Azınlık raporu davasında, mahkeme Profesör Baskın Oran ile İbrahim Kaboğlu'nun 'Türklüğü aşağılamak' suçundan yargılanmasını durdurdu.

Ancak 'suç işlemeye kışkırtma' suçlamasından yargılama devam edecek.

İHDK eski Başkanı İbrahim Kaboğlu ve Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Alt Komisyonu Başkanı Baskın Oran'ın dava kapsamında beş yıla kadar hapsi isteniyor.

15 kasım 2005'te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açtığı davanın iddianamesinde, Kaboğlu ve Oran'ın 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme' ve 'devletin yargı organlarını alenen aşağılama' suçları uyarınca bir yıl altışar aydan, beşer yıla kadar hapse mahkum edilmeleri istenmişti.

Savcı Nadi Türkaslan'ın hazırladığı iddianamede, soruşturma konusunu şu iki gerekçenin oluşturduğu belirtilmişti:

Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Alt Komisyonu'nun hazırladığı 'Azınlıklar ve Kültürel Haklar' raporunun onaylanma şekli

İHDK'nin, Başbakanlık ile herhangi bir ilgisi olmadığı halde 'devletin itirafı havası verilmek istenircesine Başbakanlık Raporu olarak kamuoyuna duyurulması'.

İddianamede, raporda azınlıklar için ileri sürülen taleplerle, Türkiye'yi işgal altına sokan Sevr Antlaşması'nın azınlık hükümlerinin büyük benzerlikler gösterdiği belirtilmişti.

Bu gerekçeden yola çıkarak iddianamede, ''böyle bir benzerlik karşısında Sevr paranoyasına kapılmanın, yadırganacak bir yönü olmaması gerekir'' denilmişti.

İddianameden önemli satır başları:

Raporda 'azınlığın etnik, dilsel ve dinsel olmak üzere üç türlü olduğu, Türkiye'nin Lozan'da bunları kabul etmediği, tanım ve haklardaki gelişme karşısında sıkıntılarla karşı karşıya kalındığı' değerlendirmeleri yer alıyor. Lozan Antlaşması'ndaki 'Azınlıkların Korunması' başlığına göre, Türkiye'deki azınlıklar Müslüman olmayan vatandaşlar.

Rapordaki 'azınlık' tanımı, Yunanistan'daki Müslümanlara tanınacak haklar bakımından karşılıklılık esasına dayanıyor.

Lozan Antlaşması ile kabul edilen azınlık kavramı dışında yeni bir azınlık tanımı ve uygulaması yaratılması kaosa yol açar, devletin üniter yapısını tehlikeye düşürür.

Raporda 'milletin bütünlüğü' kavramının batılıya ters olduğu ifade ediliyor. Oysa 1978 tarihli İspanya anayasası 'milletin bölünmezliği' ilkesine yer verir.

'Azınlıkları korumak' adı altında devletin varlığını oluşturan temel ilkelerin kaldırılmasını istemek bütünlüğü bozar.

Raporda 'Türklük yerine Türkiyelilik' kavramı öneriliyor... Örneğin, Fransa'yı oluşturan etnik unsurlar Kelt, Flaman, Alzas, Katalan, Bask, Bröton, Normanlar ve başka ırklar. Buradaki bir Fransız vatandaşının 'Je suis Français' derken Fransız olduğunu söylemesi sorun yaratmazken, bir Türk vatandaşının 'Türkiyeli' olduğunu söylemesini istemenin nedeni nedir?
Raporun oylanması için toplantı yeter sayısının 40 olması gerekiyor, buna karşılık oylamanın yapıldığı 1 ekim 2004 tarihli toplantıya 33 üye katılmıştı.

Şubatta istifa etti

Azınlık Raporu ile Türkiye'nin gündemine oturan Kaboğlu ve Başkanlık Divanı, 7 şubatta istifa etmişti.