2
Mayıs
2025
Cuma
GÜNCEL

HSYK: Bu bir rejim savaşı!

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili Kadir Özbek, Türkiye’de yaşananları “rejim savaşı” olarak nitelendirdi. Özbek, Ergenekon davasının üzerine siyasi bulutların düştüğünü söyledi.

HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, korku imparatorluğu yaratmak isteyenlerin yine düğmeye bastığını söyledi. Dışardaki insanların bile endişeyle izlediği bir atmosfer oluştuğunu kaydeden Özbek “İçerdekilerin ne büyük sıkıntıların içinde olduğunu düşünmek zor değil” dedi. Özbek, Erzincan olayında HSYK’nin anayasa yetkisi içinde yaptığı bir düzenlemeye karşı fütursuzca bir direniş olduğunu söyledi.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek, yaşananları “Türkiye’nin düzeninin, rejiminin savaşı” olarak nitelendirirken “Yaptığınız icraatla hukuk devletinin ilkelerini zorluyorsanız sonunda rejim tehlikede demektir” dedi. Ergenekon davasını “Türkiye’nin kimyasını bozan yargılama” olarak değerlendiren Özbek, “Artık Türkiye’de siyaset yargının üzerine çökmüş durumda. O davanın (Ergenekon) üzerine siyasi bulutların düştüğü anlamına gelir” diye konuştu. HSYK Başkanvekili, “düğmeye basanları” söylemesi durumunda kendisinin “siyasi konuşmakla” suçlanacağını söyledi.

HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, yargıya yönelik “saldırıları” bu saldırıların asıl amacını ve yaşananların perde arkasını Cumhuriyet'e değerlendirdi. İşte o röportaj:

- Bulunduğunuz yerden Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tabloyu nasıl görüyorsunuz?

- Allak bullak bir atmosfer var. Adil yargılanma kompozisyonunun gerçekleşemeyeceği bir ortam var. Öyle görünüyor.

- Bunun gerçekleşmesini engelleyen ne?

- Belli zamanlarda gündemi işgal edecek, belli birtakım servislerin -servisler derken düğmelere basılması- sonucu karşımıza çıkan bir tablo. Gündemi oluşturmak, gündeme damgasını vurmak, birilerine mesaj vermek, bir yerleri etkileme amaçlı yapılan şeyler.

‘Ergenekon davası Türkiye’nin kimyasını bozdu’

- Sizce düğmeye kim basıyor?

- Türkiye’de bir korku imparatorluğu yaratmak, seslerin kısılmasını istemek kimin işine geliyorsa onlar yapıyor.

- Sizce kim bunlar?

- Daha fazla konuşursam “siyasi konuştu’ diyecekler. Onun için daha fazlasını sormayın bana...

- İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün’ün bugün (dün) basına yansıyan açıklamalarını nasıl değerlendirdiniz?

- Köksal Bey bugün Türkiye’de, Türkiye’nin kimyasını bozan, adeta bitmek tükenmek bilmeyen önemli bir davaya (Ergenekon) bakan mahkeme heyetinin başkanı. Son derece güzide bir hâkimimiz. Eğer bu kişi feryatlarda bulunuyorsa üzerinde durulması gereken noktaların son derece yoğun ve önemli olduğu ortaya çıkıyor. Bizim kurul olarak başından beri söylediğimiz kırmızı çizgimiz yargı bağımsızlığıydı. Ancak yargı bağımsızlığının yargının keyfiliğine dönüşmesi noktasında artık bizim sorumluluğumuzun başladığını düşünüyorum. Ancak HSYK’nin yapısı itibarıyla son derece edilgen olduğu, elinin kolunun bağlı olduğu, arkadaşlarımızla birlikte feryat eden, sesini duyurmaya çalışır bir pozisyonda olduğunu düşünüyorum. Bu da bizi çok incitiyor. Adalet Bakanlığı ne isterse onu görüşebilecek, istemezse görüşmeyecek bir konumdadır. Bu ölçülerin dışına çıkmaya çalışıyoruz. Çıkıp hak ihlallerinin özellikle adil yargılanma hakkının, insan haklarının ihlal edilmesi noktasında bir kamu görevlisi olarak üzerimize düşeni yerine getirmeye çalışıyoruz.

- Pek çok kesim tarafından Ergenekon davası için ‘siyasi’ nitelemesi yapıldı. Ama ilk kez davaya bakan mahkemenin başkanı da ‘Es kaza iktidar değişirse bunun hesabını başkaları sorar. Daha kötü sorar’ değerlendirmesiyle davanın iktidar eliyle yürütülen bir dava olduğu izlenimini aktardı...

