19
Mayıs
2024
Pazar
GÜNCEL

Kürt aydınlar neler istiyor?

Radikal gazetesinin soruşturmasına katılan Kürt aydın ve siyasetçileri, 'Kürt kimliği için anayasal güvence sağlanmalı, dil yasakları kalkmalı' diyor. Yerel yönetimin güçlenmesi ve af talepleri de sıralanıyor.

Kemal Burkay: Kürt sorunu ancak uluslararası adalet ve hukuka göre çözülebilir. Akın Birdal: Sınır ötesi operasyonun sonlanması yeni bir fırsat yaratmış olabilir. Seydi Fırat: Sivil toplum örgütleri ve hükümet bir yol haritası belirlemeli

Yavuz Önen: Devlet kapsamlı bir proje başlatmalı. Fatma Kurtulan: Demokratik özerklik projemiz çözüme katkı sağlayabilir. Murat Bozlak: Kürtlerin kimlikleri ve dilleriyle özgür vatandaşlar olarak bu topraklarda yaşamaları sağlanmalı


Burkay: Çözüm kendi kaderini tayin hakkında
Kemal Burkay (Kürt politikacı, yazar): Kürt sorununun çözümü için bence Türkiye'nin atması gereken iki ciddi ve köklü adım var: Birincisi, Türkiye 85 yıldır izlediği yanlış politikayı terk etmeli. Bu politika Kürt halkının varlığını inkâra ve onu Türkleştirmeye yöneliktir. Bu yanlış bir politikadır. Kürtlerin varlığını inkâr, gerçekleri inkâr etmektir. Onları zorla asimile etme, Türkleştirme çabası ise adil değildir, insanlığa karşı bir suçtur. Nitekim Türkiye bu politika ile yüzyıla yakın süredir Kürt halkının haklı özgürlük taleplerini bastırmaya çalıştı. Bu karşılıklı şiddete, ayaklanmalara, karşılıklı büyük can kayıplarına, acılara, ülkemizin yıkımına, kaynakların boşa harcanmasına ve bir bütün olarak hem Kürt, hem Türk halkının uygarlık yolunda geri kalmasına yol açtı.
Seksen beş yıllık acı tecrübenin gösterdiği gibi, bu yanlış politikanın sonuç vermesi olanaksızdır. Bundan artık ders alınmalı ve bu yanlış politikadan dönülmelidir.

İkincisi ise, Türkiye çözüm için barışçı yöntemi ve Kürt halkıyla diyalogu seçmelidir. Kürt sorunu ancak uluslararası adalete ve hukuka göre çözülebilir. Bu konuda temel ilke kendi kaderini tayin hakkıdır. Kendi kaderini tayin ille de ayrı devlet kurma anlamına gelmez. Eşitlik temelinde bir federasyonla da bu sorun kalıcı bir çözüme ulaşabilir. Böylece Kürt halkı özgürleşir, Türkiye barış ve demokrasi yoluna girer. Bizce böyle bir çözüm, bugünkü bölge ve dünya koşullarında gerçekçidir. Türkiye 150-200 bin Kıbrıs Türkü için istediği hakları, kendi sınırları içindeki 20 milyonluk Kürt halkına tanımalıdır. Mademki kardeşiz, Kürt halkına eşit haklar tanımak neden akla gelmiyor? Bunun için kardeş olmaya da gerek yok; hak haktır.

Barış ve diyalog yolunun açılması içinse, Türkiye öncelikle şu adımları atmalı:
1- Askeri yöntemler terk edilmeli;
2- Kürt sorunu özgürce tartışılmalı.
3- Bir genel af çıkarılmalı;
4- Demokratik yeni bir anayasa ile legal Kürt siyasal partileri, dernekleri ve kültür kurumları önündeki tüm engeller kaldırılmalı;
5- Kürt dili yayın alanında tümüyle serbest olmalı.
6- Kürtçe eğitim dili olmalı.


