22
Mayıs
2024
Çarşamba
GÜNCEL

Dindarlar arttı mı azaldı mı?

Tarhan Erdem yönetimindeki Konda araştırma şirketinin geçen hafta Milliyet gazetesinde yayınlanan ‘Gündelik Yaşamda Din, Laiklik ve Türban’ başlıklı anketin yankıları sürüyor. AK Parti iktidarında Türkiye’de türbanlıların sayısındaki artış nedeniyle tartışma yaratan ankete en büyük tepki, Erdem’le yaklaşık 20 yıl Konda’da birlikte çalışan, daha sonra A&G Araştırma’yı kuran Adil Gür’den geldi.

Gür; NTVMSNBC’ye “Türkiye bu kadar dindarsa benim araştırmalarım yanlıştır. Ama, Türkiye’de değil, dünyadaki herhangi bir İslam ülkesinde bile ibadet etme alışkanlığının bu kadar yüksek olması mümkün, mümkün, mümkün değildir” diyor.


Geçen yıl TESEV ve iki ay önce de 32. Gün ile A&G şirketinin ortak yürüttüğü araştırmalar “Türbanlıların oranında yüzde 2.9’luk azalma var” sonucu çıkıyordu. Bu konuda 2003 yılında araştırma yapan Konda’nın son araştırması ise türbanlıların sayısında ciddi artış olduğunu gösteriyordu. 2003’teki araştırmayı Erdem’le birlikte yapan Adil Gür, son araştırmaya tepkisini Star gazetesinden Fadime Özkan’a “Düzenli oruç tutanların yüzde 82.5, beş vakit namaz kılanların yüzde 43.9, düzenli camiye gidenlerin nüfusa oranının yüzde 24 olduğunu ispat etsinler ben bu işi bırakırım” diye ifade etti.

NTVMSNBC anketin ispat edilip edilemeyeceğini Adil Gür’e; Gür’ün eleştirilerini de Tarhan Erdem’e sordu. Erdem araştırmayı 5300 kişiyle yaptığını daha güvenilir olduğunu belirterek, A&G’nin araştırmasının ise 1863 denekle yapıldığına dikkat çekiyor. Gür, önce deneklerin sayısının güvenilirliği etkilemeyeceği itirazında bulunarak şunları söyledi:


2003 araştırmasını Tarhan Bey’le beraber yaptık. 2003’teki araştırma da yine bu benim yaptığım araştırmadaki aynı örnekleme ile yapılmıştır. Bizim örneklemimiz yanlışsa 2003’teki örneklem de yanlıştır. İstatistik öyle bir bilim dalıdır ki 5 binlik araştırma 2 bin kişilik yapılan araştırmayı dövmez. 1200-1800 kişiyle yapılan araştırmanın hata payı yüzde 2 ise, 5 bin kişiyle yapılan araştırmanın payı 1.99’dur. Bunu herkes bilir. Biz kendi araştırmamızda 2003’te gittiğimiz aynı mahallelere, aynı sokaklara gittik. Bu araştırma yanlışsa o zaman 2003’te yaptığımız araştırma da yanlıştır. Kendi araştırmalarını 2003’teki araştırmalarıyla kıyaslamaları da yanlıştır. Ben tezimin arkasındayım. Amerika’da 200 milyondan fazla yetişkin nüfus vardır. ABD’de tüm kamuoyu araştırmaları 1000-1200 kişi ile yapılır. Önemli olan örneklemi doğru yapmaktır. Örneklemi yanlış yaparsanız 5 bin kişiyle, 500 bin kişiyle de görüşseniz de bir şey ifade etmez.

ÖRNEKLEMDE DİNDARLARIN ORANI ÇOK FAZLA
İddiam, “Benim araştırmam senin araştırmanı döver” değil. Benim söylemeye çalıştığım şey, araştırma sonuçları Türkiye gerçekleriyle örtüşmemektedir. Benim itiraz noktam, türbanlı oranının; her 100 kadından 23-24’ünün “örtüm türban” diyebilmesi Türkiye’nin gerçekleriyle, sosyo-okonomik yapısıyla mümkün değildir. Diğer bir nokta da, Milliyet gazetesinde 6 gün boyunca yayımlanan araştırmanın bütününü incelediğimde; araştırmaya katılan dindarların örneklem içerisinde çok fazla yer aldığını görüyorum; itiraz noktam bu. Tarhan Bey’le 15 yılı aşkın süre birlikte çalıştık; araştırmacılığına, güvenirliliğine hiçbir itirazım yok. Sadece Tarhan Bey’in araştırmasından iki ay önce bizim de araştırmamız yayımlandığı için ister istemez “hangisi doğru” diye soruluyor. Biz de 21-23 Eylül tarihlerinde 33 il, 128 ilçede 157 mahalle ve köyde 18 yaş üstü 1863 denek ile araştırma yaptık.

SONUÇLAR TÜRKİYE GERÇEKLERİYLE ÖRTÜŞMÜYOR
Tarhan beyin saygınlığını, kişiliğini asla tartışmam. Kendisi özellikle benim bu sektöre girmemde, araştırmacı diye geçinebilmemde emeği olan tek kişidir. Benim itirazım şu: Buradaki dindarların oranı, örtünenlerin oranı, Türkiye gerçeğiyle uyuşmuyor. Türkiye’de 100 tane araştırma yapsanız hata paylarıyla birlikte birbirine benzer sonuçlar ortaya çıkması lazım. Çünkü istatistik bir bilim dalı. Ama maalesef burası Türkiye. Seçim dönemlerinde görüyorsunuz, birisinin yüzde 5 dediği bir partiye başka bir araştırma şirketi yüzde 20 diyor.

