18
Mayıs
2024
Cumartesi
GÜNCEL

Dava durduruldu

Yazar Orhan Pamuk'un, İsviçre'de yayınlanan bir dergide yer alan röportajdaki sözleri nedeniyle ''Türklüğü alenen aşağılamak'' suçundan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın durdurulması ve dosyanın Adalet Bakanlığı'ndan dönüşünün beklenmesine karar verildi.

Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nce görülen davanın duruşmasının, daha geniş olan Şişli 1. Asliye Ceza Mahkemesi salonunda yapılması kararlaştırıldı. Mahkeme görevlileri, başsavcının talimatıyla salona öncelikle Avrupa Parlamentosu'ndan gelen heyet ile taraf avukatlarının alınacağını bildirdi. Ancak duruşma salonunun kapısı açıldığında herkesin içeri girmek istemesi üzerine izdiham yaşandı.

Bu sırada, bir avukat ile İngiltere'nin Avrupa işlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Denis MacShane arasında bir itişme oldu. Daha sonra salona, alabildiği kadar kişinin girmesine izin verildi.

Hakim Metin Aydın ve Cumhuriyet Savcısı Hasan Bölükbaşı salona girmeden önce müşteki tarafındaki bazı avukatlar, salonda olan Avrupa Parlamentosu heyetine tepki gösterdi. Yabancı parlamenterlerin salonda bulunmasını Türk mahkemesinin yargı bağımsızlığını etkilediğini savunan avukatlar, ''Avrupa Komisyonu Türk yargısını denetlemeye gelemez'' şeklinde konuştular.

Kürsüdeki yerini alan hakim Metin Aydın'ın salondaki kalabalığın nedenini sorması üzerine bazı avukatlar, ''Bağımsız yargımızı denetlemeye gelmişler efendim'' diye cevap verdiler. Hakim ve savcının yerlerini almalarından sonra adı okunan Orhan Pamuk, duruşma salonuna girdi.


PAMUK'UN AVUKATI İFADE ALINMASINI İSTEDİ
Müşteki Mehmet Özet ve avukatı Mehmet Üçok'un duruşmada bulunduğunu tutanağa yazdıran Hakim Metin Aydın, dosya incelemesinde 2 Aralık 2005 tarihli kararla suç tarihi itibariyle sanığın eyleminin 765 sayılı TCK'nın 159/1. maddesine uyabileceği ve sanık lehine olan bu madde sebebiyle aynı kanunun 160/2. maddesi uyarınca takibatın yapılmasının Adalet Bakanlığı'nın iznine tabi olduğunu belirterek, bu gerekçeyle dosyanın Adalet Bakanlığı'na gönderildiğini bildirdi.

Bunun üzerine söz alan Orhan Pamuk'un avukatı Haluk İnanıcı, mahkemenin dosyanın Adalet Bakanlığı'na gönderilmesi yönünde karar vermesine rağmen duruşmadan vazgeçmediğini ve bu nedenle duruşmaya katıldıklarını söyledi. Müvekkilinin 7 aydır manevi baskı altında olduğunu ifade eden İnanıcı, müvekkilinin sorgusunun yapılmasını istediklerini belirtti.

Davaya katılma talebinde bulunanların şahsi olarak suçtan zarar görmediklerini öne sürerek müdahillik makamının boşaltılmasını isteyen İnanıcı, dava açıldıktan 7 ay sonraya duruşma günü verildiğini, duruşmaya 2 hafta kala iddianamenin düzeltilmesi yoluna gidilebilecekken, mahkemenin bu işlemler yapılmadan dava şartı olarak izin alınması gerektiği düşüncesiyle dosyayı Adalet Bakanlığı'na gönderdiğini bildirdi.

Bu işlemler sırasında kendilerinin herhangi bir görüş beyan edemediklerini, işlemlerden haberleri olsa görüş beyan etme şanslarının olabileceğini kaydeden İnanıcı, yapılan işlemlerin adil yargılama hakkını zedelediğini, iddianamede suç yerinin belli olmadığını, suç tarihinin neye göre belirlendiğinin açıklanmadığını savundu.

Dava açılmadan önce hak düşürücü sürenin göz önüne alınmış olması gerektiğini belirten İnanıcı, günlük yayınlarda 2 ay, aylık yayınlarda 4 ay olan hak düşürücü sürenin tamamlanmış olduğunu öne sürdü. Muhakeme şartları açısından ayıplar olduğunu öne süren İnanıcı, beraat kararı verilmesi gereken durumlarda CMK'nın 223. maddesinin 9. fıkrasına göre yargılamanın durdurulması ya da ertelenmesi yönünde karar verilemeyeceğini bildirdi.

Bu maddeye göre, müvekkili hakkında beraat kararı verilebileceğini ifade eden İnanıcı, müvekkilinin savunmasının alınmasını istediğini bildirdi.


MÜŞTEKİ AVUKAT KERİNÇSİZ
Duruşmada daha sonra, ''müşteki'' sıfatıyla duruşmada bulunan avukat Kemal Kerinçsiz'den diyecekleri soruldu. Bunun üzerine söz alan Orhan Pamuk'un avukatı Haluk İnanıcı, Kerinçsiz'in konuşma hakkı olmadığını, katılma talebi kabul edildiği takdirde konuşabileceğini söyledi. Bu sırada taraflar arasında tartışma yaşandı.

Hakim Aydın'ın, celse arasında verdiği dilekçelere ilişkin diyeceklerini sorduğu Kerinçsiz, müştekiler hakkında davaya katılmaları konusunda bir karar verilmeden dosyanın Adalet Bakanlığı'na gönderilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu savundu.

