22
Mayıs
2024
Çarşamba
EKONOMİ

Yoksulların bankacısı anlattı

Kapitalizmi devrimle değil evrimle yıkacak!

Nobel ödüllü Bangladeşli Prof. Muhammed Yunus, geçtiğimiz hafta Türkiye’deydi. Öğrencilerle, iş adamları ve bankacılarla görüşen mikro kredinin mucidi, Nobel’in getirdiği şöhretten oldukça memnun.


‘Hakikatten daha üstün bir şey yoktur. Teoriler ancak onu taklit eder. Kavramlarla izah edemediğin bir durumla karşılaşırsan teoriyi bir kenara it, gerçeğe bak.’ Bangladeşli Prof. Dr. Muhammed Yunus’u Nobel’e taşıyan düsturu kısaca böyle özetlemek mümkün. 1970’li yılların başında doktora eğitimi için gittiği Amerika’daki en büyük kazanımının bu hayat felsefesi ve ona bu bakış açısını kazandıran hocası olduğunu söylüyor.

1976’da Bangladeş’in bir köyünde başlayan mikro kredi uygulaması, şu anda birçok ülkede uygulanıyor. Ayrıca Dünya Bankası da bu projeyi yoksullukla mücadelede kullanılacak yöntemler tavsiye listesine aldı. Son olarak projenin mucidi Muhammed Yunus, 2006’da Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü. Mikro kredinin adeta küresel bir çözüm yöntemi gibi sunulması, düşük maliyetli ve kolay ulaşılabilir olmasından kaynaklanıyor. Ödülü takdim ederken, “Savaşların altında yatan asıl sebep gelir dağılımındaki adaletsizlik ve yoksulluktur. Yoksullukla mücadelede etkin bir yöntem öneren Muhammed Yunus, aynı zamanda barışa hizmet etmektedir.” mealinde cümleler sarf eden Nobel komitesi de mikro kredinin bu yönüne dikkat çekiyordu. Yoksulluk, dünya üzerindeki milyonlarca insanın problemi. Bu sebeple görmezden gelmek mümkün değil. Ancak çözümü bu sorundan doğrudan etkilenmeyen insanların üretmesi gerekiyor. Zira yoksulluktan kaynaklanan açlık ve hastalıklarla mücadele edenler, içinde bulundukları çekirdeği kırabilecek durumda değil. Yani yoksulluğun çözümü, zenginliğini büyük ölçüde ötekilerin yoksulluğuna borçlu bir kitleden bekleniyor. Ama çözüm, bir türlü gerçekleşmiyor. Mikro kredi bu noktada devreye giren naif bir proje. İş yapmak için sermayeye ihtiyaç duyan insanlara uzun vadede küçük taksitlerle geri ödeyecekleri çok cüz’i kaynaklar sağlanıyor. Böylece ülkelerin ekonomik sistemlerinde herhangi bir değişikliğe gerek kalmadan yoksullar için kaynak sağlanmış oluyor. Nobel komitesini ve Dünya Bankası’nı dize getiren proje, işte tam bu özelliği yüzünden sert eleştirilere de maruz kalıyor.

2006’da Nobel’in kime verileceği açıklandıktan sonra Türkiye gündemi Orhan Pamuk’la meşgulken dünya basını Muhammed Yunus’u ve mikro krediyi tartışıyordu. Bazılarına göre son yılların en isabetsiz tercihiydi Yunus. Geçtiğimiz hafta düzenlenen Dünya Odalar Kongresi için İstanbul’a gelen Muhammed Yunus, tüm eleştirileri ‘onlar kendi işlerini yapıyor, ben de benimkini’ diyerek tebessümle karşılıyor. Muhaliflerine göre mikro kredi ve benzeri uygulamalar kapitalist sisteme sert bir karşı çıkış içermediği için kandırmacadan ibaret. 30 yıldır yoksullara kredi dağıtılmasına rağmen Bangladeş’in hâlâ dünyanın en fakir ülkelerinden olması da bunun en açık ispatı.

