16
Mayıs
2024
Perşembe
GÜNCEL

Gökçek'in Ankara'ya faturası ağır

İlgililere göre; fıskiyeli havuzlarla donattığı, dünyanın en büyük yapay şelalesini kurduğu Ankara için en büyük hayalini, son seçimde “Şehrin 5 girişine dev heykeller kurmak” olarak açıklayan Gökçek’in Ankara’ya faturası ağır oldu.

Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın: Allah’ın arkasına sığınıyor ama Ankaralıların yaşadığı sıkıntı plansızlıktan, bilgisizlikten kaynaklanıyor.
Eski ASKİ Genel Müdürü Şükrü Barutçu: Allah’ın öngörmesiyle ne ilgisi var; Ankara’nın su planı 1968’de yapılmış, herkes bu plana uydu, Gökçek uymadı

Ankara Mimarlar Odası Başkanı Nimet Özgönül: Havuzlara, ağaçlara milyon dolarlar harcadı, altyapı yapmadı. Gökçek’in faturası ağır oldu.
Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz: Bilimsel verilerle ilgilenmiyor. Su sıkıntısını ticarete çevirdi. Fahiş fiyatla su satmaya başladı.

Gökçek, Ankara'nın su ihtiyacı karşılamak üzere sürdürülen kazı ve boru yerleştirme çalışmalarının Gölbaşı-Ahiboz köyü arasındaki hattında, basın ordusu eşliğinde inceleme yaptı.


Ankara’nın 3 dönemdir büyükşehir belediye başkanlığını yürüten Melih Gökçek, şehrin bugün susuz kalmasının ve Türkiye’de iki günde bir su verilen tek şehir olmasının sorumluluğunu Allaha yükledi. Aslında Gökçek, 14 yılda Ankara’yı neredeyse “su şehri” haline getirdi. Şehrin dört bir yanına fıskiyeli havuzlar yaptıran, dünyanın en büyük yapay şelalesini kuran Gökçek, amacının “estetik ve Ankara’nın iklimini yumuşatmak” olduğunu söylüyordu. Gökçek Ankara’nın ağaçlandırılmasına da çok çaba harcadı.

Gökçek ısrarlı: Allahın işi, herkes dua etsin
Ancak uzmanlara göre Ankara’nın ‘kurak’ iklimine uymayan ithal ağaçlar, yapay göletler, şelaleler, alt ve üst geçitlerle şehri süsleyen Gökçek, gereken yatırımı yapmayacak Ankara’yı susuz bıraktı. Konunun ilgilileri, Gökçek yönetiminde yaşanan susuzluğu NTVMSNBC’ye değerlendirdi:

Murat Karayalçın: (SHP Genel Başkanı / Gökçek’in selefi)

SU SIKINTISININ KAYNAĞI BİLGİSİZLİK VE PLANSIZLIK

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini Eylül 1993’te Melih Gökçek’e devreden Karayalçın, Gökçek’in başarısıyla değil, solun bölünmüşlüğünden faydalanarak 14 yıldır görevde olduğunu söyledi. “Bölünmüş sosyaldemokratlar 14 yıldır Ankara’yı Gökçek’e hediye ediyor” diyen Karayalçın, şöyle konuştu: “Melih Gökçek, yüce Allahın adının arkasına saklanmaya çalışmaktadır. Ankara’da ve genel olarak İç Anadolu’da yaşanan kuraklığa dünya genelindeki küresel ısınmayı gerekçe göstermektedir.

