22
Mayıs
2024
Çarşamba
GÜNCEL

Mitingciler para kaynaklarını açıklasın

Hak-İş Başkanı Salim Uslu, 30 yıldır meydanların hangi kalabalıkları topladığını en iyi bilen isimlerden biri. 

1999’da Kızılay Meydanı’nda Ankara’yı kilitleyen işçi mitinginin organizasyonunda üç sendika başkanıyla birlikte yer aldı. “O gün emekçiye, işçiye ilgi gösterilmemişti.” diyor. Bugünkü medya ilgisini ise heterojen olmayan kitleye en büyük destek olarak değerlendiriyor. Ankara, İstanbul ve İzmir’de yapılan “Cumhuriyet” mitinglerini Aksiyon’a değerlendiren Uslu, “Kitlelerin mesajlarına diyecek bir şey yok, ancak bunun psiko-sosyal altyapısı, finans kaynakları iyi araştırılmalı.” diyor.

-Mitingleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mitinglere katılım, örgütlerin ve siyaset kurumlarının çokluğu dikkat çekici. Bu kadar farklı örgüt ve siyasi gelenek nasıl ortak bir söylemde buluşabiliyor, buluşturulabiliyor, bu siyaset bilimcilerin konusu. Ama normalde bu kadar farklı kurumun bir araya gelip miting yapıyor olmasının arkasındaki psikolojinin ya da sosyal verilerin ne olduğunu, mitinglerin maliyetlerinin ne olduğunu görmek lazım. Bu kadar farklı örgüt bir araya gelip bugüne kadar görülmemiş kalabalıkları toplayabiliyorsa, bunun arkasındaki sosyolojik verileri de, maddi verileri de masaya yatırmak lazım. Eğer bu bir mevsimlik tepki değilse, bu mitinglerin bir altyapısı olmalıdır diye düşünüyor insan.

-Var mı böyle bir sosyal altyapı?

Hayır yok. Olsaydı duyardık. Miting hazırlık toplantıları, komiteler bir kez Kamu-Sen’de yapıldı bildiğimiz kadarıyla. O da ertesi gün dağıldı. Haberimiz olmadan ismimiz kondu diye birçok kuruluş açıklama yaptı. Ev sahipliği yapan Türkiye Kamu-Sen bile reddetti. Bu kitlenin psiko-sosyal ve finansal altyapısının araştırılması lazım.

-Hangi noktalarda yapılmalı bu araştırma? Denildiği gibi meydanları milyonlarla doldurduğunuzda bunun maliyeti nedir?

Bence bunun maliyeti çok yüksek. Hak-İş milyonları toplayacak bir organizasyonun altından kalkamaz maddi olarak. Nitekim Ankara’da 7 bin kişinin katıldığı bir Seydişehir Mitingi yaptık, özelleştirme esnasında. Maliyeti o günün rakamlarıyla 100 milyar TL idi. Bir mitingin katılanları sadece o kentin insanlarından oluşmuyor. Farklı yerlerden adam taşıyorsunuz. Bunlar için özel arabalar, otobüsler tutuluyor. Bir gün önce yola çıkılıyor, sabaha karşı miting yapılacak şehre ulaşılıyor. Akşam da geri dönülüyor. Nereden bakarsanız bakın 24 saat bir otobüsü alıkoymuş oluyorsunuz. Dolayısıyla yüz binleri taşıyan bu otobüslerin ücretleri nereden karşılanıyor? Kullanılan bayraklarların, flamaların, kurulan ses düzenlerinin yüksek maliyetlere tekabül eden ücretleri nereden ve kim tarafından karşılanıyor? Bu konuda soru işaretleri var.

-Organizasyon komitesi var. Bunlar açıklayabilir mi söz konusu maddi kaynakları?

