Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, Abdullah Öcalan’ın Terörle Mücadele Yasa Tasarısının 6’ncı maddesindeki etkin pişmanlık hakkından yararlanmasının mümkün olmadığını açıkladı.

Terörle Mücadele Yasa Tasarısının(TMY) 6’ıncı maddesiyle ilgili "Abdullah Öcalan yararlanabilir mi" tartışmasına Türkiye Barolar Birliği de katıldı. Başkan Özdemir Özok, Öcalan’ın 6’ncı maddedeki etkin pişmanlık hükmünden TCK’nın 221’inci maddesi nedeniyle yararlanmasının mümkün olmadığını, ancak kamuoyunda oluşan kaygıları gidermek için maddenin yeniden yazılması gerektiğini belirtti.

Avukat Özdemir Özok, yaptığı açıklamada, Barolar’ın TMY’de değişiklik yapan tasarıya ilişkin görüşlerini ifade etti. Özok, tasarıda büyük tartışmalara neden olan 6’ncı madde için şöyle dedi:

"Tasarının 6’ncı maddesinde yapılan yeni düzenleme silahlı eylemleri olmayan, fakat Yargıtay kararları ile terör örgütü kabul edilen örgütlerin yönetici ve mensuplarının da etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması olanağını sağlamaktadır. TCK’nın 314’üncü maddesinde belirtilen silahlı örgütleri kuranların eylemlerinden dolayı 765 sayılı(eski) TCK’nın 125 veya 146’ncı maddeleri uyarınca cezalandırılmaları durumunda etkin pişmanhlık hükümlerinden yararlandırılmalarına ise 221’inci maddenin 4’üncü fıkrasının açık hükmü karşısında yasal olanak bulunmamaktadır. Yorum tartışmalarına açık olduğu gözlenen ve zorunlu da olmadığına inandığımız bu düzenlemnenin kamuoyunda oluşan kaygıları giderecek şekilde yeniden yazılmasında yarar vardır."

TERÖRLE MÜCADELE ASKER VE POLİSE HAVALE EDİLİYOR

Özok, tasarının genelini değerlendirirken de, öncelikle terörizmle mücadelede ’ulusal yöntem’(konsept) gereksiniminin giderilmediğinin görüldüğünü belirtti. Özok, Türkiye’nin terörizm tehdidiyle karşılaştığı 1970’li yıllardan bu yana çeşitli hükümetler tarafından benimsenen ’terörizmle mücadeleyi askere ve polise havale etme’ anlayışının sürdürüldüğü, terörle mücadelenin siyasal, sosyal, ekonomik, psikolojik ve hatta hukuki boyutlarını tümüyle kapsamadığı görülmektedir" dedi.

Özdemir Özok, tasarıyla özgürlük-güvenlik dengesi gibi uluslararası kabul görmüş bir kavramın temel alındığı belirtilmesine karşın ne özgürlük ne de güvenlik düzenlemelerinde bu dengenin gözetilmediğini ifade etti. Özok, "Terörle mücadele eden güvenlik güçlerinin operasyonel sorunlara ilişkin çözüm beklentilerinin özgürlükler sınırlanır kaygısı ile giderilmediğine" dikkat çekerken, tasarının terör suçlarının kapsamını ve bu suçların medya yoluyla işlenmesini düzenleyen hükümlerinde ise özgürlükçü yaklaşımdan uzaklaşıldığını vurguladı.

CUMHURBAŞKANI’NA SALDIRI TERÖR SUÇU SAYILMIYOR

Özok, tasarıda terör suçlarının kapsamının genişletilmesine karşın bazı eksikliklerin olduğunu belirtirken de,"Örneğin TCK’nın 315’inci maddesindeki ’silah sağlama’ suçu ve 310’uncu maddenin ikinci fıkrasındaki ’Cumhurbaşkanı’na fiili saldırı’ suçu doğrudan terör suçu sayılmamıştır. Bu suçların da tasarı kapsamına alınması gerekir" dedi.