Birdal: Kürtlere anayasal güvence tanınmalı
Akın Birdal (DTP Diyarbakır Milletvekili): Kürt sorununun askeri operasyonlarla çözülemeyeceğinin artık anlaşılmış olması gerekir. Halkımız 22 Temmuz seçimlerinde önemli bir fırsat yarattı. Meclis'e Kürt sorununun barışçıl yoldan çözümünü isteyen DTP'nin girmesi, olumlu bir zemin oluşturdu. Bence bu yolu denemeden, başka alanlarda çözüm arayışı çok yanlıştı. Bu nedenle askeri hareketin durmuş olması çok önemli. Sınır ötesi harekât, ilk başta yaşama hakkı çerçevesinde insan haklarına aykırıydı, başka bir ülkenin topraklarına müdahale edildiği için uluslararası hukuka aykırıydı ve daha önceki 24 operasyondan çözüm alınamamış olması, yine çözüm olamayacağını gösterecek yeterli bir veriydi. Operasyonun sonlanması yeni bir fırsat yaratmış olabilir. Kürtlere anayasal güvence tanınması çok ama çok önemli. Demokratik, çoğulcu, uzlaşmacı ve sivil bir anayasa, bu topraklarda yaşayan farklı kültürlerin güvencesini yansıtmalıdır. Çözümün başlangıcı da bu olacaktır. Sonra arkası gelir. 'Farklı kültürlerin eşit ve özgürce bir arada yaşaması, herkesin eşit ve özgür yurttaşlar olduğu' anayasada yer alarak güvence verilirse, gereksinim karşılanmış olur. Kürtlerin açıkça zikredilmesi de gerekmez. Ve kaynağını anayasada bulan 'eşit ve özgür yurttaşlar' ilkesine dayalı düzenlemeler ise zaten yapılacaktır.


Öndül: Kapsamlı bir çözüm paketi gerekli
Hüsnü Öndül (İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı): Kürt meselesinin çözümü için öncelikle bu konunun yasaksız konuşulmasını sağlamak çok önemli. Dolayısıyla ifade özgürlüğü koruma altına alınmadan, hiçbir gerçek adım atılamaz. İkinci konu, bölge insanının, baroların, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerin katılımıyla hazırlanacak kapsamlı bir çözüm paketi. Bu gelişme ya da kalkınma paketi, Kürt meselesinin ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi, hukuki boyutlarına ilişkin bütüncül bir yaklaşımı ifade etmelidir. Hükümet katılımcılık ilkesini esas alarak böyle bir paket hazırlanacağını kabul ederse, barışçıl çözümün önü açılır. PKK ilke olarak silahsızlanmayı reddetmiyor. Demokratik bir gelişim paketinin açılması durumunda, PKK'nın silahsızlan-masını çok büyük bir olasılık olarak görmekteyim.

Önen: Yerel açılımlara müsaade edilmeli
Yavuz Önen (Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı): Kürt sorununun sivil yoldan çözümü için adım atılacaksa, bu adımların devlet tarafından atılması gerekir. Devlet kapsamlı bir proje başlatmak durumunda. Şiddeti ortadan kaldırmanın ve diyaloğu başlatmanın adımı hükümetten gelmelidir.
Öncelikle kültürel alanda atılacak adımlara işaret etmek yerinde olur. Kürt dili üzerindeki baskılar kaldırılmalı. Hatta Kürtçenin eğitimi meselesinin Türkiye eğitim sistemi çerçevesinde çözümlenmesi en doğrusu. Sadece Kürtçe de değil, Türkiye eğitim sistemi içinde Türçe dışında bütün dillerin de öğretilmesine yönelik bir çalışma başlatılmalı. Başbakan Tayyip Erdoğan, Kürtçe eğitim talebi kabul edilirse Lazca, Çerkesce gibi diller için de talep gelebileceğini söyledi. Bizim de tam söylediğimiz bu.
Yerel yönetimlerde çok kapsamlı kültürel açılımlara müsaade edilmesi önemli. Diyarbakır Sur Belediyesi Başkanı çok dilli yerel yönetim uyguladığı için görevden alınmasın.

Yerelden başlayan taleplerin gözetileceği bir adım atılmalı. Kürtlerin TBMM çatısı altında politika yapma özgürlüğü olmalı. DTP'lilerin üzerindeki baskılar azaltılırsa daha doğru politikalar üretme imkânı bulabilirler.

