22
Mayıs
2024
Çarşamba
EKONOMİ

Ulusoy'lar tekstilden çekildi

Ulusoy Ailesi'ni bölen 'yanlış yatırım'dan 10 yıl sonra dönüldü.. 

UN Ro-Ro'daki hisselerini satan Ulusoy Holding tekstil üretimini de durdu. Ulusoy'un Çerkezköy'deki tek üretim fabrikasında bulunan makinelerin büyük bir kısmını Bursa başta olmak üzere çevre illerdeki firmalara, araziyi ise Hema Endüstri'ye sattığı ileri sürüldü.

"Evet, bu işte tökezledik... Diğer iş kollarımız olmasa Holding sıkıntıya girerdi. Fabrika kurulduğu zaman metresi dokuz dolar olan perdelik kumaş, şimdi Çin piyasasından bir dolara geliyor. Bununla mücadele etmek çok zor."

Ulusoy Holding'in Eşbaşkanı Saffet Ulusoy'un üç yıl önce yazdığı "Aklımda Kalanlar" kitabında bu sözlerle değindiği grubun tekstil üretimi son buldu. Ekim ayında UN Ro-Ro'daki hissesini Kohlberg Kravis Roberts'a (KKR) satan Holding Çerkezköy'de 82 dönüm arazi üzerine kurulu olan ve ev tekstili üreten fabrikasını yaklaşık birkaç ay önce elden çıkardığı belirtiliyor. Ulusoy Tekstil çalışanlarından edinilen bilgiye göre, Holding Çerkezköy'de 82 dönüm arazi üzerine kurulu tek tekstil fabrikasında üretimini haziranda durdurdu. Fabrikadaki 200 civarında işçinin ise tüm hakları ödenerek temmuz ve ağustos işlerine son verildi. Fabrikada yer alan 100 adet civarında tekstil dokuma makinesinin de parça parça satılmaya başladığı belirtildi. Daha çok nakliye ve turizm sektörüne yoğunlaşacağı belirtilen Ulusoy'un, fabrikayı ise arazi ile birlikte iki ay önce Hema Endüstri AŞ'ye sattığı iddia edildi. Kulislerde ise satış rakamının 15-25 milyon dolar civarlarında olduğu belirtiliyor.

'Bu tip şeyler şu anda önemli değil'

Ulusoy Tekstil Grubu'nun Çerkezköy'deki tek üretim tesisinde kalan işçiler, tüm bu gelişmeleri doğrularken konu ile görüşüne başvurduğumuz Ulusoy Holding Yönetim Kurulu Eşbaşkanı Yılmaz Ulusoy ise daha sonra konuşmak istediğini söyledi. Ulusoy, "Türkiye'de şu anda bu tip şeyler önemli değil. Önemli olan ülkenin bölünmez bütünlüğü. Mustafa Kemal ne diyor; ülke bahis konusuysa, gerisi teferruattır. Daha sonra konuşuruz" dedi.

Ulusoy'un fabrikasını aldığı ileri sürülen Hattat Holding ve Hema Endüstri Başkanı Mehmet Hattat da Yılmaz Ulusoy konuşmadan konuşmak istemediğini söyledi. "Önce Ulusoy ile konuşun, ondan sonra ben sizinle konuşurum" diyen Mehmet Hattat, arkasından "Satın almadım" diyerek çelişkili açıklamalarda bulundu.

Bir yıl önce şirketler paylaşıldı

Ulusoy Ailesi'nde ardı ardına gelen satış kararları, bir yıl önce kardeşler arasında holding şirketlerinin paylaşıldığının iddia edilmesinin ardından gerçekleşmeye başladı.

Ulusoy Holding'in Eşbaşkanları olan kardeşler Saffet ve Yılmaz Ulusoy arasındaki fikir ayrılığının ilk kez gözler önüne serildiği UN Ro-Ro'nun satış kararının Kasım 2006'da alındığı, ardından tüm diğer grup şirketlerin de kardeşler arasında paylaşıldığı ileri sürüldü. İddialara göre tekstil ve turizmin Yılmaz Ulusoy'da, otobüs ve taşımacılık şirketlerinin Alican Ulusoy'da, Sefaköy'deki merkez ve gayrimenkullerin ise Saffet Ulusoy'da kalması kararlaştırıldı. Bir yıl önce verilen ayrılık kararının Saffet Ulusoy'un hastalığı nedeniyle ertelendiği ve temmuzda yürürlüğe konulduğu ileri sürülüyor. Ulusoy Tekstil fabrikasının satışının da hemen ardından yapıldığı iddia ediliyor. Ekimde en büyük hisseye sahip olduğu UN Ro-Ro'yu diğer çoğunluk hissedarları ile birlikte KKR'ye satan Ulusoy'un, sahip olduğu diğer deniz taşımacılığı şirketi Ulusoy Ro-Ro'yu da satacağı konuşuluyor.

