30
Mayıs
2024
Perşembe
GÜNCEL

İFTAR ZİYAFETLERİNE MUHTAÇ OLANLAR DEĞİL İHTİYAÇ DUYULANLAR ÇAĞIRILIYOR

Bu yıl “iftar ziyafetleri”nin (!) ölçüsü kaçtı. Ramazan boyu büyük şehirlerdeki ünlü lokantalarda, ünlü otellerin kaç salonu varsa salonların tamamında, hemen her gece bir iftar ziyafeti var.
İftar ziyafetlerine “muhtaç olanlar” değil, “ihtiyaç duyulanlar” (görmesi veya görülmesi istenen varlıklı ve güçlü kişiler) çağrılıyor. İftar sofralarının “reklamı” yapılıyor.
Medyatik iftar ziyafetlerini düzenleyenler ve de ziyafetlerin başmisafirleri, davet edilen gazete fotoğrafçılarına, kameramanlara poz vererek oruç bozuyor. İftardan sonra demeç veriyor.
Devlet adamları, partililer, işadamları, yerli-yabancı şirketler, yüz, iki yüz, üç yüz kişilik iftar ziyafetleri düzenliyor. Devlet adamlarımız, bürokratlar, işadamları, varlıklı kesimin önde gelenleri her akşam bir iftar ziyafetinde. Bazı akşamlar birinden çıkıp öbürüne uğruyorlar.

Ticarete alet edilemez

İftar ziyafetleri sonrası konuşmalar yapılıyor. Devlet adamları ve politikacılar ona buna çatıyor. İşadamları şirketlerinin reklamını yapıyor.
İftar orucun uzantısıdır. Oruç, insanların Tanrı’ya yaklaşmasına, doğruyu, güzeli aramasına imkân yaratır. Düşmanlıkların yok olmasına, dostlukların gelişmesine vesile olur. İftar sofraları kavga yeri değildir. Politika ve para pazarlığı yapılacak yer değildir.
İftar konusu önce belediyelerce “iftar çadırları” kurularak istismar ediliyordu. Şimdi istismar tırmanışa geçti. İftar ziyafetleri yanlışın üzerine tüy dikti.
Olan bitenin dinle ilgisi, ilişkisi yok. Oruç, imkân ölçüsünde evde açılır. İftar yemeği bir yanda aile üyelerinin, dostların bir araya gelmesine imkân verirken, öte yanda düşkünlerin, yoksulların hatırlanmasına vesile olur.

Halkın vergisiyle...

Oruç, kul ile Tanrı arasındaki bir iştir. Oruç tutanın “sabahtan akşama dek”, “ben oruçluyum” diye dolaşmasının Müslümanlıkla ilgisi olamaz.
Şu veya bu sebeple oruç tutamayanların, oruçluymuşçasına iftar ziyafeti sofralarını dolanıp durması yanlıştır...
İftar sofrasının giderinin Müslümanlarca kendi gelirlerinden veya varlıklarından karşılanması esastır.
Devlet adamlarının iftar sofralarının gideri bütçeden (halktan vergi olarak toplanan paralarla) karşılanması, işadamlarının zengin iftar ziyafetlerinin faturasının şirketlerin bilançosuna gider yazılarak vergiden düşülmesi, sonuçta halka ödettirilmesi yanlıştır.
Büyüklerimiz bize, “ibadetin de, kabahatin de gizli olduğunu” öğretmişti. Ama “reyting” çılgınlığı yaşayan Türkiye’de günümüzde ibadet bir övünme vesilesi haline getirildi. Bunun Müslümanlıkla, dinle, imanla, şeriatla, kitapla ilgisi yoktur... Bu tam bir yozlaşmadır.

Güngör Uras - Milliyet
Yayın Tarihi : 21 Eylül 2008 Pazar 17:31:06
Güncelleme :21 Eylül 2008 Pazar 17:38:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?