3
Haziran
2024
Pazertesi
GÜNCEL

TÜRKİYE NİHAYET DOĞRU DİLİ BULDU...

Türkiye, milyonlarca vatandaşından uzaklaşmasına yol açan Kürt sorununu çözmeye ilk kez bu kadar yaklaştı. Hem siyasetçiler artık doğru dili konuşuyor, hem de ordu girişimi destekliyor. PKK da Irak'tan çekilirken arkada sorun bırakmak istemeyen ABD'nin baskısıyla silah bırakabilir

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül geçen ay milli bir tabuyu yıktı: Güroymak köyünün Kürtçe adı olan Norşin’i telaffuz etti. Cumhurbaşka-nının muhalifleri, böyle giderse otoyollardaki tabelalarda İstanbul yerine Konstantinopolis yazmaya başlayacağını söylediler. Veya daha da kötüsü; birçok Türk için Norşin demek, Kürdistan demeye giden yolu döşüyor. Kürdistan demekse İran, Irak ve güneydoğu Türkiye’ye uzanan bağımsız bir Kürt devletini tanımaya giden yolun başı.

Türkiye 1980 darbesinin ardından ‘Türkleşti’: Kürtçe’yi yasakladı, yeni Türkçe yer adları dayattı, meşhur ‘Kürtler dağ Türküdür’ açıklamasını yaptı. Hükü-metler daha sonra zorla asimilasyonun bu aşırı şeklini bir yana bıraktı. Fakat Kürt isimlerinin kullanılması veya buna izin verilmesi siyasi açıdan hâlâ ciddi bir
olay ve birçok Türk açısından PKK’ya verilen bir taviz olarak görülüyor.

Muhalefetin tepkisi sürecek
Türkiye hükümeti PKK terörünü bir Kürt devletine yol açmadan bitirmek istiyor; kültürel haklar ve dil özgürlüğünü de bunu yapmanın yolu olarak görüyor. Ama Türklerle Kürtleri yeniden uzlaştırmak için ne yapılması gerekecek?
İlk adım, Kürtlerin ve Kürt kültürünün en yüksek siyasi seviyede sözel olarak tanınması. Başbakan Tayyip Erdoğan geçenlerde hem Türk askerlerin hem de PKK’lıların annelerinin oğullarının cenazesinde aynı duaları okumasında korkunç bir yanlışlık olduğunu söyle-yerek birkaç milletvekilini gözyaşlarına boğdu. Böyle bir karşılaştırmanın yapılabilmesi bile bir ilerlemeye işaret.

Elle tutulur değişimler de yok değil. Hükümet bir Kürtçe radyo kanalı açtı, üniversitelerde Kürt edebiyatı okutulmasını teşvik etti. Temmuzda Erdoğan, hükümetinin bir ‘Kürt açılımı’na başladığını duyurdu. Gerçi henüz bir ayrıntı vermiş değil. Fakat çoğu Türk gazeteci hükümetin kamu görevlilerinin ve siyasetçilerin Kürtçe konuşmasına izin vermesini, Kürt medyası üzerindeki kısıtlamaları kaldırmasını, PKK’nın en üst düzey kadroları haricinde mensuplarına bir tür af ilan edilmesini, hatta anayasanın gözden geçirilerek Kürtlerin Kürt kimliklerinden vazgeçmelerine gerek kalmadan tam olarak vatandaş haline gelmesine izin verilmesini bekliyor. (Kendilerine Türk demekten gurur duyan Kürtler zaten hep kabul gördü ve gerek siyasette gerek popüler kültürde sıklıkla yüksek mevkilere geldi.)

Bu açılımlar muazzam bir tepki gördü ve daha da görecek. Önceki liderler de benzer değişiklikler düşünmüştü, örneğin etnik kimlik yerine vatandaşlığı vurgulamak için vatandaşlara ‘Türk’ yerine ‘Türkiyeli’ denmesi önerilmişti. Fakat bu tür açılımların önündeki engeller aşılamadı. Nitekim şu anda da iki muhalefet partisi Erdoğan’ın planını reddediyor. Dahası Anayasa Mahkeme-si’nin anayasada değiştirilemeyecek maddeleri değiştirmeye kalkışan yasaları reddetme yetkisi bulunuyor, ki bu yasalardan biri de Türkiye’nin dilinin Türkçe olduğunu belirtiyor.