Dokuma makineleri Bursalı tekstilcilere

Ulusoy Tekstil Grubu'nu 1995'te 63 milyon dolarlık bir yatırımla kuran Ulusoy'un tek üretim tesisi Hema'ya sattığı Çerkezköy'deki fabrikaydı. 82 bin metrekare arazi üzerine 43 bin metrekare kapalı üretim tesisi bulunan Ulusoy, 1997'de bu tesislerde üretime geçti. Fabrikada üretim haziranda durdulurken, 200'e yakın işçi temmuz ve ağustos aylarında tüm hakları ödenerek işten çıkarıldı. Fabrika çalışanları şu açıklamayı yapıyor: "Fabrikada satış öncesi 100 adet tekstil dokuma fabrikası vardı. İlk etapta 13'ü satıldı. 40'a yakın makinenin de yeni satıldığı söyleniyor. Fabrikada kalan işçi sayısı 20 civarında. İşletmede satış için bekleyen makinelere düzenli bakım yapılıyor." Ulusoy'un dokuma makinelerini Bursa başta olmak üzere çeşitli illerdeki tekstil üreticilerine sattığı belirtiliyor. Ulusoy'un fabrikasında bir dokuma makinesinin bugünkü satış rakamının ise 20 bin YTL olduğu kaydediliyor.

'Bu kadar lüks fabrika kendini amorti edemez'

Saffet Ulusoy, kitabında Çerkezköy'deki fabrikanın lüks malzeme kullanılarak yapıldığını, omuzlara binen finans yükü yüzünden bir türlü kendini amorti edemediğinden bahsediyor. "Bize söylenene göre fabrikayı 15 milyon dolara bitirecektik. Her şey dahil 55 milyon dolara maloldu. Omuzlara dayanılmaz bir finans yükü binmişti" diyen Saffet Ulusoy'un tekstil yatırımı ile ilgili kitabında yaptığı diğer tespitler ise şöyle: "Fabrika ilk hesaplara göre yapılsa ve lüks malzeme kullanılmasaydı, en çok 40 milyon dolara malolacak ve kendisini 10 yılda amorti edecekti. Tanrıverdi kardeşler bana, 'Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar lüks fabrika yapılmamıştır. Bu fabrika, kendini hiçbir zaman amorti edemez', diğer fabrikatörler bu fabrikayı gezince, 'Bir müze kadar pahalı ve güzel bir fabrika' dediler. Tekstil işine girmek çok yanlış bir yatırımdı. Horozum güzel olsun ama ötmesin gibi bir anlayışa evet dediğim için kendimi affetmiyorum."

Hema, lastik tekerlekli zırhlı araç üretecek

Hema Endüstri, Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi'nde 100 bin metrekare kapalı alana kurulu fabrikasında nisan ayından itibaren 6x6 ve 8x8 lastik tekerlekli zırhlı araç üretimi yapmayı planlıyor. Son birkaç yıl içinde üçü İngiltere'den ikisi Amerika'dan olmak üzere toplam beş fabrika satın alan Hema, bu fabrikalardaki makineleri Çerkezköy'deki tesislerine taşıyor. Bir süre önce Caterpillar'ın döküm fabrikasını satın alan şirket, Türkiye'nin en büyük döküm fabrikalarından birini kurmaya hazırlanıyor.


Referans Yazarı Ertuğ Yaşar: İşadamlığı uzağı görebilmek demek


Daha dün gibi anımsıyorum, bundan on iki yıl önce 1995 yılındayız. O zamanlar çalıştığım tekstil sektörü adına Brüksel’de katıldığım uluslararası bir toplantıdan dönüyorum.

Uçağın Business Class bölümünde üç kişiyiz: Ben, Kenan Koç ve Yılmaz Ulusoy. Kenan Koç, aileden tekstilci. Türkiye’nin en köklü ve önde gelen iplik fabrikalarının birinin ortağı. Yılmaz Ulusoy’u ya da Ulusoy ailesini anlatmaya zaten gerek yok.

Kenan Bey ile Yılmaz Bey anladığım kadarı ile de bir yerlerden tanışıyorlar. O nedenle uçak kalkar kalkmaz sohbet başlıyor. Ben de "tıfıl bir profesyonel yönetici" olarak sohbeti dinliyorum.

1995'te Türkiye iş dünyasında egemen olan hava şudur: “Gümrük Birliği uygulamaya girince AB'nin Türkiye'ye uyguladığı kotalar kalkacak. Kotalar kalkınca Türk tekstil ve konfeksiyon sektörünün AB'ye yaptığı dışsatım patlayacak.”

Danıştıkları uzmanlar 'uzman' değilmiş

Kenan Bey dilinin döndüğünce anlatmaya çalışıyor: “Bu iş zordur. Türkiye’de bu yıl verilen her 100 liralık yatırım teşvik belgesinin 80 lirası tekstil sektörüne verildi. Bu fazla kapasite yarın başımıza, başınıza dert olur. Aman ha dikkat edesiniz.”

Aradan on iki yıl geçmiş. Türkiye öyle bir değişmiş ki! “Vezir olur” dedikleri tekstil ve konfeksiyon sektörü nerede ise rezil olmuş; “rezil olur” dedikleri otomotiv sektörü vezir olmuş.

İşadamlığı denen demek ki bu olsa gerek...

Yani uzağı görmek, görebilmek ve ona göre pozisyon alabilmek. UN Ro-Ro şirketini sıfırdan yaratarak bir dolu paraya satabilen Ulusoy Ailesi, demek ki her alanda bu kadar başarılı olamamış.

Ya da danıştıkları uzmanları o kadar uzak görüşlü ve “uzman” değilmiş.

Ayten Güvenkaya / referans
Yayın Tarihi : 1 Kasım 2007 Perşembe 11:26:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?