GEREKLİ BARAJLAR TAMAMLANMADI

“Bütün büyük kentlerde olduğu gibi Devlet Su İşleri (DSİ) bir ana plan hazırladı. Ankara Anakent Belediye Başkanlığı yaptığım zamanda, benim yönetimim tarafından da benimsenmişti. Bu plan Gerede ve Kızılırmak Havzaları’yla ilgilidir. Ankara 800’lü kodlardadır, Gerede bunun üzerinde, Kızılırmak ise altındadır. Gerede’nin suyu temizdir ve Ankara’ya taşınması ucuzdur. Kızılırmak suyu ise değişik kent ve tesislerde kirletilmektedir, Ankara’ya getirilmesi pahalıdır. DSİ’nin hazırladığı plan Gerede suyunun taşınmasını uygun görür. Bununla ilgili çok sayıda baraj yapımı da söz konusuydu. En son Işıklı Barajı ve Çamlıdere Barajı’na 1.2 milyar metreküp su sağlanması gerekiyordu. Gerede’nin suyunun orada toplanması öngörüldüğü için böyle bir hacim öngörülmüştü. Bu yönetim bu barajı yaptırmadı. Bu proje için Hazine Müsteşarlığı Japon kaynaklardan fon ararken, Ankara Büyükşehir Belediyesi metro yapma gerekçesiyle reddetti. Koskoca Ankara Büyükşehir Belediyesi birkaç projeyi birarada yürütemezmiş gibi. Belediye sonra bunu kendi kaynaklarıyla gerçekleştireceğini söylese de, yapmadı.

Şükrü Barutçu: (Eski ASKİ Genel Müdürü)

GÖKÇEK BİLGİ KİRLİLİĞİ YARATIYOR
1989-1994 tarihleri arasında ASKİ Genel Müdürlüğü görevini yürüten Barutçu, Gökçek’in “Allah’ın böyle bir afet göndereceğini öngöremedik” sözüne atfen, Ankara’daki su sıkıntısının sürpriz olmadığını, 1968 yılında hazırlanan su temini projesinden beri alınacak önlemlerin belli olduğunu söyledi. Barutçu, şöyle konuştu:

“Sayın Gökçek’in söylediği ‘öngörülememe’ meselesi, yöneticilerin, belediye başkanlarının tahminlerine kalmış bir şey değildir. Bu işin hesabı kitabı vardır ve zamanında yapılmıştır. 1998’de Işıklı Barajı yapılacak ve 2003’te de bu baraj da bitecekti. Bitmezse Ankara su sıkıntısı yaşayacaktı. Eğer bu sıkıntı 2007 yılında, yani 3 yıl geç yaşandıysa, bu Ankara’nın tahmin edilen oranda nüfusunun artmayışından kaynaklanmıştır.
“Gökçek’in bir başka iddiası da, Gerede suyunun pahalı olduğu için getirilmemiş olması. Söylediği doğru değil. Çünkü şu anda Kızılırmak’tan gelen su, enerji ve pompa kullanılarak getirileceği için pahalı. Gerede suyuysa enerji kullanılmadan kendiliğinden akacağı için ucuzdu. Kamuoyu bilgi kirliliğiyle yanlış yönlendiriliyor.

ANKARA’NIN SU DURUMU 1968’DEN BERİ BİLİNİYOR

“1968’de DSİ Genel Müdürlüğü Ankara Su Temini Projesi’nin fizibilitesi yapıldı, 1972’de de uygulama projesi haline dönüştürüldü. Buna göre, yıllar itibariyle Ankara’nın su ihtiyacı ve talebi ortaya kondu, bunun karşılığında da baraj yapılması öngörüldü. O tarihte 2020 yılından sonra Kızılırmak’tan su alınacaktı. Daha sonra bu plan revize edildi ve 2027 yılına bırakıldı. 1972’de bunlar konuşuldu, şimdi 2007’deyiz. Ben 1989-2004 arasında görev yaptım. Yani genel müdürler gidecek, gelecek, ama bu projeler ne olursa olsun uygulanacak. Yoksa susuz kalırsınız. Ankara’nın 1992’den 2007’ye kadar hiç su kesintisi olmadı.

TARİH KİTAPLARI BİLE YAZAR, ANADOLU KURAKTIR

Anadolu’da su kıttır. Hititler M.Ö. 1200’de susuzluktan yok oldu bu topraklarda. Susuzluk ve kuraklık tarihten bildiğimiz şeyler. O zaman ne yapacaksınız? Yağışlı mevsimde depolayacaksınız -yani baraj yapacaksınız-, kısıtlı mevsimde de bu suyu kullanacaksınız. Ama yatırımlar zamanında yapılmadı. ASKİ üstüne vazife olmayan görevleri üstlenerek 350 milyon dolar yola, alt-üst geçide harcadı. Oysa 200 milyon dolara Işıklı Barajı yapılabilirdi. Ve Ankara bu durumla karşı karşıya kalmayacaktı. Kamuoyunu yanıltmaya hiç gerek yok.”
Nimet Özgönül, Ankara Mimarlar Odası Başkanı

