19
Mayıs
2024
Pazar
GÜNCEL

KÜRT SORUNUNDA YENİ BİR DURAK

Mahmurlu mülteciler Türkiye'ye dönmek için kendilerine de söz hakkı verilmesini istiyor. BM de mültecilere çözüm üretilmeden Kürt sorunun çözülemeyeceği görüşünde

BASKI, MÜLTECİLİĞE ZORLADI
'Hassasiyetlerimiz' nedeniyle sadece bir 'kamp' olarak hafızalarımıza kaydettiğimiz Mahmur, aslında Irak'ın Musul vilayetine bağlı bir ilçe. 1998'in Mayıs ayında kurulan mülteci kampı ise ilçenin kuzeyinde ve yaklaşık 1 kilometre uzağında. Kamp sakinleri, güneydoğuda yaşanan şiddet ortamından kaçan Türkiyeli Kürtlerden oluşuyor. 1993 ve 1994 yıllarında başta Şırnak, Hakkari merkez ve ilçelerine bağlı köyler olmak üzere birçok insan yerlerini yurtlarını bırakarak sınırı geçti ve Kuzey Irak'a sığındı. İlk göç 7 Nisan 1994 tarihinde Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı köylerden başladı. Bunu Çukurca, Beytüşşebap, Şırnak, Hilal, Yüksekova, Cizre'ye bağlı köyler izledi. Çok zor koşullarda göç eden bu köylülerin ilk yerleştikleri bölge Atruş bölgesi oldu. Atruş'tan sonra sırasıyla Ninova, Nehdare ve son olarak Mahmur'a gelindi. Birleşmiş Milletler (BM), Türkiyeli Kürt mülteciler için bir kamp kurdu ve bu kampa mülteci statüsü tanındı. Nüfus sayımında kamp nüfusunun 11 bin 930 olduğu, kampta 5 bin 885 çocuğun bulunduğu belirlendi. Çocukların 1192'si birkaç aylık bebeklerden oluşuyordu. Mahmurlu mültecilerin çoğunluğunu bölgenin önemli aşiretlerinden Guyi aşiretine mensup kişiler oluşturuyor. Ancak başka yerleşim alanlarından gelenler de var. Yapılan araştırmalara göre Hakkari'ye bağlı yedi köy, Yüksekova'ya bağlı 14 köy, Çukurca'ya bağlı 11 köy, Şırnak'a bağlı 18 köy, Beytüşşebap'a bağlı beş köy, Uludere'ye bağlı 23 köy, Cizre'ye bağlı beş köy, Silopi'ye bağlı 14 köy, İdil'e bağlı beş köy, Güçlükonak'a bağlı 13 köy ve Eruh'a bağlı sekiz köyün mensupları köylerini tamamen boşaltarak Kuzey Irak'a göç etmiş.

İKİ KADINLA EVLENMEK YASAK
Mahmur'da kadınların oylarıyla seçilen bir kadın meclisi var. Yüzde 60'ı ev kadınlarından oluşan kadın meclisi üyeleri, kadınların sorunlarıyla ilgileniyor. Kamptaki kadınların önemli bir kısmı okuma yazma biliyor. Kız çocuklarının yüzde 97'si en az ilkokulu bitirmiş, önemli bir kısmı ortaokula gidiyor. Kadınlara yönelik sorunlar hâlâ var. Gizlice başlık parası alma, iki eşli evlilik, küçük yaşta evlendirme gibi sorunlarla karşılaşılıyor. Ancak iki yıl önce yapılan toplantıda iki ve daha fazla kadınla evlenen erkeklerin kamptan atılmasına karar verildi. Ayrıca berdel, küçük yaşta evlilik, başlık parasının kaldırılmasına karar verilen toplantıda, aile içi sorunlarda kadının da hakkını arayabileceği karar altına alındı.

