28
Mayıs
2024
Salı
GÜNCEL

'Avrupa Birliği sözünde durmuyor'

TESEV, "AB'nin Türkiye ile ilişkilerinde Kant'ı aramak" adlı raporunda, Brüksel'in çifte standart uyguladığını ve kendi ilkelerini çiğnediğini kaydetti.

Türkiye - AB müzakere sürecinde Kıbrıs nedeniyle yaşanan son kriz, Türkiye'nin AB üyeliğinin hararetli savunucularından olan Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) AB'ye yönelik sert tepkisine yol açtı. AB'yi Türkiye'ye verdiği sözleri tutmamak, kendi ölçüt ve ilkelerine uymamak ve Türkiye'ye karşı çifte standart uygulamakla eleştiren TESEV, yaşanan krizde Brüksel'in de önemli bir payı olduğunu vurguladı. 

TESEV, "AB'nin Türkiye ile ilişkilerinde Kant'ı aramak" adlı 27 sayfalık raporunda şunlar kaydedildi:

Farklı muamele eleştirisi 

"Türkiye'nin AB'ye üye olması, hem Türkiye hem AB hem de uluslararası topluluğun lehine bir gelişme olur. Ancak üyelik umudu, 6 ay öncesine kadar daha zayıflamış görünüyor. Türkiye'deki reform süreci yavaşlarken, AB'nin Türkiye'yi Avrupalılaştırma yönünde cesaretlendirmesi iradesi de daha az hissedilir oldu. 

AB'nin Türkiye'ye karşı öteki aday ülkeleri uyguladığından farklı bir muamelede bulunduğu izlenimi Türkiye içinden olduğu kadar Türkiye dışında da giderek daha yaygın olarak paylaşılıyor. 

Türkiye'nin haklı olarak sıkı sıkıya sorgulandığı insan hakları ve demokratikleşme düzeyi AB'nin halen üyesi olan bazı ülkelerde daha iyi değil. Türkiye'ye karşı izlenen ayrımcı yaklaşımlar Avrupa'nın üzerinde kurulduğu Kant'ın aydınlanmacı ilkelerini ihlal ediyor. Türkiye'nin reformlara devam etmesi bir ihtiyaçken AB sözünde durmayarak ve çifte standart uygulayarak buna hiç yardımcı olmuyor. AB, Türkiye'de AB üyeliğini isteyenlere net bir sinyal vermeli ve Türkiye'ye adil davranacağını göstermeli." 

TESEV'in raporunda AB'nin hatalı tutumları başlıklar altında özetlendi. Bunlardan bazıları şöyle:

İlk kez gizli oylama yapıldı 

Ayrımcı yaklaşım, üyelik bir hak mı yoksa imtiyaz mı? 

2002'deki Kopenhag zirvesinde "Eğer 2004'te Avrupa Konseyi, Komisyonu'nun raporu ve tavsiyesi üzerine Türkiye'nin Kopenhag kriterlerini yerine getirdiğine karar verirse AB müzakereleri gecikme olmaksızın başlatır" denildi. Ancak 6 Ekim 2004'te Komisyon Türkiye'deki demokrasi standardı yerine Türkiye'nin prensip olarak AB'ye üye olup olmaması tartışıldı. 

Aralık 2004 zirvesinden önce Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel sık sık Türkiye'ye üyelik dışında bir alternatif verilmesi görüşünü dile getirdi. 

Avrupa Parlamentosu'ndaki Hıristiyan Demokratlar, Türkiye'ye imtiyazlı ortaklık verilmesi için hararetli lobi yaptılar. Hatta AB'nin genişleme tarihinde ilk kez bir oylama gizli yapıldı ve Türkiye raporu böyle oylandı. 

Bu kapsamda kültürel farklılık ve kimlik sorunları gündeme getirildi. Valery Giscard d'Estaing, Türkiye'nin Avrupa ülkesi olmadığını ve başkentinin Avrupa'da bulunmadığını söyledi ve "Türkiye başka bir kültüre, başka bir hayat tarzına aittir" diye ekledi. 

Bu söylemler Türkiye'nin Avrupa'da bir tehdit olarak algılanması şeklinde bilinçleri çarpıttı. AB Komisyonu'da bu kirlenmeden payını aldı. Buna bağlı olarak AB'nin Türkiye insanı gözündeki değeri de düştü.

Üyelik müzakerelerinin açılması ve müzakerelerin çerçevesi 

3 Ekim 2005'te müzakerelere resmen başlanmasına rağmen zamanın büyük bölümü bu kararın doğru olup olmadığını tartışılmasına ayrıldı ve atılan bu adım şüpheli bir duruma sokuldu. Son dakika değişikliğiyle müzakerelerin kesin olarak üyelik statüsüyle sonuçlanmayabileceği, ucunun açık olduğu belirtildi. 

Hırvatistan ile aynı tarihte başlayan müzakerelerin çerçevesi bile iki ülke arasında faklılık gösterdi.

'Sopa' keyfi kullanıldı 

Hazmetme kapasitesi tartışması 

Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili tartışmalarda en önemli unsur olarak ileri sürüldü. 

Ancak bu kavram yeni değil. 1993'teki Kopenhag Zirvesi'nden beri masada olan kavram 2005'te aniden ortaya çıkarıldı. Oysa Türkiye'den önceki genişleme dalgalarında hiç bahsedilmedi.

Kıbrıs sorunu 

AB, Kıbrıs Rum kesiminin Kıbrıs Türk kesimine karşı haksız tutumuna Birliğin kendi eşitlik kurallarını çiğneyerek göz yumdu. "Sopayı" keyfine göre tek taraflı kullandı.

Milliyet
Yayın Tarihi : 10 Aralık 2006 Pazar 07:44:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?