15
Mayıs
2024
Çarşamba
EKONOMİ

Yen depremi Türkiye'de etkili

2007'nin ilk iki ayında piyasalarda yurtdışı kaynaklı yaşanan bahar havası yerini fırtınaya bırakırken, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'ndaki kayıp da geçen yıl mayıs-haziran döneminde yaşanan dalgalanmaya benziyor. Piyasalarda gelişen ekonomilerden para çıkışının artarak süreceği bundan da en fazla Türkiye'nin etkileneceği korkusu var.


Referans Gazetesi'nde Elif Batu Yener-İrem Köker imzalarıyla yer alan habere göre geçen hafta Çin'den başlayan ve domino etkisiyle bütün dünyaya yayılan satış dalgasından en ağır darbelerden birini alan İMKB bu haftanın ilk işlem gününü de 820 puanlık kayıpla 39.729 seviyesinden tamamladı. Toplam işlem hacminin 1.2 milyar YTL olduğu piyasada hisse senetleri yüzde 2,02 oranında değer kaybetti. İMKB'nin dalgalanmanın başladığı 26 Şubat'tan bu yana ki kaybı ise yüzde 9,1'e çıktı. İMKB geçen yıl 11 Mayıs'ta başlayan dalgalanmanın ilk haftasında yüzde 9,3 oranında değer kaybetmişti. 2006 Mayıs ayında başlayan global dalgalanma ile karşılaştırıldığında bu yıl erken gelen çalkantının bir süre daha devam edebileceği belirtiliyor.

GÖZLER ABD VERİLERİNDE

Geçen hafta Japonya Maliye Bakan Yardımcısı Hiroshi Watanabe carry-trade'in yani ucuz yen cinsinden borçlanıp diğer ülkelere yatırım yapma eğiliminin sonsuza kadar sürmeyeceğini söylemesiyle başlayan dalgalanma dünya genelinde panik satışlara dönüştü. Cari açık, enflasyon ve seçim risklerinin yanı sıra içeride Genelkurmay ile hükümet arasındaki gerginlik tırmanması Türkiye'deki satış baskısının artmasında etkili olurken, uzmanlar yaşananların geçen yıl mayıs-haziran aylarında olduğu gibi bir trend değişikliği olup olmadığını tartışıyor. Hali hazırda bir trend değişikliğinden söz edilemeyeceğini belirten uzmanlar, bu hafta içinde açıklanacak olan ABD istihdam verisinin yanı sıra Avrupa Merkez Bankası'nın faiz kararının etkili olacağını ifade ediyor.

TREND HENÜZ DEĞİŞMEDİ

Çin'den başlayan ve bütün dünyaya yayılan satış dalgasının, bir süre daha devam etmesi bekleniyor. Piyasa uzmanları, küresel likidite bolluğunun yarattığı yükseliş döneminin sona erdiğini ilan etmek için henüz erken olduğu yönünde birleşiyor. Ancak piyasa dinamiklerinin değiştiği de herkes tarafından kabul ediliyor. Gelişmekte olan piyasalarda her yılın bahar döneminde yaşanan geleneksel çalkantılar arasında geçen yılın mayıs-haziran dönemindeki dalgalanmalar son yılların en kötü dönemi olarak gösteriliyor. Bu yıl biraz daha erken gelen satışların ise geçen yılki dönemden de kötü olabileceği ifade ediliyor.

Bu görüşü savunanlar, geçen yıllara göre satış dalgasını tetikleyen unsurlarda önemli değişimlerin bulunduğuna dikkat çekiyor. Öncelikle, son yıllarda küresel likiditenin bollaşmasını sağlayan düşük faiz dönemi, ABD, euro bölgesi ve Japonya'daki kademeli ve yavaş artırımlarına fazla zarar vermeden sona erdi. Bu dönemde, küresel piyasaların dikkati başta G3 olmak üzere merkez bankalarının para politikaları ve bunun belirleyicisi olarak enflasyon ve büyüme gibi makroekonomik göstergelere yoğunlaşmışken, bu yıl odak noktasını döviz piyasası oluşturuyor. Özellikle Japon yeninin seyri, artık birincil etken haline gelmiş durumda. Zira, faiz oranının sıfır düzeyinin biraz üzerinde seyrettiği Japonya'dan düşük yen kuruyla borçlanan yatırımcıların, yüksek getirili piyasalara yatırım yapmaları anlamına gelen "carry trade" geçmişe oranla çok daha önemli bir unsur oldu. Geçen hafta başlayan riskten kaçınma hareketinde de carry trade döneminin sonuna gelinmiş olabileceği kaygıları etkili oldu. Son bir hafta içinde euro/yen paritesinde volatilite oranı yüzde 40 artarken, mayıs-haziran döneminde bu, yüzde 10'un altındaydı. Ayrıca, yenin dolar karşısında yüzde 3'ün üzerinde yükselmesi, piyasalar üzerinde önemli bir baskı unsuru.

ÇİN BORSASI DA ARTIK ÖNEMLİ

Mayıs-Haziran 2006'daki satışları, ABD Merkez Bankası'nın gösterge faiz oranının artırması ve enflasyon baskıların devam etmesi nedeniyle artırımların sürebileceğinin sinyallerini vermesi tetiklemişti. Ancak, haziran ayı sonunda ABD'nin 2 yıl sonra ilk kez faiz oranını değiştirmemesi ve gelen ekonomik verilerin de "yumuşak iniş" senaryosunu desteklemesi, bu kaygı unsurunun da hafiflemesine neden oldu. Artık ABD'de bundan sonra para politikasında yapılabilecek bir değişimin indirimin yönünde olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Öte yandan resesyon tartışmaları zaman zaman alevlenerek de olsa devam ediyor. Bu nedenle de ABD'den bundan sonra gelecek olan veriler, geçen hafta başlayan hareketin nereye gideceği açısından belirleyici olacak.

