29
Mayıs
2024
Çarşamba
EKONOMİ

Yatırımlar durma noktasında

Global kriz Türkiye ekonomisine birçok açıdan etki edecek. Bir bakıma bu etkilerin toplamını büyümenin yavaşlaması olarak göreceğiz

Para girişi azalıyor. Maliyetler artıyor, kredi piyasaları daralıyor... İç tüketimde daralma var. Yatırımlar hız kesiyor...
Bütün bunlar sonuçta Türkiye’nin büyümesini yavaşlatıyor. Oysa ki, Türkiye’nin işsizlerine iş ve nüfusuna refah için olduğu kadar iddialı AB hedefleri bağlamında da hızlı büyümesi gerekiyor. Yükselen piyasa ekonomileri içinde en düşük oranlı büyüme öngörüsü Türkiye (ve sadece G. Kore) için yapılıyor. Diğer bütün ülkelerde en az yüzde 6 büyüme beklentisi var.

Yatırım artışı yüzde 0.6!
Global krizin büyümeye olumsuz etkisi son rakamları itibariyle gerçekleşti sayılabilir. 2008’in ikinci çeyreğinde, milli hasıla sadece yüzde 1.9 büyüdü.
İkinci çeyrekte, özel sektör yatırım harcamaları sadece yüzde 0.6 artmış, makine ve teçhizat harcamaları yüzde 2.7 küçülmüş. Bu veriler yatırımlarının durma noktasına geldiğini gösteriyor. Aynı dönemde, özel tüketim harcamaları sadece yüzde 2.8 artmış. Büyümede, 2008’in ikinci yarısına yönelik öncü veriler de, ne yazık ki iç açıcı değil. Büyümenin lokomotifi sanayide üretim, temmuz ayında yüzde 3.4 gibi düşük bir oranda arttı.
Bu rakamlar piyasayı, sektörleri etkiliyor. Ticarette büyük durgunluk var. Finans kesimi etkilendi. Birçok banka kredi vermede artık daha seçici. Sigorta sektörü daralma bekliyor. Reel kesimde gayrimenkul, otomotiv, perakende gibi birçok sektörde işler iyi değil... 

Ekonomik aktivite azaldıkça, şirket kapanışları artıyor
Türkiye’de özellikle ekonomik büyüme üzerinde etkisini gösteren global krizin izlerini şirket kuruluş-kapanış istatistiklerinden de izlemek mümkün. Dikkat çekici bir şekilde son aylarda kapanışlarında çok ciddi bir artış olduğu gözleniyor.
Bu kapanışlarda iç piyasadaki gelişmelerin etkisini de göz ardı etmemek gerekiyor. Örneğin perakende sektöründe organize perakendenin payı hızla artıyor. Yeni alışveriş merkezleri, yeni zincirlerin kuruluşu, eski zincirlerin mağaza sayılarını artırmaları özellikle küçük esnafın iş alanını daraltıyor. Bu gelişmenin bir sonucu olarak özellikle küçük ticari işletmelerde yoğun kapanışlar izleniyor. 

Ekonomik aktivitenin canlı olması bu kapanışların hızını düşürebilirdi. Ancak aynı dönemde büyümenin hız kesmesi bu kesimde yaprak dökümünü hızlandırıyor.
Ağustos 2008 rakamlarına göre şirket kuruluşları yüzde 21 azalmış. Bu önemli bir rakam. 8 aylık kümülatif kuruluş rakamları da yüzde 3.62 düşüş gösteriyor. Aylık sapmalar, istisnalar olabilir ancak sekiz aylık kümülatif düşüş, Türkiye’de eskiye oranla daha az şirket kurulduğunu gösteriyor.

