16
Haziran
2025
Pazertesi
GÜNCEL

Anadilde savunma hakkı geliyor

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''anadilde savunma yapma'' konusunda gerekli çalışmanın yapılması için Adalet Bakanı'na talimat verdiğini söyledi.

Başbakanlık Merkez Bina'da basın mensuplarına açıklamalarda bulunarak soruları yanıtlayan Bülent Arınç, terör örgütü elebaşının, avukatlarıyla görüşmesi konusunda, ''Bir kendisinin kabul etmesi, arzu etmesi ve istemesi. İkincisi de bu görüşmenin ne amaçla olacağının Adalet Bakanlığı tarafından bilinip ona göre bir karar verilmesi gerekecektir. Adalet Bakanlığı bu konuda tek yetkili mercidir'' dedi.

Arınç, ''Başbakanımızın bu konuya yönelik sözleri olmuşsa benim sözlerim kapsamında bunu değerlendirin. Ben de bir hukukçuyum. Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olan bir insanın kararı kesinleşmemişse yani dava halen devam ediyorsa her dava için bunu söylemek mümkün, avukatlarıyla hukuki istişareler yapmak amacıyla onun görüşme imkanı vardır. Hakkındaki karar kesinleşmişse bütün derecattan geçerek ki Öcalan ile ilgili böyle bir karar olduğunu herkes biliyor. O zaman avukatlarıyla bu konuda görüşmesinin uluslararası hukuk çerçevesinde karşılığı yoktur. Ancak o kişi başka başka sebeplerle avukat talep ederse olabilir ki o kişinin ailevi bir sorunu vardır, bir miras sorunu vardır. Yani çözülmek zorunda olan başka bir problemi olabilir. O takdirde avukat ile görüşmek isteğini, şüphesiz bu konuda infazla yetkili olan Adalet Bakanlığımızın uygun görmesi lazım.

Geçmişte Öcalan'ın ana davası kesinleşmekle birlikte başka açılmış ve süreci devam ettirmeye matuf davalar vardı. O davalar sebebiyle avukatlarıyla görüşüyordu. O davalar da bitti. Dolayısıyla benim söylediğim iki konu önemlidir. Bir kendisinin kabul etmesi, arzu etmesi ve istemesi. ''

Bülent Arınç, ''Abdullah Öcalan herhangi bir konuda avukatlarıyla görüşmeyi arzu ederse bu imkanın Adalet Bakanlığı'nca sağlanması mümkün olabilir. Bunun imkan içerisinde olması tamamen hukuk çerçevesinde kararlaştırılacak bir konudur. Bunu ya biliyorlar ya bilmiyorlar veya bilmezden geliyorlar'' dedi.

Bir gazetecinin cezaevlerindeki açlık grevlerinin gerekçeleri arasında ana dilde savunma hakkının tanınmasının yer aldığını belirterek, ''Bu konuda bir taslağın Bakanlar Kurulu'na geleceği söylenmişti. Bu geldi mi? Adalet Bakanı bu konuda sunum yaptı mı? Bir de onların Öcalan'a tecridin kaldırılması konusunda bir istekleri vardı'' demesi üzerine Arınç, Türkiye'de kamuoyunun dikkatinin büyük ölçüde bu konu üzerinde olduğunu söyledi.

''Açlık grevinin hukuksal, vicdani dayanağı yok''

''Açlık grevi yapılmasının hiçbir mantıksal, hiçbir hukuksal, hiçbir vicdani dayanağı yoktur'' diyen Arınç, şöyle konuştu:

''Neden yoktur? Şunun için: Abdullah Öcalan denilen kişi İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda hükümlü olarak bulunmaktadır. Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum bir kişidir. Bununla ilgili tecritten bahsedilemez. Şunun için, son 2 veya 2,5 yıldan bu yana Abdullah Öcalan aynı konumda bulunan 5 ayrı hükümlüyle cezasını çekmektedir. Bu kişiler de aynı davalardan, aynı suçlamalardan mahkum edilmiş kişilerdir. Dolayısıyla zaman zaman onlarla görüşebilmekte ve birlikte bu hükümlülük süresini geçirmektedirler. İkincisi, Abdullah Öcalan, bir ara istemediği için, ama şimdi ne zaman talep ederse karşılıklı olarak yakınlarıyla görüşme imkanına sahiptir. Yani kendisi isteyecek veya yakınları talepte bulunacak. Çünkü zaman zaman, belki de kızdığından veya başka sebeplerle 'Hiç kimse gelmesin' dediğinde zorla yakınları adaya götürülecek değildir. Üçüncüsü, avukatlarıyla görüşmeler yapıyordu. Ancak iki sebeple avukatlarıyla görüşmeleri kesildi. Bunlardan bir tanesi avukatlarının bir kısmının başka davalar sebebiyle tutuklu veya hükümlü bulunmasıdır, ikincisi kendi sözlerinin dışarıya yanlış aksettirdiği iddiasıyla bizzat kendisi tarafından avukatlarıyla görüşmemek isteğidir. Bu konuda kesinlikle bir tecritten bahsetmek mümkün değildir.''

''Hukuk neyi gerektiriyorsa kendisine de o imkanlar tanınmaktadır''

''Abdullah Öcalan bir hükümlüdür, müebbet, ağırlaştırılmış hapse mahkumdur ama bir insandır. Hem kendi hukukumuzun hem de uluslararası hukukun koruması altındadır'' ifadesini kullanan Arınç, ''Hukuk neyi gerektiriyorsa kendisine o imkanlar da tanınmaktadır. Dolayısıyla bunu her gün bir propaganda malzemesi haline getirmek elbette doğru değildir. Abdullah Öcalan herhangi bir konuda avukatlarıyla görüşmeyi arzu ederse bu imkanın Adalet Bakanlığı tarafından sağlanması mümkün olabilir '' dedi.

''Bunlar için açlık grevi yapmaya gerek yok''

Arınç, cezaevlerindeki açlık grevleriyle ilgili, ''Bugün açlık grevlerinin eğer dayanıklarından birisi olarak ana dilde savunma yapma imkanının getirilmesi düşünülüyorsa bu konu CMK'nın 202. maddesinde yapılacak bir eklemeyle önümüzdeki günlerde esasen gerçekleştirilecektir'' dedi.

Ana dilin öğrenilmesi amacıyla okullarda Kürtçe seçmeli dersin okutulduğunu hatırlatan Arınç, ''Bütün bu demokratikleşmeler örgütün talepleri olarak değil, on yılın başından bu yana ret ve inkar politikalarını kabul etmeyen AK Parti hükümetinin bunu bir insan hakları olarak görmesi ve anayasamızın ülkemizde yaşayan başka etnik kökene bağlı toplulukların da kendi dillerini yaşayabilmelerini, konuşabilmelerini bir hak olarak görmesinden ileri geliyor'' diye konuştu.

Ana dilde veya başka bir dilde savunma yapılması konusunun savunma hakkının kutsallığıyla ilgili olduğuna dikkati çeken Arınç, ''Yapılacak düzenlemeyle, pek çoğunun siyasi amaçla bunu istismar ettiğini bilmemize rağmen, göreceksiniz 'Ben Kürtçe savunma yapmak istiyorum' diyenlerin Kürtçe bilmediği de ortaya çıkacak. Ama isterlerse savunmalarını o dilde bir tercüman marifetiyle de yapabileceklerdir'' dedi.

AA
Yayın Tarihi : 6 Kasım 2012 Salı 10:38:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?