15
Mayıs
2024
Çarşamba
GÜNCEL

Kürtler geçmişten ders aldı mı?

Kuzey Irak'a bölgeden bakınca...

Mehmet Uzun Kürtçenin en büyük yazarlarından biri... Geçen yaz, uzun İsveç sürgününden hasta olarak döndü doğduğu topraklara... Şifa buldu Diyarbakır'da... Şimdi gül bahçesinin ortasındaki masasının üzerinde "Auerbach'ın Umudu" duruyor; yeni romanının adı bu...
Şeyhmus Diken'le bizi karşılarken aklı romanında, kulağı bölgeden gelen haberlerde... 

Geçen yıl Kuzey Irak'a ödül almaya gitmiş; sık sık o bölgenin siyasetçileriyle görüşüyor.
"Aynı ulusun fertleri olarak Kürt sorununa barışçıl bir çözüm istiyorlar. Silahla çözüm umudu görmüyorlar. PKK'nın silah bırakması için çaba sarf ediyorlar" diyor Uzun; "...ama Türkiye'deki Kürtlerin siyasetine doğrudan müdahaleleri söz konusu değil..."

Operasyon felaket olur
Lakin Güneydoğu'ya her gidenin hissedeceği gibi Barzani'nin kapsama alanı genişliyor.
"Millet Barzani'yi seviyor. Bu çok açık... Bütün kesimlerden bir sempati söz konusu..." diyor Uzun:
"Aslında oradaki Kürt oluşumu, Türkiye'nin de yararınadır. Laik, demokratik, çoğulcu bir yapı kuruluyor. Ama sen komşunun devlet başkanını kabul etmiyorsun. Ona karşı en aşırı milliyetçilerle işbirliği yapıyorsun."
Peki asker gerçekten gözünü karartıp Kuzey Irak'a girerse ne olur?
"Bugüne kadar 30 defa girmişsin. Yeniden girmenin faydası olmaz. Eğer amaç oradaki Kürt gelişmesini engellemekse en korkuncu bu olur. Büyük mukavemetle karşılaşır. Hem de sadece bölgede değil, tüm dünyada..."

Kürtler Meclis'e!
Türkiye daha ne kadar göz yumabilir ki sızmalara, saldırılara?
"Önemli olan Türkiye'nin Kürtleri sivil siyasete çekebilmesi..." diyor Uzun; "Kürtlerin sorunlarını, tepkilerini Meclis'te dile getirebilmesi, Türkiye'yi rahatlatır."
Kürtçe yasağının kaldırılmasını örnek veriyor. Geçen gün yeni basılan Kürtçe kitapları getirmişler. Sevinmiş. Şarap açıp kutlamışlar.
"Hep hasretini çektiğimiz şeydi bu... Halkın diliyle, kültürüyle buluşması bölgeyi rahatlattı. Bu, ekonomiye de yansıdı. Üstelik Türkiye bölünmedi. Kürtleri kendi kültürleriyle Türkiye'ye entegre edebilmek lazım. Asıl tehlikeli olan kapıları kapatmak, dışlamak".

Özal'dan Erdoğan'a...
Özal'ı örnek veriyor:
"Kürtler Özal'a, Eşref Bitlis'e çok sempati duyuyordu. Çünkü onlar bütün Kürtleri bugünküler gibi 'terörist' saymıyordu. Türkiye'den beklenen, bölgenin eski hakimi Osmanlı'nın geleneğini sürdürerek bölgedeki Kürtlerin hamisi olması..."
Ya Erdoğan?
"Reform çabalarında hep destekledim. Ama daha cesur olması lazım. Şemdinli bir fırsattı. Paramiliter bir örgüt suçüstü yakalandı. Erdoğan, savcısını koruyamadı. Sen kendi savcını koruyamazsan, bugün yargıçlardan yakınamazsın. Cesaret gösteremeyince itibar kaybetti. Doğan boşluğa asker yerleşti. Hilmi Özkök'ünkinden çok farklı, sert bir üslup gelişti. Herkes korktu. Çünkü erk onlarda... Oysa Türkiye uygar dünyanın bir parçası olacaksa askeri vesayetin bitmesi lazım. Reformlar, ordu da dahil, herkesi rahatlatır. Hâlâ geç değil. Ama bunu yapamazsa hükümetin geleceği yok...."

Konsensüs lazım
Çözüm için sandıktan çıkacak en uygun seçeneğin "demokratik bir koalisyon hükümeti" olacağı görüşünde Uzun...
Bu dönemde, AB sürecinde cesaret aşılayacak sosyal demokrat bir hareketin olmamasını büyük eksiklik olarak görüyor. İnönü ile Gürkan'ın Kürtlerle sol grupları demokrasi sürecine entegre etme çabalarını anımsatıyor. Bugünkü CHP'yi "nasyonal sosyalist" olarak niteliyor.
Ağar'ın yeni söyleminin, AKP'yle ve sol aydın çevrelerle Kürtlerden oluşacak bağımsız grupla buluşmasını diliyor.

Kürtler de tıkandı
Peki ya Kürtler geçmişten gereken dersi aldı mı?
"Tıkanan sadece devletin resmi politikası değil" diyor Uzun:
"Kürtlerin politikası da tıkandı... Onların da kendi içinde bir yenilenmeye, bugüne uyum politikaları geliştirmeye, demokratik bir evrime ihtiyacı var. Eski jargondan, dar ideolojik kalıplardan kurtulmaları, halkın beklentilerine uygun, yeni bir heyecan yaratmaları lazım. Açılım için çabalayan Ahmet Türk gibi isimlerin desteklenmesi, yalnız bırakılmaması lazım. Kürtlerin de yenilenmesi ve gerilimin gevşetilmesi için bu zorunlu... Türkiye'nin kavgaya değil, sükûnete ihtiyacı var. Bunun için Kürtlerin de rahatlatıcı bir öğe olması gerekli. Bu da ancak demokratikleşmeyle olur."
Can Dündar/Milliyet
Yayın Tarihi : 4 Haziran 2007 Pazartesi 07:23:26
Güncelleme :4 Haziran 2007 Pazartesi 10:15:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?