2
Mayıs
2025
Cuma
EKONOMİ

Tuncay Özilhan şaşkın!

Bu kez karşımda hakikaten üzgün bir işadamı buldum. Efes İçecek ve Anadolu Endüstri Holding'in Başkanı Tuncay Özilhan, hafif alkollü içkinin ÖTV'sine yapılan son yüzde 35'lik zam ile şaşkına dönmüş:

"Enflasyon oranında artışa kimse itiraz etmezdi. 500 bin insanın ekmek yediği bir sektörü adeta öldürüyorlar!"

Takip edenler bilir, geçen hafta hafif alkollü içki sınıfına giren biranın ÖTV'si yüksek oranda artınca, perakende satış fiyatının yüzde 52'si vergiye gider oldu. Bu haliyle de orta sınıfın tercihi olan bira bir anda pahalı içecekler arasına girdi.

Biraya uygulanan ÖTV, Avrupa ortalamasının 2 katından fazla. Alkol derecesi 100 olan bir litre biraya Avrupa'da ortalama 6.6 euro ÖTV uygulanıyor. Bu oran Türkiye'de 16.3 euro. Avrupa'nın 22 ülkesinde durum böyle.

Türkiye'den sadece İsveç, İrlanda, İngiltere ve Finlandiya daha yüksek ÖTV uyguluyor. Ama yerli bira üreticileri bu ülkelerdeki satın alma gücünün yüksekliği düşünülünce Türkiye'deki biranın ağır vergi yükü altında kaldığını ve orta sınıfın içeceği olan biranın bir anda pahalılaşan fiyatla satın alınamaz hale geldiğinden şikâyet ediyorlar.

Anadolu Endüstri Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan ile yaklaşık bir yıl önce yaptığım sohbette yurtdışından ithal gelen krizin etkilerini konuşmuştum. Bu kez canlarını yakan bir vergi artışından sonra buluştuğum Özilhan'ın biradaki ÖTV artışının sektöre etkileri, 25 bin kişi çalıştıran bir grubun başkanı olarak 2010 yılına ait fotoğrafta neler gördüğü ve yine kriz yıllarında başkanlık yaptığı TÜSİAD'a ilişkin görüşleri bu röportajda...

ADETA CEZALANDIRILDIK!
Hükümet biradan aldığı Özel Tüketim Vergisi'ni (ÖTV) yüzde 35 gibi bir oranda artırınca siz de geçen hafta isyan ettiniz ve bizi zam yapmaya zorluyorlar dediniz. Böyle bir artış beklemiyor muydunuz? Hiç beklemiyorduk. Adeta cezalandırıldığımızı düşünüyorum. Bir enflasyon oranında artmasına kimse itiraz etmezdi. Biz de etmezdik. Ama enflasyonun çok üstünde bir artış oldu. Düşünün üstelik geçen yıl iki kez ÖTV artışı yapıldı. Enflasyon oranında hadi dedik yüzde 10 olur ama yüzde 34 bir seferde gelince nefesimiz kesildi. Bu sektörü öldürüyor bu artışlar.

Türkiye'de en çok bira mı tüketiliyor? Alkollü içecekler arasında litre olarak en çok bira, sonra rakı ve şarap tüketiliyor Türkiye'de ama biliyorsunuz biranın alkol oranı çok düşüktür.

Biranın vergisinin 2002 yılından bu yana yüzde 737 gibi çok büyük bir oranda artmış. Biranın vergisi 2002'den 2009'a kadar yüksek 737 gibi büyük bir oranda arttı. Rakıdaki artış bu dönemde yüzde 200, şaraptaki vergi artışı ise yüzde 65 oldu. Oransal olarak en çok vergi yüküyle yüklenen ne yazık ki bir oldu.
Bira çok tüketildiği için Ankara en çok vergiyi buradan almak istiyor olabilir mi? En kolayı bu galiba. Ama yanlış. Bugün baktığınız zaman alkollü içkilerden alınan ÖTV'nin yüzde 60'ını bira öder hale geldi. Eskiden bu yüzde 30'lar seviyesindeydi. Düşünün ki şarapçılar, rakıcılar yüzde 40'ını ödüyor.

TÜRKİYE BÜYÜYOR AMA...
Arpadan başlayarak biraz anlatır mısınız? Bira üretiminin bu ülkeye katkısına bakarsak neler görüyoruz? Bir kere her şeyden önce bira üretimini biz yüzde 100 yerli yapıyoruz. Yani arpadan, şerbetçi otundan, şişe imalatçısından, etiketine, kasasına kadar her üretimde kullanılan her şey yerli. Ayrıca dağıtımdan, lojistiği ve perakendecisi de bu işten alıp, satıp para kazanıyor. Yani yüz binlerce insandan söz ediyoruz. Türkiye'de en çok arpa, şerbetçi otu, şişe alan, etiket bastıran şirket. Bakınca çok büyük bir gruba para kazanma imkânı veriyor. 800 milyon litre biranın dağıtımını da katarsanız aileleriyle birlikte bir 500 bin insandan söz ediyoruz bu sektörden ekmek yiyen.

