“Geleceğin Genelkurmay Başkanı” Tümgeneral Reha Taşkesen’in istifasında cevap bekleyen sorular, TSK kulislerinin en önemli maddesi olarak başta yer alıyor. 8 devresi içinde birinci sırada yer alan ve yetişen “nadide yıldız” olarak bilenen Taşkesen’i istifaya götüren sürece ilişkin, çeşitli spekülasyonlar yapılırken, paşayı kimin dinlediği ise hala gizemini koruyor. 

Genelkurmay, MİT, Jandarma, Emniyet ve Telekom dinlemeye ilişkin bilgilerinin olmadığı açıklamasını yaparken askeri yetkililer, “Böyle bir ismin önüne hiç kimse resmi olmayan bir dinlemeyi koymaz. Zaten resmi olmayan ya da yetkili bir merciden gelmeyen dinlemenin değeri de kıymeti olamaz” diyerek, bu istifanın arkasında daha önemli sıkıntıların olabileceğinin sinyalini verdiler. 

Kara Harp Okulu Komutalığı görevinden telefonlarının dinlendiği şüphesiyle istifa eden Tümgeneral Reha Taşkesen olayında şimdi paşayı hangi kurumun dinlediği tartışılmaya başlandı. Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, MIT, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Türk Telekom'dan arka arkaya yapılan “Paşayı biz dinlemedik” açıklamalarının ardından şimdi herkes, “O zaman bu dosyanın sahibi kim” sorusuna yanıt arıyor. 

WATERGATE 

Bu arada kimileri paşayı bir gönül ilişkisinin yaktığını ifade ederken, askeri kaynaklar “böyle kıymetli bir isim kişisel bir konu için harcanmaz” diyerek bunu geçerli bulmuyor. Ayrıca bu dinlemeler içinde eşi ve diğer dostlarıyla yapılan konuşmaların da bulunduğunu ifade eden askeri yetkililer paşanın “Bu bir Watergate Skandalı’dır” sözleriyle bir ülkeyi ya da bir servisi işaret ettiğini düşünüyor.
Son olarak 4 Temmuz 2006 tarihinde ABD Büyükelçiliği Konutu’nda Kuruluş Yıldönümü Resepsiyonu’na katıldığına da dikkat çeken yetkililer, “Bu ülkeye pek de sıcak bakan bir asker olmadığını biliyoruz. Resepsiyona çok da isteyerek gitmedi. Ertesi gün karargaha çağırılıp istifasının istenmesi ise çok ilginç geliyor” şeklinde konuştular. 

“TSK CİDDİ BİR KURUMDUR” 

Taşkesen’nin 1972-1974 yılları arısında Amerika’da yaşanan ve dönemin ABD Başkanı Nixon ile Demokrat Parti’nin önde gelen isimlerinin telefonlarının dinlenmesi skandalını dile getirmesinin tesadüf olmadığının altını çizen askeri yetkililer, “TSK ciddi bir kurumdur. Bir televizyoncunun, bir kalbi kırık kadının veya yetkisi olmayan bir kişinin yaptığı dinleme kayıtlarını çok da dikkate almaz. Kaldı ki mahkemelerde bile resmi makamlarca yapılmamış kayıtların delil olarak kabul edilmesi söz konusu değil. Ya kaynağın açıklanması söz konusu olamıyor, yada içeriği tahmin edilenden farklı” diyerek istifanın arkasında çok bilinmeyenler olduğunun altını çizdiler.