Kemal Kerinçsiz, dosyanın Adalet Bakanlığı'na gönderilmesi konusunda İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne itirazda bulunduklarını belirterek, mahkemenin de dosyanın acilen istenmesine karar verdiğini söyledi.

Dava konusu eylemin yurtdışında meydana geldiğini, dolayısıyla TCK'nın 159. maddesinin 4. fıkrası kapsamında olduğunu öne süren Kerinçsiz, 160. maddenin 2. fıkrasının 159. maddenin 4. fıkrasını kapsamadığını kaydetti. Bu nedenle dosyanın Adalet Bakanlığı'ndan derhal geri istenmesine karar verilmesi gerektiğini belirten Kerinçsiz, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrasına göre durma kararı verilmesi gerektiğini söyledi.

Davanın yeni TCK'nın 301. maddesinden açılmasında herhangi bir hata olmadığını belirten Kerinçsiz, sanık avukatının zaman aşımının dolduğuna dair iddiaların da yerinde olmadığını kaydetti. Hakim Metin Aydın'ın, Kemal Kerinçsiz'in sözlerini tutanağa geçirirken yanlışlıkla ''sanık avukatı'' demesi üzerine Kerinçsiz'in ''Sanık müdafisi değilim aman efendim. Üzülürüm'' şeklinde konuşmasına salondakiler tepki gösterdi. Çıkan tartışma, Hakim Aydın tarafından yatıştırıldı.


''MÜŞTEKİ'' AVUKATINDAN KINAMA
İddianamede ''ihbarcı'' sıfatıyla yer alan duruşmaya da ''müşteki'' sıfatıyla katılan Mehmet Özet'in avukatı Mehmet Üçok da duruşma öncesinde mahkemeye verdiği 2 sayfalık dilekçesini tekrarladığını bildirdi.

Hakim Aydın, Özet'in dilekçesinde ''Türk milletinin onuruna, yasalarına, birlik ve bütünlüğüne sahip çıkması, buna karşı suç işleyenlerin cezalandırılmasının istendiğinin görüldüğünü'' söyledi. Avukat Üçok ise müdahilliklere karar verilmesini istediklerini belirterek, sanık avukatının müdahil kürsünün boş olması gerektiği yönündeki beyanını anlayamadığını ifade etti.

Yaklaşık 15 yıllık avukat olduğunu ve bu şekilde bir duruşma salonu daha önce görmediğini belirten Üçok, bu durumu kınadığını söyledi. Üçok, sanığın avukatı ile birlikte yalnız olması gerektiğini savunarak, duruşma salonunda yabancı temsilcilerin bulunmasını eleştirdi.

Duruşmaya ''müşteki'' sıfatıyla katılan Mehmet Soykan da mahkemeye bir dilekçe sundu.

DAVA DURDU
Talepler konusundaki görüşü sorulan Şişli Cumhuriyet Savcısı Hasan Bölükbaşı, dava dosyasının izin alınması amacıyla Adalet Bakanlığı'na gönderildiğini hatırlatarak, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca durma kararı verilmesi ve dosyanın Adalet Bakanlığı'ndan dönüşünün beklenmesini talep etti.

Hakim Metin Aydın da CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası ve eski TCK'nın 2. maddesinin 2. fıkrası, 159. maddenin 1. fıkrası ve 160. maddenin 3. fıkrası uyarınca kovuşturmanın izne tabi olması nedeniyle davanın durmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı'ndan dönüşünün beklenmesine karar verdi.

Dosya dönüp kovuşturma izni verildiğinde sanığa yeniden davetiye çıkarılmasına, Kemal Kerinçsiz, Mehmet Özet ile bu celse dilekçe veren Ramazan Kırkık ve Mehmet Soykan'ın katılma taleplerinin dosyanın bakanlıktan dönüşünden sonra karara bağlanmasına hükmeden Aydın, duruşmayı, 7 Şubat 2006 tarihine erteledi.


İDDİANAMEDEN
Şişli Cumhuriyet Savcılığı'nca 30 Haziran 2005 tarihinde hazırlanan iddianamede, Pamuk hakkında, İsviçre'de yayınlanan ''Das Magazin'' adlı haftalık dergide yer alan ve Aktüel Dergisi'nin Şubat-Mart 2005 sayısında da çevirisine yer verilen röportaja ilişkin Kırklareli Merkez E Tipi Kapalı Cezaevi'nde hükümlü olarak bulunan Sebahattin Zorlu ve Kayseri'nden Mehmet Özet'in şikayet başvurusunda bulunmaları üzerine soruşturma başlatıldığı belirtiliyor.

İddianamede, yazar Orhan Pamuk'un İsviçreli bir gazeteciyle yaptığı söyleşide, ''30 bin Kürdü ve bir milyon Ermeni'yi öldürdük. Türkiye'de hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor. Ben ediyorum'' şeklinde beyanları olduğu kaydediliyor.

Bu söyleşinin 2 ay sonra İsviçre'de, daha sonra da Türkiye'de yayınlandığı belirtilen iddianamede, Pamuk'un sözleriyle ''Türklüğü alenen aşağıladığı''nın anlaşıldığı öne sürülüyor. İddianamede, Pamuk'un yeni TCK'nın 301. maddesinin 1. fıkrası uyarınca 6 ay ile 3 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyor. (Star)
.
Yayın Tarihi : 16 Aralık 2005 Cuma 16:44:12
Güncelleme :17 Aralık 2005 Cumartesi 17:28:08


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?