PKK'nın talebi özgür ve bağımsız bir Kürdistan olmadığı için, öne sürülen taleplerin barışçıl yoldan çözümlenmesinin olanaklı olduğunu düşünüyorum. Hükümet kapsamlı bir proje çerçevesinde sorunları çözücü adımlar atarsa, PKK da barışçıl bir mücadele zeminine çekilebilir. Devlet de bu sorunun çözümü yönünde adım atmalı. Kürt kimliği Türkiye'de henüz kabul edilmiş bir kimlik değil. Türklük ve Müslümanlık dışında hiçbir kimlik tanınmıyor zaten. Aleviler ve diğer inanç grupları da tanınmayan kimlikler arasında. Kültürel kimliklerin de tanınması için hükümet çalışma başlatmalı.

Kurtulan: İlk etapta akan kanın durması gerekir
Fatma Kurtulan (DTP Grup Başkanvekili-Van Milletvekili): Kürt sorununun çözümüne ilişkin ilk olarak yapılması gerekenler var, orta ve uzun vadede hayata geçirilmesi gerekenler var. İlk etapta, akan kanın durması gerekir. Sınır ötesi ve sınır içi operasyonlar çok yaygındı. Bunu yapmamak gerektiğini söyledik. Denenen yöntemlerden vazgeçilmesi gerektiğini söyledik. İlk olarak şiddete dayalı operasyonların durması gerekiyor. Anayasa tartışmaları gündemde. Muhtemelen önümüzdeki dönemde daha da ön plana çıkacak. Kürtlerin anayasal güvencesi, farklılıkların anayasal güvence alıtana alınması önemli. Anadil üzerindeki baskıların kaldırılması gerekilor. Onlarca boşaltılan köyler var, koruculuk var. Koruculuğun lağvedilmesi gerekiyor. PKK Kürt sorununu yaratmadı, Kürt sorunu PKK'yı yarattı. Bunların demokratik bir ortamda nasıl geriye dönebilecekleri, nasıl yaşamlarını sürdürebilecekleri tartışılabilir. Bir daha da bu sorunların ülkemizin önüne gelmemesi için demokratik özerklik projemiz var. Uzun vadede Kürt sorununun çözümüne katkı sağlayabilir.


Bozlak: Önce Kürtlerin dili ve kimliği kabul edilmeli
Murat Bozlak (Eski HADEP Genel Başkanı): Kürt sorununu barışçı ve sivil yoldan çözüme kavuşturmak için öncelikle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Kürtlerin varlığını kabul etmek gerekiyor. Kürtlerin varlığını kabul etmek, Kürtlerin kimliğini kabul etmek demektir.
Bir halk varsa onun dili de vardır. Dilini yani Kürtçeyi kabul etmek gerekiyor.

Kısacası öncelikle Kürtlerin, kimlikleri, dilleriyle özgür vatandaşlar olarak bu topraklarda yaşamalarının koşullarını yaratmak gerekiyor. Kürtlerin kimliklerini, dillerini tanırsan, dillerini özgürce geliştirebilmelerinin önünü açmak için de yasal düzenlemeler yapmalısın. Ben HADEP genel başkanıyken otobüste Kürtçe müzik çalındığı için altı ay hapis cezasına çarptırılmıştım. Kürtçenin özgür olması için demek ki yasal düzenleme yapılması şart. İkinci etapta ise bir genel siyasi af çıkarılmalıdır. Bunun adına belki af demek istemeyebilirler. Ne derseniz deyin, PKK'lı gençlerin Türkiye'ye gelişini sağlayacak bir yasal düzenlemeye gitmenin önemi ortada. Kürtler, Türk kardeşleriyle bu topraklarda birlikte yaşamak istiyorlar, benim inancım budur.


Fırat: PKK dilayogdan dışlanmamalı
Seydi Fırat (Barış Meclisi Sözcüsü):
Son operasyon acıları daha fazla ön plana çıkardı. Bu yöntemler barışa hizmet edemez. Kürt sorununun tek çözüm yolu barıştan geçer. İster asker, ister hükümet, ister PKK, olayın bütün tarafların enerjilerini barışa ve demokratik çözüme yoğunlaştırması en doğrusu.
Sorunun çözümünde sağduyunun hâkim olması birinci dereceden öncelik taşıyor. İkincisi, bu sorunun ABD gibi dışarıdaki aktörlerle değil, içeride çözülmesi gerekir. Üçüncüsü, sivil toplum örgütlerinin ve hükümetin bir yol haritası belirleyerek çözümü bunun üzerinden düşünmesi yerinde olur. Dördüncüsü ise şahinlerin üslubundan uzaklaşılması şarttır. Bana göre hem Kürtler hem de Türkler şahinlikten hızla uzaklaşmalıdır. Barış Meclisi, şahin politikalardan uzaklaşılması ve barış fikrinin yerleşmesi amacıyla önüne çıkan bütün engellere rağmen ciddi bir uğraş veriyor.