GİTMESİ GEREKEN ANKARALILAR DEĞİL, GÖKÇEK’TİR

Melih Gökçek’i Ankara’nın altyapısını geliştirmeye yönelik projeler üretmemekle suçlayan Nimet Özgönül, “Gökçek artık yöneticilik statüsünü bırakmalı” dedi. Özgönül, şunları söyledi:
“Sayın Gökçek’in yorumları çok ilginç. Yönetimindeki 3’üncü dönemde geldiği noktaya bakıldığında, insanlara dua etme nasihatı vermesi, herkesin bir akrabası vardır, onları ziyarete gitsin, diyerek Ankara’yı terk etmelerine çalışması ve bu sayede su sorununu çözmeye çalışması, bu kadar nüfus artarsa su tabii ki yetmez, gibi tesbitleri var. Yapılması gerekli olan şey, bir yönetici olarak, o statüsünü bırakarak Sayın Gökçek’in gitmesi gerekir. Bu kadar insanın bunca yıl yöneticiliğini yapıyorsunuz ve bugünlerini düşünmüyorsunuz. Küresel ısınma konusuyla ilgili hiçbir faaliyet yapmayıp, sonra ‘küresel ısınma var’ bahanesine saklanamazsınız. Bilime inanmadığının en büyük göstergesi, göstermelik konuların üzerinden giden bir yönetim şekli bu.

SUYU HAVUZA, GÖLETE, ŞELALEYE DÖKTÜ

“Gökçek yönetimindeki Ankara’ya bakarsak, su sıkıntısı açısından birçok yanlış uygulama var. Örneğin sayın Gökçek, Ankara’nın kendi doğal koşullarına uygun olmayan birçok ağaç ithal ederek, onların bakımını ve sulanmasını gerçekleştirmek için önemli miktarda su harcadı. Çok büyük alanlarda göletler yaparak, olabildiğince çimlik alanlar yaratarak büyük miktarda su harcadı. Ankara’nın en büyük sorunu ulaşımmış gibi alt-üst geçitler yaparak topoğrafyayı parçaladı. Ama insan yaşamının olmazsa olmazı su için hiçbir çaba harcamadı. Bu noktada da gülünç bahaneler sunuyor. Bunlara yapılana kadar suya yatırım yapılsaydı, bunlar yaşanmayacaktı.

KENTİN ÖNCELİĞİ SÜS HAVUZU MU?

“Gökçek’in kentin önceliklerine yönelik politikaları olması gerekirdi. Kentin önceliği süs havuzları, parklar mı? Bunlar görsel olarak, halkın gözünü boyamaya yönelik çalışmalar. Gökçek de halkın gözünü boyamaya yatırım yaptı. Su, temiz hava gibi konularsa altyapıya yönelik, görünmeyen çalışmalardır. Bunu es geçiyorsanız, şehrin yaşamını yok ediyorsunuz demektir. Bütün bilim camiası küresel ısınmayı söyledi, su sorunun bugünün sorunu olmadığını söyledi. Bunları duymazsanız kentliyi de bu hale getirirsiniz.

YİYECEK YARDIMLARI AYYUKA ÇIKTI

“Ankara’da yoksulluk had safhada. İşsizlikten kaynaklanan bir yaşam mücadelesi var. Yiyecek yardımları artık ayyuka çıkmış durumda. Tabii ki yoksullara yardım ederek onların hayatını kolaylaştırmak belediyenin görevi. Fakat siz bu insanları üretimin içine sokmuyorsunuz, onların yoksulluğundan oy potansiyeli yaratıyorsunuz. Bir de sermaye grubu var, ki Ankara bu anlamda parsellenmiş durumda, onlar da nemalanıyor bu işten. Sayın Gökçek’in de bu kadar plansızlığa rağmen 3 dönemdir Ankara’dan sorumlu olması böyle açıklanabilir.”
Muzaffer Eryılmaz, Çankaya Belediye Başkanı