MİKRO KREDİDE ÖNCELİK KADINLARIN

Önce gülüyor Prof. Yunus. Sonra anlatmaya başlıyor: “Benim teorilerle, ideolojilerle işim yok. İnsanların paraya ihtiyacı var ve ben onlara bunu sağlıyorum.” Kapitalizme karşı çıkmadığı yönündeki eleştirileri ise haksız buluyor ve insanları para basan makinalara çeviren kapitalist sistemi kendisinin de eleştirdiğini söylüyor. “İnsanların çok büyük sorunları var ve kapitalist sistem bunların hiçbirini görmüyor.” Öte yandan mücadelenin radikal çıkışlarla mümkün olduğu fikri ona ikna edici gelmiyor. Zira 30 yıldır karşılaştığı örnekler bunun tam tersini ortaya koyuyor. Çok küçük paralarla yürütüldüğü için işe yaramaz denen projenin Bangladeş’i bir dönüşüme sürüklediğini anlatıyor. “Önceleri açlıkla mücadele eden insanlar zamanla sosyal ve kültürel olarak da dönüşmeye başladı. İlk olarak çocuklarını okula gönderdiler. Sonra sazdan yapılmış evlerini elden geçirip sıhhî alt yapısını kurdular.” Boşanma oranlarında ciddi gerilemeler gözlendiğini aktaran Prof. Yunus bunun mikro krediyle sağlandığı kanaatini dile getiriyor. Mikro kredide kadınlara öncelik veriliyor. Bu sayede kadınlar sadece ekonomik açıdan değil sosyal olarak da güçleniyor. Erkekler ekonomik bağımsızlık kazanan eşlerini eskisi kadar kolay kapıya koyamayınca boşanma oranları da düşüyor. Yeni neslin de pek çok açıdan anne babalarına benzemediğini anlatırken duyduğu heyecan Prof. Yunus’un ifadelerine yansıyor. Bangladeş bir dönüşümün tam ortasında ona göre.

Mevcut küresel sistem aynı şekilde devam ettiği sürece yoksulluğun ortadan kalkmayacağını kabul ediyor. Ancak o devrimden değil evrimden yana. Yakın zamana kadar oy kullanmayan Bangladeşli yoksul kitlelerin artık yerel yönetici düzeyinde 3 binin üzerinde temsilcisi olduğunu belirtiyor. Bu sayı arttıkça siyasetçilerin yoksulların problemlerine kulak tıkaması da zorlaşacak ve sistem kendini değiştirmek zorunda kalacak diye ümit ediyor.

Nobel hayatınızı nasıl etkiledi sorusunu, “Artık beni çok fazla insan tanıyor.” sözleriyle cevaplıyor. “Hükümetler, uluslararası kuruluşlar, iş adamları, bankacılar… beni programlarına davet ediyor ve ne yapmaya çalıştığımı öğrenmek istiyorlar.” İstanbul’da bulunma sebebi de dünya çapında 12 bin odanın katıldığı bir uluslararası toplantı nitekim. Bu, kapitalist sistemin sizi tehdit olarak görmemediği anlamına mı geliyor? Bu sorunun cevabı çok önemli değil ona göre. Daha önemlisi konuşmak için röportajın bitmesini bekleyen Türkiyeli bankacılar gibi pek çok girişimcinin mikro krediyi geliştirmek için onunla aynı masaya oturmayı kabul etmeleri.

Nobel ödülünü, yoksulluk ile savaş arasındaki ilişkiyi açıkça ortaya koyması açısından da anlamlı buluyor. “Fakirliği kaldırmadan barışı tesis edemezsiniz. Bu yüzden barışçıl bir dünya için fakirliğe dikkat çekmemiz, insanların açlık çekmesini, hastalıklarla boğuşmasını önlememiz gerekiyor. Mikro kredi dünyaya çok önemli bir mesaj verebilir.”