Küçük esnafta kapanışlar yüzde 63’e ulaştı
- Fakat asıl dikkat çekici rakamlar kapanış rakamlarında gözleniyor. Oranlar yüksek olmamakla birlikte, kuruluş tarafında azalma, kapanış tarafında küçük oranlı da olsa artış birlikte değerlendirildiğinde ekonomik aktivitenin sorunlu bir seyir izlediği sonucu çıkıyor. 

- Ağustos 2008’de kapanan şirket sayısında yüzde 4.64 artış olmuş. Sekiz aylıkta kapanan artışı yüzde 1.35. 

- Gerçek kişi ticari işletmelerinde durum yıl başından beri vahim bir tablo çiziyor. 2007 yılının ilk sekiz ayında 18 bin 595 gerçek kişi ticari işletme kapanışı olmuş. Aynı dönemde 35 bin kuruluş var. Dolayısıyla açılan - kapanan rakamları açılanların neredeyse iki kata yakın fazla olduğunu gösteriyor. Ama 2008’de durum değişiyor.
- 2008 yılında kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı, 2007’ye oranla yüzde 63.12 oranında artmış. Geçen yıl 18 bin 595 kapanışa karşın 2008’de 30 bin 332 kapanış var. 

- Daha da önemlisi 2008’deki kapanışlar, açılış rakamını yakalamaya gidiyor. 30 bin 332 kapanışa karşılık 35 bin 192 açılış. Ara giderek kapanıyor.





Hangi sektörü nasıl etkiler? 
PERAKENDE: Gıda dışı perakende ciroları düşüyor
Perakende satışlar durgunluk ya da krizin en iyi izlenebildiği sektörlerden biri. Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği (AMPD) Perakende Endeksi sonuçlarına göre, organize perakendede cirolar ağustos ayında bir önceki aya oranla yüzde 3 arttı ve ağustos ayıyla birlikte yılın ilk 8 ayındaki ciro artışı yüzde 10 oldu. 

Ancak burada dikkat çekici bir başka gösterge daha var. Bu ciro artışının altına inildiğinde gıda dışı perakende de ciro düşüşü var. Yine AMPD verilerine gıda dışı perakendede ağustos ayında da ciro düşüşü yaşandı. Temmuz ayından ağustos ayına gıda dışı perakendesinde cirolar net olarak yüzde 5 düştü. 

AMPD açıklamasında, temmuz ve ağustos aylarında gıda dışı perakendede ciro düşüşleri, mağaza sayıları ve fiş sayılarındaki düşüşle birlikte değerlendirildiğinde “mevsimsel” olmadığının ortaya çıktığına, gıda dışı perakendede makroekonomik olumsuzlukların yansımasının ilk işaretlerinin alındığına dikkat çekildi. 

Bu veri öncü gösterge niteliğinden dolayı önemli. Çünkü durgunluk ya da krizin perakendedeki ilk etkisi gıda dışında görülüyor. Tüketici önce telefon ve ayakkabı almayı erteliyor. Daha çok sıkışırsa gıdada pirinçten makarnaya, zeytinyağından ayçiçeğe, çikolatadan şekere kayıyor. Metro Genel Müdürü Hakan Ergin, “Böyle olursa bu gerçek bir kriz işaretidir ve 2001’de de böyle oldu. Bu şu anda yok. Kriz psikolojik seviyede. Bıçak kemiğe dayansa talebin niteliği düşer. Satın almadan hayatlarının devam edebileceği ürünleri kestiler. Cep telefonu, televizyon gibi... Hava bir dağılsın sonra alırım diyor insanlar” dedi. 





TEKSTİL: Tekstilde hem içsel hem global faktörler etkili
Tekstilde durgunluğu aşan bir sıkıntı var. Bunun tek nedeni de global krizin Türkiye’yi etkilemeye başlaması değil. Tam bir sayım yok ama bazı görüşlere göre kapanan fabrika sayısı 200’e yakın. 

