16
Mayıs
2024
Perşembe
GÜNCEL

Olası operasyon seçimleri erteletir!

Seçim tarihi 22 Temmuz olarak ilan edildi ama kimi çevreler, seçimlerin erteleneceği veya AK Parti’nin kapatılacağı iddiasından hareketle senaryo üretmeye devam ediyor. Kuşku yok ki, Genelkurmay bildirisi ve Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararı, bu senaryoların esin kaynağıdır. Senaristlerin özgüveni arttı.

DP’den aday, eski bir dost aradı: ‘AK Parti seçimlere kadar kapatılıyormuş. Bana ‘hangi sıra verilirse kabul et, AK Parti kapatılınca oy patlaması yaparız, arka sıralardan da seçilirsin’ dediler. Yeni Yargıtay Başsavcısı hazırlık yapıyormuş. Doğru mu?’

Ankara’da geliştirilen bir başka senaryo şöyle: ‘TSK, Irak sınırına yığınak yaptı. 100 binin üzerinde sınırda asker var. Meclis haziran başında tatile girdikten sonra Anayasa’nın 92. maddesinin ikinci fıkrasına göre Cumhurbaşkanı Sezer, başkomutan sıfatıyla operasyon emri verebilir. Savaş durumunda seçimler anayasa gereği 1 yıl ertelenir.’

İngiliz Observer Gazetesi’nde yayınlanan ‘AK Parti favori gösteriliyor ama seçimi kazanmaları halinde beşinci darbe olabilir’ iddiası çerçevesinde şekillendirilen ‘Sakın AK Parti’ye oy vermeyin, darbe olur’ senaryosu da fısıltı gazetelerinin önemli gündem maddeleri arasında.

Darbe olursa Türkiye bölünür

Bir defa şu tespiti yapalım. Türkiye, bir muz cumhuriyeti değil. 1960’ların, 1971’lerin, 1980’lerin Türkiye’si hiç değil. Denebilir ki, Şener Eruygur gibi çılgınlar çıkabilir. Mümkündür, ama bu iş o kadar kolay değil, öyle web sayfasında darbe şeması çizmekle olmaz.

Unutulmasın; Bu çağda bir darbe girişimi, Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüktür, ihanettir. Asıl o zaman misak-ı milli sınırlarını korumakta güçlük çekeriz. Allah korusun, Türkiye ikiye bölünür. Irak’ı nasıl parçaladılarsa, Türkiye’yi de öyle parçalarlar. Darbe ortamı, bölücüler için yüzyılın fırsatı olur.

Aksine özgürlük alanlarımızı ne kadar genişletirsek, birlikte yaşama ideallerimiz o kadar kuvvetlenir. Bunun yolu, hukuk ve demokrasiyle taçlandırılmış laik cumhuriyetten geçer. İçi boşaltılmış kavramlarla Türkiye, gelecek yüzyılı kucaklayamaz.

Tüm bunlar, şu gerçeği görmezlikten gelmemizi engellememelidir. Ortada ciddi bir fotoğraf var ve iyi okunmalıdır. Önümde iki önemli anket var. Bazı ipuçları vereceğim çünkü, sağduyulu herkesin bu fotoğrafı iyi algılaması ve ‘Önce Türkiye’ demesi lazım.

Genelkurmay’daki anket

İlk anket, Genelkurmay karargahına servis edilen önemli bir çalışma. Yanlış anlaşılmasın, Genelkurmay’ın yaptırdığı bir anket değil. Durumdan vazife çıkaran kimi kamuoyu araştırma şirketleri bu servisin önemli araçlarıdır.

Bu ankette; AK Parti yüzde 44 oyla birinci sırada. CHP, yüzde 20’yi güçlükle aşarken, MHP baraj sınırının (yüzde 9.5) hemen altında. DP’nin ise ciddi bir baraj sorunu (yüzde 7.5) var. Karargaha ulaştırılan tek anket bu değil elbet.

