15
Mayıs
2024
Çarşamba
EKONOMİ

Küresel dalga bize ulaşmadı

ABD Hazine Bakanı Henry Paulson, tüm dünyadaki malî piyasaları altüst eden mortgage (tutsat) krizinin en az 16 ay daha süreceğini açıkladı. Ardından piyasalara Amerikalı tüketicilerin kredi kartı borçlarının, 900 milyar dolara ulaştığı haberi ulaştı. Dünya piyasalarında tsunami etkisi meydana getiren krizle ilgili bu gelişmeler yaşanırken, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 'gelişmekte olan piyasalar'da bahar havası sürüyor.

HSBC Genel Müdürü Piraye Antika ise övünmek ve mutlu olmak için erken olduğu görüşünde: "Henüz dalgalanma sona ermedi ve son dalga bize ulaşmadan yapılacak değerlendirmelerin de gerçekten uzak olacağı kanaatindeyim." Antika, dünyada son yıllarda ortaya çıkan likidite bolluğunun gelişmekte olan ülkelere ciddi bir para akışı sağladığını hatırlatıyor ve çok önemli bir uyarıda bulunuyor: "Bu nehir sonsuza dek aynı hızla akmayacaktır. Son yaşanan kriz bu anlamda önemli bir uyarıdır. Amerika'da tüketici talepleri daraldığı vakit ihracat gelirleriniz azalmayacak mı? Bu durum sizin büyüme stratejinizi ve hedeflerinizi etkilemeyecek mi? Evet, etkileyecektir. Ortaya çıkan tablo sizi dış kaynaklı büyümeden ziyade iç kaynaklı bir büyümeye yöneltebilir. Bunun için 2008'de tedbiri elden bırakmamak gerektiğini düşünüyorum."

'Paranın Patronları' serisinin bu haftaki konuğu olan HSBC Bank Türkiye Genel Müdürü Piraye Antika, 1990 yılında başlayan bankacılık kariyerinde birçok ilke imza atmayı başarmış başarılı bir bankacı. Türkiye'de mevduat toplayan bir bankanın zirvesinde görev yapan ilk kadın olması onun akla gelen ilk başarısı. Ayrıca Türkiye Bankalar Birliği yönetiminde görev alan ilk kadın bankacı olma şerefine de nail olmuş. Antika, butik bankacılık yapan 10 şubeli HSBC'yi ülkenin en önemli bankalarından birisi haline getirerek adından söz ettirdi. Bankacılar arasında İngiltere'nin eski başbakanı Margaret Thatcher'dan mülhem 'Demir Leydi' lakabıyla anılan Piraye Antika sektöre hem içeriden hem de dışarıdan bakabilen isimlerden birisi olduğu için söyledikleri dikkatle dinleniyor. Bu yüzden son dalgalanmaya ilişkin değerlendirmeleri 2008'de nasıl pozisyon alacağını bilemeyen sanayiciler açısından büyük önem arz ediyor. İstanbul Esentepe'deki yeni genel müdürlük binasında Zaman'ın sorularını cevaplandıran Antika, önce geçmişin, yani 2007'nin bir muhasebesini yapıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 27 Nisan gece yarısı bildirisi, hemen ardından yaşanan genel seçimler ve Kuzey Irak tartışmalarıyla geçen 2007 yılında önemli bir yol kazası yaşanmadığına işaret ediyor.




"Yaşanan mortgage krizine rağmen ciddi bir hasar oluşmaması sevindirici." diyen Antika, bu durumun ekonomi ile siyasetin boşanmasından kaynaklandığını düşünüyor: "Daha önce yaşanan her siyasi gerilim ekonomik krizle neticelenirdi. Gerçekleştirilen yapısal reformlarla bu tür iç çalkantılarda artık ekonomimiz çok fazla etkilenmiyor." HSBC Genel Müdürü, emniyet supabı rolü gören bir diğer faktörün de Türkiye'nin ödediği yüksek risk primi, yani yüksek faizler olduğunun altını çiziyor. "Merkez Bankası'nın izlediği faiz politikası son iki yılda çok ciddi bir tampon görevi gördü. Evet, Türkiye'nin faize ödediği bedel hâlâ çok yüksektir ama bu bizim istikrarımız açısından ödenmesi gereken bir bedeldir aynı zamanda." Merkez Bankası'nın dünyadaki gelişmeleri yakından izleyerek, son derece doğru pozisyon aldığını söyleyen Antika'nın faizlere ilişkin beklentileri de son derece olumlu: "Faizler ilerleyen dönemde düşmeye devam edecek. Ama bunun oranı dünya konjonktüründeki gelişmelere bağlı olacak. Yüzde 1'ler için ise daha vakit olduğunu söyleyebilirim." Faizlerde hal böyle iken dövizde nasıl bir tabloyla karşılaşabiliriz, sorusuna da ilginç bir cevap veriyor: "Türk lirasına ciddi bir talep var. Dış ekonomik oyunculardan gelen bu büyük talebin en önemli nedeni ise varlık satışları. Özelleştirmeler sürdüğü müddetçe içeriye para girişi sürecektir. Dolayısıyla kurda da büyük bir hareketlenme beklemiyoruz."