- Çukurova Bölgesi’nde 7 fabrika kapandı, üçü kapasite düşürdü. Adıyaman’da 4 fabrika kapandı, ikisi kapasite düşürdü. Ankara’da bir fabrika kapandı. Antalya-Isparta bölgesinde 4 fabrika kapandı. Bursa’da bir fabrika kapandı, ikisi kapasite düşürdü. Denizli’de 7 fabrika kapandı. Diyarbakır’da 1, Gaziantep’te 19, İzmir ve Ege Bölgesi’nde 5, İstanbul ve çevresinde 14, Maraş’ta 17, Karaman’da 1, Kayseri’de 6, Urfa’da 6 fabrika kapandı. 

- Soru önergelerine verilen yanıtlara göre son dönemde çıkış arayan sektör komşu ülkelere 730 milyon dolarlık yatırım yaptı. Onlarca tekstilci göçtü.

Kriz pazarlarını daraltıyor
- Düşük kur, işçilik ve enerji maliyeti artışları sektörün rekabet şansını zorlamaya başladı.
- Türk tekstil ihracatı 2007 yılında 6.4 milyar dolar, ithalatı ise 8 milyar 233 milyon dolar.
- Son 3 yılda giderek artan ithalat, ihracat rakamlarının önüne geçmiş durumda.
- Şimdi global krizle birlikte Türk tekstilin hem pazarı daralacak hem de rekabet şansı azalacak. Bu gelişmenin sektördeki sıkıntıyı daha da artırması bekleniyor. 





GEMİCİLİK: Son yıllarda coşan gemi inşa sanayiinde siparişler kesildi
Gemi inşa sanayii, son yıllarda yalnızca ciddi iş kazalarıyla değil, hızlı büyümesiyle de dikkat çekti. Ancak sektörde giderek bir sipariş düşüklüğü, iş kaybı baş gösterdi. Bazı rakamlara göre siparişlerdeki azalma yüzde 80’lere ulaşıyor. 

- Gemi inşa 2001’den sonra büyük atak yaptı, altın çağını yaşadı. Ancak şimdi bu dönemin sonuna gelindi.
- Gemiciler sektörel bir kriz olduğu tespitini yapıyorlar. Ancak bunun boyutunu henüz kimse tahmin edemiyor.
- Dünyada ticaret hacmindeki daralma navlun fiyatlarını yüzde 50 civarında düşürdü.

Dünyada da daralıyor
- Gemi satışları durdu. Bekleme dönemi yaşanıyor. Navlunların aşağı gelmesi gemi fiyatlarını da aşağı çekiyor. Gemisini eski yüksek fiyatlarla satmaya çalışan armatörler son dönemde piyasadan çekildiler.


- Siparişler beklemeye alındı. 6 aydır sadece 8 tane küçük gemi siparişi geldi.
- Gemi İnşa Sanayicileri Birliği Başkanı Murat Bayrak’ın açıklamalarına göre bu yıl ilk yarıda hiçbir önemli gemi siparişi gelmedi. Tersaneler daha önce alınmış siparişlerle çalışıyor.
- Çelik Tekne Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Taylan, Milliyet’e verdiği bilgilere göre sektör oldukça zorlu bir dönemden geçiyor. 6 aydır hiç bir tersane uluslararası yeni bir sipariş almadı. Taylan, “Bu dünyada yaşanan global krizden kaynaklanıyor” diyerek şunları söyledi:
“Birçok tersane iptaller yapmak zorunda kaldı. Bu kriz iki sene içinde sona ererse , Türk gemi inşa sanayi pek zarar görmez. Çünkü tersaneler bu döneme kadar hemen hemen dolu. Ama daha uzun sürerse ciddi sorunlar doğar.”
- Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan da sektördeki kritik duruma dikkat çekiyor: “2000’li yılların başından bu yana sektörde yüzde 600’ün üzerinde büyüme var. Bu arada yurtdışından siparişler azaldı. Dünya denizciliğinde siparişler düştü ama Türkiye’de son 6 aydaki daralma daha yüksek.”



