Türkiye'nin Hristiyanlık geleneğinin yüzyıllar öncesine dayandığını belirten Deutsche Welle, ancak Heybelida Ruhban Okulu'nun kapatılması ile birlikte Türkiye'nin din adamı yetiştirme alanında bir merkez olmaktan çıktığını belirtti.

Türkiye'nin Hristiyanlık geleneğinin yüzyıllar öncesine dayandığını belirten Deutsche Welle, Heybeliada Ruhban Okulu'nun kapatılmasının Türkiye için bir sorun olduğunu belirtti.

Deutsche Welle'nin (DW) haberinde, Türkiye'nin Hristiyanlık geleneğinin yüzyıllar öncesine dayandığını vurgularken, Heybelida Ruhban Okulu'nun kapatılması ile birlikte Türikye'nin din adamı yetiştirme alanında bir merkez olmaktan çıktığını ifade edildi.

Heybeliada Ruhban Okulu'nun 1844'te adadaki bir tepeye yapıldığı ifade edilen haberde, okulun üst düzey kilise adamları yetiştirdiği ancak 1971 yılında kapatıldığı ifade edildi. DW'ye konuşan bir ruhban okulu yetkilisi, "Okulun en yoğun olduğu zamanlarda bile öğrenci sayısı asla 120'yi geçmedi" dedi.

DW, okulun kapatılmasının ardından Ortodoks kilisesinin liderler için Türkiye dışındaki kurumlara dönmek zorunda kaldığını belirtti.

"TÜRKİYE PATRİKHANE'NİN STATÜSÜNÜ ISRARLA REDDEDİYOR"

Haberde ayrıca, İstanbul'daki Patrikhane'nin, Türkiye'deki Ortodoks Hristiyanların merkezi olduğu ancak aynı zamanda 250 milyonluk Ortodoks Kilisesi için de merkez konumda olduğu ifade edildi. Haberde, "Ancak Türkiye (Patrikhane'deki) bütün din adamlarının Türk olması gerektiği konusunda ısrar ediyor ve Kilise'nin statüsünü kabul etmeme konusunda direniyor" ifadeleri yer aldı.

DW'ye konuşan ve Patrikhane'de görev yaptığı belirtilen Başpiskopos Meliton, Heybeliada kapalı olduğu için din adamı sıkıntısı yaşandığını belirtti ve "Sadece birkaç din görevlimiz kaldı. Yalnız 16 piskopos var bunların da dokuzu yaklaşık 75, diğerleri de 60-65 yaşlarında. Ayrıca Türk vatandaşı olan da sadece dört-beş din görevlimiz kaldı" dedi. Meliton, bütün çabalara rağmen Türk yetkililerle Patrikhane arasında da bir diyalog bulunmadığını söyledi.

AB BEKLENTİSİ

Haberde, Avrupa Birliği'nin sadece Heybeliada değil vakıf malları konusunda ad kaygılı olduğu belirtildi ve Türkiye'deki Ortodoks Hristiyanların maruz kaldıkları ayrımcılığa karşı şimdi Avrupa Birliği sürecinden beklentileri olduğu dile getirildi.