EĞİTİM DİLİ KÜRTÇE, YABANCI DİL TÜRKÇE
Halk meclisinin yaptırdığı okullarda 3 bin 500 öğrenciyi 100 gönüllü öğretmen eğitiyor. Eğitimde Kürtçe ve Latin alfabesi kullanılıyor. Türkçe ve İngilizce de yabancı dil olarak öğretiliyor. Kampta dört tane anaokulu, üç ilkokul, bir ortaokul ve bir de lise var. Toplam öğrenci sayısı yaklaşık olarak 3 bin. Yaklaşık olarak 200 çocuk anaokuluna geliyor. 2 bin ilkokul öğrencisi, yaklaşık olarak 550 ortaokul ve 450 de lise öğrencisi var. Son iki yıldır Mahmur Kampı Lisesi'nden mezun olup Erbil'de üniversiteye giden öğrenci sayısı 270 civarında. Tıp, mühendislik, hukuk, sosyal bilimler, sanat gibi alanlarda eğitim görüyorlar. Üniversiteye giriş sınavı da Kürdistan Federasyon Hükümeti tarafından yapılıyor. Özellikle ortaokul ve lisede verilen eğitim sistemi, doğrudan öğretmenlerin belirlediği uygulamayla yapılıyor. Ders programı Öğretmenler Komitesi'nde tartışılıyor ve Dil Komitesi'ne sunuluyor. Birçok ülkenin eğitim sistemi araştırılıyor ve Kürtçe'ye çevriliyor.

YILLARDIR GÜNDEMDEN DÜŞMÜYOR
Türkiye, yıllarca kampın PKK'lıların barındığı bir kamp olduğunu savundu. Kampta silah depolarının bulunduğu iddiasıyla, BM nezaretinde yapılan aramalarda, iddialar haksız çıktı. 2004 yılında ABD'nin gözlemci olarak temsil edildiği, BMMYK'nın da yer aldığı üçlü görüşmeler sonucunda Türk tarafının istekleri de dikkate alınarak bir anlaşma sağlandı ancak yürürlüğe girmedi. 2007 yılında Cenevre'de ABD'nin de gözlemci olduğu Türkiye, Irak ve BMMYK arasında görüşmeler yapıldı. Tarafların karşılıklı olarak pozisyonlarını ortaya koyduğu ve Türkiye'nin güvenlik kaygılarını dile getirdiği bu toplantı da sonuçsuz kaldı. Bu görüşmelerde BM, Mahmurlu mültecilerin Türkiye'ye dönüşlerinde, özellikle çocukların geleceğine ilişkin şu düzenlemelerin garanti edilmesi talebinde bulundu: Kaliteli eğitim imkânlarının sağlanması, Irak'ta alınan ilköğretim diplomasının Türkiye'de de geçerli olması, dönecek aile çocuklarının nüfusa kaydı, Iraklılarla evlenenlerin vatandaşlık sorunlarının giderilmesi ve asker kaçağı durumunda olanlara af sağlanması.

FARKLI BİR YÖNETİM
Kampın dünyadaki diğer kamplardan farklı özellikleri de var. Kürt mültecilerin kendi kurdukları sistemleri var. Toplumun farklı katmanları kendi iradelerini oluşturmak için meclisler kurmuş. Halkın genel iradesini yansıtan 'halk meclisi' var. Meclisin yüzde 50'si erkek, yüzde 50'si de kadınlardan oluşuyor. Halk meclisinde; kadın ve gençlik meclisi, barış anneleri, sosyal alan, adalet, anaokulu, eğitim, sağlık, el sanatları, güzel sanatlar gibi kurumların temsilcileri yer alıyor. Meclisin işlevi kamptaki çalışmaları bütünlüklü olarak organize etmek. Ayrıca belediye başkanı ile belediye meclisi de var ve her iki organ için de iki yılda bir seçim yapılıyor. Hizmetler meclis ve yerel Kürt yönetiminin sağladığı kaynaklarla yapılıyor.