- Yargı bağımsızlığı noktasından olaya baktığımızda hâkimin öncelikle kendisine ve kendisi dışındakilere karşı bağımsız olması esastır. Eğer bir mahkeme başkanı bağımsızlığını etkileyecek biçimde siyasi etki hissediyorsa artık bu noktadan itibaren o davayla ilgili kişilerin siyasi bir duruş sergilediği; o davanın üzerine siyasi bulutların düştüğü anlamına gelir. Maalesef son zamanlarda siyasetçilerimiz bu konuda gerekli hassasiyetleri göstermediler. Anayasa Mahkemesi’nde hayati önem arz eden son dava için mahkemeyi etkilemeye yönelik beyanatlar görüyoruz. Artık siyaset Türkiye’de yargının üzerine çökmüş durumda. Bunun olmaması gerekirdi. Özellikle Köksal Bey’in ‘hesap sorarlar’ biçimindeki yakınması feryadı keşke o noktada olmasaydı. Arkadaşımız o noktaya getirilmemiş olsaydı. O derece incinip, sıkıntıya sokulmasıydı. Asıl olan iktidarların yargıdan, yargılama mekanizmasından hesap sorması değil yargının hesap sormasıdır.

‘Fütursuz direniş’

- Erzincan’da yaşanan olayın bir başka uyarlamasının İstanbul’da yaşama geçirileceğini düşünüyor musunuz?

- Erzincan olayında HSYK’nin kendi anayasa yetkisi içinde yaptığı bir düzenlemeye karşı fütursuzca bir direniş ve karşı eylem söz konusudur. Genel toplamı o şekilde değerlendiriyoruz. Yetkileri yokken işlem yapanların yetkileri kaldırıldıktan sonra dahi devam ettiği işlemler akabinde hepimizin ibretle izlediği uygulamalar söz konusudur.

- Sayın Köksal Şengün ile ilgili bir girişim hazırlığı yapıldığı söyleniyor...

- Herkesle ilgili. Bu noktada kalmayacağını düşünüyorum. Herkesle ilgili birtakım düzenlemeler düzenlerin, sonuçta hayata geçirilmek istendiğini tahmin ediyorum.

- Bunun sizi de kapsayacağını düşünür müsünüz?

- Ben herkesten bahsediyorum. Gelişmeler de ona göre yürüyor sanki.

- Tüm bunlar neyin savaşı?

- Bu savaş Türkiye’nin düzeninin, rejiminin savaşı. Ya mevcut rejim devam edecek... Bunları bir vatandaş olarak, kişisel olarak değerlendiriyorum. Çünkü bir hukuk devletini, kuvvetler ayrılığını siz zorluyorsanız yaptığınız icraatla onun sınırlarını, ilkelerini zorluyorsanız bunun sonunda rejim, sistem tehlikede demektir.

- Ergenekon davasının siyasi olması o davada yargılanan sanıkları adalete güven açısından olumsuz etkilemez mi?

- Dışardaki insanların böyle endişe, kuşku ve üzüntüyle izlediği bir atmosferde içerdeki insanların ne büyük sıkıntıların içinde olduğunu düşünmek hiç de zor değil.

- Takip edilerek yaptığınız görüşmelerin fotoğrafları da çekilmiş.

- Ben onu fazla önemsemedim. Çünkü başından beri göz önünde olduğumuzu, peşimizde birtakım güçlerin dolaştığını tahmin ediyorduk. Görüşmelerimiz gizli kapaklı da değildi. Sayın Bakan Seyfi Oktay müstesna bir şahsiyettir. Sıradan bir Adalet Bakanı değildir. Bugün meslekteki hâkim ve savcıların hem kendilerinin hem de çocuklarının yaşamlarından eğitimlerine kadar her türlü maddi ve manevi nitelikte katkıları olan bir bakanımızdır. Özellikle kürsüdeki yargıçlar için çok mücadale vermiş bir insandır.

- Kişisel ya da kurumsal bir yasal girişiminiz olacak mı?

- İzliyoruz, değerlendiriyoruz. Ne gerekirse yapacağız.

- Sayın Köksal Şengün emekliliğini istedi mi?

- Köksal Bey ile görüşmemde böyle bir şey ifade etmedi. Kendisiyle son dönemde görüşmedim. Mümkün olduğu kadar başka türlü değerlendirilmesin diye aramama gibi bir hassasiyet gösteriyoruz. Arayıp bu kadar açık olduğu için de kutlamak isterim kendisini
 

Cumhuriyet
Yayın Tarihi : 10 Haziran 2010 Perşembe 17:40:58


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ahmet IP: 95.14.71.xxx Tarih : 10.06.2010 21:22:06

benimde ciddi endişerlerim vardı ama bakıyorum hangi işe el atsalar ellerinde kalıyor kürt açılımı dediler fos çıktı  dış politikayla desteğimizi arttıralım dediler bir sürü insan öldü ablukanın kalkması bir yana herkez israili desteklekledi hatta ablukanın bir ucu olan mısır türkiye bu işe müdahil olmaz dedi kesip attı diğerleri zaten se çıkarmıyor iran konusunda iran destekleyeceklerdi irana önümüzdeki yıl muhtemel yapılacak ambargoyu yaz ortasına çektiler yani ambargonun onaylanmasını çabuklaştırdılar