136.xxx Tarih : 22.03.2008 20:44:52

Ülkemizin durumu başlı başına bilimsel bir tez konusu,ama sonu, dibi olmayan muğlak bir tez olurdu.Halk mazoşist olmuş artık ben bunu anlıyorum,hep şikayet ediliyor,acı çekiliyor ama bir türlü de vazgeçilmiyor,bu iktidarın şansı da bu işte.Acı çekiyorsun bir defa tuh de ve bu iktidardan vazgeç,bır süre sıkıntı çekersin sonunda refaha ulaşırsın hem de gelecek nesilleri kurtarırsın,ama yok acı çektikçe bu iktidarın eteğine yapışılıyor,bu durumu dünyada açıklayabilecek sosyal-siyasal bir kuram var mıdır acaba,zannetmiyorum;Türkiye'ye özgü bir durum olduğunu varsayıyorum.