1999’DAN BU YANA ORUÇ TUTANLARIN ORANI AZALDI
Türkiye’de oruç tutanları Ramazan ayında aç mı, tok mu diye tek tek sayamazsınız. Türkiye’de 70 bin 600 cami var, her caminin önüne bir adam koyup saymanız mümkün değil. Teorik olarak bunu ispat etmek mümkün değil. Ama benim itirazım şu: Biz yaklaşık 10 yıldır her Ramazan ayında yaptığımız araştırmalarda insanların namaz kılıp kılmadığını, oruç tutup tutmadığını soruyoruz. Görüyoruz ki Türkiye’de oruç tutanların oranı (elbette doğru söylemeyenler de vardır en nihayetinde), özellikle 1999’dan bu yana düzenli olarak azalıyor.

İSLAM CUMHURİYETİ’NDE BİLE BU ORAN ÇIKMAZ
Ve bugün yüzde 50’nin altında. 28 Eylül’de yayınladığımız araştırmamızın sonuçlarına göre; “Düzenli namaz kılarım” diyenlerin oranı yüzde 29. “Oruç tutuyorum” diyenlerin oranı yüzde 49.8. “Hiç oruç tutmuyorum” diyenlerin oranı yüzde 20. Halbuki KONDA’nın araştırmasında “Hiç tutmuyorum” diyen yüzde 5, “Düzenli oruç tutuyorum” diyen 82,5. Yüzde 13 de “Arasıra tutuyorum” diyen var. Ben burdan yola çıkarak konuşuyorum. Bunun ispatı tabii ki mümkün değil ama, Türkiye’de değil, dünyanın hiçbir yerinde adı İslam Cumhuriyeti olan bir ülkede bile, insanların düzenli ibadet etme alışkanlıklarının bu kadar yüksek olması bana bir araştırmacı, bir sosyolog olarak değil, bir vatandaş olarak bile çok geldi.



Okumadan da eleştirenler var. Bu mesele böyle yanlış, denip geçilecek bir mesele değil. 16 değil de 18’di, 14’tü denilebilir, ama ben başı örtülü kadınlarımızın yüzde 5’inin türban taktığını değil, yüzde 10-15’in üzerinde türban taktığını düşünüyorum. Bu kadar yanılgı olamaz. Ben örneklemin de yanlış olduğu kanısında değilim, örneklem doğru. Bunu söyleyenlerin elindeki araştırma 1200-1800 kişiyle yapılmış araştırma. Toplumsal bir davranış birimini tespit ederken bin 200 kişi çok güvenilir bir miktar değildir. 5 bin 300’ün çok daha güvenilir olduğunu sanıyorum. Netice itibarıyla da dayandığımız kriterler; siyasi kiriterler, eğitimle ilgili kriterler, ekonomik kriterler oldukça bölgeden bölgeye farketmeyecek doğrulukta. 5 bin 300 kişiyle yapılan bir arıştırmanın yanlışlığını söylemek için biraz daha düşünmek lazım.

FELSEFELERİNE UYGUN OLMAYANLAR ÖYLE DİYOR
Kimse ayranım ekşi demez. Bizim eleştirenlere “Evet, doğru söylüyorlar” dememiz beklenmiyor herhalde. Biz yaptığımız işin doğruluğuna inanıyoruz. Yayınlamış, altına rahatlıkla imzamızı atmışız. Kendi isteklerine, kendi felsefelerine uygun olmayan insanlar meseleyi araştırmada görüyorlar.

22 Temmuz seçimleri öncesinde seçim sonuçlarıyla ilgili anketimiz için de “Olmaz böyle şey” diyenler, şimdi “Pekala olabilir” diyorlar. O zaman “Gayet tabii, böyle olması doğal” diyenlerin de şimdi bir kısmı “Bu doğru değil” diyorlar. Herkes kendi düşüncesine uygun bir sonuç arıyor. Uymayınca da böyle şeyler söylüyorlar işte.

BİZ “BİZE ÖYLE DEDİLER” DİYORUZ
Biz “Gittik yüzde 25’i beş vakit namaz kılıyor, bunu tespit ettik” demedik, demiyoruz. Biz, “Bizim konuştuğumuz 5 bin 300 kişinin yüzde 80’i oruç tuttuğunu söylüyor” diyoruz. Gayet tabii bunların içinden oruç tutmadığı halde oruç tuttuğunu söyleyenler vardır. Oruç tutmadığı halde, “Oruç tutuyorum” diyen vardır. Buradaki oranın anlamı şu: Türkiye’de yaşayan insanların yüzde 80’i “Ben oruç tutuyorum” diyor. Bu önemli bir veri bence ama kimse çıkıp da “Türkiye’de yüzde 80 oranında namaz kılınıyor” demez. Benim takıldığım nokta şu: Sadece türbanla ilgili verilere takılmamak lazım. Araştırmada gerçekten çok değerli veriler var. Şu kadar kişi “Ben oruç tutuyorum” diyor. Bu ikisi arasında fark var.

ntv
Yayın Tarihi : 11 Aralık 2007 Salı 09:02:24
Güncelleme :11 Aralık 2007 Salı 09:00:55


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?