26
Mayıs
2024
Pazar
GÜNCEL

5 saatte Kafka’yı okudum

Ergenekon soruşturmasının 12. dalga operasyonu kapsamında tutuklanan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ÇYDD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Ayşe Yüksel, gözaltı ve tutukluluk sürecini kapsayan 12 günü Milliyet’e anlattı

Halk sağlığı uzmanı olan ve Van’da cezaevlerinin iyileştirilmesi için gönüllü olarak çalışan Yüksel, “Adliyede sorguma geçildiğinde tutuklanacağımı anladım. Savcı bana ait olmayan belgelerin evraklarım arasında çıktığını söyledi. Tutuklanma kararını duyunca rahatladım. Bir sonuca varmıştık artık” dedi. Yüksel, 12 günde yaşadıklarını şöyle anlattı:
“13 Nisan Pazartesi günü Van’a gitmek üzereyken havalimanında gözaltına alındım. Emniyete girince durumun ciddiyetini anladım. Nezarethaneye alındım. Orada ÇYDD’nin şube başkanlarını ve üyelerini gördüm. ‘Yalnız değilim’ dedim. Sonra Tijen Mergen‘i gördüm, inanamadım... Sağlığımıza polisler çok dikkat etti. Ayrıca çok da naziktiler.
Beslenme çok önemliydi. Bütün arkadaşlara da söyledim, ‘Lütfen hepsini yiyin, bol bol su için’ dedim. Bir şişe su, bir armut ve bir yoğurt vardı yemeğin yanında. Bizi nasıl bir gelecek beklediğini bilmediğimiz için önce sıcak yemeğimi yedim. Yoğurt, ayran ve suyumun birini sonrası için sakladım. Uzun bir gecede acıkırsam onları yerim, diye. Birbirimizi görmüyorduk ama seslerimizi duyurarak görüşüyorduk. Yaptığımızın yanlış olmadığını bilmek, en büyük dayanağımızdı.”

‘Şarkılar söyledik’
“Halk sağlığı uzmanı olduğum için kriz ortamlarında yapılması gerekenler konusunda donanımlıyım. Bu gibi durumlarla nasıl baş edeceğim benim mesleğimin konusu. En önemlisi ise Türkan Hoca bize hep sorunu nasıl çözebileceğimizi öğretti. Stres çok fazlaydı. Kapalı bir yerdesiniz. Ne olacağınızı bilmiyorsunuz.
Sesim çok kötüdür, hiç şarkı söylemeyi bilmem, yeter ki bir coşku olsun diye şarkı söylemeye başladık. Bir cümleyi ben söylüyordum. Ardından da diğerleri sözleri tamamlıyordu. ‘Dağ başını duman almış’ marşını söylerken narkotik şubenin gözaltına aldığı gençler de bize eşlik etti. Çocukluğumdan bu yana sek sek oynamamıştım. Hayalimde çizdim sek seği, oyun oynadım. Arkadaşlarla yürüyüşler yaptık. Bilmeceler sorduk. Vakit geçti. ”

“Tutuklanınca rahatladım”
“Gözaltının son günü olan perşembe günü polisler, ‘Sizi sevk ediyoruz’ dediler. Ben de hazırlandım. Ancak bana ‘Siz kalıyorsunuz’ dediler. Bu çok kötü bir şeydi. Kendi kendimi motive ettim. Bir 5 saat daha kaldım. Bu beş saat içinde Kafka’nın “Dönüşüm” romanını okudum.
Sonra da 2 saat kadar uyudum. Saat 15.00’te beni de adliyeye sevk ettiler. Adliyede sorguma geçildiğinde tutuklanacağımı anladım. Savcı bana ait olmayan belgelerin evraklarım arasında çıktığını söyledi. Tutuklanma kararını duyunca rahatladım. Bir sonuca varmıştık artık.”
Nöbetçi komutanla ‘tokalaşma’
Cezaevinin kapısı açıldığı ilk an beni kocaman bir köpek karşıladı. Van’da Çomar adını verdiğim köpeğe çok benziyordu. ‘Aaa Çomar sende mi buraya geldin?’ dedim. Askerler şaşırdı. Bu hanım ne yapıyor, diye. Kendimi tutuklu gibi hissetmedim. Sanki misafir olarak gitmiştim.
Çünkü ben Van’da Adalet Bakanlığı Denetimli Serbestlik ve Koruma Kurulu gönüllü üyesiyim. Van’daki cezaevini iyileştirme çalışması da yapıyoruz. O ortama çok yabancı değildim. Daha sonra nöbetçi komutana kendimi tanıttım. Nöbetçi komutana elimi uzattım, ‘Ben Ayşe, size konuk geldim’ dedim. Biraz şaşırdı, elini bana uzatmadı. ‘Neden elinizi bana uzatmadınız?’ diye sordum. O da ‘Görevim nedeniyle’ dedi.”

 Deniz Seki’yle tanışma...
İlk olarak karantina koğuşuna alındım. Burada bebeği olan iki kadın ile tanıştım. Onlar işlerini yaparken bebekleri uyutup yemeklerini yedirdim. Cezaevindeki ilk yemeğim balıktı. Ekmeğimin arasını koyup yedim. Ardından da beni A-1 koğuşuna aldılar. A-1 koğuşunda uyuşturucu nedeniyle tutuklanan şarkıcı Deniz Seki ile tanıştım.
Görevli bayan Deniz Seki’ye seslendi. ‘Bakın size Prof. Dr. Ayşe Yüksel’i getirdim’ dedi. Deniz Hanım hemen koştu. Bana cezaevinde kaldığı süre boyunca en anlamlı anları yaşadığını söyledi.
Tahliyemi duyduğumda da yanıma geldi ve posterini imzaladı. Bundan sonraki hayatında ÇYDD için çalışacağını söyledi.”

Türkiye’nin gelecek güvencesi ÇYDD


Prof. Dr. Ayşe Yüksel ayrıca "ÇYDD, Türkiye’nin gelecek güvencesi olduğu için korktular ve endişelendiler. Bu yüzden ÇYDD’ye böyle bir operasyon düzenlediler" dedi. Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu ve herkesin hukuka ihtiyacı olduğunu söyleyen Yüksel sözlerine şöyle devam etti: "İnsan olarak yaşamamız gereken bir süreçti. Ben bu süre zarfında yaşananların olumlu yanlarını görmeye çalıştım. Emniyetteki yetkililerin bana yaklaşımından memnun kalmış olsam da böyle olmasını hiç istemezdim. Hukuka yakışmayan, oturmayan olaylara maruz kaldım. Cezaevine girdim. Ergenekon Operasyonu kapsamında o kadar çok tutuklanan insan var ki henüz iddianame hazırlanmadığı için ne ile suçlandıklarını bilmeden içeride kalıyorlar. Bunlar çağdaş dünyada yaşanılmaması, olmaması gereken olaylar."  

Milliyet
Yayın Tarihi : 26 Nisan 2009 Pazar 17:08:00
Güncelleme :26 Nisan 2009 Pazar 17:20:08


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?