19
Mayıs
2024
Pazar
GÜNCEL

Bizim için yok hükmündedir

Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'deki Gezi Parkı protestoları ve müdahalelerle ilgili alınan karara Türkiye'den sert tepki geldi.

AP'nin kararını aynen iade edeceğiz

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Avrupa Parlamentosu (AP) kararının Türkiye'ye iletildiğinde aynen iade edileceğini bildirdi.

Davutoğlu, AP'nin Türkiye hakkında aldığı kararın kabul edilemez olduğunu belirterek, ''Türkiye hiçbir şekilde, hiçbir ülke ya da ülke grubundan ders alma durumunda değildir'' dedi.

AP'nin kararı bizim için yok hükmündedir

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "AP'nin Taksim Gezi Parkı olaylarıyla ilgili Türkiye kararı bizim açımızdan yok hükmündedir" denildi.

Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye hakkındaki kararıyla ilgili olarak, "Avrupa Parlamentosu'nun ülkemizdeki duruma ilişkin olarak bugün kabul ettiği karar, demokrasinin güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması ortak hedefimize zarar veren, gerçeklerden kopuk bir nitelik taşımaktadır. Bu nedenle, bizim açımızdan yok hükmündedir" dedi.

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Türkiye’nin, uluslararası alanda demokrasi, hukuk ve insan hakları normlarının geliştirilmesine katkıda bulunan, belgelere taraf olma ve bunları uygulama konusunda kendisini ileri demokrasi olarak tanımlayan birçok ülkenin önünde yer alan, özellikle bölgesinde demokrasi temelinde istikrar sağlanması hedefi bakımından örnek bir ülke olduğunun inkar edilemez bir gerçek olduğu belirtildi.

Açıklamada, "Avrupa Konseyi’nin kurucuları arasında yer alan Türkiye’nin, özellikle son on yılda demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanında kaydettiği kapsamlı ilerlemeler toplumsal yaşamın her alanında görülmektedir. Hükümetimizin bu konuda uygulamaları daha da ileri götürme yönünde güçlü iradesi sürmektedir. İfade, toplantı ve gösteri özgürlüğü, uluslararası insan hakları belgelerinde ve bu bağlamda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde de ifadesini bulan demokratik haklar arasındadır. Hükümetimiz, bu hakların korunması ve geliştirilmesi konusunda tereddüde yer bırakmayacak kararlılıkla davranmaktadır. Bu yaklaşım, son olarak ülkemizde bazı demokratik talepleri dile getirmek amacıyla toplanan vatandaşlarımız için de geçerlidir" denildi.

Kimse ders veremez

Uluslararası insan hakları hukukunun önemli bir boyutunun şiddete izin verilmemesi ve önlenmesi, böylece, demokratik ortamın, kamu düzeninin ve vatandaşların hak ve güvenliklerinin korunması olduğu kaydedilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

"Şiddeti caydırma, önleme ve şiddete başvuranları bağımsız yargıya sevk etme önemli bir demokrasi ve hukuk devleti yükümlülüğüdür. Esasen, son gelişmeler, Türkiye’de demokrasi bilinci ve kültürünün gelişme sürecinde ulaştığı eşiği de göstermektedir. Hiçbir ülke ya da ülke grubu Türkiye’ye bu konuda ders veremez. Türkiye’deki son gelişmeler, son yıllarda özellikle birçok Avrupa kentinde meydana gelen toplumsal olaylardan farklı değildir. Buna karşın, diğer olaylar bu kapsamda tartışılmaz ve bu yönde tepki gösterilmezken, Türkiye’deki durum hakkında gözlenen tartışmanın boyutları Türkiye’ye uygulanan çifte standardın yeni bir örneğidir. Avrupa Parlamentosu, diğer ülkelerdeki benzer olaylar konusunda neden tepki göstermediğini de açıklamalıdır. Avrupa Parlamentosu kararları ancak adil ve dengeli oldukları ölçüde amaçlarına hizmet edebilir."

Umarım maliyetlerini hesaplamışlardır

AB Bakanı Bağış, AP'nin Türkiye kararıyla ilgili, "Sadece Hükümetimizi değil Türkiye Cumhuriyeti'ni de hedef almanın maliyetlerini umarım hesaplamışlardır" dedi.

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye hakkında alınan kararla ilgili olarak, Türkiye'nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu, neyi nasıl yöneteceğini kendi devlet geleneği içerisinde iyi bildiğini belirtti. 

Bağış, yaptığı yazılı açıklamada, "Son günlerde Batı medyasında ve Avrupa içerisinde bazı yetkililerin ve parlamenterlerin oldukça cesur ve akli melekelerini kaybetmiş gibi sorumsuz açıklamalar ve yayınlar yaptıklarını görüyoruz" ifadesini kullandı.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ve AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle'nin Türkiye'nin AB üyeliğine daha çok sahip çıkılması gerektiği, 23. ve 24. fasılların açılması gerektiği yönündeki pozitif, yapıcı mesajlarının Türkiye tarafından önemsendiğini belirten Bağış, şunları kaydetti:

"Avrupa içinde aklıselim ve objektif duruşunu kaybetmeyen dostlarımızı takdirle takip ediyoruz. Ancak Avrupa Parlamentosu'nda bazı parlamenterlerin medyatik olmak uğruna saçmalama özgürlüklerini de doyasıya kullanma hevesleri ortadadır. Ama saçmalamak da bir özgürlüktür, bu özgürlüğe saygı duyuyoruz. İnşallah o kaybettikleri melekeleri en yakın sürede bulmaları için de kendilerine dua ediyoruz. Orantısız, dengesiz ve mantık dışı açıklamalar yapmak, parlamento kürsüsünü bu tür akıl tutulmasına alet etmek her şeyden önce Avrupa Parlamentosu’nun güvenilirliğine ve imajına zarar veriyor. Avrupa Birliği yetkililerinin de buna alet olmak yerine dur demeleri daha akılcı bir yol olur."

