Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, güvenlik güçlerinin terörle ilgili yapılması gerekenleri yaptığını belirterek, "Şu anda terör bizim önemli konularımızdan bir tanesidir ve terörle ilgili bu mücadeleyi sonuna kadar hep birlikte vereceğiz" dedi.

Başbakan Erdoğan, BM Zirvesi için bulunduğu New York'ta Suudi Arabistan Başbakanı Prens Sultan İbn Abdul Aziz Al Saud ile görüşmesinin ardından Türk Evi'nde düzenlediği basın toplantısında BM Zirvesi'nde pek çok dünya lideriyle görüştüğünü anımsatttı. Erdoğan, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ve Başbakan İbrahim Caferi ile bölgesel konuları, İngiltere Başbakanı Tony Blair ile görüşmesinde de 3 Ekim öncesi konuları ele aldıklarını söyledi.

Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, Irak Devlet Başkanı ve Başbakanı'nın, görüşmelerinde, terör örgütü PKK konusunda Türkiye'ye bazı güvenceler verdiğini belirtirken, "Bu sizi tatmin etti mi? Kuzey Irak'ta sınır ötesi bir operasyon söz konusu olabilir mi?" sorusuna "Burada gerek hükümet olarak, gerekse ilgili kurum ve kuruluşlarımız olarak neler yapılması, hangi takvim içerisinde yapılması gerekiyor, bunların hepsi bellidir ve bu devam ediyor" karşılığını verdi.

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad ile yaptığı görüşmede, İran'ın Türkiye ve Müslüman ülkelere nükleer program alış-verişi önerisinde bulunduğuna ilişkin haberlerin sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, ifade edilen şekilde bilgi alışverişinin söz konusu olmadığını bildirdi.

ABD Temsilciler Meclisi Uluslararası İlişkiler Komitesi'nin sözde Ermeni soykırımını tanıyan iki tasarıyı kabul ettiğinin anımsatılması üzerine Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Böyle bir karar komiteden geçmiş olabilir. Ermeni soykırımı konusuyla ilgili kanaatlerimizi çok açık ve net ortaya koyuyorum. Bundan sonra kim, nasıl karar alırsa alsın, biz diyoruz ki 'Türkiye Cumhuriyeti olarak bizim arşivlerimiz açıktır. İlgisi olmayan ülkelerin neye dayanarak bu tür kararları aldığını ben anlamakta zorlanıyorum. Eğer bu süreç bu şekilde devam edecek olursa, inanıyorum ki dünyanın bazı ülkelerinde de aynı onlara yönelik bu tür kampanyalar başlatılabilir. Çünkü alınan bu kararların bilimden kesinlikle uzak olduğuna inanıyorum."

Başbakan Erdoğan, AB ile müzakere süreci konusundaki son gelişmelere ilişkin bir soruyu şöyle cevapladı:

"Bizim 3 Ekim'e yönelik aslında bir sıkıntımız yok. Ancak, bu karşı deklarasyon noktasında buraya bazı yabancı unsurları sokmak isteyenler var. Sıkıntı burada. Biz de diyoruz ki, 'buraya boşu boşuna bu tür yabancı unsurları sokmaya gayret etmeyin. Çünkü bu işlerin hepsi 17 Aralık'ta bitti ve bu işin çerçevesi belirlendi.' Tabii ki bu mücadeledir. 3 Ekim'e kadar da gerek ben, gerek Dışişleri Bakanı, gerekse Başmüzakerecimiz yoğun bir mücadeleyle süreci devam ettireceğiz. Yani bizden herhangi bir taahhüt, şu bu, filan falan koparılamaz. Yapılacak olan herşey yapılmıştır. Biz şu anda sadece 3 Ekim'de müzakerelere başlamanın hazırlığı içerisindeyiz."

Recep Tayyip Erdoğan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Tasos Papadopulos ile görüşmesinde, "Annan Planı içerisindeki Kuzey'de ve Güney'de iki devlet ve bir konfederatif yapıyı kabul etmelerinin şart olduğunu, aksi takdirde anlaşmanın mümkün olmadığını" dile getirdiğini bildirdi.

Erdoğan, bir gazetecinin, "Bush'un verdiği resepsiyonda, bazı Türk kaynakları Türkiye'nin kaygılarını Bush'un Talabani'ye aktardığından bahsetti. PKK ile mücadele Irak'taki koalisyon güçlerinin asli görevi değil mi? ABD'nin bu sorumluluğu Iraklılara yüklemesi doğru mu?" sorusuna, şu yanıtı verdi:

"Tabii şu anda Irak'ın sıkıntısı ortada. Düzenli bir ordusu ve polis gücü yok. İster istemez ABD ve koalisyon güçlerinin burada kendilerine yardımcı olması gerekmektedir. Biz de bu konuyla ilgili olarak eğer uluslararası teröre karşı ortak mücadele verilecekse, nasıl 11 Eylül'den sonra bu iş ciddi olarak ele alınmışsa, Afganistan'da da bu süreç işletilmişse. Buna benzer sürecin Irak'ta da devam ettirilmesi gerekmektedir. Yani PKK terör örgütünü, terör örgütü olarak kabul edip, ona herhangi bir müdahale yapmamak öyle zannediyorum ki bu sürece biraz gölge düşürmek olur. Fakat son zamanlarda bazı olumlu gelişmeler sebebiyle bizim beklentilerimiz devam ediyor. Ama 'somut adımlar atıldı mı?' derseniz, kanaatimi söylüyorum, henüz somut adımlar atılmamıştır."