28
Mayıs
2024
Salı
GÜNCEL

’Amerikancılar’ haklı çıktı

Akşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut, 'Tezkere oylamasını ABD'ye verilmiş bir ders' olarak yorumlayanların yanılgılarının, bugün ortaya çıktığını iddia etti. Hürriyet gazetesi yazarlarından Emin Çölaşan ise benzer konudaki yorumunda ABD'nin Türkiye'ye yönelik politikalarını eleştirdi. Çölaşan "Kuzey Irak’a karşı askeri bir operasyon yapmamız, oradaki PKK üslerini temizlememiz mümkün değil. Niçin?.. Çünkü ABD istemiyor. Kuzey Irak’ta kurulan ve PKK’yı ABD ile birlikte koruyan Kürt devleti doğal olarak istemiyor." dediği yazısında Türkiye'yi aymazların yönettiği suçlamasında bulundu. 

Her iki yazarın görüşlerini de alıntılayarak aktarıyoruz:

Asker haklı çıktı

Serdar TURGUT / AKŞAM

Askerlerin uzun vadeli tahminlerinde ne kadar isabetli oldukları da görüldü. Kuzey Irak’ta ABD’nin kontrolünde bir Kürt oluşumu oluştu ve bu oluşum devletleşme sürecinde hızla adım atmaktadır.

Tezkere oylamasının hemen sonrasında bir konuşma yapan Orgeneral Hilmi Özkök “Bugün onaylanmayan bu tezkerenin, uzun vadede bizi müttefiğimiz ABD ile karşı karşıya gelmek zorunda bırakabileceği bilinsin” demişti. Genelkurmay Başkanı’nın televizyon haberlerinde de aynen yayınlanan bu cümlesinin ne anlama gelebileceği o günlerde çoğu insan tarafından anlaşılamamıştı. Anlamayanların başında ise hükümet ve hükümete yakın duran medyadaki imzalardı. Onlar oylamanın ABD’ye verilmiş bir ders olduğunu ve bunun Türkiye’nin uzun dönemli çıkarlarına uygun olduğunu düşünüyorlardı. Böyle düşünmeyenler ise yoğun bir kampanya ile Amerikancı olarak damgalandılar (böyle damgalananlar arasında ben de vardım).

Oysa o günlerden bugüne olan gelişmeler tezkerenin onaylanmasından yana tavır alanların ne kadar da haklı olduğunu gösterdi. Askerlerin uzun vadeli tahminlerinde ne kadar isabetli oldukları da görüldü. Kuzey Irak’ta ABD’nin kontrolünde bir Kürt oluşumu oluştu ve bu oluşum devletleşme sürecinde hızla adım atmaktadır. Türkiye tezkerenin reddedilmesiyle birlikte Kuzey Irak’ta manevra kabiliyetini fena halde kaybetmiş ve ABD’yle ortak hareket edip bölgede oluşan oluşumları etkileme ve kontrol etme şansını da kaybetmiştir. Bunun dışında ABD ile neredeyse düşmanlık düzeyine varan karşı karşıya gelmeler olmuştur. Türkiye’nin gücünün bölgede azalmasıyla birlikte ABD’nin stratejik çıkarları nedeniyle üzerine gitmediği PKK, uzun aradan sonra tekrar hareketlenmeye başlamıştır.

Türkiye bugünlerde kendi eliyle getirdiği bu durumu çözmek için yeniden çareler aramaya başladı ve bu çarelerin en başta geleninin de sınır ötesi operasyon olduğu da biliniyor. Böyle bir operasyonun ABD ile Türkiye’yi bir sıcak savaşta karşı karşıya getirmesi ihtimali de vardır. Yani askerin uzun yıllar önce yaptığı tahmin de tutmuştur. Gayet tabii ki dünyanın en büyük militer gücü olan ABD ile karşı karşıya gelmek hiçbir ülke için iyi olmayabilir ancak bu tür bir ortamın ABD için de hayırlı olmayacağı kesindir. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri de bölgede büyük deneyime sahiptir ve Kuzey Irak’ta savaşma koşullarını en iyi bilen ordudur.

Bunun dışında iki müttefiğin karşı karşıya gelmesi, ABD için diplomatik açıdan da büyük yıkım olabilecektir. Bir süre sonra bölgede verilen hasarı toparlamaya girişecek olan ABD’nin bu toparlama sürecinde Türkiye’nin varlığına gerçekten ihtiyacı olacaktır. Aynı şekilde İsrail’in de barışa ulaşma yolunda Türkiye’nin yardım eline gerçekten ihtiyacı vardır. Bu nedenle her taraf bu aşamada soğukkanlı olmalı ve iki müttefiğin Kuzey Irak’ta karşıya gelmesinin Ortadoğu’ya felaket getirebileceğinin de görülmesi gerekiyor. Terörle savaşa kendini adamış olan ABD’nin PKK’ya müdahalesinin önünde hiçbir engel bulunmamaktadır ve bu yapıldığı takdirde hem Türkiye’ye huzur daha kolay gelecek hem de bölgede barışa giden yol açılabilecektir.

Ancak ABD bu adımı atabileceği işaretini maalesef vermiyor. Bu da Amerikan yönetiminin en büyük hatalarından bir tanesi olarak tarihe geçmeye namzettir.
---------------------------------------------------------

Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir!