ASKİ SUYLA DEĞİL, ALT-ÜST GEÇİTLE UĞRAŞIYOR

Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz, 2004 yılında çıkan Büyükşehir Belediyeleri Yasası’nın il belediyelerine gereğinden fazla yetki alanı tanıdığını, Melih Gökçek’in de bu yetkiyi keyfi kullandığını savundu. Solun bölünmesinden de Gökçek’in karlı çıktığını söyleyen Eryılmaz, “Gün geçtikçe yoksullaşan insanlarımızla yakın ilişkiler tuttukları için başarı sağlıyorlar” dedi. Eryılmaz şöyle konuştu:
“Ankara’da haketmediğimiz, ‘dediğim dedik’ bir zihniyetle yönetiliyoruz. 3 yıl önce 2004 Temmuz’unda çıkan Büyükşehir Yasası’ndan sonra şanssız bir dönem yaşıyoruz. Yasadaki temel maddeler ilçe belediyelerini hemen hemen yetkisizleştiriyor. Yani bu ortamda kaderimize terkediliyoruz. Ankara’nın şanssızlığı da bu. Sayın Gökçek’in dediği gibi, tabii ki Allah’a inanıyoruz, ama bir de akıl mantık var. Sayın Gökçek en son 2000 yılında Ankara’ya en kısa zamanda şehrin su ihtiyacının karşılanacağına dair söz verdi. Fakat ASKİ kendi alanıyla ilgili değil, üst geçit, reklama yatırımı yapıyor. Mesela metro ulaşımda çok önemli bir konu ama, buna yatırım yapılmıyor. Yerine, Avrupa’dan fidan getiriliyor. Burası tarım ülkesi, ama dışarıdan daha pahalıya alım yapılıyor. Büyükşehir, halkın gözünü boyayıcı işlere yatırım yapıyor.

SU SIKINTISINI RANTA ÇEVİRDİ, FAHİŞ FİYATA SU SATIYOR

“DSİ yıllardır bütün ülkede su ve yeraltı kaynaklarını araştırırken, Büyükşehir bu bilimsel verilerin hiçbiriyle ilgilenmedi. Ne teknik konularda odalara danışıldı, ne DSİ’ye kulak verildi. Gözünü para bürümüş bir anlayışla, su sıkıntısını da ticarete çevirdiler. 15-16 tonluk su tankerleriyle fahiş fiyatlarla insanlara su satmaya başladı. Büyükşehir bunun ihalesini yaptı. Hem buradan kar yoluna gidildi, hem de alelacele ihaleler yapıldı. Büyükşehir Yasası’nda öyle maddeler var ki, büyükşehirler isterlerse yapılacak işleri kendi şirketlerine direkt verebiliyor. Maddelerden biri diyor ki; o bölgede yaşayan insanların her türlü ihtiyacı karşılanır. Fakat bu ihtiyaç sınırları net belirlenmediği için, kentsel dönüşüm, rantsal dönüşüm oluyor.

SUYU KESMEK ÇÖZÜM DEĞİL

“Su sıkıntısının çözüm yolları araştırılırken, hala yanlış yöntemler izleniyor.Kesinlikle su kesintileri olmamalı. İhtiyacı olan, olmayan su depoluyor. Hiç küvetini doldurmayanlar su depoluyor, cebindeki parasını naylon bidona veriyor, depoladıkları su durağan su olduğu için mikrop barındırma ve salgın hastalığa sebep olma riskleri oluşuyor. Sonuçta Ankaralı kötü yönetilmenin faturasını ödüyor.”

NTV
Yayın Tarihi : 4 Ağustos 2007 Cumartesi 23:39:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
BERKAN KILINC IP: 88.228.220.xxx Tarih : 10.08.2007 11:09:50
ANKARANIN SU SIKNTISI DİYOLAR AMA SULARİ KESMİYECEKLER İNSANLAR SU DAHA COK ALİYOLAR BELKİ GELMEZ DİYE SUYU FAZLA FAZLA ALAK DİYE İNSANLAR YAGMUR DUA SİNA CİKSİNLAR TOSUN FELAN KESSİNLER AMA HERKES KACINIYO PARADAN PARA HARCAMAYAK DİYE