Geçen yılki harekete göre farklılık gösteren bir diğer önemli unsur da Çin faktörü. Bugüne kadar yuan kuruyla ilgili aldığı kararlarla ya da yaptığı açıklamalarla döviz piyasasını hareketlendirmesine alışılan Çin, ilk kez hisse tarafında bir hareket başlattı. Çin borsasının son 1 yıl içerisinde yüzde 130 civarında yükselmiş olması, bir süredir burada sert bir düzeltme yaşanacağı beklentisi doğurmuştu. Ancak, buradan başlayacak bir düzeltmenin bu kadar geniş boyutlu bir etki yaratması çok da beklenti dahilinde değil. Bu durum, yabancı yatırımcının girişinin kısıtlı olmasına karşın yaklaşık 1.4 trilyon dolarlık borsasıyla Çin'in de artık belirleyici bir unsur olarak ortaya çıktığına işaret ediyor.

Geçmiş dönemlerde olduğu gibi temelinde riskten kaçınma hareketi olarak başlayan bu yılki çalkantı, farklı dinamikleri de beraberinde getiriyor. Bu nedenle de geçen yıllarda olduğu gibi ABD ekonomisinin seyrinin yanı sıra artık, başta yen olmak üzere döviz piyasasındaki hareketler de önemli unsurlar olarak ortaya çıkıyor. Birden fazla unsurun etkili olması da çalkantının bir süre daha devam edeceğini ve gelişen piyasaların genelini vuran bu hareketin, Türkiye gibi yüksek riskli ülkeler açısından daha da önemli hale geldiğini gösteriyor.

YORUMLAR

Çalkantı devam edecek

Hakan Avcı / Raymond James Portföy Yöneticisi: Çalkantı bir süre daha devam edecek. ABD'de büyüme endişeleri var ama genel olarak yatırımcıların görüşlerinde henüz temel bir değişiklik yok. Yani trend değişikliğinden bahsetmek için henüz erken. Şu anda bir panik havası var ve herkes piyasanın dibini merak ediyor. Bu anlamda ABD'den gelecek veriler çok önemli. Geçen yıl mayıs ayındaki dalgalanmada endeks dolar bazında 3.7 centten 1.9 cente kadar gerilemişti. Eğer benzer bir durumsa yine 1.9 cente kadar inebilir.

Trend henüz değişmedi

Finans Yatırım Analisti Hakan Tezcan: Henüz bir trend değişikliğinden söz edilemez ama düzeltme hareketi de sona gelmedi. Bu nedenle piyasalardaki satış bir süre daha devam eder. Bu hareket mayıs dalgalanmasına benzemiyor, dolayısıyla trend kırılmasından da söz edemeyiz. Bu hafta Avrupa Merkez Bankası'nın faiz artırım kararı piyasaları kötü etkileyebilir. Bir de dolar-yen paritesindeki gevşeme sürerse bu uzak doğu'daki satışları artırır. Ama dolar-yen paritesi bu seviyede kalır, Avrupa Merkez Bankası'da çok olumsuz bir karar almazsa bu seviyelerden destek bulabiliriz. Bu durumda da yükselişin ne kadar güçlü olduğu önümüzdeki süreci belirleyecektir.

Cari açık Türkiye'yi hassas kılıyor

Bear Stearns Gelişen Piyasalar Stratejisti Tim Ash: Türkiye bu hafta küresel eğilimlerin etkisinde kalmaya devam edecek. New York'ta cuma günkü satışlar ve Asya'da dün sabah zayıflığın devam etmesi piyasaların düzeltme modunda olduğu fikrini destekliyor. Risk primini gösteren Gelişmekte Olan Ülke tahvilleri Endeksi (EMBI+) cuma günü 5 baz puan genişledi ve bu genişlemesinin devam etmesi bekleniyor. Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerindeki belirsizliğin yanı sıra Irak/Kerkük/PKK sorunları, cari işlemler açığının Gayrisafi Milli Hasıla'nın yüzde 8'ine ulaşması ve sıcak paraya bağımlılığının devam etmesi Türkiye'yi hassas kılıyor. Türkiye'deki borsa portföy yatırımları 70 milyar doları çekiyor ve bu paranın önemli bir bölümü kriz dönemlerinde çıkış eğilimi gösteriyor.

Bu kez FED riski yok

Barclays Capital Araştırma Direktörü Mattew Vogel: Singapur, Kuala Lumpur ve Filipinler'de dün sabah yaşanan düşüşlere rağmen gelişen piyasaların bu hafta yatışmasını bekliyoruz. ABD'de FED riskinin yeniden fiyatlandırılması 2004, 2005, 2006 Mayıs/Haziran dönemlerinde önemli rol oynadı. Ancak bu kez bu yoktu. Gerçekte geçen haftaki dalgalanmada küresel büyümedeki zayıflık endişeleri etkili oldu. Buna paralel olarak carry trade dinamiği de işin içindeydi. Japon yeninin yükselişi carry trade konusunda yeni bir risk olarak görülüyor. Yatırımcılar gerçek hassaslık olaylarına çok yakın ilgi göstermeye başlayabilir. Avrupa, Ortadoğu ve Afrika'daki ülkelerin büyük bir çoğunluğu finans temelinde dış piyasalara bağımlı olmayı sürdürüyor. Yerel piyasada pozisyon almadaki küreselleşme satış riskini yükseltiyor.



hürriyet
Yayın Tarihi : 6 Mart 2007 Salı 09:50:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?