26
Mayıs
2024
Pazar
GÜNCEL

PATRİK BARHOLOMEOS 'ÇARMIH'A GERİLMEMELİ

Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos'un, Türkiye'deki durumlarından şikâyetle bir Amerikan televizyonuna "Çarmıha geriliyoruz" dediği öne sürülünce kıyamet koptu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu dahil, hükümet yetkilileri "Patrik'in abarttığını" söyleyen tepkiler verdiler.

Patrik Bartholomeos'un bu sözleri söylemiş olduğu anlaşıldı. Amerikan CBS televizyon kanalı görüşmenin tam metnini yayımladı.

Peki, abartıyor mu gerçekten?
Böyle bir soruyu sormak bile anlamsız. Bartholomeos öyle demişse, öyle hissettiği için söylemiştir. Abartıp abartmadığını bir yana bırakıp, niçin öyle söylediği üzerinde durup düşünmek gerekir.

Patrik Bartholomeos'un Türkiye karşıtı ya da görevdeki bu hükümete muhalif olduğu söylenemez. Bunu düşünmek insafa sığmaz. Zira Patrik Bartholomeos, uzun yıllardır Türkiye'nin en önemli hedefleri doğrultusunda kendi ağırlığını kullanarak bunlara destek vermiş bir şahsiyettir. Özellikle Türkiye'nin AB üyeliği için nasıl bir çaba gösterdiğine tanıklık ettik. 2004 yılında, öncesinde ve sonrasında nasıl bir gayret içinde olduğunu gözledik.

Bir seferinde Avrupa Komisyonu'nun davetlisi olarak Brüksel'e birlikte gitmiştik. Komisyon'un o zamanki dönem başkanı Romano Prodi ve AB yetkilileri nezdinde nasıl bir itibarı olduğunu gözlerimizle gördük. Patrik Bartholomeos, Türkiye'nin hiçbir yerde kolay kolay bulamayacağı "Ekümenik Patrik" sıfatının da sağladığı muazzam bir "lobi" gücüne sahip bir şahsiyettir ve bu gücünü Türkiye için kullanmakta tereddüt etmemiştir.

Patrik Bartholomeos'un bugün acı bir dille şikâyette bulunmasından canımız acıyacaksa, onun canının niçin acıdığı ve bu sözleri sarf etmek zorunda kaldığı düşünülmeli ve sorgulanmalıdır. Bu daha isabetlidir.

Patrik, CBS'in yayımladığı görüşme notlarında şöyle diyor: "İkinci sınıf vatandaş muamelesi görüyoruz. Türk vatandaşı olarak tüm haklarımızı yaşadığımızı hissedemiyoruz."

Buna karşı, kalkıp, "Hayır, birinci sınıf vatandaştır. Öyle muamele ediyoruz" demenin bir geçerliliği ve anlamı olabilir mi? Bir azınlığın, çapı ve sıfatı uluslararası saygınlık uyandıran dini lideri öyle diyorsa, öyle hissettiği için diyordur. Bartholomeos'a laf yetiştirileceğine, onunla polemik yapmaya kalkılacağına, onun şikâyetlerini dinlemek, onunla görüşmek, dikkate getirdiği hususlar üzerinde düşünmek ve onu böyle duygulara sahip olmaktan ve ifade etmekten arındırmak gerekir.

CBS muhabiri, "Eğer ikinci sınıf vatandaş gibi muamele görüyorsanız, siz niçin Yunanistan'a gitmiyorsunuz" sorusunu yöneltiyor. Bartholomeos'un cevabı şöyle:
"Çünkü ülkemizi seviyoruz. Burada doğduk. Burada ölmek istiyoruz. 17. yüzyıldan beri olduğu gibi bizim misyonumuzun burası olduğunu düşünüyoruz. Ülkemizin yetkililerinin neden bu tarihe saygı duymadığını merak ediyorum."

Patrik Bartholomeos'un bu sözleri çok önemli. Bu topraklara bağlılığını ortaya koyuyor ve "vatanseverlik" kavramını bir kez daha derinden düşünmeye hepimizi davet ediyor.

Hrant Dink'in bu topraklara bağlılığını, buradan toprak istemek anlamında değil "gömülmek" anlamında kullanması ve "su çatlağını buldu" metaforuyla açıklamasını hatırlatmış olmuyor mu Bartholomeus'un dedikleri?

Patrik'le program yapan televizyon ekibi Mısır'daki Sina Çölü'ndeki bir Ortodoks manastırına gitmiş ve orada Hz.Muhammed'in gönderdiği manastır cemaatine "koruma ve din özgürlüğü" vaat eden mektubu gündeme getirmiş. Patrik'in, bu ülke yönetiminden istediği İslam Peygamberi'nin vaadinin burada da uygulanmasından başka bir şey değil özünde.

