27
Mayıs
2024
Pazertesi
EKONOMİ

Paranın patronu bu araca biniyor

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz IMF ile görüşmelerde sorun olmadığını söyledi.

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Ekonomi Muhabirleri Derneği ile sohbet toplantısında ekonomideki  gelişmelere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Yılmaz, IMF ile görüşmelerde sorun olmadığını dile getirirken; “Pazarlık makro büyüklükler ve maliye politikaları üzerinden yürüyor” dedi. Yılmaz, Türkiye’nin 2009 yılı dış finansman ihtiyacının ise 30 milyar dolar olduğunu açıkladı.

KENDİ OTOMOBİLİYLE GELDİ

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Ekonomi Muhabirleri Derneği üyeleri ile yaptığı sohbet toplantısına kendi özel arabasıyla geldi. Zırhlı, motor gücü yüksek, lüks makam arabasına binmek yerine kendisine ait sivil plakalı ‘mütevazı’ arabasıyla gelen Başkan Yılmaz’ın bu davranışı, “Başkan küresel kriz karşısında mali disiplinin önemine dikkat çekmek için az yakıtlı arabasıyla toplantıya gelmiş olmalı” yorumuna neden oldu.

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, IMF ile yapılacak anlaşma çerçevesinde kullanılacak kredinin miktarı konusunda bir açıklama yapmazken, paranın Hazine’ye gitmesi gerektiğini söyledi. Yılmaz, paranın Hazine kasasına girmesi durumunda, daha az borçlanacağını böylece bankalara ve özel sektöre daha piyasada daha fazla kaynak kalacağına dikkat çekti. İşte Yılmaz’ın paranın nerede kullanılması gerektiğine ilişkin soruya verdiği yanıt:

“Daha önce gelen IMF kredileri Merkez Bankası hesaplarına gelmişti. Ancak 1999 depreminde ve sonraki dönemde yapılan stand-by çerçevesinde gelen parayı Hazine kullandı. Bunun bir kısmı da Merkez Bankası rezervlerinde yer aldı. Bu paranın kullanılmasıyla ilgili Merkez Bankası’nın elinde yeterli enstrüman var. MB’ye gelirse biz de kullandırabiliriz . Ama öncelikle Hazine’ye gitmesini istiyoruz. Çünkü Hazine iç borç yönetiyor. Hazine ne kadar az borçlanırsa piyasada o kadar çok para kalacak ve böylece bankalara ve özel sektöre daha fazla kaynak kalacak.

Türkiye’nin IMF’den alacağı kredinin Türkiye’nin ihtiyacıyla mütenasip olduğunu vurgulayan Yılmaz, tüm ekonomi birimlerinin buna ilişkin bir hesaplama yaptığını söyledi.

Bu hesabı yaparken, 2009 yılında büyümenin ve buna bağlı olarak cari açığın hangi seviyede olacağının önemli olduğunu anlatan Yılmaz, “İkinci olarak Türkiye’nin uluslararası piyasalardan portföy ve doğrudan sermaye olarak ne kadar pay alacağı önemli. Son olarak da kamu ve özel sektör ile bankaların yükümlülüklerinin ne olduğu ve bu borcun ne kadarını çevirebilecekleri önemli. Bizim yaptığımız analizlere göre 1995-2007 döneminde kamu kesimi, finansal ve şirketler kesimi borçlarının yüzde 100 üzerinde borçlarını çevirmeyi başarmışlar. Ancak 2001 yılındaki kriz bizim kendi krizimizdi ve uluslararası piyasalarda likidite boldu. Bugün ise kriz küresel. Bu bilgiler ekseninde biz Merkez Bankası olarak dış finansman ihtiyacının yüzde 75’inin çevrilebileceğini varsayımı altında; yabancı sermaye girişini makul bir rakam kabul ederek ve de cari açıktaki olumlu gelişmeleri dikkate alarak Türkiye’nin 2009 yılı dış finansman ihtiyacının 30 milyar dolar olacağı ortaya çıkıyor. Tabii bunun varsayımsal olduğu unutulmamalı.”

Yılmaz, Ergenekon soruşturmalarını Merkez Bankası yönetiminin hangi çerçeveden izlediği sorusuna ise; “İtiraf etmeliyim ki şuana kadar karar mekanizmalarımız içinde bu konu hiç yer almadı.”

"KISA SÜREDE AÇIKLAMA YAPILIR"

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, IMF ile görüşmeler konusunda da "görüşmeler devam ediyor. Zannedersem kısa sürede bununla ilgili açıklama yapılacak" dedi.

"Açıklama bu ay içinde yapılabilir mi, seçimden sonraya kalacağına yönelik söylentiler bulunuyor? sorusuna da Yılmaz, “Niyet mektubunun herhalde seçimden önce imzalanıp gönderilmesi gerekir diye düşünüyorum. Onu söyleyeyim”karşılığını verdi.

Yılmaz’dan ABD’ye tereyağı benzetmesi!

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Amerikan Merkez Bankası FED’n yerinde siz olsaydınız nasıl bir faiz politikası izlerdiniz sorusuna Amerikan mali sistemini Haziran sıcağında kalmış tereyağına benzeterek şu yanıtı verdi:

“Mali sistemin, Haziran sıcağında kalmış tereyağı gibi olduğunu görseydik herhalde farklı davranmazdık.”

Ekonomi Muhabirleri Derneği üyeleri ile sohbetinde Başkan Yılmaz’a, kendisini Kemal Sunal’ın ‘Şaban’ tiplemesine benzeten Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ın özür dileyip dilemediği de soruldu. Yılmaz, “Sanayi Bakanı ile görüşmedim, görüşmeye de hiç ihtiyaç duymuyorum. Bir görev ve sorumluluğumuz var. Onu yerine getirmeye gayret ediyoruz. Tabii ki biz de insanız, biz de hata yapabiliriz. Dörtbaşı mamur tutarlı eleştiriler bizim de işimize yarar. Ancak bu dönemde bizim ‘aferin’e ihtiyacımız yok. Aferin, insana yanlış yaptırır. O nedenle aferinlere kulağımızı tıkıyoruz. Doğal olmayan şu; biz bu aferinlerden etkilenip yanlış işine girersek; yanlış yapmış oluruz.

Mali imkan kısıtlı!

Başkan Yılmaz, IMF’nin mali alanı geniş olan yani bütçe ve cari açık sorunu bulunmayan ülkelere küresel krizde maliye politikasını genişletme tavsiyesinde bulunduğunu anımsattı.

Ancak Türkiye’nin mali alanının kısıtlı olduğuna dikkat çekerek, küresel krizden etkilenen sektörlere yapılacak desteklemelerin sınırlı olması gerektiğini şu sözleriyle ima etti: “Devresel hareketlere karşı birtakım önlemler alınmalı ama bunlar mali disiplini sıkıntıya sokmayacak önlemler olmalı” dedi.

Hürriyet
Yayın Tarihi : 25 Ocak 2009 Pazar 20:52:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?