"Sicili bozukların iddiaları kabul edilemez"

Bağış, Türkiye’nin iç meseleleriyle ilgili bu kadar rahat ve cesur konuşmanın bedeli olduğunu bazı parlamenterlerin anlaması gerektiğini ifade ederek, şöyle dedi:

"Ulusal ve uluslararası kirli planlara alet olup bunların manipülasyonlarına, iftiralarına kanmasınlar. Bu yanılsamayla gaza gelip durumdan da kendilerine vazife çıkarmasınlar. Türkiye muz cumhuriyeti değildir. Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir, neyi nasıl yöneteceğini de kendi devlet geleneği içerisinde gayet iyi bilir. Bu geçici durum karşısında gaza gelip bugün sadece Hükümetimizi değil Türkiye Cumhuriyeti'ni de hedef almanın maliyetlerini umarım hesaplamışlardır. Türkiye Cumhuriyeti Devletini şiddet uygulamakla suçlamak kimsenin haddi değildir. Hele hele bu konuda sicili bozuk olan sözüm ona ülkelerin ve bazı Avrupalı siyasetçilerin böyle bir iddiada bulunmaları kabul edilemez. Türkiye’de devlet şiddeti yoktur. Çevre hassasiyetiyle eylem yapanların arkasına sığınarak hukuku, asayişi ayaklar altına alanlara müsaade edilmemesi vardır."

"Bu oyunun uzantılarını iyi biliyoruz"

Bu oyunun ulusal ve uluslararası uzantılarını çok iyi bildiklerine işaret eden Bağış, "Güvenlik güçlerimiz içerisinde müdahalenin dozunu abartanlar için zaten soruşturmayı bizzat başlattık. Hükümet olarak bu sorunu bile demokrasiyi güçlendirecek bir mekanizmayla çözmenin arayışında olduk ve gösterilere konu olan Topçu Kışlası için referanduma gitmeyi öngörebileceğimizi söyledik" ifadesini kullandı. Bağış, şunları kaydetti:

"Bu her şeyden önce demokrasiye, millet iradesine duyduğumuz güvenin bir tezahürüdür. Türkiye’de şu anda Avrupa’nın en reformcu ve güçlü hükümeti ve dünyanın en karizmatik, en güçlü liderlerinden biri işbaşındadır. Eğer dertleri buysa hiç kusura bakmasınlar. Tayyip Erdoğan’ın liderliği altında eziliyor olmak bu ezikliği yaşayanların sorunudur. Avrupa ülkelerinde en masum gösterileri bile bir şiddet sarmalına dönüştürenlere sessiz kalan da Avrupa Birliği, Türkiye’de Vandalizm'e karşı güvenlik güçlerimizin haklı mücadelesini farklı yansıtan ve orantısız değerlendiren de Avrupa Birliği. Aynı şekilde Suriye’de her gün yüzlerce insan katledilirken sesini yeterince yükseltemeyen de Avrupa Birliği. Biz hangi Avrupa Birliği’ne inanacağız? Bu oyunun yurt içinde ve yurt dışındaki uzantıları hiç boşuna heveslenmesinler. Recep Tayyip Erdoğan’ı faiz lobisine de uluslararası şebekelere de yedirtmeyiz. Buna kimsenin gücü yetmez. Türk milleti buna izin vermez. Sel gider kum kalır. Gösteriler gelir geçer. Peki bu geçici duruma, bu kirli kampanyaya alet olup Türk halkının onurunu zedeleyici davranışlarda bulunanlar o zaman yüzümüze nasıl bakacak. Rüzgar ne kadar sert eserse essin, kayadan alacağı sadece tozdur. Sele kapılıp gidenler için de rüzgarla savrulup gidenler için de yapabileceğimiz bir şey yoktur."

"AB sürecini askıya almanın caydırıcı olacağını düşünmek saflık"

Bazı parlamenterlerin ve yetkililerin, Avrupa Birliği sürecini askıya almanın Türkiye için hala caydırıcı bir tehdit olduğunu düşünmelerini "saflık" olarak nitelendiren Bağış, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Türkiye ile ilişkilerin askıya alınması Türkiye için değil, Avrupa Birliği için bir tehdittir. Biz her şeye rağmen Avrupa Birliği reform sürecindeki kararlığımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu kararlılığın bir tezahürü olarak 15 Haziran 2013 Cumartesi günü Bakanlığımızın ev sahipliğinde Adalet Bakanımız Sayın Sadullah Ergin, Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu ve İçişleri Bakanımız Sayın Muammer Güler'in, yani dört bakanın katılımı ile Reform İzleme Grubu toplantımızın hazırlığı içerisindeyiz. Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin kendi mecrasında ve olması gerektiği zeminde ilerlemesi herkes için en iyi seçenektir. Biz bu seçeneği tercih eden taraf olarak sonuna kadar reform sürecindeki kararlılığımızı muhafaza edeceğiz. Bu çerçevede, yakın dönemde planlanmış bazı olumlu gelişmelerin de önünü tıkayan bir tutum takınmanın Türkiye-AB ilişkilerini geri dönülemeyecek bir yola sokacağı konusunda uyarıyoruz." 

AA
Yayın Tarihi : 13 Haziran 2013 Perşembe 15:50:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?