30
Mayıs
2024
Perşembe
GÜNCEL

Ateş: Laiklik tehlikede değil

Bilgi Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü’nün düzenlediği “Laik Cumhuriyet Tehlikede mi?” başlıklı konferansın konuğu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Toktamış Ateş oldu.

Günümüzün tartışma yaratan kavramlarından laikliğin tanımının doğru yapılmadığının altını çizen Ateş “Laiklik, hoşgörü, din - vicdan özgürlüğü ve sekülarizm ile karıştırılmakta, sık sık birbirinin yerine kullanılmaktadır” dedi.

Laiklik kelimesinin kökenine ilişkin Ateş, “Laiklik, eski Yunancadan gelen bir sözcüktür. Yunanistan’da o dönemde bir tarafta rahip ve rahibeler, bir tarafta din görevlisi olmayan insanlar vardı. Laiklik kavramı da dilimize buradan gelmiştir. Laikliği sadece din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı işlemesi olarak görmnek doğru olmaz. Gerçek anlamda laiklik, bir toplumda yönetilenlerin yönetme yetkisini din dışı bir kaynaktan almalarıdır” dedi.

“DİN İLE DEVLET ARASINDAKİ KAVGA BİTMEMİŞTİR”

“Sekülarizm, sözlüklerde laiklik olarak geçmektedir. Oysa sekülarizm kavramı Roma döneminde kullanılan ve çağdaşlama olarak kullanılan bir sözcüktür. Anglosaksonlarda bu kavram laiklikle aynı anlamda kullanılmaktadır” şeklinde konuşan Ateş, “Almanya sekülarizmi laiklik olarak algılar. Çünkü, din ve devlet arasındaki kavga uzun yıllar önce bitmiştir. Din kurumlarının devleti ele geçirmek gibi bir derdi yoktur. Devlet vergiyi toplar ve kilisenin payına düşeni verir. Bu mekanizma sorunsuz işler. Bizde ise bu böyle değildir. Zaten sorun da bu noktada başlar. Din ile devlet arasındaki kavga bitmemiştir. Bu nedenle bizde içinde ‘İslam’ kelimesi geçen bir parti kurulması yasaktır. Ancak Avrupa demokrasilerinde bunu tehdit olarak görmedikleri için, partinin adında ‘Hıristiyan’ kelimesinin geçtiği çok sayıda parti bulunmaktadır. Bu gibi partiler iktidar alternatifi olarak görülmekte ve hiçbiri için iktidara geldiği zaman ülkenin yapısını değiştirir, bizi Hıristiyanlığın ilk günlerine götürür korkusu yaşanmamaktadır” dedi.

Ateş konuşmasının devamında, cumhuriyet, laiklik ve demokrasi kavramlarını çokça kullanan kişilerin bu konular hakkında çok yetersiz olduğundan yakınırken, “Türkiye Cumhuriyeti, laiklik, çağdaşlık ve halk egemenliğine dayalı bir cumhuriyettir. Türkiye’deki cumhuriyet süreci teokratik bir monarşiden halk egemenliğine dayanan çağdaş bir yönetime geçiş sürecidir. Herkesin öncelikle bu süreci iyi bilmesi gerekmektedir” dedi. Ateş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“REFERANDUM YAPSALAR, HALK LAİK CUMHURİYETE SAHİP ÇIKAR”

“Türkiye’de yasalar önünde herkes eşit dense de, bazıları daha az eşit olabiliyor. Ahmet’e Mehmet’e göre farklı uygulamalar yapılabiliyor. Tam anlamıyla özgür olduğumuz da söylenemez. Ancak her şeye rağmen toplumdaki insanların vatandaş olarak yumruğunu masaya vurma hakkı vardır. Laik cumhuriyeti tehlikede görenlere karşı ileri sürdüğüm argüman da bu. Uyanık ve gelişmeleri sağlıklı biçimde takip eden toplumlardaki insanlar asla vatandaşlık haklarından vazgeçmezler. İster dindar olsun ister sofu. Kimse egemenlik hakkını ne imamla ne de başka bir din adamıyla paylaşmak ister. Çünkü bu millet egemenliği elinde bulundurmanın tadına bir kere varmıştır. Bugün bir referandum yapsalar halkın %80’i laik cumhuriyete sahip çıkar”.

“LAİKLİK TEHLİKEDE DİYENLER YAKIN TARİHİMİZİ BİLMİYOR”

“Laik cumhuriyet tehlikede diyenler Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın tarihini iyi bilmiyor demektir. Bu ülke laikliği içine öyle bir sindirmiştir ki aksi bir durum oluşacak olursa fevkalede sert tepkiler verebilmektedir. Bazı çevreler, benim duygusal bulduğum bazı tepkiler vermekte. Samimi olarak bir korku içindeler. Nisan ayındaki mitinglere bakacak olursak böyle bir tehlikeye karşı yüzbinlerin nasıl tepki verdiğini görebiliriz. Emin olun, böyle bir tehdit hissedilse halk tepkisiz kalmaz, sokağa dökülür.

Bu toplum egemenlik hakkından kolay kolay vazgeçmez. Birtakım tehdit ve olası tehlikelerin olmadığını söylemek doğru değildir. Ancak kimseyi kırmadan, durumu abartmadan akılcı çözümler bulmak gerekmektedir”.

“HALK AKILCI DAVRANMASINI BİLİR”

“Turgut Özal zamanında bazı ilçelerde düzenlemeler yapılmıştı. Kimi büyük olduğu için kimi de askeri sebeplerle ilçe olmuştu. Yalova gibi bazı ilçeler de bunu şantaj olarak kullanmıştı. O dönemde Yalova halkı bizden oy istiyorsanız, bizi il yaparsanız” demişti. Çoğunluğun CHP’ye oy verdiği Yalova’dan oy kazanmak için Turgut Özal Yalova’nın bu şartını kabul etmişti. Ama seçim zamanı durum değişmedi. Yalova’dan ANAP’a oy kayması olmadı. Demek ki bu halk akılcı davranmasını biliyor. Tarihte bunun örneklerini gördük”.

“DİYANET İŞLERİ’NİN ALEVİ YURTAŞLARA HİÇBİR KATKISI YOKTUR”

Ateş, konferansa katılan bir öğrencinin ‘Diyanet işlerinin varlığını sürdürmesi laik düzeni engellemiyor mu?’ sorusuna, “Diyanet İşleri Sunni düzenin önünü almak ve kontrolde tutmak için var olan bir kurumdur aslında. Diyanet İşleri’nin Alevi yurttaşlara hiçbir katısı olmamıştır. Çünkü Alevi cemaatleri Mustafa Kemal Atatürk’e ve cumhuriyete sahip çıkmaktadır” şeklinde cevap verdi.

....
Yayın Tarihi : 12 Mart 2008 Çarşamba 22:08:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ahmet akarçeşme IP: 78.184.34.xxx Tarih : 13.03.2008 00:10:10

Sayın ateşi tv lerde raslarsam arada bır izlerım işte delikanlı bır solcudur.Kendısıne tşk ediyorum.Laiklik diktasının altın da siyonızmın olduğnu defalarcada ima etmıştır tabıkı anlayana tekrar tşk ler bu saygı değer insana...