25
Mayıs
2024
Cumartesi
GÜNCEL

BİRLİKTE AMA YALNIZ İKİ TÜRKİYE

"Türkiye her geçen gün daha da kutuplaşıyor."
Gelin isterseniz bugün minik bir ‘kutuplaşma testi' yapalım.
Çok basit; tek yapmanız gereken, yakın çevreniz için minik bir davet organize etmek.
Ben kısa bir süre önce yaptım.
Siz hazırlıkları başlatadurun işte benim testin hikâyesi…

Geçen hafta evde yaklaşık 14 kişilik bir yemek organize ettik.
Başladım yakın çevremden epeydir bir araya gelemediğim dostları aramaya.
A, o da ne?
Kimi arasam ilk sorduğu şey "Kimler geliyor?"
Ama öyle bilgi alma babından sorulmuş bir soru değil, epey imalı…
İyi de elimde bir protokol listesi yok, henüz ben de bilmiyorum ki.
Karımla niyetimiz, epeydir bir araya gelmek istediğimiz ama günlük koşuşturmadan dolayı bir türlü buluşamadığımız ortak dost ve arkadaşları aramak…

Ama olmaz, herkes kimlerin geldiğini bilmek istiyor.
Hatta ben daha kimleri çağırmayı düşündüğümü söylemeden, "Şu gelirse ben gelmem", "Öbürüne asla tahammül edemem", "Eminsin değil mi falan çift yok…" şeklinde yorumlar geliyor…
Kişisel anlamda küslük, dargınlık olsa anlarım.
Mesele ciddi ciddi ideolojik…
İşin kötüsü bu insanların neredeyse tamamı aynı sosyal çevrenin insanları hatta aynı ideolojik geçmişten geliyor.
Yani söz konusu buluşma öyle ‘sağcı-solcu', ‘İslamcı-laik' buluşması değil.
Çoğu birlikte ne ideolojik mücadelelerden geçmiş.
Çok derin bir ortak geçmişleri var.
Ama o kadar derin ki bıraksanız şimdi bir kaşık suda birbirlerini boğacaklar.
Birbiriyle bu kadar türdeş olan insanlar bile birbirinin varlığına bu kadar tahammülsüzse türdeş olmayanların halini siz düşünün…

Geçen ay onu da test ettim.
Çok daha büyük bir davette…
Resmen davet üçe bölünmüştü.
Mekânın sağ tarafında bir grup, sol tarafında diğerleri…
Ha bir de benim gibi iki cami arasında bi-namazlar…
Fakat işin tuhafı kimle konuşsam kendisini yalnız ya da çıplak hissediyor.
Anlayacağınız öyle kutuplaştık ki artık her grup diğerinin ötekisi.
Mağrur yok, herkes mağdur…
Bu yüzden herkes kendi sesinin yankısını bulabileceği insanlarla bir araya gelmeyi tercih ediyor.
Temel meselelerde kendisinden farklı düşünenlerle bir arada olmaya tahammül edemiyor.

Hazin ama özellikle piramidin tepesinde durum bu…
Baksanıza suçlama jargonları bile aynı.
Bir kesim diğerini ‘askeri vesayetle' suçluyor, diğerleri ise ‘sivil vesayetle'.
Oysa birbirlerine karşı biraz tahammüllü olsalar ve habire kavga etmek yerine karşılıklı konuşabilseler birbirlerinin aynasında kendi yansımalarını görecekler…
Ama bırakın tahammülü kavga her geçen gün daha da derinleşiyor.
Ve sonuçta dönüp dönüp aynı yere geliyoruz.
‘Co-existence' yani ‘birlikte yaşama kültürü' eksikliğine…

Sizi bilmem ama ben her geçen gün birlikte yaşama kültüründen bir adım daha uzaklaştığımızı düşünüyorum.
Bunu evdeki minik kutuplaşma testine dayanarak söylemiyorum.
Çünkü bizim test başlangıçta korkutsa da aslında çok keyifli geçti.
İlk anda aynı mekânda bulunmak istemeyen insanlar çok hararetli bir gecenin sonunda sarmaş dolaştı…

Esas test anayasa değişiklik paketi referanduma gidince ortaya çıkacak.
Kim kazanırsa kazansın, sonuçta toplum orta yerinden ikiye bölünecek.
Kutuplaşma tescilleneceği için birlikte yaşama kültürü o gün bir darbe daha yiyecek.
Tıpkı Teoman'ın Şebnem Ferah'la yaptığı hüzünlü düetteki gibi:
İki yabancı, iki yabancı
Birlikte ama yalnız
İki yabancıyız…

Eyüp Can - Referans
Yayın Tarihi : 4 Nisan 2010 Pazar 12:58:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?