Türkiye Kürt sorununu çözme gücü ve imkânlarına sahip bir ülkedir. Türkiye'de böyle imkânlar olmasaydı belki daha başka yollar aranabilirdi. Ama çözümün Türkiye'de olduğunu, eğer çözüm üretilebilirse bunun ülkeye büyük bir güç kazandıracağını da vurgulamak gerekir. PKK'nin dağdan indirilmesi konusu başlangıçta bazı zorluklara neden olacaktır. Diyaloğun, DTP'yle, aydınlarla, hatta bir ucu da PKK'ye uzanan bir çerçeveye oturtulmasında fayda vardır. Başka bir ifadeyle, PKK diyalogdan dıştalanmamalıdır.
Çözümde, siyasi çerçeve ile teknik-pratik çerçeve birbirine karıştırılıyor. Diyalog ve ortak yol haritası oluşturulması çok önemli. Kürtler, kültürel ve kimlik haklarının kabul edilmesini istiyor ve özgürce örgütlenecekleri bir zemimin ortaya çıkmasından yanalar. En az bunlar kadar önemli bir talep de, barışçıl çözüm gerçekleştiği zaman gerilla güçlerinin Türkiye'de yaşama katılabileceği bir 'toplumsal katılım yasasının' geliştirilmesi isteniyor. Yani savaş bittikten sonra gerillanın akıbetinin belirlenmesi isteniyor. Ama bu istemlere ulaşmak için alt zemini hazırlamak gerekli. Son gelişmeler dikkate alındığında, hükümetin bir adım atmaya hevesli olduğuna ihtimal vermiyorum. Ama adım atarlarsa Kürtleri büyük bir ızdıraptan kurtarmış olurlar.

'Özerklik güçlenmeli'
Selahattin Demirtaş (DTP Grup Başkanvekili-Diyarbakır Milletvekili): Öncelikle Kürtçe eğitimi serbest bırakırdım. Yüzde 10 seçim barajını kaldırırdım. Doğu ve Güneydoğu'da istihdama yönelik ekonomik yatırımlar yapardım. Yerel özerkliğin güçlendirilmesi için anayasa değişikliği yapardım. Genel af. Bu beş adım Türkiye'de Kürt sorununu çözer. Buna bir altıncı adımı eklemeye bile gerek yok.

Sancar: PKK hesaba katılmalı
Prof. Dr. Mithat Sancar (Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi): Kürt sorununun çözümünün bir proje çerçevesinde olması gerektiği açık. Ve bu proje PKK'yı mutlaka bir olgu olarak hesaba katmalıdır. Silahsızlanma kavramını önemsiyorum. Uluslararası hukukta da çok önemli bir kavramdır. İşte bu proje, silahsızlanma için örgütün yönetim ve militanlarını ikna edecek bir öze sahip olmalıdır. Ayrıca potansiyel militan ve üyeleri silahlı mücadele fikrinden de uzaklaştıracak bir yapıya sahip olması gerekir.

Her şeyden önemlisi, Kürt sorununda belli bir çözüm niyetinin, samimi bir iradeyle devletin ve hükümetin yetkili ağızları tarafından açıkça dışa vurulması gerekiyor.

Radikal
Yayın Tarihi : 3 Mart 2008 Pazartesi 08:14:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
soner sezer IP: 88.242.137.xxx Tarih : 3.03.2008 22:38:08

yıllarca doğuda köy basan çoçuk öldüren elinizdeki erzağı alanlar ne zaman dan beri sayın kahraman oluyor sizi bedava mı getirdiler buraya burdan seslenıyorum doğu ve güneydoğu insanına bu vatan türkiye cumhuriyeti dir ve öyle kalacaktır hepimiz kardeşiz ama yanlış yapmayın