16
Haziran
2025
Pazertesi
GÜNCEL

ABD Büyükelçisi cenazede öldürülürse?

ABD çaptan düştükçe Hudson gibi düşünce kuruluşlarının küstahlıklarının çapı büyüyor.

Bu küstahlaşmada ; bu tarz kuruluşlara kadar düşenlerin payı çok büyük. Utanmadan; üzerlerindeki üniformaya bakmadan, "ABD" ve "Enstitü" lafını duyan koşturup en azından bir konuşma yapıyor. Hızını alamayıp, plaket alanlar, madalya alanlar bile var.

Bir de ABD'nin üst düzeyinin sürekli öptüğü bizim kızlar mevcut : Yasemin Çongar; Aslı Aydıntaşbaş, Zeyno Baran gibi. Bunlar; "yaz kızım" modunda çalıştığı için ABD'nin vakanüvisti olarak büyük işlev görüyorlar.

ABD'de sırf bizim kızlar için; "think-tank"ten sonra "pink-tank" modası başlatılırsa hiç şaşırmayacağım.

"Hadi kızlar; Pentagon ve Dışişleri Bakanlığındaki sevgilileriniz ve kocalarınız sizin için bir senaryo hazırladı, tartışın sonra da bunu Türkiye'ye servis yapın" formatında çalışacak bu "pink-tank"lerin çok sükse yapacağına eminim.

Hudson 'da bulmuş böyle ortamı; kaçırmıyor tabi...

"Anayasa Mahkemesi başkanını öldürtüp, Beyoğlu'nda da bomba patlatsak ne olur"
gibi, buraya yazamayacağımız cevapları hakeden abes sorular sorular sormaktan kaçınmıyor.

İstihbarat servislerinin; dinleyecek keriz buldukça, zemin yoklamak için ortaya attıkları ve esas senaryonun donelerini oluşturmak için kullandıkları bu tarz oyunlara karnımız tok.

Ama illa da içinde ölüm olsun, ABD olsun, "ortalık karışsın" diyorsanız işte size en gerçeğinden bir senaryo çalışması.

Açık İstihbarat olarak kamuoyuna açık bir "think-tank" seansı yapalım ve şu soruyu ortaya atalım:

"ABD Büyükelçisi Bir Ermeninin Cenazesinde Öldürülürse Ne Olur?"

Takdir edersiniz ki bu senaryo çalışmasına; korumakla yükümlü oldukları Anayasa'yı temsil eden Anayasa Mahkemesi'nin başkanının öldürüldüğü senaryo çalışmalarına katılanları davet edemeyiz.

Onları;

"Askerinizin başına stratejik müttefikiniz tarafından çuval geçirildi; ne yaparsınız?"

sorusunu ele alacağımız çalışmaya davet etmeyi düşünüyoruz.

Esas senaryomuza dönelim ve derinleştirelim...

1) Türkiye'de popüler bir Ermeni yazar kurşunlanarak öldürülür...

2) Ülke kamuoyu karışır...

3) Medyaya hakim güçler cinayeti, ülkede yükselen milliyetçi dalgayı mahkum etmek adına, "milliyetçi"/"ulusalcı" odaklarla özdeşleştirir...

4) Yazarın cenazesi iç ve dış kamuoyuna yönelik muhteşem bir şova dönüştürülür...

5) Cenaze kortejinin gazeteden ayrılmasına az bir zaman kala; ABD Büyükelçisi Wilson; yanındaki özel sekreteri ve koruma ekibi ile birlikte; Ermeni yazarın eşine taziye mesajlarını iletmek için gazete binasına gelir. Bu sırada kendisine Ermeni yazarın eşinin aşağıya inmek üzere olduğu bildirilince yukarı çıkmak yerine kapının önünde durmaya karar verir.

6) Bu sırada koruma ekibi; büyükelçisini, farkına varmadan o sırada gazete kapısının önünde yer tutmuş bulunan kendisine Ermeni yazar sempatizanı süsü vermiş özel bir gözlemcinin tam önüne yerleştirir.

Büyükelçinin sağ tarafında ise törene; üzerinde Ağrı dağı arması taşıyan resmi üniforması ile katılan bir Ermeni general vardır.

7) Koruma ekibi o kalabalıkta koruma ekibi olmaktan çıkıp, büyükelçiyi ezilmekten kurtarma misyonuna soyununca,büyükelçinin etrafındaki koruma halkasında ciddi zaaflar oluşturur ve büyükelçinin ensesinin dibinde duran bu şüpheli şahıs kendisini koruma çemberi ile büyükelçi arasına sokmayı başarır.

Bu şüpheli; kortej boyunca büyükelçinin bir adam gerisinde yürür ve tam Harbiye Orduevi hizasında daha fazla dayanamayıp, bir adım önündeki Büyükelçiyi üzerinde taşıdığı sustalı ile öldürür.

Büyükelçi 100 metre ötede ; Hilton otelinde bekleyen konvoyuna varamadan kan kaybından hayatını kaybeder. Koruma ekibi saldırganı etkisiz hale getirir ve iş işten geçmiştir...

Neticede bu senaryoda;

Büyükelçiliğin güvenlik "detayının" büyük zaafı ; doğru mekanda doğru yerde bulunan şahıs için bir fırsat suikasti şansı doğurur.

Olur mu olur...

Hudson Tülay Tuğcu'yu bomba ile patlatırsa...

Açık İstihbarat'ta Ross Wilson'u sustalı ile öbür tarafa şutlar...

Senaryo değil mi...

Konuş dur ondan sonra; "böyle olursa ne olur" diye.

O yüzden Hudson ve gibilerine tavsiyemiz;

bizim Anayasa Mahkemesi başkanına suikast senaryosu ile uğraşacaklarına;

CIA ve diğer ilgili birimleri çağırıp, kendi büyükelçilerinin fırsat suikastlerine kurban gitmesini nasıl önleyeceklerine dair yukarıdakine benzer senaryolar üzerinde çalışsınlar.

En azından adamlarının daha iyi korunmasına vesile olurlar.

Ne olur ; ne olmaz...

Her zaman sağduyu galip gelmez. Sonra hep beraber çok üzülürüz.

En azından bazılarımız.
Kıvanç Değirmenli-Açık İstihbarat
Yayın Tarihi : 20 Haziran 2007 Çarşamba 23:32:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mehmet telci IP: 85.98.105.xxx Tarih : 21.06.2007 00:57:55
sizin senaryo sankı her an yaşanacak kadar gerçekçi