Kamptakilere çözüm sunulmalı

"Medyada kampın kapatılacağına dair haberler çıkıyor ama bir sonraki soru sorulmuyor: 12 bin kişi ne olacak? Bunun gönüllü geri dönüşü ya da diğer alternatifleri de içermesi ve bu anlaşmanın mültecilere sağlıklı ve tarafsız bir şekilde aktarılması lazım. 'Ara istasyon' formülünü Türk hükümeti bizimle paylaşmadı, ancak medyadan öğreniyoruz. Kamptaki insanlar için bir formül bulmadan, dağdan silahsızlandırılarak getirilen militanların sivillerin arasına konması zaten mantıksız. Türk hükümetinin Mahmur için güven artırıcı bir çözüm yaratmasının, diğer çözümleri hızlandırıcı bir etki yaratacağını düşünüyoruz. Mülteci kampı sorunlarında en tercih edilen çözüm, mültecilerin gönüllü olarak evlerine geri dönmeleri ve yeni bir hayata başlamalarıdır. Türk hükümetine, kamp gündeme gelecekse BMMYK hem müzakerelerin tarafı olmalı hem de çözümün kolaylaştırıcısı olmalıdır, dedik. Biz bu insanların insan onuruna yakışır bir şekilde geri dönmesini öneriyoruz, fakat Türk hükümeti Mahmur'un öncelikli konu olmadığını söyledi."
 

Bu şartlarda dönmeyiz

"Tansu Çiller'in başbakanlığı döneminde köylerimiz yakılarak, göç etmek zorunda bırakıldık. Göç ettikten sonra da bu baskılar bitmedi. Kamp kendi başına bir sorun değildir, Kürt sorununun bir parçasıdır. Henüz Kürt sorunu için daha demokratik ve barışçıl bir çözüm bulunmadı. Biz DTP'nin Kürt sorunu için sunduğu çözüm önerilerini ve projeleri kabul edip destekliyoruz. Dönüş koşulları oluşmadan Türkiye'ye dönüş de mümkün olmaz. Kürt dili ve kültürünün anayasada güvenceye alınması gerek. Türkiye'de hâlâ koruculuk devam ediyor, koruculuğun lağvedilmesi gerekiyor. Ayrıca BM de zorla hiçbir mülteciyi siyasal mültecilikten çıkaramaz. Bize dayatılan budur. BM'ye çağrımız kendi hukuk ve ilkelerine göre hareket etmesidir. Sorun çözülmeden Türkiye'ye dönme gibi bir durumumuz yok. Biz de kendi topraklarımıza, vatanımıza dönmek istiyoruz ama onurlu ve özgür bir şekilde."

POLAT BOZAN
(Kamp Dış İlişkiler Sorumlusu)

Siyasi mülteciyiz

 

"12 yıldır mültecilik koşullarında yaşıyoruz. Hiçbir zaman Irak ya da Federal Kürdistan Bölgesi vatandaşı olmayı düşünmedik. Bizler siyasi mültecileriz. Bu statümüzden asla vazgeçmeyiz. Kampımız dört semtten oluşuyor. Her semtte de dört mahalle var. Belediyeye ait iki traktör var, eskiden çöplerimizi kendimiz topluyorduk. Şimdi Mahmur İlçe Belediyesi, haftada bir çöp ve vidanjör arabası gönderiyor. Bunlar temizlik açısından yeterli olmuyor. Kanalizasyon sorunu var. Fosseptik çukurları yılda bir kez özel şirketlere temizletiyoruz. İnsanlar burada çok zor koşullarda kalıyor. Kimi yıl 10-15 çocuk akrep sokması sonucu yaşamını yitirdi. Ciddi bir su sorunu var. Buraya günde altı saat su veriyoruz. Ayrıca bir kuyu kazdık. Aynı şekilde sağlık alanında da büyük sorun yaşanıyor. Bir ambulans aldırdım. Ancak yeterli değil. Bir sağlık ocağı var ancak steril bir ortam yok."

ABDULKERİM TUNÇ
(Kamp Belediye Başkanı)

 

 

sabah
Yayın Tarihi : 5 Ağustos 2009 Çarşamba 20:22:00
Güncelleme :5 Ağustos 2009 Çarşamba 20:26:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?