SONUÇ OLARAK...
Hiç kimse, global krizin ne zaman biteceğini, ne zaman tam olarak dibe vuracağını, ne kadarlık bir hasar vereceğini bilemiyor. Sistemin karmaşık ve şeffaf olmayan yapısı nedeniyle, bazı öngörülerle bulunulabilir ancak bunların gerçeğe yakınlığı konusu her zaman tartışmalı kalacaktır.
Fakat yine de bazı kesinlikler var.
Dünya finans sisteminde kurallar yeniden yazılacak.
Otoriteler ve siyasiler fiktif zenginliklerin sığ sularında, kafaların dip kayalıklara çarpmadan önce, ne kadar başarılı oldukları hakkındaki söylemlerden nemalanmayı sürdüreceklerdir ama para sahiplerinin ve yatırımcıların, hangi tarafta bulunurlarsa bulunsunlar, bir ihtiyat payı çıkaracakları kesindir.
Krizin merkezi gelişmiş ülkelerde büyümeler düştü. Yeni bir büyüme coşkusu için belki birkaç yıl beklemek gerekecek.
Bizim gibi ‘gelişmekte olan’ ülkeler için sonuçlar da gelişmişlerin problemlerinden çıkıyor. Para onlardaydı. Daha zor ve pahalı verecekler. Büyümeleri durdu. Bizden daha az mal talep edecekler. Daha az ithalat yapacaklar.
Dolayısıyla, gelişmekte olan ülkelerde ucuz ve bol para döneminden caka üreten siyasilerin anlaması gerekiyor.
Artık yeni bir döneme giriliyor. Ülkelerin ekonomileri, büyümek ve refah üretebilmek için daha gerçek liderlikler isteyecektir.
Türkiye ekonomisinin büyüme hızı düştü... Dünyanın lokomotif ekonomilerinin sürükleyici etkisinin azaldığı bir ortamda, Türkiye veya bir başka ülke, ayrışıp, hızlı büyüyebilmesi olanaksız değildir ama zordur. Gerçek liderlik ister.



Bankacılık sistemine gölge düşmesine izin verilmemeli
En tehlikeli konu, kurların kontrolsüz biçimde tırmanmasıdır. Belki ihracata yarayacaktır ama kalan her şey zorlanabilir. Kur seviyesi Türkiye için düşüktür, kurumların kendilerini ayarlamalarına fırsat verecek bir biçimde, -bu da gerçek liderlik istiyor- rutin ve sakin bir seyirle bir miktar çıkarak denge bulması uzun vadede sağlıklıdır ama ani çıkışlar hükümetin maliyesini de (cari açık ve dış borçlar nedeniyle), 172 milyar dolar dış kaynak kullanmış özel sektör kesimini de zorlayabilir.
Türk bankacılık sistemi sağlıklı. Otoritelerin açıklamaları böyle. Bilançolar da bunu gösteriyor.
Bununla birlikte sistemdeki yabancı oyuncuların iştiraki oldukları yabancı ana bankalardan bazılarının zorlukları var. Bu zorlukların Türk bankacılık sistemi içindeki yabancı bankalar hakkında kuşku yaratmasına izin verilmemeli. Yine gerçek bir liderlik ihtiyacı ortaya çıkıyor

Milliyet
Yayın Tarihi : 4 Ekim 2008 Cumartesi 10:13:35
Güncelleme :4 Ekim 2008 Cumartesi 10:21:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
simem aygül IP: 82.83.70.xxx Tarih : 6.10.2008 22:00:59

yesil sermayeye cözüm bulunsun borsaya girsin hayvanciliga verilen kradi islamci holdinglere verilsin ve gurbetcinin elindeki islamci holdinglerin hissesi karsiligi damizlik seanen kecisi,süt inegi verilsin gurbetcilerle yatirim seferberkugi yapilsin