31
Mayıs
2024
Cuma
EKONOMİ

Şener ekonomiyi değerlendirdi

Öğretim Üyesi, Eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Doç. Dr. Abdüllatif Şener, makro ekonomik göstergelerin iyiye işaret ettiğini ve Türkiye'de enflasyonun düştüğünü, ihracatın 107 milyar dolara ulaştığını ancak cari açığın arttığını söyledi.

 

 


Şener, Adana Ticaret Odası'nın Şubat ayı Meclis Toplantısında, bu ülke adına çile çekmek gerektiğine, çaba sarf etmek gerektiğine inandığını, bu nedenle hep bildiğini söylediğini, hiçbir zaman bir şeyleri söylemeyi birilerini yıpratmak olarak görmediğini, sadece bildiklerini anlattığını belirtti. Şener, zor bir dönemde ve coğrafyada yaşandığını, Türkiye'nin etrafının ateş çemberi olduğunu belirterek, "Irak kan gölüne dönmüş, Filistin patlamaya hazır bomba gibi, büyük güçler Ortadoğu haritasını yeniden çizmek için uğraşıyorlar.

Kahraman evlatlarımız, ordumuz bu ülkenin huzuru için kış gününde zor şartlarda operasyonlar yapıyorlar. Şehitler veriyoruz" diye konuştu. Tüm zorluk ve sorunların bunlardan ibaret olmadığını, ekonomik alanda da sıkıntıların var olduğuna dikkat çeken Şener, şunları söyledi:


"Ekonominin kuralları, mücadelenin zemini değişmiştir. Ayakta kalabilmenin yolu dünya ile rekabetten geçiyor. En ucuz ve kaliteli malı sunamazsanız, mahallenizdeki pazarı dünyanın öbür ucundaki rakibinize kaptırırsınız. Rekabet artık yöresel kentsel bazda değil, dünya çapında yapılıyor. 1980 yılında dünya milli geliri 10 trilyon dolardı, sermaye stoku 12 trilyon dolardı. Şimdi dünyanın milli geliri 50 trilyon oldu, sermaye stoku 150 trilyon oldu. Para parayı kazanıyor. Paranın en fazla para kazandırdığı
ülke artık Türkiye oldu. Cari açık büyüyor, devasa boyutlara geçiyor. Bununla birlikte paranın en fazla para kazandırdığı ülke olduğumuz için, yabancı sermaye yani size ait olmayan döviz, para kazanmak için buraya geliyor ve açığınızı kapatıyor. Ancak, açığınız kalıcıdır, yabancıya ait para gidicidir. Ülkenin rekabet gücü dediğimiz şey, üreterek açığı olmayan bir ülke kurmaya bağlıdır. Üreten, satan, rekabet eden, iç pazarı da dış pazarı da dolduran, geliri giderinden daha fazla olan bir ülke inşa
etmediğimiz takdirde, küresel piyasalarda dolaşan ve hızla artan sermaye bankalarıyla bir sağa bir sola sallanırız. Artık, Japon ev kadınları bile para en çok Türkiye'de kazanılıyor diye parasını buraya yatırıyor."


Şener, ülkeye ait olmayan para girişinin gelir gider açığını dengeliyor olmasının, bir sorun olmadığı anlamına gelmeyeceğini, bunun var olan bir sorunun sürekli derinleştiği anlamına geldiğini kaydetti. Şener, cari açığın dış dünyaya karşı ülkenin elde ettiği gelirlerle yaptığı harcamalar arasındaki fark olduğunu belirterek, bu farkın 2006'da 32 milyar dolar, 2007'de ise 38 milyar dolar olduğunu ifade ederek, "Bu açık nedeniyle büyük bir dalgalanma ortaya çıkmıyorsa, iyiye işaret değildir. Bu ekonominin gittikçe yabancılaştığını, yabancılaşmanın derinleştiğini gösterir. Son yıllarda ortaya çıkan olumlu gelişmelerden biri enflasyondur. Artık Türkiye'de enflasyon tek haneli rakamlara düşmüştür. İhracatımız 2007 yılı da 107 milyar dolar oldu. Mevduat 5 yılda 128 milyar YTL'den 315 milyar YTL'ye çıktı. Bankaların verdiği kredi 32.5 milyar YTL'den 219 milyar YTL'ye çıktı. Ancak, buna rağmen ekonomi çok iyi gidiyor mu? Bunu herkes kendisi düşünmelidir. Yıllardır sanayi üretim endeksi sürekli artmıştır. En son belli olan rakam Aralık ayında açıklandı. Yıllar sonra eksi seviyelerine gelindi. Çok önemli bir sinyaldir, dikkatli izlenmelidir. Madencilik sektörü yüzde 8.4, tekstil yüzde 13.7, giyim sektörü yüzde 8.1, toprak ürünleri yüzde 13.8, makine teçhizat yüzde 11.4 azalma yaşanmıştır. Son yıllarda çok küçük miktarlarda da olsa işsizlik oranında bir azalma eğrisi vardı. Son 3-4 aydır işsizlik trendi, işsizlik eğrisi, başını yukarı kaldırmış, artmaya başlamıştır. Enflasyon tek haneli rakama getirilmiştir. Ancak, enflasyon artık nedense bir daha aşağıya inmiyor. Her türlü baskı yapılmasına rağmen, indirmek için kemer sıkma yöntemleri uygulanmasına rağmen enflasyonda artık aşağıya inmez hale gelmiştir" dedi.


