20
Mayıs
2024
Pazertesi
EKONOMİ

Siyasiler fındıktan elini çeksin

 

Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) üzerine binen yükü hafifletmek isteyen hükümetin, 3 milyar YTL vererek üreticinin elindeki tüm fındığı alma ve Fiskobirlik'i de yeniden alıma yönlendirme planı piyasa aktörlerinin tepkisine neden oldu.

Alımı küresel kriz sürecinde yanlış bir karar olarak değerlendiren sektör temsilcileri, Hazine'ye ek yük getirecek uygulama ile piyasaya müdahale geleneğinin derinleşeceğini, bunun yerine Fiskobirlik'in yapılanması için çalışmalar yürütülmesi gerektiğini savunuyor. Üretici ise fındığın piyasadan çekilmesini hızlandırarak fiyatları yükselteceği için söz konusu karara olumlu bakıyor. Fiskobirlik'in TMO adına fındık alımı gerçekleştirmesinin piyasadaki hiçbir sorunu çözmeyeceğini söyleyen Ulusal Fındık Konseyi Başkanı Sabahattin Arslantürk, Fiskobirlik'in bu haliyle piyasaya girmesinin sorun çözmek yerine kökleştireceğini belirtti. İstanbul Fındık İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ali Haydar Gören de, Fiskobirlik'in fındık alacak olmasının hükümetin fındık politikalarında yaptığı yeni bir hata olarak değerlendirdi. Gören; "Fiskobirlik'in fındık almaya başlayacak olması Hazine'ye ek zarardan başka birşey kazandırmayacaktır. Bu piyasanın ihtiyacı olan Fiskobirlik kendi ayakları üzerinde duran, kendi kaynaklarını yaratan ve Hazine'ye yaslanmayan bir kurum olmalı" diye konuştu.

'Fındık siyaseti'nden vazgeçmediler
Türkiye'nin tarımsal ihracatının üçte birini oluşturan ve 220 bini aşan üreticisi bulunan fındık, her zaman Türkiye'nin en önemli tartışma konularından biri oldu. Dünyadaki fındık üretiminin yaklaşık yüzde 70'ini gerçekleştiren Türkiyeli üreticilerin durumu, her iktidar değişikliğinde yeniden gündeme geldi. Fındıkta fiyat destek politikaları ilk kez 24 ürünle birlikte 1964 yılında başladı. 1980 sonrasında fiyat destek oranlarında ciddi artışlar yaşandı. Fındık alımları konusunda yetkili olan Fiskobirlik'in özellikle seçim dönemlerinde yaptığı aşırı alımlar, her zaman "fındık siyasete kurban gidiyor" tartışmalarını da beraberinde getirdi.
Süleyman Demirel'in 1991 yılı seçimlerinde fındık fiyatlarına ilişkin söylediği "Kim ne veriyorsa ben 5 fazlasını vereceğim" sözü, siyasi tarihinin unutulmaz cümlelerinden biri haline gelirken, Türkiye'de siyasetçilerin fındık üreticilerine bakış açısını da özetler gibiydi. Yakın tarihin "fındık siyaseti"yapan bir diğer ismi de Genç Parti Lideri Cem Uzan oldu. 2007 yazında Karadeniz turuna çıkan Uzan, Samsun'da "Namussuzum 8 YTL olacak" diyerek elindeki fındıkları kendisini dinleyen gruba atmıştı.
Fındıkta üretim fazlalığına karşı hayata geçirilen tüm "alternatif ürün programları"na ve Dünya Bankası'nın 2001'den sonra fındık bahçelerinin sökülmesi için verdiği 160 milyon dolarlık "uyum kredilerine" rağmen, fındık üretiminde hedeflenenin üzerinde rakamlara ulaşıldı. Toprak Mahsülleri Ofisi'nin (TMO) verilerine göre, 2000 yılında 495 bin ton olan fındık üretiminin 2008 yılında yaklaşık 750 bin ton olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Devletin fındık alımlarında belirlediği yüksek fiyattan faydalanmak isteyen üreticinin ürettiği tonlarca fındık ise Fiskobirlik depolarında bekliyor. Devlet tarafından alınan ancak ne iç pazara ne de dış ülkelere satılamayan tonlarca fındık, yağa dönüştürülerek alış fiyatının yüzde 15'ine denk gelen fiyatlarla piyasaya sürülüyor.

Yüksek fiyat, üretimi 2 kat artırdı
Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Bozoğlu'nun "Türkiye'de Fındık Piyasası'nın yapısı, Uygulanan Politikalar ve Etkileri" adlı araştırmasına göre, fındık destekleme fiyatları özellikle seçim yıllarındaki siyasi kaygılarla yüksek tutuldu. Buna karşılık, iç ve dış fındık stokları, diğer ülkelerin fındık rekoltesi gibi faktörler fiyatlar hesaplanırken dikkate alınmadı. Fiyat destekleme politikaları sonucunda, fındık üretimi iç tüketim ve ihracat talebinin üzerinde arttı. Rapora göre, Fiskobirlik'in depolarında her yıl ortalama 100-150 bin tonun üzerinde kabuklu fındık kalıyor. Bu stoklar nedeniyle piyasadaki fındık fiyatları gerilerken, stoktaki mallar yağa dönüştürülerek alış fiyatının 5'te biri bedellerle satılıyor.

