Fransa’da Clio IV tartışması bitmiyor. Çalışma Bakanı, Renault’yu “Kırmızı çizgilere dikkat et!” diye uyardı.
Renault’nun, Clio’nun dördüncü neslini 2012’den itibaren sadece Türkiye’de üreteceğine ilişkin geçen hafta sonunda çıkan haberlerin ardından hükümetin başlattığı yaylım ateşi devam ederken, muhalefet de işin içine katıldı.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin, Renault’nun Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdürü Patrick Pelata’yla bugün biraraya gelmesi beklenirken, hükümet kanadından yapılan sert açıklamaların arkası kesilmiyor. Hükümet Sözcüsü, Sanayi Bakanı derken, bu kez de Fransa Çalışma Bakanı Laurent Wauquiez, sert bir açıklamada bulundu ve hükümetin “kırmızı çizgileri” olduğunu bildirdi.
‘Seyirci kalmayız!’
Clio üretiminin Türkiye’ye kaydırılmasının Fransa’da iş kayıplarına neden olmaması gerektiğine değinen Wauquiez, Renault’nun geçmemesi gereken bir “kırmızı çizgi” bulunduğunu belirterek, bunun fabrika kapatmama ve işçi çıkartmama olduğunu söyledi.
“Renault diğer sıradan şirketlere benzemez. Devlet olarak yüzde 15 hissesine sahibiz ve seyirci gibi olan biteni seyredemeyiz” diyen Fransız Bakan, şirkete kriz döneminde hükümetten büyük yardımlar yapıldığını hatırlattı. Bakan, “Renault’yu Clio üretimini Fransa’da gerçekleştirmeye devam etmesi konusunda ikna etme gücümüze güveniyorum” diye konuştu. Sanayi Bakanı Christian Estrosi’nin yaptığı açıklamalara da gönderme yapan Wauquiez, “Fransız tüketicilere bir mal satacak olan şirket, mümkün olduğu kadar Fransa içinde üretmek durumundadır” ifadesini kullandı.
Wauquiez, Fransız hükümetinin son dönemde şirketlerin yerel idarelere ödemesi gereken bazı vergilerde kesintiler yaptığını da hatırlatarak, böylelikle ülkedeki ulusal endüstrinin daha kuvvetli bir hale gelmesine yardımcı olduklarını kaydetti. Geçtiğimiz yıllarda pek çok Fransız şirketi, maliyetler, işçilik ve vergilerin daha düşük olduğu ülkelere yatırımlarını artırmış, Fransa’dan çıkmaya başlamışlardı.
Bununla birlikte Clio konusundaki tartışmalara, Fransız muhalefeti de katıldı. Muhalefetteki Sosyalist Parti, hükümeti “iktidarsız bir gözlemci gibi davranmamaya” çağırdı. Sosyalist Parti tarafından yapılan açıklamada “Devlet Renault’yu bu planından vazgeçirmek üzere ağırlığını koymalıdır” denilirken, hükümetle Renault arasında yapılacak görüşmelerde “mutlak şeffaflık uygulanması, alınan kararların kamuoyundan gizlenememesi” istendi.
CLIO, RENAULT’DA YENİ STRATEJİNİN SEMBOLÜ
Fransa’da tartışmalara neden olan Clio, aslında Renault CEO’su Carlos Ghosn’un yeni maliyet azaltma stratejisinin sembolü. Ghosn, yoğun rekabet nedeniyle az kar getiren, ancak satış adetleri yüksek modelleri, maliyet kontrolü amacıyla aynı anda birden fazla yerde üretmeyi öngörmüştü.
Uzun süre Flins tesilerinin bantlarından indirilen Clio, yeni stratejiyle İspanya ve Slovenya’da da üretildi. Clio II, üçüncü nesil çıktığında “Clio Campus” adını alırken, Slovenya’daki üretim sürdü. Tepkiler üzerine üretimin bir bölümü Flins’e kaydırılsa da, geçen yıl Slovenya’daki 17 bine karşılık Flins’te 1300 Clio Campus üretildi.
Renault, Clio III’te de aynı stratejiyi uygulayıp, üretimi Bursa ve Flins arasında paylaştırdı. Megane HB de, Valladolid’in yanı sıra Bursa’da da üretilmeye başlanacak.
Uzmanlara göre, Fransa’da 14 bin euro’ya satılan bir aracın Türkiye’de üretilmesi, Fransa’dakine göre yüzde 10 daha ucuza maloluyor. Bu farkın 250 euro’sunu vergiler, 750 euro’sunun ise işçilik ve diğer ücretlerden kaynaklandığı kaydediliyor.
TEZER: TÜRKİYE YENİ PROJE ALMAYA DEVAM EDECEK
Otomotiv Sanayii Derneği Genel Sekreteri Ercan Tezer, Fransa’da Clio IV’ün tüm üretiminin Türkiye’ye taşınması üzerine üretilen tartışmaya değinerek, “Rekabetçiliği ve kaliteli işçiliğiyle Türkiye, yeni projelere adayı olmayı bundan sonra da hakedecek” dedi. CNBC-e’de soruları yanıtlayan Tezer, tartışmaların, Avrupa hükümetlerinin korumacı politika ve desteklerinden kaynaklandığını ifade edip, şöyle devam etti:
“Avrupa, kriz döneminde şirketlerini ayakta tutmak için ciddi yardımlar enjekte etti. Bu baskılar da, söz konusu desteklerden kaynaklanıyor. Zira Batı Avrupa, üretimdeki rekabetçiliğini kaybetti. Bu tartışmalar sonucunda sözü edilen model gelmese bile, Türkiye’nin rekabetçi üretim koşulları sürdükçe, yeni projeler almaya devam edecektir.”