Kârlılık azaldıkça bankalar yeni birleşmelere yönelecek

HSBC Genel Müdürü Piraye Antika'yı rahatsız eden soruların başında 'yabancı bankalar' konusu geliyor. Bu konudaki kaygıları biraz da 'paranoyakça' bulan Antika, sürekli savunma yapar konuma düşmekten bir hayli sıkılmış görünüyor. Sözlerine "Egemen bir ülkeyseniz, denetim otoriteleriniz sağlam temeller üzerine inşa edilmişse, telekom, bankacılık, enerji gibi stratejik sektörlerdeki oyuncuların sermayelerinin menşei sizi nasıl etkileyebilir?" sorusuyla başlıyor. Ardından hemen cevabını veriyor: "Şu andaki denetim otoritesi -BDDK- uluslararası çapta işlere imza atıyor. Bugün bankaların durumunu günlük bazda raporlayabilen ve her şeyi yakından izleyen bir denetim otoritemiz var iken yabancıdan neden korkalım ki? Vay efendim, yabancı bankalar fazlalaşırsa KOBİ'lere kredi verilmeyebilirmiş. Rakamlar ortada. Bugün başta bizimki olmak üzere birçok yabancı banka topladığı mevduatın çok üzerinde kredi veriyor." Bu konuda oldukça dertli görünen Antika, daha önce hiç gündeme getirmediği bir noktaya da dikkat çekiyor: "Çok değil 6 yıl önce bu ülke, tarihinin en büyük finansal krizini yaşamadı mı? Tüyü bitmemiş yetimin, eğitim göremeyen binlerce insanın hakkı olan paralar bankalardan uçup gitmedi mi? Bu bankaların faturası binlerce vatandaşın sırtına yüklenmedi mi? Burada topluma ödetilen bedelde yabancı bankaların payı var mı? Hiç yok!" Piraye Antika, Kasım 2003'teki terörist saldırıların da etkisiyle bu konuda biraz fazla hassas davranıyor: "Neticede hepimiz aynı gemide yol alıyoruz. Dolayısıyla ekonomik aktörlerin birbirlerini sıkıntıya düşürecek bir süreç başlatmaları beklenemez."

Halk ve Vakıfbank'ı yakından izliyoruz

Bundan sadece altı sene öncesine kadar birkaç şubeyle sınırlı sayıda müşteriye hizmet sunan HSBC için kilometre taşı sayılabilecek olay Demirbank'ın satın alınması oldu. Bankayı bünyesine katıp tabelasını değiştirdikten sonra adeta patlama yapan 'dünyanın yerel bankası', 2001-2003 yıllarını kapsayan iki yıllık dönemde izlediği agresif satınalma politikasıyla ciddi bir pazar payına ulaştı. Bugün 10 milyar doları aşan aktif büyüklüğü ile ülkenin en büyük sekizinci özel sektör bankası haline geldi. Şirket, şimdilik bankacılık liginin orta sıralarında yer alsa da üstteki rakiplerini ciddi anlamda tedirgin ediyor. Hedeflerinin büyük ölçekli bankalar ligine tırmanmak olduğunu anlatan Genel Müdür Antika, bu hedefe ulaşmak için özelleştirmelerle ortaya çıkabilecek fırsatları yakından izlediklerini aktarıyor: "Belirli bir büyüklükteki bankalara ilgi gösteriyoruz, bunu saklayamam. Halkbank veya Vakıfbank'ı da yakından izliyoruz ve uygun bir fırsat çıkarsa elbette bunu değerlendirmek istiyoruz. Burada bizim açımızdan getirilerin iyi olması çok önemli ve hamlelerimiz de bu parametreye göre olacak."

Piraye Antika, 2007'de hedeflerinin oldukça üzerinde bir büyümeyi sağladıklarını, özellikle kurumsal ve yatırım bankacılığında ciddi başarılara imza attıklarını ifade ediyor: "Küresel HSBC içindeki konumumuz da son derece başarılı. Büyümede Çin ve Hindistan'ın ardından sanırım üçüncü sıradayız. Önümüzdeki yıl iki kat büyümek istiyoruz. Bunu da başarabileceğimize inanıyorum." 2008'de şube açmaya devam edeceklerini ve bin 200 kişiyi işe alacaklarını açıklayan Antika, uzun vadeli hedeflerinin perakende bankacılıkta ilk dört banka arasına girmek olduğunu belirtiyor. Antika'nın sektöre dair analizleri de oldukça çarpıcı. HSBC Genel Müdürü'ne göre önümüzdeki beş yıl içinde sektörde yeni birleşme ve satınalmalara şahit olabiliriz. "Bu süreç hemen yaşanmayacak; çünkü yabancıların hâlâ sektöre büyük bir ilgisi var. İkinci dalga diyebileceğimiz bu süreç özellikle Türk ekonomisinde taşlar yerine oturdukça, kâr marjları düştükçe ve maliyet yönetimi öne çıktıkça gerçekleşecek."

PİRAYE ANTİKA'DAN SATIRBAŞLARI

Bütün hayatım İstanbul'da geçti. Ama aslen Kastamonuluyum ve doğduğum şehri çok seviyorum.

Amerika'da doktora yapıyordum ve tam tez yazmaya hazırlanırken Chase Manhattan Bank'tan gelen iş teklifini kabul ettim. Neden böyle yaptım? Çünkü bir tez yazmak için hayatımın üç yılını verecektim ve yazacağım şey dünya ekonomik hayatında hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Hayatının her döneminde yaptığı işi en iyi şekilde yapmaya çalışan birisi için bu çok acı bir sonuçtu. Bankacılık akademisyenlikten daha cazip geldi.

Ben çok sabırsız bir insanım. Dolayısıyla bir iş yaparken çok kabiliyetli ve çabuk idrak eden insanlarla çalışmaya özen gösteriyorum.

Bir bankanın genel müdürünün kadın olması bankadaki kadın çalışanlar açısından pozitif bir durum oluşturuyor elbette. Benim bankamda çalışan kadınların pozitif ayrımcılığa maruz kaldıklarını rahatlıkla söyleyebilirim.

Zaman
Yayın Tarihi : 25 Aralık 2007 Salı 15:49:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?