Bu sektör karlı olmaktan çıkıyor olabilir mi? Son dört-beş yıldır sektör büyümüyor. Türkiye'nin yüzde 5-6 büyüdüğü düşünülürse, sektör hep yüzde 1 büyüdü. Adam başı tüketim hep aynı litrelerde kaldı. Türkiye'de kişi başı yıllık tüketim yaklaşık 11 litredir. Bu miktar Almanya'da mesela 140 litredir. Avrupa ortalaması 70-80 litredir. Müslüman ülkelere bakınca dahi bizden daha yüksektir herhalde. Nüfus artıyor ama adam başı tüketim artmıyor. Çünkü pahalı bir meta haline geliyor. İçilemez hale geliyor.

En büyük üretici siziniz. Vergi yükü yatırım planlarınızı etkiliyor mu? Fabrikada 2 bin 100 kişi çalışıyor ama yurtiçinde yıllardır yatırım yapmıyoruz, yurtdışında yapıyoruz. Türkiye'de yatırım yapmak için bir motivasyonumuz yok.
Peki Ankara sesinizi duyuyor mu? Dönem dönem Ankara'da Maliye Bakanlığıyla, ekonomiden sorumlu bakanlıkla konuştuk. Onların yaklaşımı içerler, tüketirler oldu.
Cironuzun ne kadarı vergi oldu böylece? Ciromuz 1 milyar lira ve 1 milyar lira da vergi verdik. Bu sektörde açık yok. Kayıt içinde bir sektör, yüzde 100 vergilendirilen, hiçbir kaçağın olmadığı bir sektör.

TÜSİAD'IN KONUŞAN YAPISI DOĞAL KARŞILANMALI
Böyle bir dönemde TÜSİAD'a başkanlık yapacak olan Ümit Boyner'in işi zor mu sizce? TÜSİAD Başkanlığı her dönem zordur. Çünkü Türkiye zor ve gündemi çok hızlı değişen bir ülke. Her dönemde TÜSİAD mutlaka hükümetlerle polemiğe girebiliyor. Doğal karşılıyorum. TÜSİAD'ın konuşan bir yapısının olması doğal, siyasetçilerin eleştirileri doğal karşılaması gerekir. Çünkü TÜSİAD sadece eleştirmiyor. TÜSİAD'ın yapıcı tenkitlerine devam etmesi, siyasetçilerin de bunu kabullenmesi lazım. Çünkü hepimiz aynı geminin içindeyiz.

Bu dönem başkan olsaydınız ne yapardınız? TÜSİAD bir konuda yorum yapınca, insanlar görmezden gelemiyor. Ben siyasetçileri bir araya getirmek için çok çaba sarf ederdim herhalde. Şu dönemde gündemin karışık konularında, karşılıklı konuşma, birlik beraberlik, tarafları bir araya getirmede TÜSİAD'a önemli rol düşebilir. Evet, siyasiler tenkit ediyor zaman zaman. İşinize bakın diyorlar. Ama bizler bu ülkede yaşadığımız müddetçe, TÜSİAD da konuşmak mecburiyetinde. Büyük bir ihtimalle TÜSİAD'ın Avrupa'daki muhatapları bunlarla uğraşmıyordur. Çünkü ekonomi belli bir istikamette ilerliyordur. Ama maalesef siyasi konular Türkiye'de doğrudan ekonomiyi etkiliyor. TÜSİAD'ın karışmaması mümkün değil.

SEÇİMLERE 18 AY VAR BU UZUN BİR SÜRE
Seçim gündeme gelecek mi sizce? Ben seçimi öne alıp, Türkiye'nin önümüzdeki 5 yılı buna göre şekillendirmesinden yanayım. Çünkü en geç 18 ay sonra seçim var ve bunu uzun bir süre olarak yorumluyorum. Türkiye bir düzeltme yapmalı ama tabii ki iktidar kendi politikasına göre bunun kararını verecek. Bana göre artık IMF ile yapılacak anlaşmanın da bir önemi kalmadı ama ben hâlâ yapılmasından yanayım. Çünkü oradan gelecek 25 milyar dolar Türkiye'nin üretimine dönük projelerde kullanıldığı takdirde ülkenin büyümesi hızlandırabilir diye düşünüyorum.

GÜNDEMLE İLGİLİ KAFAMIZ KARIŞIK!
Türkiye gündemi kafanızı karıştırıyor mu? Bu grupta 25 bin kişi çalışıyor ve bu büyük bir sorumluluk. O yüzden her şeyi takip etmek zorundayız. Önümüzdeki yolu düzgün görebilmemiz için. Ama insanın kafasının karışmamasına imkân yok. Belki takip etmemek daha iyi ama bu ülkede yaşayan ve seven birinin takip etmemesi de mümkün değil. Maşallah ülkede gündem saat başı değişiyor, medyada saat saat haber veriyor. Ama çok büyük bir bilgi kirlenmesi, karışıklığı olduğunu düşünüyorum. Doğru yorumlayamıyoruz konuları. Kavram karışıklığı insanın karar verme mekanizmalarını etkiliyor tabii.

