28
Mayıs
2024
Salı
GÜNCEL

Artık kendimizle yüzleşmek zamanı

Kenthaber yazarı Mehmet Aycan, son günlerde üst üste gelen ve gündeme oturan, "tecavüz, töre cinayetleri ve kadın sorunları"nı yazdı. Aycan'ın "Bir utanç yazısı" başlıklı yazısı şöyle:

Cinayeti savunacak değiliz…

Hele hele yavrusunu öldüren bir anneyi hiç affedemem…

Sebebi ne olursa olsun, henüz 5 günlük olan, ve bu dünyaya gelmesinde her hangi bir isteği arzusu olmadığı halde doğan masum bir bebek…

Bu bebeği doğuran bir anne…

Ve bu bebeği dölleyen bir alçak…

Evet bir tecavüzden söz ediyoruz. Tecavüz sonucu doğan bir bebekten ve onu öldüren annesinden…

Söyledik; hiçbir neden bir cinayeti hoş gösteremez…

Ammaaa…O alçak tecavüzcü de hoş görülemez…

Ve yakalan o tecavüzcünün serbest kalmasına neden olan o yasa maddesi de hoş görülemez…

O tecavüzcüyü yargıç elbette bir yasa maddesine dayanarak serbest bıraktı..

Birkaç hafta önce Çerkezöy’de meydana gelen bir dramdan söz ediyoruz…

Tecavüze uğrayan evli bir kadın şikayetine rağmen tecavüzcü serbest kaldı ve ………… doğurduğu bebeğine önce biberonla çamaşır suyu içirdi, ölmeyince yastıkla boğdu.

Bu satırları yazarken bile dehşetten ürperiyorum…

Şunu diyebilirsiniz…Madem öldürecekti niye doğurdu, sonra öldürdü…

O bir anneydi çünkü… Bebeğini ne olursa olsun büyütmeyi amaçlamıştı besbelli. Ama bebek doğurduğu gün zaten toplumdan dışlanan anne, bebeğinin de ileri de böylesi bir yalnızlığa itileceği korkusuna kapıldı…

Bunun adı cinnettir… Bu bir anne cinnetidir…

Toplumsal ahlak erozyonuna uğrayan toplum, eğer bir yasa maddesine dayanarak tecavüzcüyü serbest bırakıyor ve kadını bırakın 2. sınıf insan, insan yerine bile koymayan, sadece cinsel bir öbje gözüyle gören bir ahlak anlayışı o cinayeti işlemiştir.

O anne sadece cinayeti azmettirenlerin tetikcisi, bir zavallıdır o kadar..

Oysa bu toplum çaresize yardımcı olmakla ünlüdür…(!)

Nerede kaldı bu haslet… O çok öğündüğümüz toplumsal değerler..

O cinayeti azmettiren toplumsak ahlak erozyonudur..

Yüreğimiz daha bu beş günlük bebeğin acısı ile derin sancılar içindeyken, bakire olmadığı gerekçesi ile bir gecelik karısını baba evine gönderilen bir genç kızın dramıyla yeniden sarsıldı.

Hastanede 5 gün süren yaşam mücadelesi kaybedildi..

Öldüğü gün otopsi raporu açıklandı:

Bakire…

Oysa talihsiz kadın da bir tecavüz kurbanıydı.

Tecavüz sonrası bekaret zarı diktirilmiş, “elden çabuk çıkarılacak mal” gibi resmi nikah bile kıyılmadan evlendirilivermişti.

Şimdi tevavüz tartışması yapılıyor…

Bir başka genç kızın dramı ise daha bir yürekler acısı…

Parkta erkek arkadaşı ile gezerken kardeşinin arkadaşı tarafından “taşaren töre katili” yaşama veda etti..

Sevginin saygının ve hoş görünün olmadığı toplumlarda bu tür olayları daha çok göreceğiz…

Türkiye’de genç kız intiharları yaygındır.

Neden…

Bu sorunun cevabını bekliyoruz…

Aslına bakarsanız biz cevabı biliyoruz, ama bizim söylememiz etkili olmayabilir..

Bunu yetkili organlar açıklamalıdır.

Hangi toplum bilimci bu intihar olaylarına eğilmiştir, sorgulamıştır. Sorgulamışsa niye açıklayamamıştır…

Artık kendimizle yüzleşmek zamanı.

Toplumda dehşetin arttığı kadının yok sayıldığı günlere geri döndük. Yani orta çağ karanlığına …

Kadını el kiri gibi gören zihniyet o cinayetin sorumlusudur…

Toplumsal ahlakın, geleneğin, göreneğin dejenere olduğu toplumlarda “tecavüzcü çapkın adam güzeli görmüş dayanamamış, ağır tahrik var” gibi bayağı bir savunma mekanizmasını çok kolay çalıştırırsınız.

Kolay olan mağduru suçlu ilan etmektir.

Bu nasıl adalet anlayışıdır, bu nasıl bir ahlak anlayışıdır. Bu nasıl bir vicdandır..

Kadın erkek eşitliğini savunmuyorum…

Feminizm maskesi altında kadını aşağılayan ve ikinci sınıf vatandaş yapılmak, güçsüz gösterilmek için yapılan bu felsefi yapıya itirazım var..

Ama kadını yok sayan ve sadece cinsel obje ve evdeki hizmetçi gözüyle görünmesine ise dehşetli bir isyanım var…

Kadın insandır..

Erkek ve kadın eşit koşullarda ve genetik kotlamayla doğar..

Fiziki ayrışma dışında akıl, zeka, düşünce, beceri, yetenek konularında önemli bir ayrım yoktur.

Önemli bir ayırım diyorum, çünkü kadın, erkekten fazla olarak sevgi ve şefkat duygusunu daha çok geliştirir. Yani daha artıları olan bir insandır…

Ama insandır.. Eşitlerin içinde daha eşittir.

Sadece fiziki güçle, ahlaki tüm yapıları ters yüz eden eğitimsiz, ama mühendisi, mimarı, doktoru, pilotu çok bir toplumda çocuklara bile tecavüz eden sapıklar türeyebilir..

Toplum zaman zaman bunlara aşırı tepki gösterir…

Ama aynı tepkiyi tecavüze uğrayan mağdura da gösterir.

Çünkü onun namusu lekelenmiştir..

Öylemidir?

Bizce namusu lekelenen tecavüzcünün bizzat kendisidir…

Niye toplum ikisine de tepki gösterir..

Çünkü adalete güveni yok…

Adalete güvenmeyen annede “tecavüz ürünü bebeğini vahşice öldürür”

Burada suçlu kimdir…

Sanık ayağa kalk desek, Türkiye’nin çoğunluğunun ayağa kalkması gerekir…

Çünkü hepimiz kadını “insandan saymayan, kotalarla kontenjanlarla şans arayan” garipler haline düşürmüşüz..

Bu ayıp bize yeter..
.
Yayın Tarihi : 11 Haziran 2006 Pazar 13:22:54
Güncelleme :11 Haziran 2006 Pazar 13:28:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
M.Köylü IP: 80.201.47.xxx Tarih : 11.06.2006 22:47:41
erkekegemen öğretilerinin başarıları bunlar. ah! vah! çekmeyle de sorun çözülmüyor... kadın-CAĞIZları tecavüzcüsüyle evlendiren kanunumuz var!. dilimin ucundakileri buraya yazsam bu yorum yayınlanmaz.