28
Mayıs
2024
Salı
GÜNCEL

Avrupa, laik devlette diyanet işlerini kavrayamıyor

Bardakoğlu: Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, ''Avrupa'daki heyetlerle görüşmelerimizde iki nokta öne çıkıyor. Onlar bir türlü laik bir devlet yapısı içerisinde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ve din kurumunun olmasının anlamını kavrayabilmiş değiller'' dedi.
Bardakoğlu, Almanya'ya yapacağı seyahat öncesi Atatürk Havalimanı'nda yaptığı basın toplantısında, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yurtdışındaki çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, Avrasya İslam Şurası'nın öncülüğünü yaptığını belirterek, üye ülkeler ve topluluklarla birlikte stratejik bir birlikteliği gerçekleştirdiklerini anlatan Bardakoğlu, ''Türkiye öncülüğünde Balkanlar, Kafkaslar ve Türk Cumhuriyetleri ile Müslüman toplulukların dini liderleri ve teşkilatlarının oluşturduğu bir birliktelik. Din eğitimi, teşkilatlanma, din hizmetleri konusunda sıkı işbirliği içindeyiz'' diye konuştu.
Şura üyesi ülkelerden din görevlilerini Türkiye'ye getirdiklerini, ayrıca öğrencilerin de Türkiye'yi ziyaret ettiğini anlatan Bardakoğlu, ''Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, hatta Rusya Federasyonu'na bağlı özerk ve yarı özerk cumhuriyetlerde İslam dini konusunda sağlıklı bir anlayışın oluşması, gelişmesi, dünya barışına hizmet demektir'' dedi.
Bardakoğlu, dini açıdan kurumsallaşmanın kendileri açısından önemli olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
''Diyanet örneği, Cumhuriyet projesinin çok önemli bir parçasıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin sadece cumhuriyeti ile değil, 500-600 yıllık geçmişiyle düşünülmesi gereken bir başarıdır. Başkanlığın, halihazır devlet, siyaset, sosyal yapı içerisindeki yeri, konumu, işlevi açısından Türk Cumhuriyetleri, Balkanlar, Kafkaslar için çok önemli bir özellik arz etmektedir. Bununla buralara model ihracı gibi düşünmüyorum, ima etmiyorum. Ama Diyanet İşleri Başkanlığı modeli yapılanma tarzı, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir yapıdır.''

AVRUPA'DAKİ FAALİYETLER
Ali Bardakoğlu, İstanbul'da daha sık basınla toplantılar yapmayı planladıklarını belirterek, ileride bunu gerçekleştireceklerini söyledi.
Başkanlığın, 1970-1980'li yıllardan itibaren Avrupa'daki Türklerle ilgilenmeye, din hizmeti götürmeye başladığını kaydeden Bardakoğlu, ''Avrupa'daki soydaşlarımız ve dindaşlarımızla ilgilenmekte geç bile kaldık. Biraz gecikmiş olduk. Bu nedenle birtakım sorunlarla boğuşmak zorunda kaldık. Keşke Diyanet İşleri Başkanlığı, işçilerimiz Avrupa'ya göç etmeye başlar başlamaz onlara sağlıklı din hizmeti sunsaydı. Mesaimizin bir kısmı sağlıklı din hizmeti sunmaya, bir kısmı da yanlış dini anlayış ve inanışlarla adeta boğuşmaya, iyileştirme çabalarına ayrılmış oldu'' dedi.
Bardakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bizim Avrupa'ya götürdüğümüz en önemli hizmetlerden biri, sağlıklı, düzgün, doğru din anlayışıdır. Bizim din anlayışımızın üç ayağı var. Dinimizin ana kaynaklarına dayalı sağlam, otantik sahih bilgi. Modern dünyanın ihtiyaçlarını, küresel bazda oluşan eğilimleri, değerleri, yönelişleri göz ardı etmeyen, onu göz önüne alarak bilgiyi geliştiren bir anlayış ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin laik demokratik yapısı, Cumhuriyet'in temel ilkeleri... Bu anlayış Avrupa için barış, İslam dininin barış, huzur, esenlik, huzur kaynağı olması demektir.''

