16
Mayıs
2024
Perşembe
GÜNCEL

Kanadoğlu'nda yeni iddia

Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, hükümetin yeni bir anayasa yapamayacağını öne sürdü.
Kanadoğlu, Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan “AKP yeni anayasa yapamaz” başlıklı makalesinde hükümetin yeni bir anayasa yapamayacağını savundu.

Kanadoğlu, görüşüne gerekçe olarak da düşüncelerini şöyle ifade etti: “1982 Anayasasında da değiştirilebilme koşulları, 175 nci maddede gösterilmiş, ancak bu Anayasanın bütünüyle ortadan kaldırılabileceğine ilişkin açık veya kapalı her hangi bir yetki tanınmamıştır. Anayasanın 6 ncı maddesinde yer alan ‘Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz' hükmüyle tali iktidarların, Anayasayı yok sayarak yeni anayasa yapamayacakları vurgulanmak istenmiştir.”

“YA LAİKLİK YA DA KAPATMA DAVASI”

Makalesinde hükümeti sert bir dille eleştiren Kanadoğlu, AKP nin bir yol ayrımında olduğunu, laiklikten yana olmaması halinde ‘odak' olduğu gerekçesiyle hakkında kapatma davası açılabileceğinin de sinyallerini verdi. Kanadoğlu, şu görüşlerini dile getirdi:

“Örneğin bir siyasi parti, ana dilde eğitimin yolunu açarak, ulus devlet ilkesine, yargıyı siyasallaştırarak hukuk devleti ilkesine, her türlü uluslararası anlaşma ve sözleşmeleri koşulsuz üstün sayarak millet egemenliğine, laiklik ilkesini yeniden tanımlıyorum diyerek bu ilkeyi yozlaştırıp türbanı serbest bırakarak laik cumhuriyet ilkelerine aykırı eylemler içerisine giremez. AKP bir yol ayrımında bulunuyor. Ya laik, demokratik cumhuriyetin, çağdaş bir siyasal partisi olarak iktidarda veya muhalefette ülkeye hizmet verecektir, ya da kendisini bir anda Anayasa'nın 68/4 ncü maddesinde belirtilen fiillerin işlendiği “odak” durumunda bulacaktır. Takdir ve tercih AKP'nindir”

AKP NEDEN YENİ ANAYASA YAPAMAZ?

Kanadoğlu, makalesinde AKP'nin neden yeni bir anayasa yapamayacağını şöyle ifade etti:

"Anayasalar, devletin kuruluşunu, örgütlenmesini düzenleyen, yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan, siyasal iktidarları hukuk devleti kurallarıyla sınırlayan ve denetimini sağlayan, uzlaşmaya dayalı toplumsal sözleşmelerdir. Ancak çağdaş anayasalar bununla da yetinmemekte, devletin kuruluş felsefesi ile dayandığı temel ilke ve değerler yanında, ulaşılması amaçlanan hedefleri de belirlemektedirler.

Asli kurucu iktidar, anayasayı ilk kez veya yeniden yapan iktidardır. Genelde hukuksal boşluğun giderilmesi işlevini yüklenirler. Örneğin yeni bir devletin kurulması, savaşlar sonucu ortadan kalkan devletin yeniden kurulması veya var olan devletin anayasal düzeninin darbe yahut ihtilal benzeri etmenlerle yıkılması gibi. Prof Dr Erdoğan Teziç'in de vurguladığı üzere, asli kuruculuk, yürürlükte bir anayasa olmadığı ya da yürürlükteki anayasal düzene son verildiği durumlarda söz konusu olmaktadır. Tali (türev, ikincil) kurucu iktidar ise, yürürlükteki anayasanın kuralları içerisinde, anayasada değişiklik yapma yetkisi bulunan iktidarlardır.

Her asli kurucu iktidar, yaptığı anayasanın sürekli olduğu iddiasındadır. Bu amacı sağlamak üzere anayasal önlemler almaktadır. 1874 ve 1999 İsviçre, 1875 Fransız Anayasaları haricinde, bu güne değin hiçbir Anayasa, tali kurucu iktidara anayasayı bütünüyle değiştirme, bir başka deyişle ortadan kaldırma yetkisi tanımamıştır.