DSP’nin CHP’ye monte edilmesi, Genç Parti’nin sol ittifaka dahil edilerek cephenin genişletilmek istenmesi, DYP ve ANAVATAN’a BBP’nin eklemlenmeye çalışılması, bu ve benzeri anket sonuçları nedeniyledir.

Başbakanlık’taki anket

Bir de madalyonun öbür yüzü var. İktidar partisi de karşı cephedeki tüm siyasi gelişmeleri yakından takip ediyor. Erdoğan’ın masasında çok önemli bir çalışma var. AK Parti, yüzde 40’ın üzerinde. CHP yüzde 15’nin altında. Şu aşamada barajı sadece bu iki parti aşıyor. Yüzde 8’e sahip MHP’nin sürpriz ihtimali sözkonusu.

Asıl üzerinde durduğum konu, şu soruya verilen cevaplar: Türkiye’de laiklik tehlikesi var mı? Ankete katılanların yüzde 44’ü ‘evet’, yüzde 52’si ‘hayır’ diyor. Her ne kadar toplumun yarıdan az fazlası Türkiye’de laiklik tehlikesi olmadığını düşünse de zihinleri karışık olanların yüzde 44’e ulaşması, iktidar açısından ele alınması ve üzerinde ciddiyetle durması gereken önemli bir sorundur.

Özetlersek; Asker, siyaset alanına müdahale ettikçe sivil siyaseti temsil eden AK Parti’nin oyları tavan yapıyor. Diğer taraftan toplumda kutuplaşma ivme kazandıkça iktidar karşıtları bunu rejim sorununa dönüştürebiliyor.

Beni ilgilendiren tarafı, Türkiye’nin kazanmasıdır. Türkiye, geçmişte çok ağır bedeller ödedi ve çağın değişim hızına ayak uydurmakta hep zorlandı. Bu kez, ‘tarih tekerrür etmesin’ diyorum.

3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra Sabah’ta çalışırken 28 Şubat sürecinin önemli ismi, emekli orgeneral Çevik Bir’le telefon görüşmem olmuştu. Özetle şöyle demişti: ‘Ben çocuklarımın geleceğini düşünüyorum. Sandıktan tek parti iktidarının çıkmasından memnun oldum. 28 Şubat sürecinde her iki taraf da hatalarını anladı.’

Yeni dönem de herkesin hatalarını anladığı bir dönem olmalıdır. 22 Temmuz seçimleri, iktidar partisi için tarihi fırsattır. Sadece kendisine oy verenler değil tüm Türkiye’yi kucaklayacak yönetim modelinin işaretleri, aday listesinden fışkırmalıdır. Asker de kışlasındaki yerini almalıdır.

Mekanik siyaset modelleriyle sadece bunalım yaratılır. En iyi ayar, sandık ayarıdır. Eğer, Türkiye’yi düşünüyorsanız...
Şamil Tayyar/Star
Yayın Tarihi : 23 Mayıs 2007 Çarşamba 07:38:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
cabbar45 IP: 85.98.114.xxx Tarih : 23.05.2007 09:09:44
bu güne kadar hep memleketimiz ve siyaset hakkında seneryolar yazıldı.darbeler oldu düsünün bir ker bu vatan hepimizin hanginden karli çıktık her olayda hemmillet hem devlet olarak 20 yıl geri gittik hiçbiri ne siyaset olarak nede halk olarak isimize yaramadııı... hapse attıgımız insanları en sonunda getirip en tepeya vatandasın baskanı olarak oturtturduk. noldu yine halka oldu kaybeden biz oldu..** onu bırak birde ekonomik darbeler olduu.. halkın ekmegiyle oynayanlar hala basımız da oturuyor.Az halkı düsünüp eline ekmez verenide darbeyle korku sistemiyle susturmya çalısıyorlar.ben suna kanaat gedirdim hiç bir demokrat veya brokrat bu vatanı düsünmüyo herkes koltuk ve makam pesinde.sunu unutmasınlar bu halkın her zaman iki elli yakalarında olacak...!