ENERJİDE DURUM ŞÖYLE: KOMŞUN YAPIYORSA İYİDİR SEN DE ONDAN YAP!
Enerji tüm gruplar için yükselen trend sanki... Bu biraz da Türkiye'nin geleneği. Komşun ne yapıyorsa iyidir, sen de ondan yap. Süpermarket moda oldu herkes süpermarket açtı. Tekstil moda oldu, herkes tekstilci oldu. Herkes sonra müteahhit oldu. Sonra sağlığa geçildi. Herkes bir hastane açtı. Bir süredir de herkes enerjici oldu. 10 megavatlık bir çayın üstündeki santraldan binlerce megavatlık termik santrala kadar büyük bir yelpaze oluştu. İnşallah büyük hüsran olmaz, çünkü çantacılar da var ama sanıyorum bakanlık onları elemine edecek. Kaynak israfı olmamalı.

Enerjide siz ne kadar iddialısınız peki? Enerjiyi ana işlerimizden biri haline getirmeyi düşünüyoruz. 1 milyar euroluk bir termik santral işimiz var. Gürcistan'da bir 150 milyon dolarlık bir HES işimiz var. 14 kilometrelik bir tünel açıp, suyu düşüreceğiz ve oradan elektrik üreteceğiz. Yatırımlarımız tamamlanınca içecekten sonra ikinci önemli işimiz haline gelecek enerji.

Geçen yılın başında kriz sohbeti yapmıştık sizinle. 2010'dayız şimdi. Fotoğrafta neler görüyorsunuz? Türkiye 2009'da yüzde 6 civarında küçüldü. Dünyaya baktığımızda en fazla küçülen ülkeyiz. Bu çok önemli bir gösterge. İşsizlik de yüzde 15'ler ile ciddi boyutlarda. Ama tabii iyi işaretler de var. ABD son iki çeyrekte büyüme sinyalleri veriyor. Çin ve Hindistan'da da aynı şekilde. İhracat yapan Türkiye için de dış talebin artması çok önemli bir gelişme. Ama iç talepte fazla bir hareketlilik görmüyoruz. Diğer taraftan enflasyon belki son 50 yılın en düşük enflasyonu. Paralel olarak faiz de yine en düşük. İthalatın düşmesiyle cari açıkta da bir düşme var. Bu yıl Türkiye yüzde 4'ler seviyesinde büyüyebilir ama eksi 6'lardan geldiğimizi unutmayalım. Eksi altıyı sıfıra getirmek önemli diye düşünüyorum.

LİDERLER GERGİN OLMASIN!
Türkiye'nin bir geçiş döneminde olduğunu söyleyen Özilhan, hükümetin birtakım konuların üzerine gitmesini, Kürt ve Ermeni açılımını doğru buluyor: "Ama tabii daha demokratik bir ortamda, herkesin katılımı ile farklı yönetilebilir. İktidar muhalefet kutuplaşmasının kimseye bir yararı yok. Neticede bu gerginlik bir yarar getirmiyor, puan kazandırmıyor. Hele de bu ülkenin milyonlarca insanı açken hakikaten yaşananlar insanı üzüyor. Yatırımı özel sektör yapıyor ve özel sektörün de kafasının karışmaması gerekir. Ben artık uzlaşma bekliyorum. Ergenekon'da çok zaman geçti mesela. Suçlular cezalandırılsın ama suçsuzların da bir an önce çıkarılmasında fayda var."

Şelale Kadak - Sabah
Yayın Tarihi : 10 Ocak 2010 Pazar 19:00:30


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ahmet IP: 78.175.25.xxx Tarih : 10.01.2010 19:42:13

bir hafta başbakanın emekliye vereceği zammın reklamı yapıldı zammı maliye bakanı yada çalışma bakanı değil illaki başbakan başbakan tv ye cıktı canlı yayında 8 senede emekliye % 167 zam yaptık  dedi ama keşki vermeseydi çünkü verdiği zamları çok göstermek istedi ama gözünden kaçanlar vardı alın size o dönem ile bu dönem arasındaki fark o  dönemde benzin  1 lira 19 kuruş  ( 1 milyon 190 binlira )  cıvarı idi şimdi 4 liraya % 300 e merdiven dayadı ve ev kirası 45 lira ( 45 milyon )  idi 450 lira oldu % 1000 zam tüp gaz 3.5 tl ( 3 milyon 500 bin)  54 lira  %  1500 zam ekmek 14 kuruştu 75  kuruş oldu % 500 zam ve 2010 başbakan zam müjdesini verdi arkasından sağanak gibi zam yağmuru geldi türk milleti alkolik değil ki türk milleti aç asıl zamlar yiyecek ve içecek maddelerine bu gidişle akp ve erdoğanın sonunun yaklaştığını düşünüyorum