Hesap çarşıya uymadı
Uzun yıllardır devlet, fındık üreticilerine fiyat garantisi ile birlikte alım garantisi de sunarken, fındık destekleme fiyatları üretici maliyetleri göz önünde bulundurarak ilan ediyor. Böylelikle, üreticiler 1970-1993 yılları arasında maliyetlerinin yüzde 35 üzerinde bir fiyat garantisi sağlarken, 1995-1998 yılları arasında fiyat garantisi maliyetin iki katının üzerine çıktı. Devletin ilan ettiği destekleme fiyatlarından fındık alımı yapan Fiskobirlik, 2003 yılından itibaren fındık fiyatı ve alım kararlarını kendi vermeye başladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2006'da Fiskobirlik yöneticilerini 1.5 milyar YTL'lik zarar nedeni ile suçlamasının ardından fındık alım yetkisi Toprak Mahsülleri Ofisi'ne (TMO) verildi. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve TMO'nun son iki yıldaki alımlarından kaynaklanan fındık maliyeti 1.1 milyar YTL'ye ulaştı.

SABAHATTİN ARSLANTÜRK (Ulusal Fındık Konseyi Başkanı)

Her müdahale geleceği karartıyor

Sezon iki ay önce açıldı. Fiskobirlik neden bugüne kadar alım gerçekleştirmedi. Birlik eğer kendi adına alım yapacaksa buna hakkı var. Fakat TMO adına alım yapması doğru değil ve Hazine'ye ek yükten başka bir sonuç vermez. Fındık fiyatlarını kısmen artırması da piyasanın sorunlarını çözmez. Fiskobirlik eğer bu piyasada yeniden etkin olacaksa bunu ciddi ve radikal bir yapılanma süreci sonucunda yapmalı. Mevcut yapısı ile Fiskobirlik'in bu piyasada tutunması mümkün değil. Bugüne kadar devletin fındığa her müdahalesi fındığın geleceğini karatmıştır. Alınan son kararlar bu politikaların ne yazık ki devam ettiğini gösteriyor.

SALİH ERDEM (FİSKOBİRLİK ESKİ BAŞKANI)

TMO mu Fiskbirlik mi başarısız?
"1938'de Atatürk'ün talimatı ile ile kurulan birliklerden biri olan Fiskobirlik'in zarar hikayesi 1964'de başladı. 24 üründe destekleme alımları başladı. Fındığın karı-zararı birliğin değil Hazine'nin yükü haline geldi. Devlet adına alım politikası birlikleri kendi gerçek temellerinden kopardı. Siyasi çıkarlar gündeme geldi. Kara delik imajı da bu dönemde oluştu. 1989'dan itibaren alınan yeni bir kararla birliklerin özel bankalardan borç alınmasının önü de açıldı. Bizim o dönem iki bankadan aldığımız kredi sonradan başımızı çok ağrıttı. Yeniden Yapılandırma Süreci birliklerin özerkliğini öngörüyordu ama olmadı. AKP'nin tavırları Fiskobirlik'in krizini derinleştirdi. Ancak birliğin 40 yılı aşkın görev zararını TMO iki yılda yaptı. Şimdi kim başarısız sormak lazım."


LÜTFİ BAYRAKTAR (FİSKOBİRLİK BAŞKANI)

Para hazır fındık alacağız

TMO adına fındık alımı konusu netleşti. Önümüzdeki haftadan itibaren fındık almaya başlayabiliriz. TMO adına alım yapmamız fındık fiyatlarını olumlu etkileyecek. Fiskobirlik bu sezon kendi adına da fındık alımı gerçekleştirecek. Fındık alımı konusunda 200 milyon YTL kaynak bulduk. Bu kaynakla birlikte 50 bin ton fındık almayı planlıyoruz. Finansal kaynak konusunda açıklama yapamam. Bir banka kredisi değil. Gayrimenkul satışı da söz konusu değil. Bu konuyu resmileştirdiktan sonra açıklama yapacağız" dedi.

NEJAT AVCI (ORDU ZİRAAT ODASI BAŞKANI

Fiyatlar artacak üretici memnun

Fındığı gerçek fiyatına yaklaştıracak her türlü kararı destekleriz. Fiskobirlik'in yeniden piyasadan fındık alması günlük 3 bin ton alım yapan TMO'nun daha hızlı davranması ve alınan fındığın çoğalması anlamına gelir. Bu da fiyatları yukarıya çekecektir. Fiskobirlik'in TMO adına alım gerçekleştirmesi Hazine'ye ek yük getirmez. Bu konuda ayrılan bütçe zaten belli. 1.4 milyar YTL'den bahsediliyor. Fakat bu arada mevcut haliyle misyonunu tamamlayan Fiskobirlik'in yeniden yapılanması için adım atması zorunlu.


Ali Haydar Gören

İstanbul Fındık ve Mamülleri İhracatıçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi
Fiskobirlik'in fındık almaya başlayacak olması Hazine'ye ek zarardan başka birşey kazandırmayacaktır. Bu piyasanın ihtiyacı olan Fiskobirlik kendi ayakları üzerinde duran, kendi kaynaklarını yaratan ve Hazine'ye yaslanmayan bir kurum olmalı. Fiskobirlik'in fındık almaya başlaması kimsenin sorunun çözmez tam tersine sıkınıtları derinleştirir. Hükümetin tüm ekonomi kurmayları ile 10 ay boyunca degalarca toplantı yaptık. Sonuç olarak gerçek üreticinin gözardı edildiği kademeli fiyat uygulaması çıktı. Demek ki hükümetin, siyasi çıkarları söz konusu olunca, söylemi ve uygulaması farklılaşıyor.

Referans
Yayın Tarihi : 16 Ekim 2008 Perşembe 10:17:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?