1
Haziran
2024
Cumartesi
EKONOMİ

TÜSİAD'dan yatırım açıklaması

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) “Türkiye’de Bölgesel Farklar ve Politikalar” başlıklı raporu açıklandı. TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türkiye’de bölgeler arasında çok ciddi sosyoekonomik gelişmişlik farklılıkları olduğunu, bunların hem ulusal politikaların etkin sonuçlar vermesini ve sürdürülebilir büyümeyi engellediğini, hem de AB’ye üyelik yolunda, mesafe kat edilmesi gereken önemli alanlardan biri olarak ortaya çıktığını kaydetti.
Yalçındağ, bölgeler arası eşitsizliğin önemli göstergelerinden birinin gelir dağılımındaki farklılıklar olduğunu vurgulayarak, “Ancak hepimiz biliyoruz ki, zengin bölgelerden fakir bölgelere para aktarmak, bölgeler arası gelir farkları sorununa ancak kısa vadeli çözüm olabilir” dedi.

Yatırım şartı

Zayıf bölgelerde sürdürülebilir büyümeyi sağlayabilmek ve geliri artırabilmek için fiziki, beşeri kaynaklara yatırım yapmak ve bölgelerin rekabet gücünü artırmak gerektiğini belirten Yalçındağ, şunları söyledi:
“Bu, ulaşım, sağlık, eğitim, enerji, telekomünikasyon ve bilgi teknolojileri gibi temel altyapıların iyileştirilmesi, Ar-Ge ve inovasyon desteklerinin yükseltilmesi, bölge ekonomisinin ihtiyaçlarına göre işgücü piyasasının, özellikle eğitim yoluyla değişen ekonomik koşullara adapte olmasının sağlanması ve başta KOBİ’ler olmak üzere yatırım destekleri de dahil olarak işletmelerin geliştirilmesi ve bölgelerin ve şehirlerin cazibelerinin yeni iş imkanları için artırılmasıyla sağlanabilir.“

‘Hızlı adım atılmalı’

Türkiye’nin gerekli yapısal değişimleri zaman geçirmeden gerçekleştirmesi ve bölgesel gelişmişlik farklılıklarından kaynaklanan göç, terör işsizlik ve eğitimsizlik gibi sorunlarını çözmek için gerekli adımları bir an önce atması gerektiğini belirten TÜSİAD Başkanı, bölgesel kalkınmanın sadece geri kalmış bölgeler için bir teşvik sistemi olarak görüldüğü dönemin sona erdiğini söyledi.

‘Kalkınma, ‘AB’den kaynak yaratılır’a indirgenmemeli’

Rapordaki bazı başlıklar şöyle:
- Şu anda içinde bulunulan durum, ne ülkenin sürdürülebilir büyümesi açısından ne de bölgeler arası hakkaniyet açısından tatminkârdır.
- Bölgesel kalkınma, çok boyutlu doğası ve doğrusal olmayan yapısı nedeniyle oldukça çetrefil bir sorundur.
- Bölgelerin farklı üretim yapıları ve dışsallıklar, ülke genelinde büyüme sağlamaya yönelik politikaların, bölgeler arası farklılıkların ve gelir uçurumlarının açılmasına neden olabilir. Hakkaniyetin tanımlanmasında görülen farklılıklar da, uygulanacak politikaların seçimini zorlaştırıyor.
- Bölgesel kalkınma projesinin “AB’den nasıl kaynak yaratılır?” sorusuna indirgenmemesi gerekiyor. Türkiye, AB politika ve müktesebatına uyumlu olmak kadar, AB içerisinde yeni politikaların geliştirilmesine de katkı yapmak sorumluluğu ve yükümlülüğü içerisindedir ve böyle olmaya da kendini hazırlamak durumundadır.



‘Teşvikte pek de başarılı değiliz’
Toplantıya katılan Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Müsteşarı Ahmet Tıktık, “Bizim uyguladığımız kalkınmada öncelikli yöreler konseptine paralel teşvik politikaları ve bölgesel planlar ve programlar. Ölçülebilir sonuca baktığımız zaman pek de başarılı değiliz. Burada bir özeleştiri yapıyoruz” şeklinde konuştu.
Tıktık, Türkiye’de bölgesel farkları azaltma anlamında çeşitli kamusal müdahaleler olduğunu, geriye dönük 40 yıla yakın bir sürece bakıldığında en zengin bölge ile en fakir bölge arasındaki kişi başı milli gelir farkının ‘bayağı’ yukarıda bulunduğunu da söyledi.
Tıktık, “Bu fark 11 civarındadır. Ancak, AB’de en zengin ile en fakir bölge arasındaki fark ortalama 5 civarındadır” dedi.

Milliyet
Yayın Tarihi : 5 Eylül 2008 Cuma 10:27:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?