Şener, düşük gelir gruplarının büyük çoğunlukla gelirinin tamamını harcadığı ürünlerde enflasyon miktarının resmi enflasyon miktarının üstünde olduğunu, geçim sıkıntısı açısından bunun son derece önemli olduğunu ifade ederek "Yıllık yüzde 8 enflasyon var diyorsunuz, ancak gıda ürünlerinde enflasyon oranı yüzde 12.5'dir. Bu gözden kaçırılmamalı. Toplumun harcama düzeyinde düşüşler var bu nedenle piyasada sıkıntılar yaşanıyor" şeklinde konuştu. Şener, hükümet politikalarının kendi girişimcisini güçlendirmeye yönelik olması gerektiğini, özellikle özelleştirme konusunda dikkatli davranılması gerektiğini vurguladı.

Avrupa'da ve dünyada özelleştirme, hatta özel şirketin satışında bile çarpıcı örneklerinin yaşandığını ifade eden Şener, şunları söyledi:


"Geçen yıl bir Çin firması, bir ABD petrol firmasını 18.5 milyar dolar vererek almaya kalkıştı. ABD senatosu ayağa kalktı, ihaleyi kazanmalarına rağmen vermediler. Daha 2 ay önce Fransızlar'ın meşhur Danone firmasını Coca Cola satın aldı. Fransızlar ayağa kalktı, vermediler. Özel sektörün birbirine satışına bile izin vermiyorlar. Almanya, Hollanda daha sonra stratejik sektörlerin yabancılaştırılmamasıyla ilgili kararlar aldı. İtalya'da finans sektörü özel koruma altındadır. 3 aylık bir dönem
özelleştirmeye baktım. Politikalardaki ayrışma nedeniyle özelleştirmeyi bıraktım. Aslında özelleştirme kurulu üyesi yapıldım. Onu da bıraktım. Yapılan özelleştirmelerin hiçbirinin altında imzam yoktur. Özelleştirmeye tarafım, ancak her şey sınırsız yabancı sermayeye açılmamalıdır."


Şener, başörtüsüyle ilgili anayasal değişiklik hakkında bir soru yöneltilmesi üzerine de "1991'e kadar üniversitede hocaydım, üniversite çağına gelmiş gençlerin kıyafeti nedeniyle içeri alınmamasını doğru bulmuyorum. 16 yıllık siyaset görevindeyken de bunu savundum, şu anda aynı görüşteyim. Ancak, her ülkenin öncelik sıralaması vardır. Bu ülkenin en temel önceliğinin birlik, beraberlik, kurumlar arası dayanışmayı sağlamaktır. Bunu sağlayamadığınız takdirde, bu ülkenin sorunları çözme kabiliyeti ortadan kalkar, ülke, sorunlar yumağı haline gelir" diye yanıt verdi. Şener siyasete tekrar dönüp dönmeyeceğinin sorulması üzerine de şöyle cevap verdi:


"Şu an üniversitede hocalık yapıyorum. Öğrencilerim var. Hepsi pırıl pırıl genç çocuklar. Dinliyorlar, katılıyorlar. Ben de bir taraftan anlatıyorum, yazıp çizmeye çalışıyorum, konferanslara gidiyorum. Halimden çok memnunum. Ailem de bu durumdan çok memnun. Keşke memlekette işler iyi gitse ve her şey tıkır tıkır işlese de biz de hocalığa devam etsek. Ama öbür taftan da karar vermiş değilim."

iha
Yayın Tarihi : 1 Mart 2008 Cumartesi 03:06:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?