Yaşadıklarını anlatırken en fazla özgürlük üzerine vurgu yapıyor Muhammed Yunus. Pakistan’ın Hindistan’dan ayrılmasını da, çok sonra Bangladeş’in bağımsızlığını da özgürlük arzusuna karşı konulamayacağını düşündüğü için desteklemiş. Doktora eğitimi için gittiği ABD’ye dair ilk intibaı, insanların tavırlarına yansıyan özgürlük. Bunu söylerken o yıllarda ırk ayrımcılığının yeni yeni tartışılmaya başladığını ve Vietnam Savaşı’nın tüm şiddetiyle devam ettiğini hatırlatmayı da ihmal etmiyor. Bu çelişkiler ona söylemi bir kenara bırakıp gerçeğe bakmayı öğretmiş. “Gerçekten daha üstün bir şey yok. Teoriler ancak hakikati taklit eder.” Hayatı boyunca üniversitede ders aldığı bir Amerikalı profesörün “Eğer kavramlarla izah edemediğiniz bir durumla karşı karşıya kaldıysanız teoriyi bir kenara itin ve gerçeğe bakın…” sözü ile hareket etmekten vazgeçmediğini söylüyor.

1971’de Bangladeş’e dönüp üniversitede ders vermeye başladığında da aynı felsefe ile hareket etmiş. “Hayatın gerçekleri ile tanışmaları için öğrencilerden kampus çevresindeki köyleri dolaşmalarını istiyordum. Halk yoksulluk içinde yaşıyordu.” Zorluklar 3 yıl sonra baş gösteren kıtlıkla had safhaya ulaşınca okulda makro ekonomi anlatmak iyice anlamsız görünmüş gözüne. İlk olarak okulun çevresindeki boş arazide tarım yapılmasını sağlamış. Kısa sürede çok iyi neticeler alınmış ama hesap etmeyi unuttukları şeyler de olmuş. “Kıtlıktan mağdur olanlara yardım etmek için yetiştirdiğimiz sebzeler sadece toprak sahiplerine ve satın alabilecek durumdaki zenginlere gidiyordu…”

PROJEYİ ORTAYA ÇIKARAN TEVAFUKLAR

Kalkınmakta olan pek çok ülke gibi Türkiye’de de uygulanan mikro kredi, 1976’da bu arayışın ürünü olarak ortaya çıkmış. “Köy ziyaretlerinden birinde çok güzel bambu tabureler yapan fakir bir kadınla karşılaştım. Günlük kazancının sadece 2 sent olduğunu söyledi. Bambu alacak parası olmadığı için sandalyeleri sadece ona ve pazarlıksız satmak şartıyla bir zenginden borç alıyormuş.” Aynı köyde benzer durumda 42 kadın olduğunu gören Muhammed Yunus ihtiyaçları olan toplam sermayenin sadece 27 dolar olduğunu anlatıyor. “Yeryüzünde böyle bir şey olabileceğine inanamadım ve ihtiyaç duydukları parayı vermeyi teklif ettim.” Bu karşılaşma bir mucize etkisi yapmış. Ve o gün kadınların yüzünde birkaç doların sebep olduğu umut, şu anda Bangladeş genelinde 7 milyon insanın yararlandığı mikro kredi pojesinin ortaya çıkmasına vesile olmuş.

Dünyanın içinde bulunduğu adaletsiz sistemi çok basit bir cümleyle özetliyor Muhammed Yunus: “Yanlış bir şey yapmış olmalıyız ki yoksulluk ortaya çıktı. Şimdi bunu ortadan kaldırmak için doğru bir şey yapmamız gerekiyor.” Geçtiğimiz yıl politikaya atılmaya karar veren Yunus, üniversite yıllarında kendi kendine verdiği siyasetten uzak durma sözünü, ülkenin içinde bulunduğu çatışma ortamı sebebiyle bozmuş. Ancak Nagarik Şakti, ‘Halk Gücü’ partisini kurup seçime gireceğini açıkladıktan sonra birlikte çalışacak insan bulamayınca vazgeçmiş. Siyasette bir hedefi var mı peki? Gülerek ‘game is over’ diyor Muhammed Yunus: Oyun bitti…


aksiyon
Yayın Tarihi : 15 Temmuz 2007 Pazar 16:47:35


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?