Emin ÇÖLAŞAN / Hürriyet

TABLO net bir biçimde ortaya çıktı. Her gün 50 şehit verelim, karakollarımız basılsın, insanlarımız kaçırılsın, hiç fark etmez. Kuzey Irak’a karşı askeri bir operasyon yapmamız, oradaki PKK üslerini temizlememiz mümkün değil. Niçin?..

Çünkü ABD istemiyor. Kuzey Irak’ta kurulan ve PKK’yı ABD ile birlikte koruyan Kürt devleti doğal olarak istemiyor.

Bizim hükümet bu doğrultudaki yanıtları önceki gün aldı. Ankara’daki ABD büyükelçisi hükümetinin tavrını somut bir biçimde ortaya koydu:

"Kuzey Irak’a girmenizi hoş karşılamayız."

Bu diplomatik dilin Türkçe’ye çevirisi ise aynen şöyle:

"Girmenize izin vermeyiz. Ordunuz, ekonominiz, her şeyiniz bize bağımlı."

Adam haklı. İşin dahası da var. Böyle bir operasyon düzenlemenin maliyeti de çok yüksek. Bir kalemde trilyonlarca lira para harcamak zorunda kalırız. Devletin bütçesi ve harcamaları bize değil, IMF’ye bağlı. Kuzey Irak operasyonu için yapılacak bu harcamalara, bütçe dengesi bozuluyor diye IMF karşı çıkar. Bize verdiği desteği geri çeker.

Sonracığıma borsa düşer, döviz yükselir, fiyatlar artar.

Allah korusun, biz bu durumda ne yaparız? Kime sığınırız, kimden yardım bekleriz?

Her şey zaten bıçak sırtında. Enflasyon, döviz, borsa, bütçe, her şey!

Bir de düşünün ki, bizim hükümet TSK’ya emir vermiş... "Girin arkadaşlar Kuzey Irak’a..."

Ve emme basma tulumba çalışmaya başlamış, bizim dövizler ve yeni Törkiş liralar savaş makinesi tarafından emilmeye başlanmış... Ve IMF anında su koyvermiş, "hop dedik" demiş! ABD resti çekmiş. AB insan haklarından, özgürlüklerden, terörist haklarından dem vurmaya başlamış.

Elin oğluna bizim şehitlerimizden, uğradığımız belalardan ne? Onlar kendi dümenine bakar, kendi çıkarını korur.

Türkiye’yi sıkıştırmışlar köşeye, ekonomisini, askeriyesini, bütçesini, iç ve dış siyasetini almışlar ellerine, hiç bırakırlar mı?

***

Allah korusun, Allah korusun! Bu işler il kongresinde nutuk atmaya, Kürt kökenli vatandaşlarımıza çağrıda bulunmaya benzemez ki!

Bay Başbakan pazar günü Ağrı il kongresinde dedi ki: "Yarın Ankara’da yapacağımız Bakanlar Kurulu toplantısı önemli kararlara gebedir." Çok doğru söyledi! Bakanlar Kurulu toplantısından "çok önemli" kararlar çıktı!

Toplantı sonrasında Adalet Bakanı tarafından yapılan açıklama müthişti!

"ABD ve Irak hükümetine çağrıda bulunuyoruz. Bu fitneyi (PKK’yı) Kuzey Irak’tan çıkarın. Yoksa uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı sonuna kadar kullanırız."

Aynı gün Ankara’daki ABD ve Irak büyükelçilikleri çağrıldı. Kulaklarına fısıldadık ve kamuoyuna açıkladık:

"Yeter ama, sabrımız taşıyor."

Yahu bu ABD kuklası Irak devletinin merhemi olsa kendi başına sürer, kendi ülkesine egemen olur. Kuzey Irak’taki Kürt devletine zaten sözü geçmediği gibi, güneyde bile geçmiyor. Orada her gün kan gövdeyi götürüyor. Siz kimden ne yardımı istiyorsunuz muhteremler?

***

Bir ülke bağımsızlığını yitirince, ulusal onurunu yabancılara çiğnetince, içeride ve dışarıda egemenliğini başkalarına devredince, vatanın milletin malını mülkünü yabancılara peşkeş çekmeye başlayınca, sonu işte budur.

O ülkeyi yönetenler sık sık görkemli isimleri olan kurul toplantıları yaparlar. Nutuk atarlar. Ahaliye çağrıda bulunurlar. Bildiri yayınlarlar. Tepki duyan milyonlarca vatandaşın ağzına bir parmak bal çalıp uyutmaya, göz boyamaya yeltenirler.

Hepsi budur! Şimdi bu süreci izliyoruz!

Sonuç sıfırdır.

Bu hadiseyi günlerdir yaşıyoruz. Hepimiz içindeyiz, rezalete, acizliğe birebir tanık oluyoruz.

O halde böyle beklemekten, yabancılardan medet ummaktan başka çaremiz yok! Onların iznine ve insafına tabiyiz. Elimiz kolumuz bağlı, kurbanlık koyun gibiyiz.

Ülkeyi yöneten aymazlar bundan sonraki şehit cenazelerinde yine nutuk atarlar, "sabrımız taştı" derler, sonra ABD ve AB kapılarında operasyon izni için bekleşirler ve her seferinde böyle nasihat alırlar.

Sorun değil! Nasılsa askerimiz çok. Daha nice şehit cenazesi kaldırırız.

Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir!

AKŞAM / HÜRRİYET
Yayın Tarihi : 19 Temmuz 2006 Çarşamba 16:56:20


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?