1982 Anayasasında da değiştirilebilme koşulları, 175 nci maddede gösterilmiş, ancak bu Anayasanın bütünüyle ortadan kaldırılabileceğine ilişkin açık veya kapalı her hangi bir yetki tanınmamıştır. Anayasanın 6 ncı maddesinde yer alan ‘Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz' hükmüyle tali iktidarların, Anayasayı yok sayarak yeni anayasa yapamayacakları vurgulanmak istenmiştir.

Son anayasa tartışmalarının başlangıcı, siyasal iktidarın 22 Temmuz seçim yengisinin verdiği güç ve cesaretle, yeni bir anayasa yapma girişimidir. 1982 Anayasasının, halk oylamasında % 91,37 kabul oyu almasına rağmen, gerek hazırlanışında ve halkoyuna sunulmasında demokratik yöntemlere uyulmaması ve gerekse içeriği itibarıyla çağdaş demokrasiyle uyumsuzluğu nedeniyle toplum tarafından özümsenmemesi, siyasal iktidar tarafından bir koz olarak kullanılmak istenmiştir. 1982 Anayasasında bu güne değin onüç kez değişiklik yapılmış ve seksenüç madde değiştirilmiştir. Buna rağmen özellikle yargı bölümünde yargı bağımsızlığını zedeleyen hükümler özenle korunmuştur.

‘İLK SİVİL ANAYASA' SÖZÜ KABA YALAN

Siyasal iktidar 1982 Anayasasında değiştirilmesi gereken maddeleri belirlemekten kaçınarak toptan yeni bir anayasa yapma arzusunu kamuoyuna sunmuştur. Bu sunuş'un öncesinde 1921 Anayasası tarihi gerçeği örtülerek, ‘ilk sivil Anayasa' kaba yalanı ortaya atılmış, ‘renksiz, ideolojisiz, Atatürk ilke ve devrimlerinden' arındırılmış anayasa yapma isteği dillendirilmiştir. Bir Anayasa hukuku uzmanına verilen sipariş, uzmanın seçtiği aynı düşünce yapısındaki altı uzmanın da katılımıyla oluşturulan kurul tarafından taslak haline dönüştürülmüş ve siyasal iktidara sunulmuştur.

İktidarın görevlendirdiği siyasilerle kurulan ortak çalışma sonucu ortaya çıkan metin, AKP'nin metni olarak tanıtılmış, sonra bundan vazgeçilerek son sözün parti genel başkanına bırakıldığı açıklanmıştır. Bu arada bir takım sivil toplum örgütleri de topluma yapılan çağrıyı samimi ve ciddi kabul ederek veya durumdan vazife çıkararak hazırladıkları yeni anayasa önerilerini ya da yeni anayasaya ilişkin önerilerini kamuoyuna açıklamışlardır. Siyasal iktidarın, yeni anayasa yapma yetkisi bulunmadığı gözetilmeden yapılan, toplumu yanıltıcı ve bir anlamda iktidara hedefine ulaşmada destek olarak görülebilecek bu çalışmalar, ‘incelemeye değmez' karşılığını almıştır.

BU BİR SİVİL DARBE GİRİŞİMİDİR

Bugün Türkiye AKP'nin yeni anayasa taslağını açıklamasını beklemektedir. Vardığımız aşamada üç konu önem kazanmaktadır:

I- 23 ncü dönem TBMM nin yeni Anayasa yapma yetkisi yoktur. Hele AKP iktidarının hiç yoktur. Yeni anayasa yapma koşulları yukarıda açıklanmıştır. Anlaşılmaktadır ki, AKP iktidarı ortamı uygun görerek 1982 Anayasası çerçevesinde aşamadığı, değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez Cumhuriyetin niteliklerini, kendi ideolojisine çevirmek amacını gütmektedir. Bu bir sivil darbe teşebbüsüdür. Ancak bilinmelidir ki bu teşebbüsü başarıya ulaştırmaya, istenen dinci oligarşik yapıyı kurmaya, hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. ‘Yeni anayasa yapmak için ille darbe mi gerekli' diyen, sipariş üzerine taslak hazırlayan kurul başkanının da çok iyi bildiği gibi, gerekmez.

anka
Yayın Tarihi : 30 Aralık 2007 Pazar 12:53:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?