Elbette açıklayabilir. Aynî ve nakdî bağış varsa bunların kimler tarafından yapıldığının veya bir fon var ise buna kimlerin ne kadar katkıda bulunduğunun açıklanması gerekir. Bu mitinglerin demokratik olmasının şartları, sadece o mitinge katılanların sivil giysiler taşıyor olmasından kaynaklanmıyor. Miting giderlerinin de şeffaf olması lazım. Mitinglere katılanların yol ve yemek masrafları, basılan afişlerin, gazetelere verilen ilanların, kurulan ses düzeneğinin maliyeti belli. Bütün bunlar için nasıl bir fondan harcama yapıldığının, bunların faturalandırılıp faturalandırılmadığının, kimlere faturalandırıldığının tespit edilmesi lazım.

-Zor mu böyle bir şeyi yapmak?

Bu çok zor değil. Tam tersine, bu harcamaların açığa çıkmamış olması aynı zamanda miting üzerinde soru işaretleri meydana getiriyor. Mitingi tertip edenler bu güç kaynağını açıklamalı. Arkasında başka bir güç varsa bu kaynağı niçin gözden çıkardığı ve harcadığını da izah etmeli. Aksi halde, mitinge katılanlar değil, mitingin arkasındakilerin niyeti sorgulanır burada. Kaynağını açıklamadığınız bir büyük bütçeyle art arda büyük mitingler düzenliyorsanız ve bunun devam edeceğini söylüyorsanız, o zaman bunun ortaya konması lazım.

-Başbakan mitinglerle ilgili, onlara saygı duyduğunu belirtmekle birlikte ‘bindirilmiş kıtalar’ tarifi yaptı. Görüntü gerçekten bindirilmiş kıtaları andırıyor mu?

Doğrusu bir çalışma yapmak lazım bu konuda. Emniyet birimleri, güvenlik kurumları bunu çok iyi bilir. Esas merakıma mucip olan konu şu: Bu kadar farklı ideolojiye ve siyasi geleneğe sahip bu insanları hangi güç bir araya getirebildi? Siyasi yelpazenin sağını ve solunu buluşturan ve bu heterojen yapıyı bir amaç için var eden gücü merak ediyorum. MHP’li gençlerle İşçi Partililer ‘kızıl elma’ koalisyonu kurdu. Bir ay sonra çatladı birliktelik. Peki, bu yapı neden inatla ve ısrarla sürdürülmek isteniyor? 12 Nisan’da Genelkurmay başkanı basın toplantısı yapıyor. 14 Nisan’da Tandoğan’da miting oluyor. 27 Nisan’da Genelkurmay bildirisi geliyor. 29 Nisan’da İstanbul’da büyük miting yapılıyor. Ardından Anayasa Mahkemesi karar veriyor. Sonra bir başka miting daha… Bunlar birbirinden bağımsız mı? Bu kadar tesadüf nasıl yan yana geliyor? Bunların açıklanması lazım.

-Kimileri buna bayrak devrimi adını taktı. Bayrak milletimizin refleksleri içinde birliğin simgesi; ama bu mitinglerde sallanan her bayrak milletin içinde bir ötekini de oluşturuyor. Benden hariç olanı istemiyorum tepkisi var yani. Bu iş nasıl bu hale geldi?

Şimdi her tepki, karşı meşruiyetini oluşturur. Bence bayrak, cumhuriyet, demokrasi gibi ortak değerler kitleleri toplamak için iyi bir semboldür. Hem kitlelerin bu semboller arkasında bir arada olmasını sağlar hem de kimi karanlık noktalara ilişkin eleştirileri kamufle eder. Bence bu değerler kullanılarak kurumlar, kurumsal reflekse zorlanıyor. Yoksa oraya katılanların bir bölümü niye katıldıklarını bile bilmiyor. Ankara’daki mitinge katılanların bir kısmı Anıtkabir’i görmeye geldik dedi mesela. Anıtkabir’i görmeye gelmeleri çok doğal. Ama belli ki Anıtkabir, bayrak, cumhuriyet gibi değerlerle başlayan bir kitleselleşme süreci giderek başlangıçtaki söylemlerinden uzaklaştırılıyor.

-Hangi yönde?