YABANCI HEYETLER
Ali Bardakoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın önemli bir mesaisinin yabancı heyetlerle görüşmeye ayrıldığını anlatarak, şunları kaydetti:
''Yurtdışından gelen heyetler, mutlaka ve mutlaka Diyanet İşleri Başkanlığı ile görüşmek, Türkiye'deki bu yeni vizyonu, bakışı anlamaya çalışmak istiyorlar. Modern dünyaya pencerelerini açan, diyaloğa açık, farklı inanışları, anlayışları dinleyen, ama kendine özgüveni olan, bilgisinden emin konuşabilen, tartışabilen din anlayışı... Konuşan bir diyanet, ama konuştuğunu bilen bir diyanet elbette Avrupa için bir şans gibi durmakta.'' Avrasya İslam Şurası ülkelerinde 60, Avrupa'da ise binin üzerinde din görevlisi bulunduğunu belirten Bardakoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
''Avrupa'daki heyetlerle görüşmelerimizde iki nokta öne çıkıyor. Onlar bir türlü laik bir devlet yapısı içerisinde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ve din kurumunun olmasının anlamını kavrayabilmiş değiller. Nasıl olur da, laik bir devlet din adamlarının maaşını ödüyor, din kurumu var ve resmi bir kurum var? Bunu anlamakta zorlanıyorlar. Hep ortaklaşa söyledikleri husus, 'Türkiye'deki bu model, insanın içini rahatlatan, insana güven veren din anlayışını siz nasıl oluşturdunuz, bu kıvama geldi?' Elbette bunda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın önemli bir rolü vardır. Bir bakıma Avrupalı, din kurumunu ve dini hayatı devletle ilişkilendirmenin anlamını kavramakta zorlanırken, bunun Türkiye için nasıl bir başarı olduğunu ve Türkiye örneğinin bu konuda nasıl bir kıvamı yakaladığını itiraf etmekten geri durmuyor. Görüşmelerimde ve yazılarımda, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sadece mekanizma olarak, bürokratik yapı itibariyle devletle ilişkili olduğunu, ama din konusunda ne demesi gerekiyorsa o konuyu özgürce ve bağımsız olarak ürettiğini söylüyorum. Mekanizma olarak devlet yapısı içinde yer almasının, devletin dini kontrol ettiği anlamına gelmediğini anlatıyoruz. Biz şimdiye kadar din alanında ne söylememiz gerekiyorsa onu kendimiz, kendi bilgimiz, donanımımızla, kaynaklarımızla, özgürce ve bağımsız olarak söylüyoruz. Başkalarının gözünün içine bakmayız. Laikliğin gereği de budur.''

ALMANYA'DA DİN EĞİTİMİ
Prof. Dr. Bardakoğlu, Avrupa'da yaşayan Türkler'in yaşantılarına da değinerek, ''Avrupa'ya göç eden kardeşlerimiz, adeta 30-40 yıl önce Türkiye'den götürdüklerini korumaya devam ediyorlar. Avrupalılar da bu manzarayı, görüntüyü, modern Türkiye imajını kötülemek ve İslam'ın çağdaş görüntüsünü kötülemek için imkan olarak kullanıyorlar. Önemli olan bu görüntülerin artma mı, azalma mı eğilimi gösterdiğidir, bunların hangi amaçla kullanılacağıdır. Avrupa'da olumsuz İslam imajı çizme, Müslümanlığı olduğundan çok daha farklı şekilde gösterme çabaları, ciddi bir projeye dönüşmüştür. Bir dinin bu şekilde gösterilmesinin, diğer dinler için zarar verici bir tutum olduğunu anlatmak istiyoruz'' dedi.
Bardakoğlu, Almanya'daki temasları sırasında Aşağı Saksonya Başbakanı'nın da katılacağı heyetle 4 milyona yakın soydaşın çocuklarına verilecek ''İslam Dersi''nin formatı, çizgisi, hedefleri ne olmalı konusunun ele alınacağını bildirdi. Bardakoğlu, ''Bu konu, sivil inisiyatife, toplumun içindeki güç dengelerine, cemaatleşmelerin gücüne bırakılamayacak kadar ciddi bir konudur. İslam dini konusunda ne deneceği, kapalı, muallakta bir şey değildir. Ne anlatılacağı bellidir'' diye konuştu.
.
Yayın Tarihi : 29 Ocak 2006 Pazar 16:59:15


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?