Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, Türk Telekom'un 1 Mart tarihinden itibaren geçerli olacak yeni ücret tarifesinin iptali için dava açtı.

ATO'dan yapılan açıklamada, Aygün'ün, Türk Telekom'un 1 Mart tarihinden itibaren geçerli olacak tarifesinin iptali için Ankara Böbetçi İdare Mahkemesi'ne dava açtığı, davada, tarifeyi onaylayan Türk Telekomünikasyon Kurumu'nun kararının yürütmesinin durdurulması ve işlemin iptalinin istendiği bildirildi. ATO Başkanı Aygün, Türk Telekom'un şehirlerarası konuşma ücretlerinde yüzde 80 oranında "fahiş indirim" yaparken, toplam telefon trafiğinin yüzde 85'ini oluşturan şehiriçi konuşma ücretlerine yüzde 27 oranında "fahiş zam" yaptığını belirterek, bu tarifenin, kamunun aldatılması ve zarara uğratılması anlamına geldiğini kaydetti. Aygün, "Bu indirim değil bindirimdir" ifadelerini kullandı. Türkiye'de şehiriçi telefon görüşmesi hizmetinin, Oger grubunun yüzde 55 hissesine sahip olduğu Türk Telekom A.Ş.'nin tekelinde olduğuna işaret eden Aygün, Türk Telekom'un, tekel olmasının avantajını kullanarak yaptığı keyfi zamla Anayasa'nın 22. maddesinde belirtilen haberleşme özgürlüğünü sekteye uğratacağını, vatandaşların haberleşmesini güçleştireceğini belirtti.

Şehirlerarası ve uluslararası telefon görüşmesi hizmeti sunan 19 şirket bulunduğuna dikkat çeken Aygün, şehirlerarası ve uluslararası görüşmelerde yüzde 80 oranında fahiş indirim yapılıyor gibi görünse de, uzak mesafe görüşmelerinin, toplam görüşmelerin çok küçük bir bölümünü oluşturduğunu kaydetti. Aygün, asıl niyetin, tekel olan ve kullanımın büyük bölümünü oluşturan şehiriçi görüşmelerde zam yapmak, buna karşılık yapılan fahiş indirimle az da olsa rekabet ortamının sağlandığı şehirlerarası ve uluslararası görüşmelerde diğer şirketlerin önünü kapatmak olduğunu belirtti. Yeni tarifenin yürürlüğe girkmesi halinde bu şirketlerin yüzde 80 indirim karşısında rekabet edemeyeceğini ve tek tek kapanacağını ifade eden Aygün, Türk Telekom'un şehirlerarası ve uluslararası telefon hizmetlerinde de tekel olacağını bildirdi. Aygün, tarife onaylama işleminin haksız rekabet yaratacak nitelik taşıdığını ve kamu yararına uygun olmadığını vurguladı.

Oger Grubu'nun Türk Telekom'un yüzde 55'lik hissesini 5 yıl taksitle satın aldığını, 2007 yılı taksit ödemesinin 1 milyar Dolar olduğunu hatırlatan Aygün şunları kaydetti: "Türkiye'nin en stratejik kuruluşlarından biri olan Türk Telekom, çok ucuza ve üstelik taksitle satıldı. Yapılan zam Oger Grubu'na 822 milyon dolar kazandıracak. Yani 2007 taksitini Türk halkı kendi cebinden ödeyecek. Yeni tarifenin ardında haksız kar sağlama amacı yatıyor. Türk Telekom ne kadar zam yaparsa yapsın, bu hizmeti veren başka bir kuruluş olmadığı için, tüketiciler eli mahkum, telefon görüşmesini Türk Telekom aracılığıyla yapmak zorunda. Telefon lüks değil, zorunlu bir ihtiyaçtır. Türkiye'de telefonu olmayan ev neredeyse yoktur. Zam yaparken bu gerçeği göz önünde bulundurmak gerekirdi".

2007 yılında memura yüzde 8 ile yüzde 6 arasında zam öngörüldüğünü, enflasyonun tek haneli rakamlara düştüğünü hatırlatan Aygün, hal böyleyken şehiriçi telefon görüşmelerine yüzde 27 yapılmasının, piyasa koşullarına ve halkın gelir seviyesine uygun olmadığını ifade etti. Aygün, tarife yürürlüğe girdiğinde yaklaşık 50 milyon kullanıcının büyük zarar göreceğini ve telafisi güç zararlar doğacağını kaydetti. Türk Telekomünikasyon Kurumu'nun yönetmeliğinin 'tüketicilerin korunması', 'işletmecinin etkin piyasa gücünün bir sonucu olarak ortaya çıkabilecek aşırı fiyatları içermemesi', 'rekabetin kısıtlanmasını hedefleyen fiyat indirimlerini ihtiva etmemesi' gibi hükümler içerdiğine işaret eden Aygün, yapılan işlemin açıkça yönetmeliğe aykırı olduğunu belirtti. Yönetmeliğe göre zammın maliyet hesabına dayanılarak yapılması gerektiğine dikkat çeken Aygün, "Burada işlemin sebebi, maliyetlerin hesabı değil karın artırılması isteğidir. Bu nedenle işlem sebep yönünden de amaç yönünden de sakattır. Tarifelerin onaylanması kamu yararı gözetilmeksizin yapılmıştır" ifadelerini kullandı. Aygün, yeni ücret tarifesinin, herkesin makul bir ücret karşılığında telekomünikasyon hizmetlerinden yararlanmasını öngören 406 sayılı Telefon ve Telgraf Kanunu'na da aykırı olduğunu öne sürdü.