18
Mayıs
2024
Cumartesi
GÜNCEL

TÜRKİYE, İRANLI ENTELLEKTÜELLERİN SIĞINAĞI OLDU

Ülkemizde sayıları her geçen gün artan 'entelektüel mülteciler'in çoğunluğu İran'dan gelenler. Daha çok siyasi nedenlerle Türkiye'deler ve geçici ikametle kalıyorlar.

Giyim kuşamları düzgün,. Kibar kişilikleri ile hemen dikkati çekiyorlar. Bu yönüyle diğer mülteci gruplarından ayrılsalar da yaşadıkları zorluklar ve sorunlar aynı.

Güneşli bir Ankara sabahı. Başkent bahara teslim olmuş durumda. Kızılay Meydanı'nın asudeliğini Tekel işçilerinin sloganları bozuyor. Röportaj için buluşacağımız İranlı fotomuhabiri Javad(Cevat) Moghimi kalabalığın arasında hemen fark ediliyor. Herkes mahmurluğu üzerinde banklara oturmuş gazetesini okurken, sadece o meraklı gözlerle sloganların geldiği yöne doğru bakıyor. Tekel işçilerinin sesine sadece o kulak veriyor.

Sloganların geldiği 'hareketli sokaklara' doğru yürüyoruz. Javad, eylemcilerin arasında fotoğraf çekiyor, deklanşöre bastıkça da mutlu oluyor. Fakat ortalık daha fazla hareketlenmeden 'gidelim' diyoruz; çünkü her an bir gazlı müdahale olabilir.

Hayattan beklentisi sadece sevdiği işi fotomuhabirliğini özgürce yapabilmek Javad'ın. Bu uğurda ülkesini terk etmek zorunda kalan ve Türkiye'ye sığınan bir siyasi mülteci. Onun gibilerin sayısı resmi rakamlara göre 1600. Ancak gayri resmi olarak 5 bini buluyor İranlı mültecilerin sayısı. Javad Moghimi gibileri mültecilerden ayıran vasfı ise entelektüel kişiliği.

2009 Haziran ayında İran'dan yapılan seçimlerin ardından meydana gelen protestolar ve ardından yaşanan kaotik ortam birçok kişi gibi Javad'ın hayatını da etkilemiş. İşini yapması neredeyse imkânsız hale gelmiş. Gizlice çektiği fotoğraflar isimsiz olarak Time, Newsweek ve Le Figaro gibi dergilerde yayımlanmış. AP ve SIPA gibi ajanslar tarafından servis edilmiş. Fars Haber Ajansı'nda genç ve parlak gözü Javad'ın hayatı bir gün ajansın Tahran ofisine üst düzey bir yöneticinin gelmesiyle değişmiş. "Buradan iki kişinin fotoğraflarını yurtdışına gönderdiğini biliyoruz." demiş gelen yönetici. Ardından yakın arkadaşı Mashod Lavasani'nin işine son vermiş. Sonrasında ise tutuklayıp sekiz yıl hapis cezası vermişler.

Elveda İran

Javad, "Ben o gün anladım ki burada yaşama ve mesleğimi yapma imkânım kalmadı. Biriktirdiğim bütün paramı aldım ve doğruca havaalanına gittim. Annemi aradım. Anneciğim ben bir seyahat için yurtdışına çıkıyorum, yakında dönerim." diyor.

Soluğu Ankara'da almış. 3 bin doları varmış cebinde. Ucuz bir otele yerleşmiş. Kendisiyle aynı kaderi paylaşanları bulmuş. "BM'ye başvurmamı tavsiye ettiler. Öyle yaptım. Türkiye'de mülteciler sadece belirli bölgelerde kalabiliyorlar. Beni de Nevşehir'e yolladılar. Orada kalabileceğimi söylediler. 19 Ağustos 2009'da gelmiştim. Bütün kışı bu şehirde geçirdim." diyen Javad için dostluklar ve arkadaşlıklar geride kalmış. Kapadokya'da yapayalnız yaşamaya başlamış. Dostları selamı sabahı kesmiş. Telefonlarına çıkmaz, e-maillerine cevap vermez olmuş. Neyse ki, Norveç siyasi iltica talebini kabul etmiş. Yakında Türkiye'deki geçici misafirliği bitecek, orada yeni bir hayata başlayacak.

Javad, İran'dan sayıları her geçen gün artan siyasi mültecilerden belki de en şanslılarından. Kolay kabul almış. İki kızı ve eşiyle birlikte iki yıldır bekleyen eski komünist, yeni liberal Ali Nazimi (55) o kadar şanslı değil. Gençlik yıllarında etkilendiği komünist fikirler yüzünden 27 yıl önce yakalanmış. 1,5 yıl hapis yatmış. Kendini sorgulama sürecine girerek hayatına yeni bir rota çizse de bunu kimseye anlatamamış. Çalıştığı üniversiteden atılmış. Öğretmenlik yapma hakları elinden alınmış. Sonunda her şeyi bırakıp kendini 'İran'ın Bitkisel İlaçları' adıyla kitap yazdıracak, tamamen siyaset dışı işlere vermiş. Otlarla ilgili bir kitabını da bastıramayınca 'Bana burada hayat yok.' deyip o da kendini siyasi mülteci olarak Afyon'da bulmuş.