Gelgelelim bu sefer ordu da hükümetin yanında. Mücadelenin sadece askeri yollarla kazanılamayacağını nihayet anlayan genelkurmay başkanı Kürtlere daha fazla kültürel özgürlük verilmesini destekliyor ve PKK mensuplarının teslim olmasını kolaylaştırmak istiyor. Ordunun hükümete siyasi konularda ‘tavsiyelerde bulunduğu’ mekanizma olan Milli Güvenlik Konseyi de bu açılıma onay verdi.
Tüm bunlara rağmen, güvenlik ve dış politikayla ilgili kaygılar işi karmaşık hale getiriyor. Çok sayıda Türk Kürt açılımının arkasında ABD’nin olduğu görüşünde. ABD’nin çekilmeye hazırlandığı Irak’ta her şeyi göze alarak istikrarı sağlamaya çalıştığını, dolayısıyla yıllardır PKK’ya verdiği desteğin ardından şimdi Türkiye’yi PKK’nın taleplerine boyun eğmeye ve böylece Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’yle (KBY) barış sağlamaya zorladığını iddia ediyorlar.

PKK’nın merkezi Kuzey Irak’taki Kandil Dağı’nda. Irak’ın işleyen tek bölgesine dokunmakta tereddüt eden ABD, PKK’ya karşı kararlılıkla harekete geçmekte isteksiz davrandı. Gelgelelim ABD’nin bu tarz stratejik inatları, Türki-ye’deki Amerikan karşıtlığını daha da besliyor. KBY’nin PKK’nın Türkiye’de saldırı düzenlemesini önlemeyi reddetme-si de, Ankara-Erbil ilişkilerini zehirledi.
Fakat KBY bir yıldır Türkiye’nin siyasetini belirleyenlerin gözünde tehditten ziyade potansiyel müttefik havası yarattı. Dahası ABD çekildikten sonra bölgeye kargaşa hâkim olursa, barış içindeki bir Irak Kürdistanı şiddetin Türkiye’ye yayılmasını önlemeye yardım edebilir. Ayrıca Türkiye’nin yeni dışişleri bakanı, ‘komşularla sıfır sorun’ amacı güden yeni bölgesel politikanın mimarı. Bu da Yunanistan, Suriye, Rusya ve hatta Ermenistan gibi ezeli hasımlarla arayı düzeltme çabası anlamına geliyor.

Öcalan hayal kuruyor olabilir
Son gelişmeler nedeniyle KBY de Türkiye’yle ilişkileri iyileştirmeye istekli. Kürtlerin bölgede dostsuz kalma endişesi arttıkça artıyor; Arap-Kürt gerilimi tırmanıyor, Kerkük üzerine çatışma yaşanabilir ve ABD çekilmeye devam ediyor. Kuzey Iraklı yetkililere göre, ‘Şiiler İran’ı, Sünniler de Arap âlemini seçerse Kürtler Türklerle ittifak kurmak zorunda kalır’. Bu arada ekonomi de devrede: Petrol zengini Irak Kürtleri petrollerini, Türkiye’nin Ceyhan limanına giden bir boru hattı yoluyla ihraç ediyor.

Peki bu bol entrikalı siyaset Ankara ve PKK açısından ne anlama geliyor? PKK’nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan tek taraflı ateşkesi sürdürüyor ve artık bağımsızlık talep etmiyor. Fakat hiçbir Türkiye hükümetinin kabul etmeyeceği önerilerden de geri kalmıyor. Türkler ve Kürtlerin Türkiye ve Kürdistan’ı ‘ortak vatan’ olarak kabul etmek zorunda olduğunu söyledi, artık ne anlama geliyorsa... Ayrıca PKK’yı İrlanda’nın Sinn Fein’i gibi meşru bir siyasi partiye dönüştürme hayalleri de kuruyor olabilir.

AKP’ye biraz da şans gerekiyor
En liberal Türk siyasetçiler bile iş PKK’nın meşrulaştırılmasına gelince orada duruyor. Peki PKK çözülmeyi kabul etmek anlamına gelecekse neden silah bıraksın? ABD nedenlerden biri olabilir. Pentagon bir Kürt-Arap çatışmasını önlemek için Kuzey Irak’a asker gönder-meyi düşünürken, KBY’ye PKK kamp- larını yok etmesi için baskı da yapabilir. Bu senaryoda PKK ne Irak’ta ne Türki-ye’de güvende olacağından, Ankara’daki siyasetçilerin müzakere yapıyormuş veya taviz veriyormuş gibi görünmesine gerek kalmadan, affı kabul edebilir.
Türkiye ABD, AB ve kendi milyonlarca vatandaşından uzaklaşmasına neden olan sorunu çözmeye hiç olmadığı kadar yakın. Türk siyasetçiler doğru dili konuşmaya başladı. Biraz da şans yardım ederse, arkasından eylem gelecek.
 

NICK DANFORTH (Arşivi)

Radikal
Yayın Tarihi : 15 Eylül 2009 Salı 22:02:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?