Bartholomeos'un güçlü sözcüklerle dışa vurduğu sıkıntılarının altında Heybeliada Ruhban Okulu'nun hâlâ kapalı kalması yatıyor. Nitekim, Patrik, 1971'de kapatılan Heybeliada Ruhban Okulu'nun kapalı kalmasına ilişkin, "Bu, taş kalplilik ve utançtır. Bu tür bir okulu sebepsiz yere kapalı ve kullanılmaz tutmak suçtur. Neden?" diye soruyor. Rum Ortodoks Kilisesi bu yüzden yeni papazlar yetiştiremiyor, patrikler Türk yasalarına göre Türkiye'de doğma şartına sahip olduklarından, Heybeliada Ruhban Okulu'nun kapalı kalmasının Roma'da Kardinal Okulu'nun kapatılması gibi bir şey olduğu yorumu yapılıyor.
Öyle değil mi?

Bundan 100 yıl önce bu topraklarda 2 milyon Rum Ortodoks yaşıyordu, 1.5 milyonu "mübadele" ile gittiler. İstanbul'da kalan -büyük çoğunluğu vatandaşımız- 150 bin Rum da 6-7 Eylül'den (1955) başlayarak peyderpey gittiler. İstanbul'da yaşayan 2000-4000 arası bir Rum azınlıktan söz edebiliriz. Yaş ortalaması da bir hayli yüksek.

Bir de Heybeliada Ruhban Okulu'nun kapalı kalmaya devam ettiğini buna ekleyin. Türkiye'de doğmuş, askerlik yapmış ve ta 1991'den bu yana patrik olan Bartholomeos'un bugün gelinen noktada ne hissetmesini beklerdiniz?

Her AB İlerleme Raporu'nda Heybeliada Ruhban Okulu'nun kapalı kalmasına gönderme yapılıyor ve bu sorun bir türlü çözülemiyor. Ne sorunmuş bu, Keşmir kadar, Kıbrıs kadar, Filistin kadar aşılamaz, çözülemez bir sorun sanki.
Hükümet canibinden binbir açıklama gelebilir, para etmez. Sonuç olarak, Heybeliada Ruhban Okulu, dini özgürlükler konusunda başkalarından daha duyarlı olduğu varsayılan AK Parti iktidarı sekizinci yılına girerken hâlâ kapalı.
Bunun açıklaması var ama kabul edilebilir bir açıklaması yok

Türkiye'nin (Başbakan Tayyip Erdoğan'ın) BM destekli "Medeniyetler İttifakı" projesinin eşbaşkanı olmasının sağlayacağı itibar, Ekümenik Patrik'in bir cümlesiyle dağılabilir. Patrik Bartholomeos, bu projenin kazandırdığı ve sağlayabileceği propagandif imkânlardan daha büyük güç ve itibara sahiptir.
Bu topraklar, nüfusunun çok büyük çoğunluğu Müslüman olmakla birlikte, Hıristiyanlığın doğduğu ve yayıldığı topraklar. Hz. İsa'nın üç havarisi bu topraklardan çıktı. Bu topraklarda 1971'de kapatılan bir Ruhban Okulu'nun hâlâ açılamamış olmasının kabul edilir bir açıklaması olamaz.

Patrik Bartholomeos'a "Siz de kişisel olarak zaman zaman çarmıha gerildiğinizi hissediyor musunuz" sorusuna "Evet, hissediyorum" cevabı vermesine kızmayın, sinirlenmeyin.

Patrik Bartholomeos, gerildiği "çarmıh"tan inmezse, Sarkozy-Merkel hiç olmazsa, Kıbrıs'a ilişkin ek protokol uygulansa ve AB ile askıdaki tüm fasıllar askıdan inse bile, Türkiye hedefine varamaz.

Patrik Bartholomeos'un çarmıha gerildiği duygusundan sıyrılması gerekiyor. Zaman zaman "çarmıh"a gerildiğini hissettiğini söylemesine kızmayın, sinirlenmeyin.

Üzülün ve bu duyguyu nasıl silmeniz gerektiğini düşünün.

Cengiz Çandar - Referans
Yayın Tarihi : 24 Aralık 2009 Perşembe 20:54:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Ali Yılmaz IP: 78.163.61.xxx Tarih : 25.12.2009 23:05:47

PAPAZ GİTSEN SEN YUNANİSTANA TÜRKİYE DEKİ KADAR DEĞER VERMEZLER SANA BUNU UNUTMA TÜRK ÜLKESİNDE TÜRK ÜN YURDUNDA TÜRK TEN DAHA ZENGİN YAŞIYORSUN İMTİYAZLARIN BU ÜLKEYE VE BU MİLLETE HAKARET VE İTHAM HAKKI VERMEZ SANA ASLA UNUTMA BUNU.  FENER RUM PATRİKLİĞİ YUNANİSTANA TAŞINSIN DİYE BİR KAMPANYA BAŞLATILMALI BENCE


ahmet IP: 78.175.28.xxx Tarih : 25.12.2009 21:22:43

bartelemeous aslında şunu demeliydi birinci dünya savaşı sonrası kiliselerimizin organize ettiği türk katliamları sonunda hakimiyeti tekrar alan türkler bizi çarmıha germedi germedi  yine istanbulda kalabildik bundan memnunuz ama insanoğlu nankör