Solu birleştirme, sol cepheyi güçlendirme, sol için oy deposu haline getirme gayreti yönünde… İlk mitingin konuşmacılarıyla, son mitingin konuşmacıları farklıydı. Mitingi organize eden Atatürkçü Düşünce Derneği ise ortalıkta gözükmüyor. Konuşmalar arasında bir insicam da yok. Biri 12 Eylül öncesinin siyasal jargonunu kullanıyor. Diğeri AB ve ABD karşıtlığını… Gelenlerin bir bölümü diyor ki, mitingin sahibi olarak Şener Eruygur çıkıp konuşmalı, darbe ile ilgili üzerindeki şaibeleri kaldırmalıdır (Milliyet Gazetesi haberi). Siyasalda bugüne kadar hep Marksist çizgisiyle tanınan Prof. Alparslan Işıklı, Tandoğan’da misyoner faaliyetlerinin arttığına ilişkin bir konuşma yapıyor.

-Yani kitle de mesajlar da heterojen... Nedir çimentosu bu işin?

Önemli bir nokta. Bu kadar heterojen bir yapıyı kim niçin bir araya getiriyor anlamak mümkün değil. Burası aydınlatılmalı bence. Ortada karmaşık bir yapı var.

-Karşı mitingler yapılsa ne olurdu?

Ben şahsen doğru bulmam bunu. Taksim’de 1 Mayıs mitingini illegal yapmak isteyen 1000 kişiyi güvenlik güçleri kontrol etmekte zorlandı. Fakat bu kadar büyük mitinglerde aynı güvenlik önlemlerinin alınmadığını görüyorsunuz. Peki, bu güvenliği kim nasıl sağlıyor? Bu kadar heterojen bir yapı içinde ortaya hiçbir güvenlik problemi çıkmamış olmasına ne diyeceğiz? Mitinglerde sağındaki solcularla, solundaki solcuları bir arada tutamıyorsun. Buna çok şahit olduk. Bu kadar büyük mitinglerin hiçbir güvenlik sorunu taşımıyor olmasını neyle izah etmek lazım… Şahsen anlamıyorum.

-Karşı mitingleri neden istemiyorsunuz?

Çünkü bir provokasyon ihtimali çok yüksek. İkincisi birçok illegal örgütün her an, her tür olayda kullanmak üzere ellerinde çeşitli patlayıcılar bulundurduklarına dair basına intikal eden, hukuka yansıyan olaylar (Sauna, Atabey gibi çeteleri kastediyor) var. Bunlara dikkat etmek lazım. Üçüncüsü kitleleri karşı karşıya getirecek, aklıyla değil, duygularıyla hareket edeceği bir zemine çekmek, ülkeye ve topluma haksızlık olur. Çünkü bu çatışma potansiyelini güçlendirir. -Sessiz kitleler nasıl tepki verecek peki?

Bugüne kadar olduğu gibi gene sandıkta verecekler. Genelde toplumu bugüne kadar yukarıdan aşağıya dizayn etme çabalarına, siyaset mühendisliklerine olan tepkiler hep sandıkta karşılık bulmuş. Projeler gidip sandığa toslamıştır.
Aksiyon
Yayın Tarihi : 22 Mayıs 2007 Salı 00:46:09
Güncelleme :22 Mayıs 2007 Salı 02:07:32


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Sezai Özkan IP: 88.232.251.xxx Tarih : 21.05.2007 23:47:08
KENDİ DİLİNİZ "Bu kadar büyük mitinglerin hiçbir güvenlik sorunu taşımıyor olmasını neyle izah etmek lazım… Şahsen anlamıyorum." SAYIN BAŞKAN, İŞTE BÜTÜN MESELELERİN KAYNAĞI BURADA...

tayfun IP: 84.44.16.xxx Tarih : 22.05.2007 10:06:19
Şahsen ben ve arkadaşlarım izmire kendi paramızla otobüs tutarak gittik.O kadar astronomik bir parada harcamadık.Sayın sendika agası gitsin AKP mitinglerinin devletin valileri tarafından nasıl organize edildiğine baksın.