22
Mayıs
2024
Çarşamba
EKONOMİ

TÜSİAD'tan demokratik Anayasa talebi

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, Türkiye'de daha ile bir demokrasi istediklerini söyledi. TÜSİAD'ın güncellediği “Türkiye'de Demokratikleşme Perspektifleri” başlıklı raporda demokratik bir anayasaya ihtiyaç olduğu vurgulandı.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, bugün Türkiye'nin; bulunduğu coğrafyada gerek piyasa ekonomisiyle gerekse demokrasisiyle 'parlayan bir yıldız' olduğunun görmezden gelinemeyeceğini vurgularken, “Daha gelişmiş bir demokratik yapı, Türkiye'yi iç çekişmelerden uzaklaştırarak gereksiz enerji ve kaynak kaybını önleyecek, toplumsal uzlaşmayı tesis ederek siyasal ve ekonomik istikrarı kalıcı hale getirecektir” dedi.

TÜSİAD tarafından hazırlanan, “Türk Demokrasisi'nde 130 Yıl: Prof. Dr. Bülent Tanör'ün Anısına Türkiye'de Demokratikleşme Perspektifleri 10. Yıl Güncellemesi” başlıklı rapor, İstanbul'da düzenlenen bir toplantıyla tanıtıldı.

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Üskül tarafından güncellenen “Türk Demokrasisinde 130 Yıl (1876-2006): Prof. Dr. Bülent Tanör'ün Anısına Türkiye'de Demokratikleşme Perspektifleri 10. Yıl Güncellemesi” başlıklı raporda, önümüzdeki dönemde, demokratikleşme açısından en başta ele alınması gereken sorun alanının, bir bütün olarak yargı olduğu kaydedildi.

TÜSİAD Başkanı Sabancı, derneğin demokratikleşme konusundaki yaklaşımı ve çalışmalarından bahsettiği konuşmasında, bundan 10 yıl önce, 1997 yılı başında, “Türkiye'de Demokratikleşme Perspektifleri” raporu kamuoyuna sunarken, TÜSİAD'ın başlıca kaygısının, bir sanayici ve iş adamı örgütü olarak, derin ve tartışma yaratacak bir konuyu neden gündemine aldığını anlatabilmek olduğunu aktardı. Ömer Sabancı, şöyle dedi:

“TÜSİAD'ın, siyaset alanında böylesine kapsamlı bir konuya eğilmesinde üç temel tespit rol oynamıştı: Bunlardan birincisi; Türkiye'de serbest piyasa ekonomisinin kalıcılığını sağlamak için, toplumsal uzlaşma kanalları açık, geniş katılımlı, çoğulcu demokratik bir siyasal yapının zorunlu olmasıdır. İkincisi, ekonomik ve siyasi demokrasinin kurumlaşmasının, ancak, ülkenin aydınlık geleceği için demokrasinin tek çıkar yol olduğunu düşünenlerin kesintisiz çabalarıyla mümkün olmasıdır. Ve üçüncüsü, insanların sistemin kurumlarına veya bütününe olan güvenini kaybetmemesi için, sistemin kendini eleştirebilmesi ve kendi çözümünü üretebilmesi gereğidir.”

“TÜRKİYE BULUNDUĞU COĞRAFYADA PARLAYAN BİR YILDIZ”

Prof. Dr. Bülent Tanör tarafından kaleme alınan “Türkiye'de Demokratikleşme Perspektifleri” adlı raporun, aslında TÜSİAD'ın demokrasi konusundaki ilk çalışması olmadığını belirten Sabancı, rahmetli Tanör'ün çalışmasının, yalnız TÜSİAD için değil, Türkiye için de bir ilk olduğunu söyledi.

Bu raporun, kamuoyuna sunulduktan sonra yurt içinde ve dışında büyük ilgi uyandırdığını aktaran Sabancı, “Yurt içinde hararetli tartışmalara, yüzlerce haber, yorum ve incelemeye konu oldu. 'Türkiye'de siyaset ve demokrasi' ile ilgili tartışmalarda gönderme yapılan başlıca kaynaklardan biri haline geldi. Yurt dışında da Türk özel sektörünün evrensel standartlarda bir demokrasi arayışının ve öncülük iradesinin bir belgesi olarak kabul gördü” dedi.

Sabancı, TÜSİAD'ın çeşitli rapor çalışmalarıyla konunun takipçisi olmaya devam ettiğini kaydetti. Bugün Türkiye'nin, bulunduğu coğrafyada, gerek piyasa ekonomisiyle gerekse demokrasisiyle parlayan bir yıldız olduğunun görmezden gelinemeyeceğini ifade eden Ömer Sabancı, şu görüşleri dile getirdi:

DAHA GELİŞMİŞ DEMOKRASİ

“Daha gelişmiş bir demokratik yapı, Türkiye'yi iç çekişmelerden uzaklaştırarak gereksiz enerji ve kaynak kaybını önleyecek, toplumsal uzlaşmayı tesis ederek siyasal ve ekonomik istikrarı kalıcı hale getirecektir. Daha şeffaf, daha katılımcı bir demokrasiye doğru gelişmenin, statükoyu korumak ve iktidarını paylaşmak istemeyen kesimlerde bir direnç yaratması doğaldır. Konjonktürel bazı gelişmeler, zaman zaman, bu direnci besler ve etrafında bir taraftar kitlesi oluşmasına yardımcı olabilir.”