Herhangi bir ülke mülteci olarak kabul edilene kadar Afyon'da yaşamak zorunda. Parası bitmiş. Çalışma yasağı da olduğu için sosyal yardımlarla ayakta kalmaya çalışıyor.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) verilerine göre Türkiye'de kayıtlı 4440 mülteci var. Dış İlişkiler Sorumlusu Metin Çorabatır'ın verdiği bilgiye göre en büyük grup Iraklılar. Ardından İranlılar geliyor. Geçtiğimiz yıl kayıtlı 1983 kişi gelmiş İran'dan. İranlılar arasında yüksekokul ve üniversite mezunları fazla dikkat çekiyor. Seçimlerin sonrasındaki siyasi atmosferden dolayı birçok beyaz yakalı ülkeyi terk etmek zorunda kalmış.

Somali'den, Bangladeş'ten ve Afganistan'dan gelen, savaş şartlarından ve mali zorluklardan dolayı yollara düşen mültecilerden farklı durumları. Türkiye'deki birçok yetkiliye bile anlatamıyor kendilerini. 37 yaşındaki Negin A. eşi ve çocuklarını İran'da barakarak gelmiş bir sosyolog. Uzakdoğu ve Hint menşeli sağlık konularıyla da ilgilenen Negin, İran'da devlet baskısı vardı, burada çevre baskısı var, diyor. "Bir mülteci olarak derli toplu olmamız, temiz giyinip sokağa çıkmamız bile yadırganıyor. Çünkü herkes mülteci denince yirmi kişi bir odada kalan, ayaklarında ayakkabı olmayan, günlerce banyo yapmayan insanlar anlıyor. Oysa biz İran'da iyi şartlarda yaşıyorduk. Buraya gelirken alabildiğimiz kadar giysimizle geldik. Az çok paramız da vardı. Şimdi dış görünüşümüz iyi olsa da yaşadığımız şartlar sıradan bir mülteciden farklı değil. Hepimizin parası bitti, günlük hayatımızı idame ettirecek imkanımız kalmadı." diye ekliyor

.37 yaşındaki mühendis Feteme G. de eşi ve iki akrabası ile birlikte bir iç Ege şehrinde yaşıyor. Mahallesinde yaşayan hatırı sayılır bir mülteci grubu gibi valiliğe bağlı sosyal yardımlaşma kurumlarının verdiği yemekle üç öğünü geçiriyor. Fateme Hanım, "Bize kuru gıda versinler daha iyi." diyor. Ev sahiplerinin kendilerine olan ilgisinden de oldukça memnunlar. 'Bize kızları, oğulları gibi davranıyorlar. Benim annem babam İran'da ama burada yeni bir annem var.' diyor.

Mültecilere kıyılar yasak

Türkiye'ye sığınan ve geçici olarak kalan yabancılar denize kıyısı olan şehirlerden çok iç bölgelerde yaşamak zorunda. 'Yabancılara Mahsus İkamet Tezkeresi' ile misafir mülteci olarak kabul edilenler, kendilerini kabul edecek bir ülke çıkana kadar 30'a yakın şehirde konaklama izni veriliyor. Niğde, Nevşehir, Konya, Kütahya, Çorum, Çankırı bu şehirlerden sadece birkaçı. İkamet tezkeresi kimlik kartı olarak geçiyor Türkiye'de. BM ile yapacakları yazışmalar, sosyal yardımlar hatta sağlık sorunları için hastaneye gidebilmeleri bu kimlik kartı ile mümkün oluyor. Yaşanan en büyük sorun ise bu belgeye sahip kişilerin çalışamaması. Bu da kaçak olarak Türkiye'de bulunan yabancıların sayısının her geçen gün artmasına sebep oluyor. Her altı ayda bir alınan 400 liraya yakın para ise kaçakların sayısını artıran diğer engel. İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın imzasıyla valiliklere ve emniyet müdürlüklerine gönderilen genelge ile durumu iyi olmayanlardan para istenmeyecek. Fakat bu, şehirlere göre farklılık gösteriyor. Örneğin Niğde'de bu para istenmezken Kütahya'da alınıyor.

Mültecilerin hayatlarını zorlaştıran uygulamalardan bir diğeri ise haftada üç gün il emniyet müdürlüğü yabancılar şubesine gidip imza vermeleri.

BMMYK Dış İlişkiler Sorumlusu Metin Çorabatır'ın verdiği bilgiye göre Türkiye 'coğrafi çekince' sebebiyle mülteci kabul etmiyor. Sadece gelenleri geçici olarak ikamet veriyor. Mültecilerin durumu ile ilgili bir yasa olmaması en büyük sorun. 1951 Cenevre Sözleşmesi'ne taraf olarak ve 1994 yönetmeliği ile mültecilerin durumu düzenleniyor.

Mültecilerin hayatlarını kolaylaştıracak en temel çalışma bir an önce bu konuda bir yasanın çıkması. Avrupa Birliği reformları çerçevesinde yapılan çalışmaların bir an önce tamamlanması ve Türkiye'ye gelen mültecilerin yasal çerçevede insani yaşam standartlarının yükseltilmesi.

Selahattin Sevi - Zaman
Yayın Tarihi : 18 Nisan 2010 Pazar 15:05:18
Güncelleme :19 Nisan 2010 Pazartesi 16:39:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?