Sabancı, aynı zamanda, mevcut demokrasinin dar kalıplar içine sıkıştırılması çabalarına da şahit olabildiklerine işaret ederek, burada söz konusu olan demokrasi karşıtı tutumu yakalayabilmek için, yapıları değil işleyişleri ve zihniyeti, yasa metinlerini değil uygulamaları izlemek gerektiğini vurguladı.

“Oysa yasaları kendince yorumlayarak, değişimi yavaşlatmaya veya engellemeye çalışmak, toplum içinde bazı kesimleri demokratik haklardan yararlanmaya ehil görmemek anlamına gelir” diyen Sabancı, bunun, ülkeyi demokrasiden uzaklaştırıcı bir etki yapacağını söyledi.

DAHA KATILIMCI BİR DEMOKRATİK SİYASAL YAPI

Ömer Sabancı, Türkiye'de demokrasinin 130 yıllık bir olgunlaşma süreci geçirdiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:

“Bu olgunlaşma sürecinde sonra Türkiye, demokratikleşme tartışmalarını gündeminden çıkararak, varmak istediği hedefe ulaşabilecek mi? Hiç kuşkusuz evet. Fakat bunun kendiliğinden gelişecek bir süreç olmadığını, siyasal partilerin, tüm sivil toplum kuruluşlarının, kurumların ve bireylerin kararlı ve samimi çabaları ile gerçekleşeceğini belirtmeliyiz. Türkiye'nin bugün erişmiş olduğu gelişmişlik düzeyinin geri döndürülemeyeceğini de görmek zorundayız.”

Hem kurumların hem bireylerin, kendi farklı ideallerini gerçekleştirme konusunda eşit fırsat sahibi olma imkanını, her türlü fikre ve gelişmeye açık, uzlaşma kültürü olan bir toplumsal yapı içinde bulabileceklerini belirten Sabancı, “Bu yapı aynı zamanda, bugün bize çözümsüz gelen birçok sorunun da çözümünü beraberinde getirecektir. Bunu sağlayabilmek için daha gelişmiş, daha yaygın, daha hoşgörülü ve daha katılımcı bir demokratik siyasal yapı kurmaktan başka seçeneğimiz yoktur” görüşünü aktardı.

"YENİ DEMOKRATİK ANAYASAYA GEREK VAR"

Prof. Dr. Üskül tarafından güncellenen “Türk Demokrasisinde 130 Yıl (1876-2006): Prof. Dr. Bülent Tanör'ün Anısına Türkiye'de Demokratikleşme Perspektifleri 10. Yıl Güncellemesi” başlıklı raporda, 1982 Anayasası'nın yürürlüğe girdiği yıldan bu yana 12 kez değişikliğe uğradığı, anayasanın 74 maddesinin değiştirildiği hatırlatılarak şöyle denildi:

“Değiştirilmesi gereken daha birçok madde var. Şimdiye kadar yapılan değişiklikler, anayasanın lafzında olmuştur, ruhu büyük ölçüde yerinde kalmıştır. Yapılmak istenen reformlar, çoğu kez anayasaya aykırılık nedeniyle Anayasa Mahkemesi'ne takılmaktadır. Bu durum, yeni bir anayasa yapma ihtiyacının, tüm bu değişikliklere karşın ortadan kalkmadığının göstergesidir. Toplumun tüm kesimlerinin hazırlanmasına katıldığı, demokratik bir biçimde yapılacak yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç olduğunu bir kez daha vurgulamakta yarar olduğunu belirtelim.”

“YARGI YOLU TÜM İDARİ İŞLEMLERİ KAPSAMALI”

Sistemde, Anayasa Mahkemesi'ne kişisel başvuru hakkı tanınmadığına dikkat çekilen raporda, günümüzde bunun büyük bir eksiklik olduğu kaydedildi.

Raporda, haklarının ihlal edildiğini ve yargı organına başvuru sonucunda da haklarını elde edemediklerini düşünenlerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurmak zorunda kaldıklarına dikkat çekildi.

Raporda, “Bu nedenle kişisel başvuru hakkının tanınması günümüzde kaçınılmaz hale gelmiştir” denildi.

Hak arama özgürlüğünün anayasal bir hak olduğu, idari, adli ve anayasa yargısı yoluna başvurma olarak üç şekilde tezahür ettiği kaydedilen raporda, Türkiye'de hak arama özgürlüğünün sağlanabilmesi için Anayasa'nın “Yargı Yolu” başlıklı 125. maddesinin, tüm idari işlemleri kapsayacak şekilde genişletilmesi önerisi yer aldı.

Raporda, memurlara sağlanan yargısal dokunulmazlığın dayanağı olan Anayasa'nın 129. maddesinin son fıkrasının yürürlükten kaldırılması, Anayasa Mahkemesi'ne başvuru hakkının, daha çok kuruma tanınması, belli bir usul dahilinde bireysel başvuruların da mümkün olması gerektiği belirtildi.

ANAYASA MAHKEMESİ'NİN YAPISI

Raporu sunan Prof. Dr. Zafer Üskül, 1982 Anayasası'nın askeri rejim anayasası olduğunu, bu anayasanın yürürlükten kaldırılması ve yeni bir anayasanın mutlak bir suretle hazırlanması gerektiğini savundu. Üskül, “Anayasa Mahkemelerinin yapısı gözden geçirilmelidir. Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimi Cumhurbaşkanlığı tekelinden çıkartılmalıdır” diye konuştu.

aa
Yayın Tarihi : 19 Ocak 2007 Cuma 14:22:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?